İbadetin Anlam Ve Önemi
Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat 06 2019 04:00:00

                                              Vaaz Resimleri: w.jpg                                            

Allah İnsanı Başıboş Yaratmamıştır

İki Elimle (Kudretimle) yarattım (Sad, 38/75) ve Ruhumdan üfledim (Hicr, 15/29) dediği, en güzel biçim verdiği (Mü'min, 40/64), yeryüzünde halife yaptığı (Bakara, 2/30), kendisine çok ikramda bulunup yaratıkların çoğundan üstün kıldığı (İsra, 17/70), göklerde ve yerde ne varsa hepsini hizmetine sunduğu (Casiye, 45/13) ve sayamayacağı kadar çok nimet verdiği (İbrahim, 14/34) insanı yüce Allah, boş yere yaratmamıştır.

أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ

Bizim sizi boş yere, bir oyun ve eğlence olarak yarattığımızı ve sizin bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sandınız? (Mu'minun, 23/115)

İnsan boş yere gayesiz olarak yaratılmadığı gibi başıboş da bırakılmış değildir.

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى

İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır? Kıyamet, 75/36)

İnsan sorumlu tutulmayacağını ve cezalandırılmayacağını, kendisine emir ve yasakların verilmeyeceğini başıboş bırakıldığını mı sanıyor?

Elbette Allah insanı başıboş yaratmamış onu bir hikmet ve gaye ile yaratmıştır. Bu hikmet ve gayeyi yüce Rabbimiz şöyle beyan ediyor:

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat, 51/56)

Yüce Allah, yakıtı insanlar ve taşlar olan ve inkar edenler için hazırlanan ateşten sakınmamızı emrederek, kendisine ibadet etmeye davet etmektedir.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. (Bakara, 2/21)

Bütün Peygamberlerin Ortak Daveti: Allah'a İbadet edin…

Yüce Allah ilk insandan itibaren Peygamberler gönderip, bütün insanları, Allah'a ibadete çağırmışlardır.

وَلَقَدْ بَعَثْنَا فِي كُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولاً أَنِ اعْبُدُواْ اللّهَ وَاجْتَنِبُواْ الطَّاغُوتَ

Andolsun ki: Biz, her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve Tağuttan sakının!" diye uyaran bir peygamber gönderdik. (Nahl, 16/36)

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ

Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: "Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana ibadet edin" diye vahyetmiş olmayalım. (Enbiya, 21/25)

İbadetler Yalnız Allah'a Yapılmalıdır.

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (Nisa, 4/36)

إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ

İşte bu sizin ümmetiniz (olan tevhid ve İslâm milleti), bir tek ümmettir. Rabbiniz de benim. Yalnız bana kulluk edin. (Enbiya, 21/92)

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي

Şüphesiz ben Allah'ım, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl. (Taha, 20/14)

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. (Hicr, 15/99)

رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا

(O), göklerin, yerin ve bunlar arasında bulunan şeylerin Rabbidir. O'na ibadet et ve O'na ibadette sabret. Hiç O'nun adıyla anılan birini biliyor musun? (Meryem, 19/65)

Yüce Allah, yapılan ibadetlerde sabırlı olmayı ve ölünceye kadar ibadet etmeyi emretmektedir.

Kendisine ibadeti emreden Allah , kendisinden başkasına ibadet etmeyi de yasaklamıştır.

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ

(Ya Rabbi) Ancak sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz! (Fatiha, 1/5)

قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَمَّا جَاءنِيَ الْبَيِّنَاتُ مِن رَّبِّي وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ

De ki: "Bana Rabbimden açık deliller geldiği zaman, ben o sizin Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmekten kesinlikle men'edildim ve O alemlerin Rabbine teslim olmakla emrolundum." (Mü'min, 40/66)

قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللّهِ قُل لاَّ أَتَّبِعُ أَهْوَاءكُمْ قَدْ ضَلَلْتُ إِذًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُهْتَدِينَ

De ki: "Şüphesiz ki bana, Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı". De ki: "Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım, (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur, doğru yolda gidenlerden olmamış olurum". (Enam, 6/56)

Allah Teala, insanları yalnız kendisine ibadet etmeleri için yaratmış, peygamberler gönderip kendisine ibadet etmelerini emretmiş, fakat bu konuda onları zorlamamıştır. Zorlasaydı, herkes ister istemez O'na ibadet ederdi.

