ibadetlerde devamlılık
Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak 17 2019 21:50:48

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ  

iBADETLERDE   DEVAMLILIK                  Vaaz Resimleri: w.jpg  

 

قال الله تعالي: وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

قال رسول الله (ص) : أَحَبُّ الْأَعْمَالِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ

 

İnsan ve Kulluk

 Rabb’imizin yarattığı mahlukat içinde seçkin bir yeri olan, akıl, fikir ve üstün yeteneklerle donatılan insanın yaratılışında elbette ki bir hikmet vardır.

Bu dünyaya gelmekten maksat yalnız yiyip- içmek ve geçici zevkleri tatmin etmek değildir. İnsan buraya daha yüksek bir gaye ve sonsuz bir hayata hazırlanmak için gelmiştir. İnsan, beden ve ruhtan meydana gelen bir varlıktır. Bedenimizin maddi gıdaya ihtiyacı olduğu gibi ruhumuzun da manevi gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun en önemli gıdası sağlam iman ve ihlasla yapılan ibadettir.

 وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Ben cinleri ve insanları (sırf Beni tanıyıp) Bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat, 51/56)

İbadet: Allah (c.c.)’a ta’zim ve saygı göstermek emirlerine itaat etmek, O’na kulluk etmek demektir. Diğer bir ifade ile yapılmasını emrettiği, razı olduğu söz ve davranışlardır.

İbadet Allah (c.c)’a saygı ve itaatin en yüksek derecesidir.

Dünya hayatında mutluluk ve huzurla geçip giden bir hayat yaşamanın, ebedî bir hayat olan ahirette de zarara uğramamanın ve hüsranda kalmamanın, kurtuluş, felah, mutluluk, esenlik ve saadette olmanın tek çıkar yolu, iman ettikten sonra yapılması gereken ibadetleri yapmaktır. Bu hakikat Asr suresinde özlü olarak ifade edilmektedir:

وَالْعَصْرِ* إِنَّ الْإِنسَانَ لَفِي خُسْرٍ* إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ

Asra and olsun ki, insan ziyandadır. Ancak inanıp iyi işler yapanlar, ziyanda değillerdir.(Asr, 1-3)

Teşekkür Hissi ve İnsan

İnsanı eşref-i Mahlukat olarak en güzel surette yaratan ve ona sayısız nimetler veren Rabbimize hamd ve şükretmemiz gerekmez mi?

 إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا*إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا

Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık. Muhakkak Biz ona (doğru) yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör kafir!(İnsan, 76/2-3)

Neden şükreden bir kul olmayalım?

İbadetler Allah (c.c.)’a şükretmenin göstergesidir.

Bugün Rabbinin istek ve emirlerini yerine getirmeyenin, yarın O'ndan ne istemeye hakkı olur?       İbadete Kim Muhtaçtır ? Yaratan mı? Yaratılan mı?

 Bizi Rabbimize ibadetten alıkoyan nedir?

وَمَا لِي لاَ أَعْبُدُ الَّذِي فَطَرَنِي وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

Ben niçin beni yaratana kulluk etmeyeyim? Siz de hep O'na döndürüleceksiniz. (Yasin, 36/22)

Bu ayette, mahlukatın, yaratıcısı olan Allah'a itaat ve kulluk etmenin, aklın ve fıtratın gereği olduğu söylenmiştir. Şayet bir mantıksızlık varsa o da insanın kendisini halk etmeyen varlıklara kulluk etmesidir. Yüce dinimiz ibadeti öyle esaslar üzerine bina etmiştir ki, özü muhafaza edilerek güzel bir şekilde ve devamlı olarak yapıldığı takdirde, beklenen neticeyi mutlaka temin eder.

Dinde Kolaylık Esastır

Allah (c.c.) Teala ibadetlerde orta yolu tutmamız için, ibadetleri kolaylaştırmıştır:

يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ

Allâh sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. (Bakara, 2/185)

Peygamberimiz (s.a.v) de:

إنَّ الدِّينَ يُسْرٌ ، وَلَنْ يُشَادَّ الدِّينَ أَحَدٌ إِلاَّ غَلَبَهُ

Bu din kolaylıktır. Kimse (aşırı gayretle) dini geçmeye çalışmasın, (başa çıkamaz, yine de yapamadığı eksiklikleri kalır ve) galibiyet dinde kalır.  (Buhârî, İman, 29) buyurmuştur.

Başka bir hadislerinde ise:

عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ عَنْ النَّبِيِّ (صعلم) قَالَ يَسِّرُوا وَلَا تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلَا تُنَفِّرُوا

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Resûlullah (a.s) şöyle buyurdu: "Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin, nefret ettirmeyin." (Buhârî, İlm 12, Edeb 80)

Talha b. Ubeydillah şöyle demiştir: Necid ahâlîsinden saçı, darmadağın (fakîr) bir kimse Rasulullah (s.a.v.)'e geldi. Uzaktan sesini iyice duyamıyor, ne söylediğini anlayamıyorduk. Nihâyet biraz daha yaklaşınca İslam hakkında bazı sorular sorduğunu anladık. (Suâline karşı) Rasulullah (s.a.v.): "Bir gün, bir gece içinde beş vakit namazı emretti." b (Adamcağız): "Üzerimde bu namazlardan başkası da olacak mı?" diye sordu. "Hayır, ancak  kendi isteğinle kılarsan o başka" cevâbını verdi. Ondan sonra Rasulullah (s.a.v.): "Bir de Ramazan orucu var." buyurdu. (Adamcağız yine): "Üzerimde bundan başkası da olacak mı?" diye sordu.

O da : "Hayır, ancak kendi isteğinle tutarsan o başka" cevâbını verdi. Talha (r.a.) der ki: Rasulullah (s.a.v.), zekâtı da ona söyledi. (Adamcağız, yine): "Üzerimde bundan başkası da olacak mı?" diye sordu. yine Rasulullah (s.a.v.): "Hayır, ancak kendi isteğinle verirsen o başka"cevâbını verdi. Bunun üzerine (Necid'li fakîr):

فَأَدْبَرَ الرَّجُلُ وَهُوَ يَقُولُ وَاللَّهِ لَا أَزِيدُ عَلَى هَذَا وَلَا أَنْقُصُ

  "Vallâhi bundan ne fazla, ne eksik bir şey yapacak değilim." diyerek ve arkasını dönerek gitti. (Bunu duyunca) Rasulullah (s.a.v.):

  أَفْلَحَ إِنْ صَدَقَ

 "Eğer doğru söylüyorsa kurtuluşa ermiştir." buyurdu.(Buhari, İman, 34;44)

İbadetlerde  İstikrar ve Devamlılık

Yüce Allah (c.c.) ibadetleri, belirli gün ve gecelerde, belirli aylarda yada belirli yaşlarda değil; mükellef olduğumuz andan ölünceye kadar yerine getirmemizi emrediyor. Rabbimiz şöyle buyuruyor:

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Sana ölüm gelip çatıncaya kadar Rabbine ibadet et! (Hicr, 15/99)

Nitekim bir başka âyette,

وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ مَا دُمْتُ حَيًّا

(Hz. İsa beşikte iken konuştuğunda) Sağ olduğum sürece bana namaz kılmayı, zekat vermeyi emretti. (Meryem, 19/31)  buyurulmuştur.

وَأْمُرْ أَهْلَكَ بِالصَّلَاةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَا لَا نَسْأَلُكَ رِزْقًا نَّحْنُ نَرْزُقُكَ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوَى

Ailene (ümmetine) namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.  (Ta Ha, 20/132)

عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (صعلم)  قَالَ سَدِّدُوا وَقَارِبُوا وَاعْلَمُوا أَنْ لَنْ يُدْخِلَ أَحَدَكُمْ عَمَلُهُ الْجَنَّةَ وَأَنَّ أَحَبَّ الْأَعْمَالِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ

(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiç biriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez  ve Allah (c.c.) için amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır. (Buhari, Rikak, 18; 5983)

Hz. Aişe (r. anhâ) diyor ki: "Yanımda Benî Esed kabilesinden bir kadın vardı. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.v) içeri girdi ve: "Bu kimdir?" buyurdu. "Falancadır, geceleri hiç uyumaz, (ibadet yapar)" dedim. Resûlullah (s.a.v): "Sus, yeter! Size, tâkat getirebileceğiniz amel yaraşır. Siz (ibadet yapmaktan) usanmadıkça, Allah (c.c.) da (sevab vermekten) usanmaz. Allah (c.c.)'a en hoş gelen dinî amel, kişinin devamlı olarak yaptığı ameldir" buyurdu. (Buhârî, İman 32, Teheccüt 18; Müslim, Salâtu'l-Musâfirin 220-221 (785)

Devamlı yapmamız gerekli olan ibadetlerden birisi ve en önemlisi namazdır. Aslında namaz bütün ibadetlerin başıdır. Dolayısıyla bütün ibadetlerin manasını ruhunda taşır ve hepsinden kendi üzerinde bir çizgi bulundurur.

Namaz insanın Allah (c.c.)’la irtibatını temin eder

Allah (c.c.)’ın lütuf ve ihsanı kulların amellerinden çok çok geniştir. Allah (c.c.)’ın rahmet ve cennetine kavuşabilmek için mü’mine düşen, dürüstlükle amel ve duaya devam etmekten ibarettir. Olabildiğince dürüst ve mutedil bir dini yaşayış için gayret gösterilmeli, ifrat ve tefrite kaçılmamalıdır.

Güzel bir sünneti ihya edip ona devam eden bir insanın, daha sonra bunu terketmesi, dinimizde hoş karşılanmamıştır.

Çünkü bu durum ibadet hayatında ve iyi işler yapmakta ilerlemiş, kemâle yönelmişken, geri adım atmak ve mânevî yönden mertebe kaybetmektir.

إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْ

Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah (c.c.) da onların durumunu değiştirmez. (Ra`d, 13/11)

 İyi veya kötü bir hayat tarzını, nimet veya azâb içinde yaşamayı insanların kendileri hak eder. Allah (c.c.)’ın iradesine uygun bir hayatı, dürüst, iyi niyetli ve faziletli olmayı tercih edenlere, Cenâb-ı Hak huzurlu bir hayat lutfeder; onlara nimetlerini esirgemeden verir.

Bu insanlar, inançlarını ve güzel hayat tarzlarını değiştirmedikçe, sahip oldukları nimetler ellerinden alınmaz. Bu gerçeği Allah (c.c.) Teâlâ Kur’an’ın bir başka âyetinde tekrar belirterek şöyle buyurur:

ذَلِكَ بِأَنَّ اللّهَ لَمْ يَكُ مُغَيِّرًا نِّعْمَةً أَنْعَمَهَا عَلَى قَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمْ وَأَنَّ اللّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

Bu, bir millet, kendilerinde bulunanı (güzel ahlâk ve meziyetleri) değiştirinceye kadar, Allah (c.c.)’ın onlara verdiği nimeti değiştirmeyeceğinden böyledir. (Enfâl 8/ 53)

Bir toplum, ahlâkını bozarak kendisini değiştirir, iyi yanlarını terk edip kötü bir hayat tarzını benimsemeye başlarsa, o zaman Allah (c.c.) Teâlâ verdiği nimetleri ellerinden birer birer geri alır.

Bir zamanlar sahip oldukları değerlere sırt çevirdikleri ve onları büsbütün yitirdikleri için onları cezalandırır. Başka milletlerin boyunduruğu altına sokarak ezer. (Riyazü-s Salihin Tercüme ve Şerhi, Komisyon, s. 529, Erkam y.)

İbadetler ahlakı güzelleştirdiği gibi insanı yüceltir.

Yapmamız gereken ibadetleri samimi ve içtenlikle, riyaya kaçmadan, yalnız Rabbimizin rızasını gözeterek yapmalı; Yapa geldiğimiz güzel hasletleri terk etmemeli ve değiştirmemeliyiz. İnanç ve davranışlarımızı değiştirmek, akıbetimizi de değiştirecektir.

Yapılan ibadetler kararlılıkla ve sürekli olarak yapılmalıdır.

İbadetlerimizi Boşa Çıkarıcı İşlerden Koruyalım

وَلاَ تَكُونُواْ كَالَّتِي نَقَضَتْ غَزْلَهَا مِن بَعْدِ قُوَّةٍ أَنكَاثًا

 İpliğini kuvvetlice büktükten sonra çözen kadın gibi olmayınız. (Nahl, 16/ 92)

Âyet, bir işi yapınca sağlam ama yerli yerinde yapmayı, emeği boşa gidermemeyi emrediyor.

أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَيْسَ لَهُمْ فِي الآخِرَةِ إِلاَّ النَّارُ وَحَبِطَ مَا صَنَعُواْ فِيهَا وَبَاطِلٌ مَّا كَانُواْ يَعْمَلُونَ

Ama onlar öyle kimselerdir ki âhirette onlar için ateşten başka bir şey yoktur ve yaptıklarının hepsi orada boşa çıkmıştır, amelleri hep bâtıl olmuştur! (Hud, 11/16)

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ* وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

O halde boş kaldın mı, yine kalk (başka bir iş ve ibadetle) yorul. Ve ancak Rabbine yönel.(İnşirah, 94/7-8)

İnsanın Yaratılış Gayesi Kulluktur

 أَيَحْسَبُ الْإِنْسَانُ أَنْ يُتْرَكَ سُدًى

 “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?”  kıyamet 36

 أَفَحَسِبْتُمْ أَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَأَنَّكُمْ إِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ

Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız Mü’minun 115



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler