NEFL (=NAFİLE) NAMAZI 2
Farz Namazlara
Tâbi Olmayan Nafileler 2
1.
Tahiyyetu'l-Mescid Namazı 2
2. Vitir Namazı 3
Vitir
Namazının Vakti 3
3.
Teheccüd Namazı 3
4. Duha (Kuşluk) Namazı 3
5. İstihare
Namazı 4
İsmi ve Belli Vakti Olmayan Nafile Namazlar 4
Cemaatle Kılınması
Sünnet Olan Namazlar 4
Nefl lugatta fazlalık demektir.
Istılahı anlamı ise 'vacib olmayan, fazladan ibadet1
demektir. Farz olmayan namazlara fazlalık mânâsını ifade eden nefl denilmiştir. Çünkü onlar, Allah'ın farz kıldığı
ibadetlerden başka fazla olarak yapılan ibadetlerdir. Nefl, sünnet, mendub ve müstehab kelimeleri,
eşanlamlı kelimelerdir.
Nefl namazı iki kısımdır. Bir kısmının cemaatle kılınması
sünnet'tir. Bir kısmını ise cemaatle kılmak sünnet değildir. Cemaatle kılınması
sünnet olmayan kısım da ikiye ayrılır:
1. Farz namazlara tâbi olan nafileler
2. Farz namazlara tâbi olmayan nafileler Farz
Namazlara Tâbi Olan Nafileler
Bu nafileler tnüekkede ve gayr-ı müekkede
olarak ikiye ayrılır. Müekkede olanlar şunlardır:
Sabah namazından önce iki rekât, öğleden önce ve sonra ikişer rekât, akşam ve
yatsıdan sonra ikişer rekât.
İbn Ömer şöyle demiştir: 'Hz.
Peygamber'den on rekât namaz öğrendim: Kendileri öğleden önce ve sonra ikişer
rekât, akşam namazından sonra iki rekât, yatsı namazından sonra iki rekât,
sabah namazından önce de iki rekât kılarlardı. Bu saatte Hz.
Peygamber'in yanına kimse giremezdi'.
Hz. Aişe şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber, sabah namazından önce kılınan iki rekâta
gösterdiği ihtimamı, başka hiçbir nafile namaza göstermezdi'.
Hz. Aişe şöyle rivayet ediyor:
'Hz. Peygamber, öğleden önce dört rekât, sabahtan
önce de iki rekât kılardı ve bunları terketmezdi'.
Yine Hz. Aişe şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber, benim odamda öğleden önce dört rekât kılar,
ondan sonra çıkıp halka farzı kıldırır, sonra tekrar iki rekât kılardı'.
Hz. Peygamber bu iki rekâtten
sonra iki rekât daha artırırdı. Nitekim kendileri şöyle buyurmuştur:
Kim öğlenin farzından
önce ve sonra dörder rekât namaz kılmaya devam ederse, Allah onu cehennem
ateşine haram kılar. Cuma
namazı da öğle namazı gibidir. Çünkü Cuma namazı, öğle namazının karşılığıdır.
Bu bakımdan Cuma namazından önce de dört rekât kılmak sünnet'tir; iki rekâtı müekked, iki rekâtı da gayr-ı müekked'dir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Herhangibiriniz Cuma namazını kıldığı zaman dört rekât daha kılsın
Abdullah b. Mes'ud'un, Cuma'dan önce ve sonra dörder rekât namaz
kıldığı rivayet edilmiştir.
Yine aynı sened ile ikindiden önce de dört rekât kıldığı rivayet
edilmiştir.
İkindinin farzından
önce dört rekât namaz kılan kişiye Allah rahmet etsin.
Bu dört rekât namaz,
ikişer rekât olarak kılınmalıdır. Çünkü Hz. Ali'den
şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Peygamber, ikindinin
farzından önce dört rekât kılar ve arasını selâm ile ayırırdı
Akşam namazından önce
hafif olarak iki rekât namaz kılmak da müstehab'dır.
Enes b. Mâlik şöyle demiştir: 'Biz Medine'de bulunuyorduk.
Müezzin akşam namazı için ezan okuduğu zaman sahabeden birçok kimse aceleyle
direklere doğru durup iki rekât namaz kılarlardı. Hatta bazen yabancı bir
kimse mescide girerdi de bu iki rekâtı kılanların çokluğundan ötürü farz namazı
kılınmış zannederdi'.
Yatsıdan önce de iki
rekât hafif namaz kılmak müstehab'dır. Hz. Peygamber üç defa 'Her iki ezan (ezan ile kamet)
arasında bir namaz vardır' dedikten sonra, üçüncüde 'kılmak isteyen kimse için'
sözünü ilave etti.
1. Tahiyyetu'l-Mescid Namazı
Mescide girildiğinde
oturmadan önce kılınan iki rekât sünnettir. Bunun delili şu hadîstir:
Herhangibiriniz mescide girdiğinde iki rekât namaz kılmadan oturmasın.
Tahiyyetu'l-Mescid namazı, farz namaz
veya herhangibir nafile namaz kılmakla da eda
edilmiş olur. Çünkü esas olan, mescide girildiğinde oturmadan önce namaz
kılmaktır.
Vitir namazı müekked bir sünnet'tir. Tek rekât olarak da kilınabildiği için bu ismi almıştır. Diğer namazlar ise en
az iki rekât olarak kılınır.
Hz. Ali'den şöyle rivayet edilmiştir: 'Vitir namazı farz
değildir. Hz. Peygamber onu sünnet kılmıştır'.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ey Kur'an
ehli! Vitir namazı kılın veya namazı tekleştirin. Şüphesiz ki Allah tek'tir ve
tek'i sever.
Vitir namazının vakti,
yatsı namazından sonra başlayıp fecr-i sadık'ın
doğuşuna kadar devam eder. Vitir namazını, gece namazının sonunda kılmak en efdalidir. Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur:
Allah size bir namaz
ziyade kıldı. O namaz sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha
hayırlıdır. İşte o vitir namazıdır. O namaz yatsı ile fecrin doğuşu arasında
kılınır.
Gece kıldığınız
namazların sonunu tek yapınız.
Bu, fecr'den önce uyanmaktan emin olan kimse içindir. Fakat
gece kalkmaktan emin olamayan kişi, vitir'i yatsı namazından sonra kılmalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Gece sonunda
kalkamayacağından korkan kimse, vitir namazını gecenin evvelinde kılsın. Gece
sonunda kalkacağını ümit eden de gecenin sonunda kılsın. Zira gece sonundaki
namaz şahitlidir ve çok faziletlidir.
Ebu Hüreyre şöyle demiştir:
'Dostum (Hz. Peygamber) bana üç şey tavsiye etti: Her
aydan üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak ve vitir namazını
kılıp uyumak'.
Vitir namazının en azı
bir rekâttır. Fakat tek rekât ile yetinmek evlâ olan bir davranış değildir.
Vitir namazının en çoğu ise onbir rekâttır. En iyisi
üç rekâttan az kılmamaktır. Üç rekât kılındığı takdirde iki rekâtı bir, kalan
bir rekâtı da ayrı kılmak gerekir. Onbir rekât
kılındığı takdirde her iki rekâtta bir selâm verilmeli, sonra bir rekât daha
kılınmalıdır.
Hz. Aişe şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber yatsı namazını kıldıktan sonra sabah namazına
kadarki zamanda onbir rekât namaz kılardı. Her iki
rekâtta bir selâm verir, bir rekâtı da vitir yapardı. Hz.
Peygamber, müezzin sabah ezanını okuduktan, fecr'in
tulûu tebeyyün ettikten, müezzin de haber vermek için geldikten sonra kalkıp
hafifçe iki rekât kılar, sonra ikâmeti haber vermek için müezzin gelinceye
kadar sağ yanı üzerine yatardı'.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Vitir namazını kılmak,
her müslümana haktır. Vitir namazını beş rekât kılmak
isteyen beş rekât kılsın, üç rekât kılmak isteyen üç rekât kılsın, bir rekât
kılmak isteyen de bir rekât kılsın.
Hadîste geçen haktır
kelimesinden maksat, meşrudur ve istenmektedir demektir.
3. Teheccüd
Namazı
Uykudan kalkıp
kılındığı için bu namaza teheccüd denilmektedir.
Çünkü teheccüd, uykuyu terketmek
demektir. Teheccüd namazı, rekât sayısıyla
sınırlandırılmamış bir sünnettir. Bu sünnet, uykudan uyandıktan sonra ve fecr'den önce eda edilir. Bu sünnetin meşruiyetinin delili
şu ayettir:
Gecenin bir kısmında
kalk ve sana mahsus bir fazlalık olmak üzere onunla (Kur'an'Ia)
namaz kıl. Rabbinin seni övgüye değer bir makama (=makam-ı mahmud'a)
çıkarması umulur. (îsra/79) Yani 'Uykudan kalk, namaz
kıl, Kur'an oku. Bu namaz, yalnız sana
mahsus bir
fazlalıktır'. Bazı rivayetlere göre teheccüd namazı, Hz.Peygamber'e vacib idi. .
Hz. Peygamber'e 'Farz namazlardan sonra hangi namaz daha
faziletlidir?1 diye sorulduğunda, Hz. Peygamber
'Gece kalkıp kılman namaz1 diye cevap vermiştir.
4. Duha (Kuşluk) Namazı
Kuşluk namazının en
azı iki, en çoğu ise sekiz rekâttır. Ebu Hüreyre şöyle demiştir: 'Dostum (Hz.
Peygamber) bana üç şey tavsiye etmiştir: Her aydan üç gün oruç tutmak, iki
rekât kuşluk namazı kılmak, vitir namazını kılıp uyumak
Şöyle rivayet
edilmiştir: 'Fetih senesi Ümmü Hânî, Hz. Peygamber'in yanına geldi. Hz.
Peygamber Mekke'nin en yüksek yerinde bulunuyordu. Hz.
Peygamber yıkanmak için kalktı. Hz. Fatıma da onun üzerine bir perde gerdi. Sonra Hz. Peygamber elbisesini aldı ve ona sarındı. Sonra Duha (kuşluk) nafilesini sekiz rekât olarak kıldı'.
Kuşluk namazını, her
iki rekâtta bir selâm vererek kılmak en efdalidir.
Ümmü Hânîden şöyle rivayet edilmiştir: 'Hz. Peygamber (Mekke'nin) fethi günü her iki rekâtta bir
selâm vererek kuşluk namazını sekiz rekât olarak kıldı'.
Kuşluk namazının
vakti, güneşin yükselmesinden başlayıp zeval vaktine kadar devam eder. Fakat
en efdali, gündüzün dörtte biri geçtikten
sonra kılınmasıdır.
Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Hz. Peygamber, Küba halkının yanına vardığında onlar namaz
kılıyorlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber 'Evvâbîn namazı, kumların hararetinden ötürü deve
yavrularının ayakları yandığı zaman kılınır' dedi.
İstihare namazı, namaz
kılmanın mekruh olmadığı her vakitte iki rekât olarak kılınır. Birşey yapmak isteyen fakat yapılıp yapılmamasında hayır
olduğunu bilmeyen bir kimsenin istihare namazı kılması sünnet'tir. İstihare
namazından sonra bu hususta varid olan dua ile dua
edilmelidir. Bu duadan sonra Allah o işi yapması için kalbine ferahlık verirse
yapmalı, yoksa yapmamalıdır.
Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Hz.
Peygamber bize Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi,
bütün işlerde istihare yapmayı öğretti. Bize şöyle derdi:
"Sizden biri bir
işe niyetlenirse, iki rekât namaz kılsın, sonra da şu duayı okusun:
Allahım! Senin ilminle hayır, kudretinle de güç istiyorum.
Senin büyük fazlından talep ediyorum. Sen güç yetirirsin; ben yetiremem. Sen
bilirsin; ben bilmem. Sen gaybı bilensin. Allahım! Bu iş; dinim, geçimim, sonum (veya şimdiki halim
ve geleceğim) için hayırlı olacaksa, bunu benim için takdir et ve müyesser kıl.
Sonra benim için onda bereketler nasip et. Yok eğer bu iş; dinim, geçimim,
sonum (veya şimdiki hâlim ve geleceğim) için şerli olacaksa onu benden, beni de
ondan uzaklaştır. Benim için her nerede olursa olsun hayrı takdir eyle, sonra
da beni onunla hoşnut eyle.
Bu duayı okuduktan
sonra da işinin ne olduğunu söylesin".
Bu nafileler, daha
önce belirttiğimiz mekruh vakitler hariç, her vakitte istenildiği kadar kıhnabilir; Hz. Peygamber, Ebu Zer'e şöyle demiştir;
Namaz en güzel şeydir.
İstersen fazla, istersen az kıl.
İster gece, ister
gündüz kılınsın mutlak nafilelerde her iki rekâtta bir selâm vermek en efdalidir. Bunun delili şu hadîstir:
Gece namazı ikişer
ikişerdir.
Hadîste geçen mesna kelimesinden maksat, iki rekâtta bir selâm vermektir.
Yukarıda zikrettiğimiz
nafile namazların tümü, tek basma kılınması müstehab
olan nafilelerdir. Cemaatle kılınması müstehab olan
nafileler ise Bayram namazları, Teravih namazı, Küsuf ve Husuf namazı ve Yağmur
namazıdır.