Allah, insanlara irade ve akıl vermiştir. İnsanlara doğru yolunu göstermiştir. İnsan kendi iradesiyle ister şükredici (mü'min), ister nankör (kafir) olur. إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا  `Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör" (İnsan, 76/3) Hayatı ve ölümü imtihan için yaratan rabbimiz; İnsanları imtihan etmektedir. İmtihan içerisinde olanın, iyiyi ve kötüyü, doğruyu ve yanlışı yapıp yapmamakta, yeteneği, iradesi ve hürriyetinin olması gerekir.

Allah, insanı ibadet etmeye zorlamamıştır. Bazı insanlar, bu noktada yanılgıya düşmüşler ibadete gereken önemi verememişler hatta ibadetleri terk eder olmuşlardır. Zorlanmamak ibadeti terk etmeyi gerektirmez. Allah kendisine ibadet eden ve ortak koşmayan kuluna mükafat (cennet ve nimetlerini), ibadete tenezzül etmeyenlere ve kendisinden başkalarına ibadet edenlere de ceza (cehennem ve azabını) vaad etmiştir.

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ

Halbuki Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu. (Mü'min, 40/60)

İbadet Kavramının Anlamı

İbadet kavramı; imanı, Allah'ın emir ve yasaklarına riayeti ve İslam'ın bütün hükümlerini uygulamayı ifade eder.

İbadet, boyun eğmenin, itaat etmenin, saygı göstermenin ve kulluğun en son noktasıdır. İbadet, Allah'ın razı olduğu, yapılmasını istediği söz ve amellerdir. İbadet, yerine getirmekle yükümlü olduğu fiilleri emrolunduğu şekliyle hayata geçirmesi, hiçbir şey gözetmeden Allah'a kulluk etmesi ve bunu, sadece O'na boyun eğip, itaat etmek için yapmasıdır.

Allah'a ibadetten bahseden ayetlerdeki ibadet kavramı, genel olarak tevhid, itaat, dua, Allah'ı bilmek, boyun eğmek, iman etmek ve salih amel işlemek anlamlarını ifade eder.

Sadece Allah için yapılan her fiil ibadettir; kalp ve diğer azalarla yapılan ibadetlerin hepsi buna dahildir.

Kuran’da Allah’a ibadet, O’nu bir tek ilah olarak tanıyıp iman etmek, yaratıcı, terbiye edici, rızık verici ve mabud olarak sadece O’nu kabul edip emir ve yasaklarına itaat etmek, razı olacağı fiilleri yapmak, Salih amel ve hayır fiil işlemek, O’na dua etmek, huzur ve sükun içinde tam bir edep ve vakarla hükmüne boyun eğmek, söz ve amelle, kalp ve vücut azalarıyla O’na saygı göstermek, teslimiyeti izhar etmek, büyüklenmeyi ve baş kaldırmayı terk etmek, sadece O’na kulluk etmek, bütün noksan sıfatlardan tenzih edip O’na secde etmek, yüceltmek, İslam’ın helal ve haram, emir ve yasak bütün hükümlerini uygulamak, nimetlere şükretmek, musibetlere sabretmek, insanların haklarına riayet edip onlara şefkat ve merhamet etmek, iman, ahlak, namaz, hac, zekat, oruç, cihad, evlenme-boşanma, miras, ticaret, ahde vefa, yemin, keffaret gibi Kur’an’ın başından sonuna kadar bütün hükümlerini uygulamayı ve ilahi sınırlara riayeti ifade eder. 

Allah'tan Başkasına İbadetin Anlamı

Allah'tan başkasına ibadet; insan, cin, melek, şeytan, tağut, atalar, liderler, hükümdarlar, bilginler, veliler, salih kişiler gibi canlı ve cansız varlıkları ilah ve rab kabul etmektir. Onlara Allah'a isyan konusunda itaat etmek, boyun eğmek, dua edip yalvarmak, şefkat ve yardımlarını ummak, kurban kesmek, kulluk etmek, secde etmek, eğilip saygı göstermek, Allah yerine mabud edinilen kimselerin emir ve yasaklarına, helal ve haramlarına, prensip ve sistemlerine -isteyerek kabul edip- uymak anlamlarına gelir. Allah'tan başkasına ibadet etmek, Allah'ın varlığını kabul etmemek anlamına gelmez. Allah'tan başkalarına ibadet şirk ve küfürdür.

Kulların Allah'a Karşı Görevi: Allah'a İbadet

Bütün insanlar Allah’ın kuludur ve Allah’a ibadet için yani O’nu bir tek ilah olarak tanıyıp, O’na saygı göstermeleri, peygamberi vasıtasıyla gönderdiği hak din İslam’a teslim olmaları, O’nun emir ve yasaklarına boyun eğmeleri ve itaat etmeleri için yaratılmışlardır.

Ancak bu görev insanların iradelerine bırakılmışlardır. İnsanlar akıl ve düşüncelerini kullandıkları zaman Allah’a ibadet etmeleri gerektiğini anlarlar. Zaten Allah’ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. İbadetler bizim içindir.

İbadetlere baktığımız zaman, birey ve toplum hayatını düzenleyen, her türlü iyiliği barındırır. İbadetler insanlar arasında adalet ve barışı sağladığı gibi insanların hem bu dünyada hem de ahirette de mutluluğunu öngörür.

İbadetin Kabul Olmasının Şartları

1. Allah'a Şirk Koşmamak (Tevhid)

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا

De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın. (Kehf, 18/110)

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. (Nisa, 4/36)

İslam’ın özü tevhiddir. Kur’an’da “ibadet” olarak belirtilen bütün eylemler yalnızca Allah’a yapılmalıdır.

2. Mü'min Olmak

Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına, Rasüllerine, Ahiret Gününe kısaca Kur’an’da iman edilmesi istenilenlerin hepsine iman edene mü’min denir. İbadetlerin kabul edilmesi için mü’min olmak şarttır.

قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي شَكٍّ مِّن دِينِي فَلاَ أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللّهِ وَلَكِنْ أَعْبُدُ اللّهَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُمْ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ

De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. Bana müminlerden olmam emrolundu." (Yunus, 10/104)

3. İhlaslı Olmak

İhlas, ibadeti sırf Allah  için, iyi bir niyetle samimi olarak yapmaktır.

قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ مُخْلِصًا لَّهُ الدِّينَ

De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na ibadet etmem emrolundu. (Zümer, 39/11)

4. İslam'ın Bir Kısmını Değil Tamamını Esas Almak

Allah’a, Allah’ın istediği şekilde ibadet edebilmek için Peygamberimiz Muhammed (sav)’in sünnetini ve Allah’ın kitabı Kur’an’ın ahkamını bir bütün olarak kabul edip uygulamak gerekir.

أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ

Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? (Bakara, 2/85)

5. İbadete Ölünceye Kadar Devam Etmek

Hayatın herhangi bir safhasında ibadete (iman ve itaate) son veren bir kimse, bu haldeyken ölürse kurtuluşa eremez.

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et. (Hicr, 15/99)

İbadet ölünceye kadardır…

وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا

Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı; yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. (Meryem, 19/31)

6. Gerektiğinde İbadet İçin Cihad ve Hicret Etmek

Mü’min, hayatını dinine göre düzenler. Hayatının her alanında ibadet eder. Hiçbir şey, ne malı-mülkü, ne çoluğu-çocuğu, ne de işi-gücü onu ibadetten alıkoymaz.

رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ

Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (Nur, 24/37)

يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ أَرْضِي وَاسِعَةٌ فَإِيَّايَ فَاعْبُدُونِ

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz, benim arzım geniştir. O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin. (Ankebut, 29/56)

Mü’minler, Allah’a ibadet için; gerektiğinde ibadetin önündeki engelleri kaldırma gayesiyle cihad ederler. Nihayetinde başaramazlarsa Allah’a ibadet gayesiyle hicret ederler.

 

 

 

 

 

 

Not: Bu vaaz “İsmail KARAGÖZ, Kur’an’da İbadet Kavramı, Şule y.” adlı kitaptan hazırlanmıştır.

 

 



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler