Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Büyük Şafii Fıkhı

KASAME. 2

Kasame'nin   Mânâsı 2

Kasame'nin   Meşruiyetinin, Delili 2

Kasame'nin   Keyfiyeti 2

KATL'IN   KEFARETİ 3

KatPin Kefaretinin Hükmü ve Delili 3

Katl'in   Kefaretinin  Keyfiyeti 4

Bir  Mülahaza. 4


KASAME

 

Kasame'nin   Mânâsı

 

Kasame, maktulün velîlerine taksim edilen yeminin adıdır. Kasame, kasem  kökünden gelir ve  yemin mânâsını  ifade   eder.   Bazılarının görüşüne göre kasame'den maksat, maktulün velîleridir. Burada kasame ile elli yemin kasdedilmektedir ki bu yeminler maktulün velîlerine taksim edilir. Meselâ bir cemaat, bir kişiyi kendi yakınlarından birini öldürmekle itham etse, onların doğru söylediklerini gösteren bir karine de bulunsa, bu ' yemini   yaparlar   veya   ithamlarını   takviye   edecek   bir   karine olmadığında davalının yaptığı yeminlerin adına kasame denir.

Kasame, cahiliye döneminde de bilinmekteydi. Kasame ile hüküm veren ilk kişi Velid b. Muğire'dir. İslâm geldikten sonra birtakım kayıt ve şartlar eklemek suretiyle kasame'yi kabul etti. Bu kayıt ve şartlar ileride zikredilecektir.

 

Kasame'nin   Meşruiyetinin, Delili

 

Kasame, asl'ın hilafına olarak varid olmuştur; zira aslolan, bey-yinenin (delil getirmenin) iddia edene (davacıya), yeminin ise inkar edene ait olmasıdır. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Beyyine (delil getirme) iddia edene, yemin de inkar edene düşer.[1]

Eğer insanlara (beyyinesiz, şahitsiz) yalnız davaları ile (iddia etme­leriyle) hakları verilir olsaydı, birtakım insanlar diğerlerinin kanlarına ve mallarına (sahip çıkmak için) muhakkak davaya kalkışırlardı. Lakin yemin de müddea aleyhe (aleyhine dava edilen) düşer.1 Eş'as b. Kays şöyle anlatıyor: Benimle bir kişi arasında Yemen'de

münakaşalı bir arazi vardı. Ben o kişiyi Rasûlullah'a (s.a) dava ettim.

Rasülullah bana şöyle dedi:

-  Bir delilin var mı?

- Hayır!

- Öyleyse ona yemin teklif et (ondan yemin etmesini iste).

- Ey Allah'ın Rasûlü! (Bu durumda) yalan yere yemin eder.

-  Her kim yalan yere bir yemin eder, kendisi yemininde yalancı olduğu halde bu yeminle bir müslümanın malını alırsa Allah'ın ga­zabına uğramış olarak Allah'a kavuşur.[2]

Tahsis'in bulunduğunun delili ise Sehl b.  Ebî Hasme ile Râfî b. Hadîc'in rivayet ettikleri şu hadîstir: "Muhayyısa b. Mes'ud üe Abdullah b. Sehl (bir hurma mevsimi) Hayber'e gitmişlerdi. Bu iki yoldaş Hayber'e vardıklarında hurmahkfarındaki işlerine ayrıldılar. Akabinde Abdullah b. Sehl öldürüldü.  Bu kati vakasından Yahudileri itham ettiler_Nihayet öldürülen Abdullah b. Sehl'in kardeşi Abdurrahman b.  Sehl ve onun amcasının oğulları Huveyyısa ve Muhayyısa beraberce Peygamber'e geldiler. Abdurrahman gelenlerin'en küçüğü olduğu halde kardeşinin öldürülmesi hakkında konuşmaya başladı.  Fakat Rasûlullah (s.a) 'İlk sözü yaşlı olana bırak' veya 'Önce en büyük olan başlasın' ihtarında bulundu. Bu sefer Huveyyısa ile Muhayyısa, arkadaşlarının öldürülmesi hakkında konuştular. Rasûlullah şöyle dedi;

-  Sizden elli kişi Hayber yahudilerinden bir kimsenin katil olduğuna yemin etmeyi ve o şahsın tamamıyla size teslim edilmesini ister mi?

-  Yanında bulunmadığımız ve şahit olmadığımız bir kimse üzerine nasıl yemin ederiz?

-  Öyleyse yahudiler kendilerinden.elli kişinin yemini ile sizin cinayet isnadınızdan berâet eder.

- Ey Allah'ın rasûlü! Onlar kâfirlerden mürekkep bir millettir.

Onlar yahudilerin yemin etmesine razı olmayınca Rasûlullah (s.a) cinayetin diyetini kendisi ödedi".

Sehl der ki; 'Ben bir gün onlara diyet olarak verilmiş olan develerin ağılına girmiştim. O sırada o develerden bir dişi deve beni ayağıyla tepmişti'.[3]

Bu hadîsin birçok versiyonu ve değişik lafızları varcîır. Fakat tümü aynı hedef üzerinde toplanmaktadır. Bu hadîs (ve bu hadîsin diğer versiyonları), 'Beyyine (delil getirme) davacıya (iddia edene) düşer' hadîsini tahsis etmektedir.

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, öldürülme (kati) davasında dava­cının (iddia edenin) yemininin makbul olmasını, onun yeminine itimat etmeyi -eğer ortada delil yoksa veya delili iptal eden bir karine mevcutsa-caiz görmüştür.

 

Kasame'nin   Keyfiyeti

 

Kasame hükmünün tahakkuk etmesi için şu hususların bulunması gerekir:

1.  Öldürülen kişi bîr mekanda bulunmalı ve   katilin kim olduğu belli olmamalıdır.

2.  Öldürülen kişinin velîleri, bir kişinin veya bir cemaatin katil ol­duğunu -bu hususta bir delilleri olmadığı halde- iddia etmelidirler.

3.  Maktulün velîlerinin iddialarını destekleyen bir karine olmalıdır.

Meselâ maktul, düşmanlarının arasında öldürülmüş olarak bulunmalı ve orada düşmanlarından başka da kimse bulunmamalıdır veya itham edilen kişinin elbisesinde kan lekeleri bulunmalı veya elinde kanlı bir bıçakla yakalanmış olmalıdır veya bir grup insan bir eve girmiş olmalı veya sahraya çıkmış olmalı ve döndüklerinde aralarından biri ölü olarak kalmalıdır veya adil bir kişi itham edilen kişinin katil olduğuna şahitlik etmelidir veya yalan söylemeyeceklerinden emin olunan köle ve kadınlardan oluşan bir grup o kişinin katil olduğuna tek tek gelip şahitlik etmelidirler veya diğer alâmet ve emareler, iddiacının iddiasını destekler mahiyette olmalıdır." İşte bu durumda maktulün velî veya velîleri beyyine yerine geçen elli yemin yapmaktan müstağni olurlar, yani yemin etmeye ihtiyaç kalmaz.

Maktulün velîsi, elli defa yemin ettiğinde, davalının (itham edilen kişinin) malından diyet almaya hak kazanır. Bu yeminler beyyine (delil) yerine geçer. Maktulün velîsi birden fazla olursa, itham ettikleri şahıs veya  cemaat aleyhinde ki  iddialarını  destekleyecek  bir karine de bulunmuyorsa, velîlerin tümü elli yemine ortak olurlar ve maktulün mirasından istifadeleri oranında 50 yemini aralarında paylaşırlar. Çünkü yeminlerle sabit olan diyet, onlar arasında paylaştırılacaktır. Velîlerin herbiri payı nisbetinde yemin eder. Eğer maktulün velîsi bir kişiyi veya bir cemaati itham eder de ithamını destekleyen bir karine de olmazsa, yemin davalıya (itham edilen kişi veya cemaate) geçer; yani katillikle itham edilen kişi 'Delil getirmek, davacıya, yemin de inkar edene düşer1 kaidesi gereğince, 'Falan adamı ben öldürmedim' diye yemin eder. Bu yeminde adamın ismi açıkça zikredilmeli veya ona işaret edilmelidir. Eğer davalı (katillikle itham edilen kişi) bu elli yemini ederse, ithamdan ve cezadan  kurtulur.   Eğer yemin  etmezse,  yeminler davacıya  iade olunur. Davacı elli defa yemin ettiğinde diyet almaya hak kazanır. Davacı yemin ettiği zaman öldürmenin kasden mi, kasda benzer şekilde mi,  kazaen  mi  olduğunu  da açıklamalıdır.  Eğer  katl'in  ne şekilde olduğunu açıklamazsa, bu yeminlerle (kasame ile) kısas sabit olmaz. Çünkü burada bir nevi şüphe vardır. (Şüphe olduğunda da cezaların düşeceği malumdur). Ancak bu yeminlerle diyet sabit olur. Davacı (itham eden kişi), cinayetin kasden işlendiğini iddia ederse, davalının (katillikle itham edilen kişinin) malından diyet alır. Davacı, cinayetin kasda benzer şekilde veya kazaen işlendiğini iddia ederse, davalının asabesinden (erkek akrabalarından) diyet alır.

 

 



[1] Buharî/4277

[2] Müslim /138.  Diğer bir rivayette 'Sana iki şahit gerekir veya o yemin eder' seklin- nvayette ise 'iki şahidin veya delilin var mıd,r?' diye .sormuştur

[3] Buharî/5791, Müslim/1669

 

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,839,458 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024