Berat Kandili
Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat 22 2024 01:00:00

Bu gecenin, şu ayeti kerimede bildirilen gece olduğu söylenmiştir.

فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ

“O gecede her hikmetli iş, belirlenip hükme bağlanır.”[1]

Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübarek',

Kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berat',

Kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle 'Rahmet',

Geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle 'Berae veya Sakk' adı da verilir.

Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat Gecesinde mümin kullarına berat yazar.

"Berat, beraet" kelimesi "el-berâe" kelimesinin Türkçedeki kullanılış şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir. 

"Berâet" iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Müminlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa ermeleri umulduğu için de Beraat Gecesi denmiştir. 

Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem)  “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar kabul olur. Bunlar; Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, Cuma ve Bayram geceleridir” [2] buyurmuştur.

Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Beraat Gecesinde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Şöyle denilmiştir: Yeryüzündeki Müslümanların iki bayram günü olduğu gibi, göklerdeki meleklerin de iki bayram gecesi vardır. Meleklerin iki bayram gecesinden biri, Şâban ayının on beşinci gecesi olan Beraat gecesi; diğeri ise Kadir gecesidir. 

Müslümanların iki bayram günü ise; Ramazan ve kurban bayramı günleridir. Bu sebeple Şâban ayının on beşinci gecesi olan Beraat gecesi meleklerin bayram gecesi olarak isimlendirilmiştir. 

Beraat gecesine 'Kefaret gecesi' de denilir. Bir hadis-i şerifte Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem):

"Kim bayram gecesini ve Şâban ayının on beşinci (Berat) gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez"[3] buyurmuştur. 

Bu gecenin bir adı da "Şefaat gecesi" dir. Bunun delili şu hadis-i şeriftir:

"Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) Şaban ayının on üçüncü gecesi ümmetine şefaat etmek için dua edip yalvardı; kendisine, ümmetinin üçte birine şefaat etme izni verildi. On dördüncü gecesi yine dua edip yalvardı; bu sefer üçte ikisine şefaat etme yetkisi verildi. On beşinci gecesi bir daha yalvardı, bu sefer de, kaçak develer gibi Allah'tan kaçanlar dışında bütün ümmetine şefaat etme izni verildi."[4] 

Bu gecenin diğer bir ismi de "Mağfiret gecesi"dir. Şu hadis-i şerif buna işaret eder:

"Allah Teâlâ Şaban’ın on beşinci gecesi kullarına nazar eder ve yeryüzünde bulunanlardan şirk koşanlarla haset edenler hariç, bütün müminleri mağfiret eder."[5]

Diğer hadislerde, bu affın dışında tutulanlar içinde, haksız yere cana kıyanlar, anne babasına asi olanlar, sürekli içki içenler ve akraba ile hukukunu kesenler de zikredilmiştir. 

Rabbimiz, Beraat gecesi tövbe, istiğfar ederek pişmanlık duyan günahkârların cümlesini affedeceğini bildiriyor. Ancak şu sekiz sınıfın “Kesin Tövbe Etmedikçe” bu aftan istifadelerinin olamayacağını da işaret ediyor: 

1,  Allah'a şirk koşanlar. 

2, Ana-babalarına isyan eden, onların kalplerini kırıp gönüllerini yıkanlar. 

3, İçkiye devam edenler. 

4, Falcılık edip gelecekten haber verenler. 

5, Din kardeşine besledikleri kinden vazgeçmek istemeyenler. 

6, Adam öldürmekten pişmanlık duymayanlar. 

7, Nikâhsız aile ile yaşayanlar. 

8, Akrabalarıyla alâkayı kesip ihmal edenler. 

Şüphesiz ki bu günahların sahipleri bu gecede derin bir tövbe-istiğfarda bulunur da, kesin pişmanlık haline girerlerse İlâhî aftan yararlanırlar.

Ebu Hüreyre’den rivayet edildiğine göre: Resülullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:

“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:

“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.

“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:

“Bu gece, Allah Teâlâ, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayan hemen herkesi bağışlar. Meğerki bağışlayacağı kimseler büyücü, kâhin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah Teâlâ onları bağışlamaz.

Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail (a.s.) yine geldi ve şöyle dedi: "Ya Muhammed başını kaldır. Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış.

Cennetin birinci kapısında dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyor: "Ne mutlu bu gece rükû edenlere.

İkinci kapıdan dahi bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: "Bu gece secde edenlere ne mutlu".

Üçüncü kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece dua edenlere ne mutlu."

Dördüncü kapıda duran melek dahi şöyle sesleniyordu: "Bu gece, Allah'ı zikredenlere ne mutlu".

Beşinci kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece Allah korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu."

Altıncı kapıda duran melek dahi, şöyle sesleniyordu: "Bu gece Müslümanlara ne mutlu."

Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: "Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın.

Bunları gördükten sonra, Cebrail'e sordum: "Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak? Şöyle dedi: "Ya Muhammed, Allah Teâlâ bu gece, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi cehennemden azat eder."

Berat Gecesinin beş ayrı özelliği var.

1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.

2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.

3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.

4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması.

5. Peygamberimize tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.

Zemzem kuyusunun bu gecede açık bir şekilde coşup çoğalması da bu manaları kuvvetlendiren kutsal bir işaret olarak yorumlanmaktadır.[6]

Berat Gecesi eşsiz bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakka iletip isteklerini Ondan talep eden ve belalardan Ona sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan da ne kadar bedbahttır.

Bediüzzaman (r.ah) hazretleri şöyle buyurmuştur:

‘’İşlenen sevaplı amellerin değeri başka zamanlarda on ise, Berat Kandilinde yirmi bindir. Meselâ başka zamanlarda okuduğumuz bir tek Kur'an harfine on sevap veriliyorsa, bu gecede her bir harfine yirmi bin sevap verilmektedir. Bu bakımdan tam bir ihlâsla çalışıp ihyasına gayret gösterebildiğimiz takdirde Berat Kandili elli bin senelik bir ibadet hayatının sevabını bir gece içinde bize kazandırabilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'an ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük bir kârdır.’’[7]

İmam Sübkî (rh.a.), tefsirinde şöyle der: "Berat gecesi, yıl içinde işlenen günahlara kefaret; cuma gecesi, hafta içinde işlenen günahlara kefaret; Kadir gecesi ise ömür içinde işlenen günahlara kefarettir."

Beraat Gecesinin Özelliği ve Önemi 

Nasıl dünya işlerimizde genellikle yıllık bir kar-zarar hesabı yapıyor ve bu hesaba göre gelecekle ilgili plan ve program hazırlıyorsak; ahiretimizle ilgili hesapları da yapmamız gereklidir. Bu gece böyle bir muhasebe için bulunmaz fırsattır.

Duhan Sûresinin 2. 3. ve 4. âyetlerinin Beraat Gecesinden bahsettiği bildirilmektedir. Âyetlerin meali şöyle: 

"O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur."

Bu âyetler hakkında iki görüş vardır. Çoğu tefsir alimlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece Kadir Gecesidir. İkrime bin Ebi Cehil'in de dâhil olduğu bir grup âlim ise; bu gecenin Beraat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Beraat Gecesinde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesine kadar devam etmektedir. Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânası nedir? 

Yıllık Kader Programı 

At b. Yesar (rh.a) şöyle rivayet eder:

“Şaban ayının on beşinci gecesi olunca, gelecek yılın Şaban ayına kadar ölecek olanların isimleri yazılarak ölüm meleğine verilir. İnsan bir yanda ağaç diker, evlenir, bina yapar; ama ismi ölecekler listesine kaydedilmiştir! Ölüm meleği, ölüm anının gelerek emri yerine getirmeyi bekler.”

İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin birbirinden ayırt edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir: 

Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her şeyin o sene içindeki mukadderatı kaydedilir. 

Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir. 

Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir. 

Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan İsmail'e verilir.

Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma teslim edilir. 

Fahreddin er-Râzî’nin (rah.a) açıklamasına göre bu defterlerin düzenlenmesi Berat Gecesinde başlar, Kadir Gecesinde tamamlanarak her defter sahibine teslim edilir.[8]

Kur'ân'ın bu gecede indirilmesi meselesine ise şöyle bir açıklama getirilmektedir: 

‘’Beraat gecesi, Kuran-ı Kerim’in Levh-i Mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir gecesinde ise Peygamberimize ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.’’

Beraat Gecesi Duası 

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:

"Allah’ım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.”[9]

Bazı mâna büyüklerinin de şöyle bir duası vardır: 

"Allah’ım, şayet ismimi saîdler (iyilerin) defterine yazdıysan, orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler (kötülerin) defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen buyurdun ki, “Allah dilediğini  siler, yok eder, dilediğini de sabit bırakır, Levh-i Mahfuz Onun katındadır."[10]

Peki, bizler böylesine önemli bir geceyi nasıl değerlendirmeliyiz?

Bu geceyi ibadet ve taatle geçirmenin pek çok sevabı ve feyzi vardır. Bu konuda Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: 

“Şaban ayının yarısı (Beraat gecesi) olduğunda, gecesinde kalkın ibadet edin, gündüzünde de oruç tutun! Muhakkak ki yüce Allah, o günde dünya semasına iner ve imsak vaktine kadar şöyle der: Affedilmeyi dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim. Şunu isteyen yok mu vereyim…” [11] 

Bu geceye mahsus belirli bir ibadet yoktur. Gecenin manevi değeri dolayısıyla çokça tövbe ve istiğfarla, namaz, Kur'an tilaveti, zikir ve salâvatla, hayır dualarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardım ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehabtır. Kaza namazının kılınması daha isabetli olacaktır. 

- Bilhassa mübarek gecelere özel mevlid-i şerif okuması sağlanmalı, mevlidleri saygı ve hûşu içinde dinlemeli, Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)’in mübarek ruhuna salât ve selam okumalıyız.    

- Mübarek geceler, duaların Allah’a arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların silinmesi, yapılan ibadetlere verilen sevabın katlanması bakımından birer büyük fırsattır.

- Öncelikle böyle zamanlarda kulluğumuzu gözden geçirerek, eksik ve hatalarımızı ele almalı ve bunları düzeltebilmenin yollarını aramalıyız. Yani hesaba çekilmeden önce burada kendimizi hesaba çekmeliyiz, her gece ve dünyalık işlerin muhasebesini yaptığımız gibi bugünlerde de manevi kazanç ve kayıplarımızın muhasebesi yapmalıyız ki ahiretteki hesabımız kolay olsun.

- Bu mübarek geceyi günahlarımızın affı için bir fırsat bilmeli ve bol bol tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. Özellikle Müslümanların içinde bulunduğu sıkıntıları düşünerek dua edip Allah’a yalvarmalıyız.

- Eğer kaza namazlarımız varsa bunları kılma yoluna gitmeli, kaza namazımız yoksa bile, çokça nafile namaz kılmaya çalışmalı ve özellikle geceleri iyi değerlendirmeliyiz.

- İmkânımız nispetinde çokça Kur’an okumalıyız.

- Akrabalarla, komşularla ve dostlarımızla olan yakınlığımızı bir kat daha artırmalı ve yapacağımız ziyaretlerle onların gönlünü almalıyız. Onları sohbet meclislerine davet, hayır hasenata teşvik ederek kendilerinin de bu feyzli, bereketli zamanlardan istifade etmelerini sağlamalıyız.

- Etrafımızdaki fakir fukaraya yardım etmeli, imkânımız ölçüsünde sadaka vermeli, fakir öğrencilerin okuması için onların elinden tutmalıyız. Çünkü bu zaman dilimlerinde vereceğimiz sadakalar veya zekâtlar bize kat kat sevap getirecektir. İftar yemeklerine katılmalı, gücümüz nispetinde iftar vermeli, bir yudum su dahi olsa iftar yemeklerine katkıda bulunmalıyız.

Allah Teâlâ, sadatların dua ve bereketiyle böylesine mübarek gecelerden azami derecede istifade etmeyi bizlere nasip etsin inşallah. Âmin.



[1] Duhan suresi ayet-4

[2] El-Feth’ül Kebir, II,92

[3] İbn Mâce.

[4] Ebû Davud.

[5] İbn Mâce.

[6] Hak Dini Kur an Dili, 5:4295

[7] Şualar, s.426

[8] Hülâsâtü'l-Beyân. 13:5251

[9] et-Tergib ve't-Terhîb, 2:.119, 120

[10] Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, 1:597

[11] İbn Mâce.



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler