İSTİNCA.. 2
İstinca ve Âdabı 2
İstinca Yapılacak
Şeyler 2
istinca'mn ve Def-i Hacet'in Âdabı 3
Def-i Hacet Yapılacak Yerlerle İlgili Âdab. 3
Def-i Hacet İçin Tuvalete Girip Çıkmanın Âdabı 3
Yönle İlgili Âdab. 3
Def-i Hacet Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar 4
Hadesten
Taharet 4
Hades'in
Kısımları 4
İstinca, sidik ile dışkının
çıkış yerlerindeki necaseti temizlemektir. 'Eziyetten kurtulmak' mânâsına gelen
neca kökünden veya 'yüksek arazi' mânâsına gelen necve'den veya 'dübürden
çıkan' anlamına gelen ne-civ'den alınmıştır. İstinca eden eziyetten kurtulduğu
ve bunu da çoğu kez yüksek arazilerin arkasına gizlenip yaptığı için ıstılahta
bu ismi almıştır.
İstinca'nin hükmü
vacib olmasıdır. Bu hükmün delili, ileride gelecek olan hadîstir.
Necasetten temizlenmek
için mutlak (tabii) su kullanmak caizdir. Ayrıca necaseti gideren taş ve
benzeri her çeşit kuru şeyle de istinca yapmak caizdir. Fakat en iyisi taş ve
benzeri şeylerle silinip su İle temizlenmektir. Çünkü taş pisliği siler, su da
eserini giderir. Ancak biri kullanılacaksa su kullanılmalıdır. Zira su hem
necaseti, hem de eserini temizler. Eğer sadece taş ile temizlenilebiliyorsa,
kullanılan taşın kuru olması şarttır. Ön ve arkadan çıkan necaset, kurumadan
temizlenmelidir. Necasetlerin çıkış yerlerini de fazla aşmamak gerekir; yani
dübürün duvarlarını ve zeker'in sünnet mahallini aşmamahdır. Ayrıca taş veya
taş yerine kullanılan maddenin üç taneden az olmaması gerekir.
Eğer üç taşla veya taş
yerine kullanılan madde ile pislik temizlenmezse, taş sayısını artırmalıdır.
Fakat taşlan veya taş yerine kullanılan maddeleri üç, beş, yedi, dokuz gibi tek
sayılarda kullanmak sünnettir.
Enes b. Malik şöyle
anlatıyor: 'Hz. Peygamber def-i hacet için dışarı çıktığında ben ve yaşıtım
olan başka bir çocuk deriden yapılmış bir kabı su doldurur, Hz. Peygamber'e verirdik.
Hz. Peygamber o su ile istinca yapardı. Bir de küçük süngü götürürdük, Hz.
Peygamber o süngüyü yere dikerek sütre yapar ve ona doğru namaz kılardı'.
İbn Mes'ud şöyle
demiştir: 'Hz. Peygamber büyük abdeste çıktı, bana üç tane taş getirmemi
emretti'.
Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Biriniz büyük abdeste
gittiğinde beraberinde üç taş götürsün, onlarla temizlensin. Temizlenmek için
üç taş yeterlidir.
Hz. Peygamber 'Şu ayet
Küba ehli hakkında nazil oldu* diyerek tevbe Suresinin 108. ayetini okumuştur:
Orada asla namaza
durma, ta ilk günden beri takva üzere kurulan mescid, elbette içinde namaza
durmana daha uygundur. Onda temizlenmeyi
seven kimseler vardır. Allah da temizlenenleri sever. (Tevbe/108)
Ebu Hüreyre
'Küba ehli su' ile
temizleniyordu, bu ayet onlar hakkında nazil oldu' demiştir.
Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
İstincada üç taştan az
kullanmayın.
Kim taş ile istinca
yaparsa, taşları tek sayıda kullansın.
İstinca Yapılmayacak Şeyler
Aslı necis olan veya
sonradan necis olan şeylerle istinca yapılmaz. Çünkü böyle şeyler necaseti
gidermez, daha da artırır. Abdullah b. Mes'ud şöyle rivayet ediyor. "Hz.
Peygamber büyük abdeste çıktı, bana
üç taş getirmemi
emretti, iki taş bulabildim. Üçüncü taş yerine kurumuş bir hayvan dışkısı
götürdüm. Hz. Peygamber taşları aldı, dışkıyı atarak (Bu necistir' dedi".
İnsanların yiyeceği
olan ekmek, cinlerin yiyeceği olan kemik gibi şeylerle de istinca yapılmaz. İbn
Mes'ud, Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: 'Cinlerin elçisi
bana geldi. Onunla beraber gidip cinlere Kur'an okudum'. İbn Mes'ud olayın
devamını şöyle anlatıyor: "Cinler, Hz. Peygamber'den yemek istediler. Hz.
Peygamber 'Üzerine Allah'ın adı anılan her kemik sizin yiyeceğinizdir. Üzerinde
eti çok olan her kemik sizin yiyeceğinizdir. Hayvanların dışkıları da sizin
hayvanlarınızın yiyeceğidir' dedi. Sonra da ashabına 'Sakın kemik ve dışkıyla
istinca yapmayın. Çünkü onlar cinlerden olan kardeşlerinizin yiyeceğidir'
dedi".
Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Kurumuş hayvan dışkısı
ve kemikle istinca etmeyin. Çünkü onlar,
cinden olan
kardeşlerinizin yiyeceğidir.
Mademki cinlerin
hatırı için kemikle istinca yapılmıyor, o halde insanların yiyeceği olan ekmek
gibi şeylerle haydi haydi yapılmaz. Muhterem olan şeylerle istinca etmek haramdır.
Meselâ hayvanın kalçasıyla veya ön ve arka bacaklarıyla istinca etmek haramdır.
Çünkü bu, insanın Allah tarafından şerefli kılınmasına ters düşer. Eğer eti
yenen hayvanın parçası, yünü gibi hayvandan ayrılır ve temiz olursa veya murdar
olan hayvanın derisi tabaklanmışsa, bunlarla istinca etmek caizdir.
Bu hususta
müslümanlardan riayet etmeleri istenen birtakım âdab vardır. Müslümanlar def-i
hacet ve istinca yaparken onlara riayet etmelidir.
insanların
gelip-geçtikleri ve oturdukları yerlere küçük ve büyük ab-dest yapılmamalıdır.
Çünkü gelip-geçenlere ve oturanlara eziyet verir.
Rivayet edildiğine
göre Hz. Peygamber 'Lanet getiren iki yerden sakının' dedi. Sahabe 'Lanet
getiren iki yer nedir?' diye sorunca, Hz. Peygamber İnsanların yoluna ve
gölgeliğine def-i hacet yapmaktır' buyurdu.
Yerdeki ve duvardaki
deliklere de def-i hacet yapılmamalıdır. Çünkü o deliklerde akrep ve benzeri
türden zararlı bir hayvan olur ve insanı sokabilir; bazen de sidik ve
pislikten eziyet görecek veya ölecek küçük hayvanlar bulunabilir. Abdullah b.
Sercis şöyle diyor: 'Hz. Peygamber, yerdeki deliklere def-i hacet yapmayı
yasakladı'.
Yenilen veya insanların
başka şekilde faydalandıkları meyve ağaçlarının altına da def-i hacet
yapılmamalıdır, eğer meyveler düşerse pislenir. Bir de insan tabiatı bu tür
yerlere def-i hacet yapılmasından tiksinir.
.
Akmayan durgun sulara
def-i hacet yapılmamalıdır. Su çok olup o necasetle pislenmese bile insan
tabiatı bundan tiksinir. Eğer su, bir kulle'den az ise necasetin düşmesiyle
bozulur ve zayi olur.
Cabir b. Abdullah, Hz.
Peygamber'in akmayan durgun suya küçük ve büyük abdest yapılmasını yasakladığını
rivayet etmiştir.Buradaki
yasaklar kerahat sebebiyledir. Fakat İmam Nevevî tahrim için olduğu
görüşündedir.
Tuvalete sol ayakla
girip, sağ ayakla çıkmak müstehabdır. Çünkü pis yerlere sol ayakla girmek daha
uygundur. Tuvalete girerken beraberinde tazim edilen hiçbir şey
bulundurulmamalıdır. Tuvalete girmeden önce ve çıktıktan sonra Hz. Peygamberden
rivayet edilen zikir ve duaları okumak da müstehabdır. Girmeden önce şöyle
demelidir:
Allah'ın ismiyle!
Yârab! Erkek-dişi cin
ve şeytanlardan sana sığınıyorum. .
Hz. Peygamber
tuvaletten çıktıktan sonra şu duayı okumuştur:
Yâ rabbî! Senin affını
talep ediyorum. Benden pisliğin eziyetini giderip, bana afiyet veren Allah'a
hamdolsun. Bana yiyeceklerin lezzetini tattıran, kuvvetini bedenimde bırakıp
pisliği de dışarı atan Allah'a hamdolsun!
Def-i hacet yaparken
yüzü ve sırtı kıble'ye dönmek haramdır. Eğer sahrada veya sütre şartları
olmayan tuvalette def-i hacet yapılırsa, sütre olacak bir yükseklik de yoksa,
yüzü ve sırtı kıble'ye çevirmek haramdır. Sütre'den yaklaşık olarak 150 cm.
uzak olması da şarttır. Eğer tuvaletin her tarafı kapalı ise yüzü veya sırtı
kıble'ye çevirmek caizdir. Ebu Eyyub el-Ensarî, Hz. Peygamber'den şöyle rivayet
ediyor:
Küçük veya büyük
abdest için dışarı çıktığınızda yüzünüzü ve sırtınızı kıbleye çevirmeyin.
Yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirin. Bu
hüküm, sahraya tahsis edilmiştir veya sütresi olmayıp sahra hükmünde olan
mekânlara aittir. Bu hükmün sahra ve sahra hükmünde olan mekânlara tahsis
olunduğunun delili, İbn Ömer'in şu rivayetidir: 'Ablam Hafsa'nın evinin damına
çıkmıştım. Hz. Peygamber'i sırtını kıbleye, yüzünü Şam tarafına çevirmiş def-i
hacet ederken gördüm'
Birinci hadîs, sahra
ve sahra hükmünde olan sütresiz mekânlara, ikinci hadîs ise, bu iş için
hazırlanmış mekânlara ve bu mekânların hükmünde olan yerlere hamledilir.
Böylece deliller arasında birlik sağlanmış olur. Def-i hacet için yapılmayan
yerlerde def-i hacet yapmak, sütre olsa dahi kerahatten uzak değildir.
Def-i hacet yaparken
ağırlığı sol tarafa verip, sağ tarafı dikmelidir. Tenasül uzvuna da, çıkan şeye
de bakmayıp gözleri kapamalıdır. Def-i hacet yaparken konuşmak veya başka
şeyler yapmak mekruhtur. İbn Ömer şöyle rivayet ediyor: (Hz. Peygamber küçük
abdestini yaparken yanından iki kişi
geçti ve Hz.
Peygamber'e selâm verdiler.
Hz. Peygamber selâmlarını
almadı'. Ebu Said, Hz.
Peygamber'in şöyle dediğini rivayet ediyor:
Büyük abdeste çıkan
iki kişi, avret yerlerini açıp konuşurlarsa, Allah onlara buğzeder.
Def-i hacet esnasında
konuşmak haram olduğu gibi yemek, içmek, oynamak ve benzeri şeyler de haramdır.
İstinca su, taş ve benzeri şeylerle ve mümkünse sol elle yapılmalıdır. Çünkü
pis işlerde sol eli kullanmak daha uygundur. Sağ elin kullanılması mekruhtur.
Sağ elle zekeri tutmak da mekruhtur. Eğer kişi kendisiyle temizlik yapılan sağ
eli kullanmak durumunda kalırsa, zekerini sol eliyle tutup, sağ eliyle de taş
ve benzeri temizlik maddelerini tutmalı, sürtmek suretiyle sidiğin çıktığı yeri
temizlemelidir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bevlettiğiniz zaman
tenasül uzvunuzu sağ elinizle tutmayın ve sağ elinizle istinca yapmayın,
Lügatte hades, yeni
çıkmış birşey demektir. Şer'î mânâsı ise, birtakım ibadetlerin yapılmasına mâni
olan ve hükmî pislik sayılan hallerdir.
Hades, küçük ve büyük
hades olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük hades abdestsizlik halidir, abdest
almakla ortadan kalkar. Böylece kişi namaz ve diğer benzeri şeyleri yapmaya
hazır hale gelir.
Büyük hades cünüplük
ve sadece kadınlar için hayız ve nifas halleridir. Namazın ve namaz hükmünde
olan İbadetlerin sıhhatine engeldir. Büyük hades, gusül abdesti almakla ortadan
kalkar. Kişi yıkandıktan sonra, daha önce kendisine yasak olan şeyleri
yapabilir.