Kurbâna Mâni Olan Veya Olmayan Haller : 2
Kurbâna Ortak Olanlar Hakkında Meseleler : 2
Boğazlanan Hayvânlar Bölümü. 3
Av Bölümü. 5
Boynuzu Olmayan Hayvandan,
Hadım (İğdiş) Olandan, Dişisi Deli Olandan, Kurbân Sahih Olur. Kör Ve Bir Gözlü
Olandan Sahih Olmaz. Zayıf Olup Kemiğinde İliği Olmayandan Da Sahih Olmaz.
Topal Olup Kesileceği Yere Kadar Yürüyemiyenden. De
Kurbân Sahîh Olmaz. Ön Veya Arka Ayağı Kesilmiş Olan; Kulağından Veya
Kuyruğundan; Gözünden Veya Kuyruğunun Yağının Üçtebirinden
Çoğu Gitmiş Olursa Da Sahîh Olmaz. Bu Hususta, «Üçtebir»,
«Dörttebir» Diyenler De Vardır.
İmâmeyn' (Rh.Aleyhimâ)
E Göre, Yansından Çoğu Kalırsa Caizdir.
Udhiyye (Kurbânı) İçin Bir Sığır Satın Alan Yedi Kişiden Biri
Ölse, O Ölenin Vârisleri Geri Kalan Altı Kişiye, Onun Ve Sizin İçin Boğazlayın
Deseler, Udhiyye Sahîh Olur. Kıyâsa Göre İse, Sahîh
Olmaması Gerekirdi. Çünkü O, İtlaf Ederek Teberru'dur, Başkasından Caiz Olmaz.
Bu, Aynen Ölüden İ'tâk (Azâd
Etme) İn Caiz Olmaması Gibidir, Tstihsânm Sebebi İse
Şudur: Şüphesiz Kurbet Tasadduk
Gibi Bazan Ölüden Vâki Olur. İ'tâk
Bunun Aksinedir. Çünkü Onda Ölü Üzerine Velayeti İlzam Vardır. Bu Şekilde,
Söylendiği Gibi Yedi Kişiden, Hepsinin Gayesi Kurbân Olmak Şartı İle, Yönleri
Çeşitli Olsa Da Caiz Olur. Bir Sığırın Udhiyyeden,
M Ut'atlan Ve Kırandan
Caiz Olduğu Gibi Onların Yönleri Aynı İken Gaye Ki Kurbândır - Bir Olduğundan
Bize Göre Caiz Olur.
Eğer Yedi Kişinin Biri
Kâfir Olursa Veya O Ete Ortak Olursa Sahih Olmaz. Çünkü Kâfir Kurbâna Ehil
Değildir. Ve Böylece Ete Ortak Olma (Kasdj Da Kurbete Aykırıdır.
Udhiyye (Kurbânı) Nın Etinden,
Kurbân Kesen Kimsenin Yemesi Ve Kendinden Başka Zengin Ve Fakir Kimselere
Yedirmesi Caizdir. Dilediği Kimselere Hibe Eder. Yasaklandığı İçin Kasabın
Ücretini Kurbândan Vermez. Kurbânın Üçtebiri
Miktarını Tasadduk Etmek Mendûbdur.
Çünkü Bu Hususta Üç Yön Vardır : Yemek, Zahire (Yâni Depo Etmek) Ve
Yedirmektir. Çoluk Çocuğu Çok Olan Kimsenin Ailesi İçin Genişlik Olması Kas-Diyle Tasadduku Terk Etmesi Mendûbdur.
Eğer Bir Kimse Hayvanı
Güzel Şekilde Boğazlamaya Kadir İse Onu Kendi Eli İle Boğazlaması Daha İyidir.
Eğer Güzel Boğazlamaya Kadir Değil İse Başkasına Emreder (Kestirir).
Kitabî Olan Kâfirin
Boğazlaması Mekruhtur. Çünkü Udhiyye Kur-Bet (İbâdet)
Tir. Kitabî İse Kurbetin Ehli Değildir. Eğer Kitabîye
Emredip De Kitabî Onun Emri İle Boğazlarsa Caizdir. Çünkü Kitabî Boğazlama
Ehlindendir. Kurbet Onun İnâbetiyle
(Yâni Kendi Yerine Geçirmesiyle) Ve Niyetiyle Hâsıl Olur. Fakat Mecûsî,
Kitabînin Aksinedir. Çünkü Me-Cûsî
Boğazlama Ehli Değildir.
Kurbânın Derisi De Tasadduk Edilir. Ya Da Etmezse
Derisini Dağarcık Ve Mest Gibi Âlet Yapar. Veya Kendisi İle Faydalanıp Devamlı
Kalacak Bir Şey İle Değiştirebilir. Yiyecek Gibi, Tükenen Şey İle Değiştiremez.
Zira, Tükenecek Şey Kurbete Uymaz. Şu Halde Eti Ve
Deriyi Tükenecek, Kendisi İle Faydalanılacak Şey İle Satarsa, O Şeyin Parasını
Tasadduk Eder.
İki Kişiden Biri
Yanlışlık İle Diğerinin Koyununu Boğazla Sal Ar. İstihsâli En, Boğazlamaları
Cezasız (Tazminsiz) Sahih Olur. Kıyâs İse Sahih Olmamayı Ve Birbirlerine
Değerini Ödemeyi Gerektirir. Çünkü Her Biri Emirsiz (Müsadesiz)
Başkasının Koyununu Boğazlamıştır. İstihsânın Sebebi
Şudur ; Şüphesiz O Koyun Boğazlanmak İçin Ta'yın
Edilmiştir. Hattâ O Koyun Udhiyye İçin Ta'yîn Edildiğinden O Kimselerin Üzerine Nahr Günlerinde Ayniyle Onu Kurbân Etmeleri Vâcibdir. Böylece, Mâlik Boğazlamak İçin.Her Ehl Olandan Yardım İsteyerek, Delâleten
Ona İzin Vermiş Sayılır. Çünkü Udhiyye (Kurbânı) Nın Vakti Bu Günlerin Geçmesiyle
Çıkar. Bir Engelden Dolayı Yerine Getirmekten Âciz Olması Da Muhtemeldir.
Öyleyse, Şayet İki Kişi Yanlışlık Etseler Her Biri, Kesilip Yüzül
Müş
Udhiy Yelerini Alırlar Ve Onlardan Biri Diğerine Bir
Şey Ödemez. Çünkü Her Biri Yaptığı İşte Arkadaşının Delâleten
Vekilidir.
Eğer O İki Kişi
Hatâlarını, Kurbândan Yedikden Sonra Anlasalar, Her
Biri Arkadaşına Hakkını Helâl Eder. Eğer Birbirlerine Razı Olmazlar İse, Her
Biri Arkadaşına Koyunun Etinin Kıymetini Ödeyip O Kıymeti
Tasad-Duk Ederler. Çünkü Bu Tasadduk
Etin Bedelidir.
Udhiyye (Kurbânı) Gasb Edilen
Koyundan Da Sahîh Olur. Emânet Bırakılan Koyun İle Sahîh Olmaz. Gâsıb, Gasbettiği Koyunu Öder. Gasb-Edilende
Sahîh Olmanın Ve Emânet Edilende Sahîh Olmamasının Sebebi Şudur : Şüphesiz Gasbda Mülk, Gasb Vaktinden
İtibaren Sabit Olur. Emânette İse, O, Başkasının Mülkünde Boğazladığından Gâsıb Olur. Hidâye, Kâfî Ve Diğer
Muteber Kitaplarda Böyle Zikredilmiştir.
Sadr'uş-Şerîa (Rh.A.)
: O, Yatırmak Ve Ayağını Bağlamak Gibi Boğazlamanın
Mukaddemâtı
(Öncesi Yapılan Fiiller) İle Gâsıb Olur. Bu Durumda
O, Boğazlamadan Önce Gâsıb Olur» Demiştir.
Ben Derim Ki: Gasbın Hakikati - Nitekim Yerinde Anlatılmıştır -Haklı Olan
Elin (Mâlikiyetin) Yok Edilmesi Ve Haksız Olan Elin İsbâtı
(Varlığı) Dır. Yatırıp Ayaklarını Bağlamanın Gayesi Haksız Elin (Mâlikiyetin) İsbâtıdır. Halbuki Bununla Haklı Olan Elin İzâlesi Sabit
Olmaz. Haklı Elin İzâlesi (Yok Edilmesi) Ancak Boğazlamak İle Hâsıl Olur.
Nitekim Cumhûr-U Fukahâ Bunu Kabul Etmişlerdir.
Zebâih, Zebîha'nın Çoğuludur. Zebîha, Boğazlanmaya Elverişli Olan Hayvandır. Bu Durumda,
Balık Ve Çekirge Bundan Hâriçtir. Çünkü Onlar Boğazlanmaya Elverişli Değildir.
Öyleyse, İkisi De Boğazlanmaksızın Helâl Olur. Buna Mütereddiye Ve
Natiha
Yâni Yüksek Yerden Düşen, Diğer Hayvanın Fiili İle Ölmüş Olan Ve Bunların
Benzeri Dâhildir. Şu Halde, Boğazlama Bulunmadığı İçin Bunlar Helâl Olmaz.
Boğazlamak, Yenmeye
Elverişli Olan Hayvanı Helâl Kılar. Çünkü Yüce Allah (C.C.); «Ancak Boğazladıklarınız
Müstesna»
Buyurmuştur. Çünkü Boğazlamak, Temiz Olan Eti Pis Olan Kandan Ayırdığı İçin Helâl Olur. Yine Boğazlamak, Aynı (Zâtı) Pis
Olmayanı Da Temiz Kılar. Şu Halde, Boğazlamak Helâl Olmayı İfâde Ettiği Gibi,
Yenmesi Caiz Olanın Ve Caiz Olmayanın Temizlenmesini De İfâde Eder. Çünkü O, Pis
Kanı Temiz Etten Ayırmayı İfâde Eder.
Boğazlamak Da İki
Çeşittir. Birisi Zarurîdir. Diğeri İhtiyaridir. Boğazlamanın Zarurî Olanı, Bir
Uzvu Yaralamaktır. Yakında Bunun Açıklaması Gelecektir.
İhtiyarî Olan
Boğazlama, Boğazdan Kesmedir. Bu Boğaz, Gerdan İle Çene Arasındadır. Gerdan (Lebbe), Göğüsde Gerdanlık Yeridir.
Lıhyeyn İse Çenedir.
Şayet Boğazlama,
Boğazın Yukarısında Olan Düğümden Yukarıda Olursa Da Olur. «Düğümün Üstünde Yâni
Yukarısında Boğazlama Olmaz» Diyen De Vardır. Câmiu's-Sağîr'de, «Boğazdan Kesmekde
Mahzur Yoktur.
«Allah'ın Size Öğrettiği, Av
Edeblerinden
Öğreterek Yetiştirdiğiniz Avcı Hayvanların Sizin İçin Tutuverdiklerinden De
Yiyin...»
Zira Resûlüllah (S.A.V.)De Sa'lebe'
(R.A.) Ye Şöyle Buyurmuştur:
«Üzerine Allah İsmini
Zikrederek Tâlim Görmüş Köpeğinle Avladığın Avın Etini Ye! Tâlim Görmemiş
Köpeğinle Avladığın Avı (Diri İken) Yetişip Besmele İle Boğazlarsan Onu Da Ye!»
Bu Hadîs-İ Şerifi Buhârî Ve Müslim Rivayet Etmişlerdir.
Bu Hususlardan
İkincisi: Diş Veya Tırnak Sahibi Bîr Hayvanın Avın Bir Yerini Yaralamasidır. Bu Zahir Rivayettir. Hattâ Köpek Avı Boğup
Yaralamazsa O Av Yenmez. İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Ve Ebû Yûsuf (Rh.A.) Dan; Yaralamanın Şart Olduğu Rivayet Edilmiştir.
Üçüncüsü : Diş Veya
Tırnak Sahibi Hayvanı Bir Müslümanın Ya Da Kitabînin Göndermesidir. Yâni Milleti (Dini), Da'vâ Ve İtikâd Yönünden Tevhîd Olan Müslüman Gibi Biri Veya Da'vâ
Yönünden Tevhîd Olup İtikâd
Yönünden Olmayan Kitabî Gibileri. Yakında Bunun «Boğazlanan Hayvanlar Bölümü» Nde Açıklaması Gelecektir. Bu Durumda, Eğer Doğan Veya
Köpek Avın Ardından, Avcı Onu Göndermeden, Gidip Avı Yaka-Hyarak
Öldürse Helâl Olmaz.
Dördüncüsü: Besmeleyi
Söylemektir. Musannif Buna «Müsemmi-Yen» Sözü İle
İşaret Etmiştir. Yâni Kasden Besmeleyi Terk Edenden
Başkası Olduğu Halde Demektir. Bunda Asıl, Resûlüllah*
(S.A.V.) İn Adiyy Biri Hatim'
(R.A.) E Söylediği Şu Sözdür:
«Sen Tâlim Görmüş Olan
Köpeğini Gönderdiğin Ve Üzerine Allah'ın Adını Andığın Zaman O Avı Ye. Eğer
Köpek O Avdan (Az Bir Şey) Yerse Sen Onu Yemeyesin.»
Beşincisi: Avın
Kaçınıcı Ve Ürküp Korkan Olmasıdır. Musannif Buna, «Eti Yenilen Vahşî Mümteni' (Kaçınan) (Hayvan Üzerine Göndermek» Sözü İle
İşaret Etmiştir.
Altıncısı : Tâlim
Edilmiş Köpeğin Avladığının, Helâl Olmayan Köpek İle Müşterek Olmamasıdır.
Meselâ : Muallem Olmayan Köpek Gibi, Veya
Mecûsînin
Köpeği Gibi, Veya Ava Gönderilmeyen Köpek Gibi, Veya Kasden
Besmele Okunmadan Gönderilen Köpek Gibi.
Yedincisi: Köpeğin
Gönderilmesinden Sonra Durmasının Uzamamağıdır. Çünkü Onun O Durması,
Gönderilmesinden Sonra Uzarsa, Avlamak Göndermeye İzafe Edilmiş Olmaz. Ancak
Eğer Gönderilmiş Olan Bir Pars Gizlenmiş Olursa Olur. Çünkü Avlanmakta Gizlenmek
Parsın Hilesidir. Bu Takdirde Durup Beklemesi Göndermeye
Muzâf Olur.
İmâm Şemsü'l-Eimme Es-Serahsî (Rh.A.), Şeyhi Şemsü'l-Eimme El-Hulvâiıî' (Rh.A.) Den Nakledip
Demiştir Ki: Parsın Birtakım Güzel Huyları (Hasletleri) Vardır. Her Akıllının
Parsa Ait O Güzel Huyları Almaları Gerekir. Biri Şudur: Pars, Avlanırken Avı
Elde Edinceye Kadar Gizlenir. Bu Gizlenmek Onun Hîlesidir. Şu Halde Akıllıya
Yaraşan, Düşmandan Gizlenip Fırsat Kollamaktır. Tâki,
Kendisini Yormadan Gaye Elde Edilsin.
O Huyun İkincisi Şudur:
Pars Dövmek Ve Vurmakla Ta'lim (Terbiye) Kabul Etmez.
Ancak Onun Yanında, Köpek Avdan Yeyip De Dövüldüğü Zaman O İşi Öğrenir. Bunun
Gibi, Akıllıya Yaraşan, Başkasından İbret Alıp Uyanmaktır. Nitekim, «Mes'ud
Kimse, Başkasından İbret Alan Kimsedir.» Denilmiştir.
Üçüncüsü Şudur : Pars
Pis Yiyeceği Almaz, Sahibinden İyi Et İster. Onun Gibi, Akıllıya Yaraşan Da Pis
Ve Kötüyü Almayıp İyiyi Almaktır.
Dördüncüsü Şudur: Avına
Üç Veya Beş Kere Hamle Edip Atılır. Eğer Avı Elde Ederse Eder, Edemezse Bırakır
Ve Âdeta Başkasının İşi İçin Ben Kendimi Ölüme Atmam, Deı>.
Her Akıllı Kişiye Yaraşan Bu Huylar İle Âmil Olmaktır.
Ta'lîm Edilmiş Köpek Üç Defa Avın Etini Yemeyi Terk
Etmesiyle, Doğan Da Çağrıldığı Zaman Geri Dönmesiyle Bilinir. Bu, İbni Abbâs' (R.A.) Dan Rivayet
Edilmiştir. Bir De, Köpeğin Bedeni Dövmeye Tahammül Eder; Bu Durumda, Avı Yemeyi
Terk Edinceye Kadar Onu Dövmek Mümkün' Olur. Doğanın Bedeni Dövmeye Tahammül
Etmez; Bu Durumda, Ta'lime Delâlet Eden Başka Bir Şey
İle Yetinilir. Çünkü Doğanın Yaradılışında
Bırakıp Kaçmak Vardır. Bunun Giderilmiş Olması, Çağrıldığında Geri Dönmesi İle
Bilinir. Pars Ve Benzeri Hayvanın Ta'lîrni, Avı Yemeyi
Terk Etmesi Ve Geri Dönmesi İle Bilinir. Yâni Pars Ve Benzeri Hayvan, Dövmeye
Tahammül Edici Olup Âdetleri Avlamak Ve Kaçmaktır. Bu Bakımdan,
Parsda
Yemeyi Terk Edip Da'vete İcabet Şart Kılınmıştır.
El-İhtiyâr Adlı Kitâbda Böyle Zikredilmiştir.
Parsın Veya Köpeğin
Yediği Avdan Yenmez. Zira Malûmdur Ki, Onun Öğrenmesi Avı Yemeyi Terk Etmek
İledir. Nitekim, Yakında Şöyle Bir İzah Gelecektir : Pars Şayet Avdan Yerse
Bilinir Ki, O Terbiye Edilmemiştir. Böylece Onun Avı Haram Olur. Doğan Bunun
Aksinedir. Zira Şu Bilinen Bir Husustur Ki, Şüphesiz Doğanın Öğrenmesi Avı
Yemeyi Terk Etmek İle Değildir. Böyle Olduğu İçin De Aksi Cehline Delil Olmaz.
Zikredildiği Gibi,
Köpek Ve Parsın Üç Kereden Sonra Yediği Avdan Ve Yine Üç Kere Yemeyi Terk Edip
De Yediğinden Sonra Avladığı Avdan, O Köpek Üç Kere Avı Yemeyi Terki Öğreninceye
Kadar Yenilmez. Yine Terk-Den Sonra Yediği Avdan Önce Olan Avdan, Eğer Avcının
Mülkünde Bulunuyorsa, Yenilmez. Çünkü Kalmayıp Tükettiği Şeyde, Mahalliyet Yok Olduğu İçin Hürmet Zahir Olmaz. Yine,
Sahrada Olup Da Elde Edilmiş Olmayan Avda Hürmet (Harâmlık) İttifâkan Sabittir. Avcının Evinde Elde Edilen (Bulunan),
İmânı
A'zâm' (Rh.A.) A Göre Haram
Olur. İmâmeyn (Rh.Aleyhimâ) Ayrı Görüştedir.
Sadru'şrŞerîa (Rh.A.) Demiştir Ki: Köpek
Avı Yese Malûmdur Ki, O Köpek Terbiye Edilmiş Köpek Değildir. Bu Durumda
Zikredilen Yemeden Önce Onun Avladığı Şey Câhil Köpeğin Avı Gibidir. Öyleyse,
Avcının Mülkünde Bulunuyorsa Haram Olur.
Silâh Atmak Suretiyle
Avlamanın Helâl Olması İçin Besmele Okumak Ve Besmeleyi
Kasden
Terk Etmemek Şart Kılınmıştır. Ayrıca, Yaralamak Da Şart Kılınmıştır. Çünkü, Resûlüllah (S.A.V.) Adiyy Bin
Hatim' (R.A.) E Hitaben :
«Sen Okunu Attığın
Zaman Onun Üzerine Allah'ın Adını An. Eğer Avı Ölmüş Bulursan O Avı Ye. Ancak
Eğer Onu Su İçine Düşmüş Bulurda, Onu Su
Mu, Yoksa Senin Okun Mu Öldürdüğünü, Ayıramazsan
Yeme.):
Buyurmuştur.
Eğer Av, Oku Yüklenip
Kaybolursa, Avı Aramayı Bırakıp Oturmamak Şart Kılınmıştır. Yâni Bir Avcı Ava
Okunu (Mermisini - Fişeğini) Attığı Zaman Onun Okunu (Mermisini - Fişeğini)
Yüklenip Avcının Gözünden Kaybolsa, Eğer Avcı O Ava Ölü Olduğu Halde Yetişmiş Ve
Okunu Attıkdan Sonra O Avı Aramayı Bırakıp Oturmamış
İse, Çaba Harcadığı İçin O Avın Yenmesi Helâl Olur. Şayet Avı Aramak Gücünde Var
İken, Oturup Ondan Sonra Aramış İse, Haram Olur. Zira, Resulüllah (S.A.V.) :
«Belki O Avı Yeryüzünün
(Arzın) Hevâmmı
Öldürmüştür.» Buyurmuştur.
Eğer, Avı Almak İçin
Gönderilen Kimse Veya Oku (Mermiyi) Atanın Kendisi O Ava, Henüz Boğazlanmış
Hayvanın Canlılığından Daha Kuvvetli Bir Canhlıkda
İken Yetişmiş İse, Boğazlamak Suretiyle Helâl Olur. Eğer Avın Canlılığı
Boğazlanmışın Canlılığı (Hayâtı) Gibi İse, Boğazlanması Vâcib
Olmaz. Hatta, Boğazlamaksızm Caiz Olur. Böyle
Canlılığa İtibâr Yoktur. Fakat Yüksek Yerden Düşen Av Veya Bir Ağaç İle Vurulan
Veya Boğulan Veya Bir Diğer Hayvanın Boynuzu İle Vurulan Veya Kurt Karnını
Yarmış Olup Da Onda Hayat Eseri Olan Ve Hastalanmış Bulunan Koyun - Ki Fetva,
Onda Hayât, Az Da Olsa, Muteberliği Hususundadır - Az Bir Canlılık (Hayât)
Var İken Boğazlansalar Hepsi Helâl Olurlar. Çünkü Yüce Allah (C.C.)
«...Ancak Boğazladıklarınız
Müstesna...»
Buyurmuştur.
Avcının Boğazlamaya
Gücü Var İken, Boğazlamayı Kasden Terk Edip Av Ölmüş
İse Haram Olur. Çünkü Avın, Boğazlanmış Hayvanın Canlılığından Daha Kuvvetli
Canlılığa Sahib Olduğu Zaman Boğazlanması Vâcib-Dir. Şayet Avcı Onu
Boğazlamayıp Bırakırsa Haram Olur. Eğer Avcı Boğaz-Lamakdan
Âciz Olursa, Zahir Rivayette Yine Haram Olur. Çünkü Acz
Bu Gibi Şeyde, Haramı Helâl Kılmaz. Ancak, «Helâl Olur,» Diyen De Vardır.
Bu, İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Ve Ebû. Yûsuf (Rh.A.) Dan Rivayet
Edilmiştir Ve Aynı Zamanda İmâm Şafiî' (Rh.A.) Nin De Sözüdür.
Ya Da Bir Mecûsî Köpeğini-Ava Gönderip Bir Müslüman Da O
Köpeği Teşvik Ettiğinde Köpek İtaat Ederse, Yâni Müslüman, Köpeğe Seslenmek
Suretiyle Tahrik Ve Teşvik Edip Köpek Hızlansa, O Av Haram Olur.
Ya Da Mi'râz, Eni İle Vurup
Öldürürse, O Av Haram Olur. Mi'râz : Bir Yeleksiz
(Tüysüz) Oktur. Bunun Mi'râz Diye Adlandırılmasının
Sebebi, Atıldığında Ava Eni İle İsabet Etmesidir. Eğer Onun Ucunda Keskinlik
Olup Da Onunla İsabet Ederse, Helâl Olur.
Ya Da Avı, Taşdan, Topraktan
Veya Başka Şeyden Yapılmış Keskinliği Olan Ağır Bunduka
(Saçma Veya Mermi) Öldürürse, O Av Haram Olur.
Bunun Haram Olması,
Ağırlığı İle Öldürmesi İhtimâlinden Dolayıdır. Hattâ Bunduka
Hafif Olup Onda Keskinlik Olursa, Avın Ölmesinin Yaralamakla Olduğu Kesin
Olduğu İçin Helâl Olur.
Ya Da Avcı Ava Ok Atıp Av Suya Düşerse, Avı Su Öldürmüş
Olmak İhtimâli Olduğu İçin Haram Olur. Nitekim Bu, Hadîs-İ
Şerîfde
Zikredilmiştir. Veya Av Duvar Üzerine Düşüp Veya Dağ Üzerine Düşüp Oradan Yer
Üzerine Düşerse Haram Olur. Çünkü Bu Durumda O, Düşüp Yuvarlanarak Ölmüş Bir
Avdır. Eğer Av Önce Yer Üzerine Düşerse, Bunu Önlemek İmkânsız Olduğu İçin
Yenir. Yine, Şayet Duvar Üzerine Veya Dağ Üzerine Ya
Da Bir Kaya Üzerine Düşüp Yuvarlanmazsa Yâni Düştüğü Yerde Kalırsa O Av Yenir.
Yine, Bir Müslüman, Köpeğini Ava Gönderdiğinde Bir Mecûsî O Köpeğe Seslenerek
Tahrik Ve Teşvik Eder, O Müslüman Da O Avı Alırsa Yenir.
Ya Da Köpeği Kimse Gönderin Ey İp Köpek Kendi Giderken
Bir Müslüman O Köpeğe Seslenmekle Tahrik Ve Teşvik Eder, Müslüman Da Avı
Alırsa, Yenmesi Helâl Olur.
Sözün Kısası Şudur Ki:
Şayet Göndermek İle Tâhrîk Bir Avda Toplanırsa, İtibâr Göndermeyedir. Eğer
Gönderme
Mecûsîden Ve Tahrik Müs-Lümandan Olursa, Göndermek Mecûsîden
Olduğu İçin, Av Haram Olur. Eğer Gönderme Müslümandan
Ve Tahrik Mecûsîden Olursa Helâl Olur. Şayet Gönderme
Bulunmayıp Tahrik Bulunursa; Bu Durumda Tahrik Müslümandari
İse Helâl Olur, Mecûsîden İse Haram Olur.
Ya Da Köpek, Avcının Üzerine Gönderdiği Avı Almayıp Başka
Avı Alırsa, Köpeğe, Avcının Ta'ym Ettiğini Almayı
Öğretmek İmkânsız Olduğu İçin, O Av Yenir.
Eğer Avcının Köpeği Bir
Ava Gönderildiği Zaman, O Avı Öldürdük-Den Sonra Bir Başka Avı Da Öldürürse,
Avın İkisi De Yenir. Nitekim Avcı Bir Ava
Bir Ok Atıp Ona İsabet Ettikden Sonra Bir Başka Ava Da
İsabet Etse, İkisi De Yendiği Gibi. Yine Böylece, Eğer Köpeği Bir Çok Ava
Gönderip Bir Kere Besmele Çekse, Ne Kadar Av Yakalansa Hepsi Yenir. İki Koyunun
Boğazlanması Bunun Aksinedir. Yâni Her Biri İçin Ayrı Ayn
Besmele Çekilir.
Yine, Ok Atılıp Bir Uzvu
Koparılan Avın Kendisi Yenir, Koparılan Uzuv Yenmez. Çünkü Resûlüııah (S.A.V.) :
(İcanlıdan
Koparılan Uzuv Ölüdür.» Buyurmuştur.
Yine Üçtebir Veya Üçtebirden Daha Çoğu
Kuyruğu İle Beraber Kesilen Av Yenilir. Yâni Avın; Başından Tarafı Üçtebir Ve Kuyruğundan Tarafı Üçteiki
Olursa Veya Avın Başının Yarısı Ya Da Yarısından Daha
Çoğu Koparsa Veya İki Parça Olursa, Bu Şekilde Olanların Hepsi Yenir. Çünkü Bu
Surette Boğazlanmış Olanın Hayâtının (Canlılığının) Üstünde Bir Hayât Da Yoktur.
Resûlüııah1 (S.A.V.) İn, «Canlıdan Koparılan Uzuv Ölüdür.» Kavli Şerifi Bunu
İçine Almaz. Fakat Üçte İkisi Avın Başı Tarafında Ve Üçtebiri Kuyruğu Tarafında Olur İse Böyle Olmak, Üçteikisinde Boğazlanmış Olanın Hayâtı Üstünde Hayâtın
İmkânından Dolayı, Zikredilenin Aksinedir. Avın Başının Yarısından Daha Azı
Kesilse, Mezkûr İmkândan Dolayı Bu, Zikredilenin Aksidir.
Bir Kimse Bir Ava Ok
(Veya Mermi Ya Da Saçma) Attığı Zaman Bir Başka Kimse
De O Avı Öldürürse, Eğer Birinci Atıcı Avı Hayyiz-İ
İmtina'-
Dan (Kendisini Av
Olmaktan Meneder Şekilde Saklandığı Yerden)
Çıkarmış İse, O Av O İlk Atan Kimsenindir Ve İkinci Atıcının Öldürmesi Sebebiyle
Haram Olur. Îkinci Atıcı, Birincinin Atmasiyle
Yaralanmış Olması Hâlinde, O Avın Kıymetini Öder. Eğer Birinci Atıcı Hayyız-İ İmtinadan Çıkarmamışsa Av İkinci Atıcınındır.
Çünkü Onu İkincisi Avlamıştır. O Av Helâl Olur. Zira O Avın Boğazlanması
Mecburîdir. Nitekim Bu Husus İleride Gelecektir.
Eti Yenen Ve Yenmeyen Hayvanın
Avlanması Caizdir. Çünkü Eti Yenmeyen, Domuz Ve Kurt Gibi Hayvanların
Avlanması, Derisi Veya Kılı Veya Yeleği (Yelesi) İçin Faydalanma Sebebidir; Veya
Onun Şerrini Defetmeye Sebebtir. Bunların Hepsi
Meşrudur. (Ancak Domuz Ve Kurt Bizatihi Pis Hayvanlardandır.) Avlamada Bizatihi Pis Olmayan Hayvanın
Eti Temiz Olur. Çünkü Avlamak Hükmen
Boğazlamaktır. Hattâ Onu Taşıyanın Namazı Caiz Olur. Her Ne Kadar (Bizatihi Pis
Olmayanların) Eti Yenilmez-Se De, O Av Temiz
Olduğundan Ona Pis Denilmez. Eti Gibi Derisi De Avlanmakla Temiz Olur. Hattâ O'derinin Üzerinde Ve İçinde Namaz Kılmak Bile Caiz Olur.
Musannifin, Av Bölümünü
Buraya Getirmesine Sebeb, Onu Hacc Bölümünde Zikrettiği İçindir.
S A Y D, Lûğat Yönünden Avlamak Ma'nâsındadır.
Avlanan Şey (Ma-Sîd) İn, Av
(Sayd)
Diye Adlandırılmasına Sebeb, Mef'ûlü Masdar İle İsimlendirmek İçindir. Arablar
Arasında (Üarbül Emîri) Yâni «Emfirin
Dövdüğü Kimse» Dendiği Gibi.
Yırtıcı Hayvandan Diş (Zînâb),
Kuşlardan Mıhleb
(Tırnak) Sahibi Olanların Hepsiyle Sayd (Avlanmak)
Helâldir. Mıhleb, Kuşun Tırnağıdır.
Mebsût'ta Şöyle Zikredilmiştir: «Zînâb»
Ve «Zînııhleb» Den Maksad,
Diş Ve Tırnak İle Avlanandır. Yoksa, Zînâb Ve Zîmıhleb'in Hepsi Değildir. Çünkü Güvercinin Tırnağı Ve
Devenin De Dişi Vardır. Birincisi, Yâni Diş Sahibi Olan? Köpek Ve Pars*Gibi;
İkincisi, Yâni Tırnak Sahibi Olan, Doğan Ve Yırtıcı Kuşlardan Bunların Benzeri
Gibilerdir.
Eti Yenen Av
Hayvanlarının Yenmesinin Caiz Olması İçin Bir Takım Hususlar (Umur) Şart
Kılınmıştır. Eti Yenmeyen Av Hayvanları Bunun Aksinedir Ki, Onlardan Olan Avın
Caiz Olmasında Bîr Şey Şart Değildir.
Yakında Bunun
Açıklaması Gelecektir.
Bu Hususlardan Biri, O
Dişi Ve Tırnağı Olan Hayvanın Avlamak Şeklini Bilmesi Di R. Çünkü Yüce Allah
(C.C.) Şöyle Buyurmuştur.
Hepsi Yâni, Ortası,
Yukarısı Ve Aşağısı Birdir,» Denmiştir.
Bunda Asıl Olan Resûlüllah' (S.A.V.) İn :
«Boğazlama Gerdan İle
Çene Arasındadır.» Diye Buyurduğu Kavli Şerifidir. Bu Hadîsi Şerif, Düğümden
Önce, Boğazın Yukarısından Kesmenin Caiz Olmasını Gerektirir. Çünkü Düğümün
Yukarısı, Her Ne Kadar Düğümden Önce İse De Gerdan İle Çenenin Arasındadır.
Şayet Boğazın Düğümü, Göğsü Tâkib Eden
Tarafda
Kalırsa, Bu Boğazlama Helâldir, Diyen Kimse İçin Bu Açık Delildir. Mebsût'un Rivayeti De Ona Müsâade Eder. Fakat «El-Zahîre»
Adlı Kitabın «Zebâih» Bölümünde; «Boğazlama Boğazın
Üst Tarafından Olursa Helâl Olmaz»- Diye Açıklanmıştır. Yine Semerkand Bilginlerinin Fetvalarında Da «Helâl Olmaz; Çünkü
Bu Boğazlama, Boğazlama Yerinden Başka Yerden Boğazlamadır» Denmiştir. Halbuki
Bu, Hadîs-İ Şerifin Zahirine Muhaliftir. Nitekim Bu, Geçen
Hadîsde
Görülmektedir. Bir De; Gerdan İle Çenenin Arası Damarların Toplanıp Aktığı
Yerdir. Bundan Dolayı, U Arada Kanın Akması En Güzel Şekilde Hâsıl Olur. Bu
Durumda, Küllün Hükmü Müsâvî Olmuştur. Gırtlak' (Düğüm) A İtibâr Yoktur. El-İnâye'de Böyle Zikredilmiştir.
Hayvanın Damarları; Hulkûm, Merî' Ve Vedecân'dır.
Muğribu'1-Lû-Ğa'ya Göre
Hulkûm; Nefesin Geçtiği Yerdir (Yâni Nefes
Borusudur). Meri; Yemeğin Geçtiği Borudur. EI-Hidâye'de
Hüküm Bunun Aksinedir. Şöyle Ki: Hayvanın Boğazlanması,
Hulkûmun
Yâni Nefes Borusunun Ve Me-Rî'in
Yâni Yem Borusunun Damarlarını Ve İki Şah Damarım Kesmektir.
Boğazlama Bu Dört
Damardan Üç Damarı Kesmekle Helâl Olur. Hangi Üç Olursa Olsun Çoğu, Tamâmı
Yerine Geçirmek Bakımından Helâl Olur.
Evdâc
Denilen Damarları Kesip Kan Akıtan Her Âlet İle - Ki Gerek Kamış Kabuğu Olsun Ve
Gerekse Keskin Taş Olsun - Kesmek Helâl Olur. Ancak Diş Ve Tırnak İle, Bunlar
Yerlerinde Kâim İken Boğazlanırsa, Helâl Olmaz. Çünkü Resûlüllah (S.A.V.) :
(Ma
Hadehale'z-Zufri Ves'sinni) «Tırnak İle Dişden
Başka» Buyurmuştur. Çünkü Bu İkisi İle Boğazlamak Câhiliyyet
Devrinde Câri Ve Habeş Kavminin Âdetleri İdi.
Yerlerinden Çıkarılmış
Diş İle Veya Tırnakla Boğazlamak Mekruh-Dur. İmâm Şafiî' (Rh.A.)
Ye Göre, Bizim Rivayet Ettiğimiz Hadîs-İ Şerif -Den Dolayı Haram Olur. Biz Onu,
Onların Yerlerinde Kâim Olmalarına Hamlederiz. Çünkü
Habeş Kavminden Sâdır Olan Budur.
Hayvanı Yatırmazdan
(İnce Bıçağı Keskinletmek Mendûbdur. Bıçağı, Hayvanı
Yatırdıktan Sonra Bilemek Mekruhtur. Çünkü Bu Hususta Sahâbe-İ Kîrâm'ın Kavli Vardır. Bu, Boğazlanan Hayvana Yumuşak
Davranmak İçindir.
Hayvanı Ayağından,
Kesileceği Yere Çekip Sürümek Mekruhtur. Hayvanı Ensesinden Kesmek De Mekruhtur.
Eğer Boğazladıkdan Sonra Diri Kalırsa Damarları
Kesilir. Tekrar Boğazlanmakla Ölmüş Olması Sebebiyle Helâl Ve Mekruh Olur.
Çünkü Bu Surette Gereksiz Şekilde Hayvana Çok Acı Vermek Vardır. Zira, O,
Yaralanıp Sonra Damarları Kesilmiş Gibi Olmuştur. Eğer Damarlarını Kesmezden
Önce Canlı Değilse, O Boğazlanmış Hayvan Haram Olur. Çünkü O Hayvan
Boğazlanmadan Önce Ölmüştür.
Nah'da Mekruhtur. Yâni Onu Murdar İliğe Varıncaya Kadar
Şiddetle Kesmektir. Buna Farsçada «Harâm-I Nıagz» Denir.
Hayvanın Acısı
Dinmezden Önce Derisini Yüzmek Mekruhtur. Boğazlayan Kimsenin Kıbleye Doğru
Yönelmeyi Terk Etmesi De Mekruhtur. Fakat Boğazlanan Hayvan Helâl Olur.
Boğazlanmış Hayvanın
Helâl Olması Hususunda, Boğazlayanın Müslüman Olması Ve Eğer Boğazlanan Hayvan
Av İse, Harem'in Dışında Olması Şart Kılınmıştır. Veya Boğazlayan Kimsenin
Kitabi Olması Şart Ki-Hnmiştır. Çünkü Kitabî Tevhîd İddia Eder. Bunda Asi Olan, Yüce Allah1 (C.C.)
İn, : «Ancak Boğazladıklarınız Müstesna» Kavli Şerifidir.
Ve Yine «...Kendilerine
Kitap Verilmiş Olanların Yiyeceği Sizin İçin Helâldir...»
Âyet-İ Kerîmesidir. Bununla Kasdedilen, Onlar
Tarafından Boğazlanıp Yenen Yiyecektir. Çünkü Yüce Allah (C.C.) Ehm Kitabı Anmak SûRetiyle Ayırmıştır. Balık Ve Diğerleri Gibi, Boğazlanmayan
Yiyeceklerde Kitabî Ve Mecûsî Eşittir.
Boğazlayıcı Veya Avcı,
Gerek Zîmmî Olsun, Gerek Harbî Olsun; Gerek Kitabîden
Ve Kitabîden Başkasından Doğmuş Olsun, Onun Avladığı Ve Boğazladığı Helâl Olur.
Çünkü Çocuk, Ana - Babanın Din Yönünden Hayırlı Olanına Tâbidir. Kâfî'de De
Böyle Zikredilmiştir.
Boğazlayıcı; Zebîhanın (Boğazlanan Hayvanın) Helâl Olması İçin, Onun
Üzerine Allah' (C.C.) İn Adını Anmak Gerektiğini, Boğazlamayı Yâni Damarların
Kesilmesini Ve Bunun Benzeri Şartlan Bilmeli Ve Damar* Lan
Kesmeye Kadir Olup Boğazlamayı Güzel Yapmalıdır. O Boğazlayıcı Gerek Mecnûn
Olsun Ve Gerekse Çocuk Olsun, Caizdir. Çünkü Mecnûn Veya Çocuk Şayet Besmele
Çekmeyi Ve Boğazlamayı Bilirlerse Ve Kesmeye Kadir Olurlarsa, Âkil Ve Bâîiğ Gibi Olurlar. Yine Boğazlayıcı Gerek Kadın Olsun,
Gerek Sünnetsiz Olsun Ve Gerekse Dilsiz Olsun, Caizdir.
Putperestin, Meclisinin Ve Mürtedin
Boğazladığı Hayvan Haram Olur. Çünkü Mürtedin Dini Yoktur. Zira O
Üzerinde Bulunduğu Dini Terk Etmiştir; Geçtiği Dinde
İse Bırakılamaz. Kitabî Bunun Aksinedir. Dîninden Başkasına Geçmiş Olsa, Bizim
Nazarımızda O, Geçtiği O Dinin Sâ-Liki Kabul Edilir. Boğazlama Sırasında Onun Tâbi Olduğu Dine
İtibâr Edilir. Hattâ Bir Yahûdî Ve Bir Nasrânî Mecûsî Olsalar, Onların Avladığı
Ve Boğazladığı Helâl Olmaz. Çünkü Bu Temelden Mecûsî Gibidir. Eğer Mecûsî,
Yahûdî Veya Nasrânî Olsa, Onun Boğazladığı Ve Avladığı Yenir. Temelden, O Yahûdî
Veya Nasrânî Gibidir. Kâfide Böyle Zikredilmiştir.
Besmeleyi Kasden Terk Eden Kimsenin Boğazladığı Hayvan Haram Olur.
Eğer Unutup Terk Ederse, Boğazladığı Helâl Olur. İmâm Şafiî (Rh.A.),
İki Şekilde De Helâl Olur, Demiştir. İmâm Mâlik (Rh.A.)
İse, İki Şekilde De Haram Olur, Demiştir.
Eğer Boğazlayan Kimse
Allah' (C.C.) İn Adını, Başkasını Atf Ederek
Zikrederse, Haram Olur.
(Bismillâhi
Ve İsmi İülânin Ev Fülânin
Yâni «Allah'ın Adıyla Ve Fülânın Adıyla Veya Fülân İle Başlarım» Demek Gibi. Çünkü O, Boğazlanan Hayvanı
Allah' (C.C.) Dan Başkasının Adıyla Kesmiştir. Binâenaleyh, Burada Tecrid Mevcûd Değildir, Tecrîd İse
Şarttır.
Boğazlayan Kimse
Başkasını Besmeleye Atıfsız Vasi Ederse, Mekruh Olur, Haram Olmaz. (Bismillah!
Muhammedün Resûlüllahi) Demek Gibi.
Çünkü Burada Atf Olmadığı İçin Ortaklık
Mevcûd
Değildir. Bu Durumda, O Boğazlanan Hayvan Mu-Hammed
(S.A.V.) İçin Olmamıştır. Fakat Sûreten Yakınlık
Bulunduğu İçin Mekruh Olup Haram Suretinde Tasavvur Edilir. Bu Zikredilen,
Boğazlayan Kimse Şayet Muhammed (S.A.V.) Lâfzını «Ötüre»
Okursadir. Eğer «Esire» Veya «Üstün» İle Okursa Bu Takdirde Haram Olur. Gâyet'ul-Be-Yân'da Böyle Zikredilmiştir.
Şayet Hayvanı
Boğazlayan Kimse, Besmeleyi Çekmeden Ve Hayvanı Yatırmadan Önce, Manen Ve Sûreten Başkasını Allah' (C.C.) İn Adından Ayırırsa, Meselâ Dua Etmek Gibi, Bunda Mahzur Yoktur. Çünkü
Rivayete Göre, Resûlüllah (S.A.V.), Birini Kendisi
İçin, Diğerini Ümmeti İçin Olmak Üzere İki Güzel Koç Boğazlamış Ve İkisini De
Keseceği Zaman Kıbleye Doğru Yöneltip Şöyle Buyurmuştur :
(Veccehtü
Vechiye Lillezî F A Taraş
'Semâ Vâ Ti Val Arda Hanîfen Vemâ Ene Minel Müşrikine, İnne Salâtî Ve Nüsükî Ve Mahyâye Ve Memâtî Lil-Lâhî Rab Bil Âlemine, Lâ Şerikelehu Ve. Bizâlike Ümirtü Ve Ene Evvelül Müs-Limîn)
«Ben Yüzümü, Gökleri,
Yeri Yaratan (Allah) 'A, Doğruya (Hak Dine) Yönelerek Çevirdim. Ben
Müşriklerden (Puta Tapanlardan) Değilim.
Namazım, İbâdetlerim (Kurbânım), Hayâtım Ve Ölümüm, Âlemlerin Rabbi Allah
İçindir. O'nun Hiç Bir Ortağı Yoktur. Bana Böyle Erar-Olundu
Ve Ben Müslümanların İlkiyim
Ondan Sonra Boğazlayıp
Ve Boğazlarken De, ( (Bismillâhi
Vallâhu
Ekber) Demiştir.
Yine Boğazladıktan
Sonra (Allahümme Takabbel Min Fülânin) «Ey Allah'ım Bunu Fülândan Kabul Eyle» Demekde De
Mahzur Yoktur. Çünkü Nebi* (S.A.V.) İn Boğazladık-Dan Sonra :
(Allâhümnıe
Tekabbel Hâzihî An Ümmeti Mu
Ha Mm Edin Mtmmen
Şehide Leke Bil Vahdâniyyeti Veliye Bil Belâği)
«Ey Allah'ını Bunu,
Sen'in
Vahdâniyyetini (Birliğini) Ve Benim Tebliğimi (Risâletimi) Kabul Eden
Ümmet-İ Muhammed'den Kabul Eyle.»
Dediği Rivayet
Edilmiştir.
Tesmiyede (Allah Adını
Söylemekde) Şart Olan, Duâ Ve Başka Şey
Karıştırılmamış Hâlis Zikirdir.
Boğazlayan Kimsenin (Allahümmağiirlî)
«Ey Allah'ım Beni
Mağfiret Et.» Diyerek Boğazladığı Hayvan Helâl Olmaz. Çünkü Bu, Hâlis Duadır.
Tesmiye
Kasdi İle «El-Hamdü Lillâh Ve Sübhâne'llâh» Demek, «Allahümmağfirlî» Demek Gibi Değildir. Çünkü -Bu Hâlis
Zikirdir.
Şayet Hayvanı
Boğazlayan Kimse, Boğazlarken Aksırıp «El-Hamdü Lillâh» Dese, Tesmiye Kasdı Olmgdığı İçin Helâl Olmaz. Meşhur Olan,
YâNi
Dillerde Kullanılan (Bismillâhi
VallâHu Ekber) Demekdir. Bu, İbni Abbâs' (Rh.Anhümâ)
Dan Nakledilmiştir. Devenin Nahrı
Mendûb,
Zebhi İse Mekruhtur. Sığır İle Koyunun Nahrı Mekruh, Zebhi Mendûbdur. Geçen
İki Surette Mendûb Olması Tevarüsen
(Nakledilegelen) Sünnete Muvafık Bulunması Ve Nahr Yerinde Damarların Toplanmış Olmasından Dolayıdır.
Sığır İle Davarda İse Damarların Toplanması Zebh
Yerinde Olduğu İçindir. Kerahet De Sünnete Muhalefeti Sebebiyledir. Bu Kerahet,
Bulunan Bir Ma'nâdan Dolayıdır. Binâenaleyh Cevazı Ve
Helâl Olmayı Menetmez.Evcilleşmiş Olan Av Boğazlanır. Deve, Sığır Ve Koyun Gibi
Dört Ayaklı Olup Vahşet Hâsıl Eden Veya Bir Kuyuya Düşüp Boğazlanması Mümkün
Olmayan Hayvanı Yaralamak Kifayet Eder. Çünkü Acz
Ânında İhtiyarî Boğazlamadan Iztırârî (Mecburi)
Boğazlamaya Geçilir. Nitekim Bu Husus Daha Önce Geçti.
Acz İse İkincide Mevcûddur, Birincide
Mev-Cud Değildir.
Bir Koyun Şehrin Dışına
Kaçtığında Yaralamak Onu Helâl Kılar; Şehir İçine Kaçtığında, Yaralamakla
Ölürse Helâl Olmaz. Çünkü O Nefsini Müdafaa Edemez. Âdeten Şehir İçine Kaçanın İse Yakalanması Mümkün Olur.
İhtiyarî
Boğazlamakdan Acz De
Gerçekleşmiş Olmaz. Şehrin Taşrasına Kaçan Bunun Aksinedir. Şehrin İçi, Sığır Ve
Deve Hakkında Şehrin Dışı Gibidir. Çünkü Bunlar Kendilerini Müdafaa Ederler. Bu
Durumda Onların Yakalanmalarına Güç Yetmez. Eğer Onlar Şehir İçine Kaçarlarsa,
İhtiyarî Boğazlamaktan Acz Gerçekleşmiş Olur.
Hayvanın İnsana
Saldırması, Kaçmak Gibidir. Eğer Bir Kimse Hayvanı Yakalamaya Kadir Olmaz Ve
Üzerine Saldırıp Onu, Boğazlamayı Mu-Râd Ederek
Öldürürse, O Hayvanın Yenmesi Helâl Olur.
Anası Boğazlanmakla
Karnından Çıkan Yavru Boğazlanmış Olmaz.
Hattâ Bir Deve Veya Bir
Sığır Veya Bir Koyun Boğazlandığı Zaman Karnından Bir Ölü Yavru Çıksa Yenmez.
Parçalayıcı Dişi Olan
Yırtıcı Hayvanın Ve Tırnaklı Olan Kuşların Yenmesi Helâl Olmaz. Bu İki Cins
Hayvandan Maksad : Dişi İle Avlanan Hayvan İle
Tırnağı İle Avlanan Hayvandır.
.Haşerât
Da Yenmez. Haşerât: Yeryüzü Hayvanlarının
Küçükleridir.
Ehlî Olan Eşeklerin De
Etinin Yenmesi Helâl Olmaz. Yaban Eşeğinin Yenmesi İse Helâldir. Katırın Ve Atın
Yenmesi De Helâl Olmaz. Îmânı Ebû Yûsuf (Rh.A.) İle İmâm Muhammed' (Rh.A.)
E Göre, Atın Yenmesi Helâl Olur. Bir Kavle Göre; İmâm A'zâm'
(Rh.A.) Nazarında Atın Keraheti, Kerâhet-İ Tenzîhiyyedir. Çünkü Bunun Ma'nâ
Yönünden Keraheti, Değerli Olduğu İçindir. Yenmesinin Mubah Olmaması, Cihâd Aracı Azalmasın Diyedîr. Bundan Dolayı Onun Artığı
Temizdir. Bu Zahir Rivayettir Ve Sahih Kavil De Budur.
Fahru'l-İslâm (Rh.A.) Ve Ebû'1-Muîn (Rh.A.),
«Cami'» 1 Erinde Böyle Zikretmişlerdir.
«Atın Yenmesinin
Keraheti, Tahrîmiyyedir» Diyenler De Vardır. Ab-D Ur
Rahim El-Kirmanı' (Rh.A.) Den (Allah Ona Rahmet
Eylesin) Şöyle Dediği Hikâye Edilmiştir : «Ben Bu Mes'elede Tereddüd Ediyordum. Bü'yâda İmâm A'zam (Rh.A.) Hazretlerini (Yüce
Allah Ona Rahmet Eylesin) Gördüm. Bana, Yâ Abderrahîm, Onun Keraheti, Kerâhet-İ
Tahrîmiyyedir» Dedi. Hidâye Sahibi De Bunu
Kabul Etmiştir, Tmâm Hasan (Rh.A.), İmâm A'zam' (Rh.A.) Dan Atın Artığının
Kerahetini Rivayet Etmiştir. Nitekim Atın Sütünün Durumu Da Böyledir. Bir Kavle
Göre; «Sütünde Mahzur Yoktur» Denmiştir. Çünkü Atın Sütünü İçmekte Cihâd Aracım Azaltmak Yoktur. Kâfide Ve
Hidâye'de' De Böyle Zikredilmiştir.
Sırtlan, Tilki Ve
Kelerin De Yenilmesi Helâl Olmaz. Bunda İmâm Şafiî (Rh.A.)
Ayrı Görüştedir. Eşek Arısı, Kaplumbağa Ve Leş Yiyen Beyazlı - Siyahlı Karga Ve
Siyah Kuzgun Kargasının Da Yenilmesi Helâl Olmaz. Filin, Köstebeğin Ve
Gelinciğin De Yenilmesi Helâl Olmaz. Doğması Ve Yaşaması Suda Olan (Mâî) Hayvanın Da Yenilmesi Helâl Olmaz. Ancak Semek-İ Tâf Î Olmayan, Yani: Suda
Ölmeyip Su Yüzüne Çıkmayan Balüç Helâldir. Şemek-İ Tâfî:
Sebebsiz, Eceli İle Su İçinde Ölüp Sonra Su Üzerinde Görünen Balıktır. Bizim
Ashabımız (Müctehidlerimiz), Mutlak Hayvan-I Mâîyi (Su Hayvanı) Kerih Görmüşlerdir. Ancak «Su İçinde Sebebsiz Ölmeyen Balık Helâldir» Demişlerdir, Tbn Ebî Leylâ (Rh.A.), İmâm Mâlik (Rh.A.) Ve
Îmânı Şafiî (Rh.A.) Hayvân-I Mâî'yi
Mubah Görmüşlerdir. Mâlikiyye'den Bazıları «Su
Samurunu, Yunus Balığım Ve Su İnsanını İstisna Edip Helâl Olmaz» Demişlerdir.
Burada İhtilâf Satmakta Ve Yemekde Birdir. Bize Göre, Bahkda Asi Olan Şudur: Bir Sebeble
Ölen Balık Helâldir Ve O, Yakalanmış Gibidir. Sebebsiz
Ölen Balık İse, Semek-İ Tâfî
Gibi, Helâl Olmaz.
Eğer Btr Balığa Vurulup Onun Bir Parçası Kopsa, Ondan Kopmuş Olan
Ve Geri Kalan Yenir. Çünkü Onun Ölümü Sebeble
Olmuştur. Diriden Kopartılan, Her Ne Kadar Ölü İse De, ,Onun Ölüsü Helâldir.
Çünkü Hakkında Hadîs-İ Şerif Vardır.
Balığın Karnında Bir
Diğer Balık Bulunursa, O Da Helâldir. Çünkü Yerin Darlığı Onun Ölümüne Sebebdir. Yine Su Kuşlarından Biri Balığı Öldürse Veya Bir
Su Küpünün İçinde Ölse Veya Suyun İçinde Bir Daracık Yerde Toplanıp Yerden Çıkmaya Kadir Olmasalar, -
Halbuki Onlar Avlanmadan Yakalanabilir Durumdadırlar - Ve Orda Ölseler,
Yenilir. Çünkü Mekânın Darlığı Onların Ölümüne Sebebdir.
Şayet Balıklar, Ağdan Kurtulmaya Kadir Olmadıkları Halde, Ağda Ölseler Yenir. Ya Da Balıklar Yesin Diye Suya Bir Şey Atılıp O Sebeple
Balık Ölse Veya Balık Suya Bağlanıp O Sebebic Ölse Ya Da Su Donup Balık Buzun Aralığında Ölse, Yine Yenir. Eğer
Balık Suyun Sıcaklığı Veya Soğukluğu İle Ölse, Bir Rivayette Yenir. Çünkü
Ölümüne
Sebeb Vardır. Bir Rivayette De Yenmez. Çünkü Su Sıcak
Ve Soğuk Olmakla Balığı Öldürmez. Kâfî Ve.Nihâye'de
Böyle Zikredilmiştir.
Kalkan Ve Yılan Balığı,
Yenilen Balıklardandır. Musannifin, Bunun İkisini Ayrıca Zikretmesinin Sebebi,
İmâm Muhammed' (Rh.A.) Den Muğrib'de Nakledilen Şeyin Zayıflığına İşarettir Ki, Ondan,
Kalkan Balığı İle Yılan Balığından Başka Bütün Balıklar Helâldir, Diye
Nakledilmiştir. Gâyetu'l-Beyân'da Da Denmiştir Ki: Râfizîlerden Bâzısı Ve Ehl-İ Ki-Tâb, Kalkan Balığını Yemeyi Kerih Görürler Ve Derler Ki:
Şüphesiz Kalkan Balığı Deyyus İdi, İnsanları Dişisine Da'vet
Ederdi. Bu Sebebden O, Kalkan Balığına Çevrildi.
Çekirge Ve Balığın
Çeşitleri, Boğazlamaksızın Helâldir. Fakat İkisi Arasında Fark Vardır: Çekirge
Eceli İle Ölürse Yenir. Balık Bunun Aksinedir. Nitekim Daha Önce Anlatıldı. Bir
Adam, Yerde Dirisi De Ölüsü De Olduğu Halde Yerden Bir Çekirge Alıp, O Hususta Hz. Ali' (R.A.) Ye Sorduğunda Hz.
AH (R.A.) : «Onun Ijepsmi De Ye» Dedi. Bu Söz Onun
Fesahat Ve Belagatından
Sayılmıştır. (
Ekin Kargası, Tavşan Ve
Saksağan Boğazlamakla Helâl Olur. Yaşadığı Bilinmeyen Bir Koyun, Boğazlanır Da
Hareket Ederse Veya Kan Çıkarsa Helâl Olur. Eğer Yaşadığı Bilinmeyen Bir Koyun
Boğazlanıp Hareket Etmezse Veya Kan Çıkmazsa, Yenilmesi Helâl Olmaz. Eğer
Koyunun Diri Olduğu Bilinirse Helâl Olur. İsterse Hareket Etmesin Ve Kan Da
Çıkmasın. Çünkü Bu İkisinden Maksad Onun Yaşadığını Anlamakdır. Canlı Olduğu Bilinince İkisine De İhtiyâç
Kalmamış Olur.