KİTAPLARA İMAN
A) KUTSAL KİTAPLAR
İslâmiyetin iman esaslarından biri de kitaplara imandır. Kitaplara iman etmek
her müslümana farzdır.
Yüce Allah kullarına mutluluk ve saadet yollarını göstermek için içlerinden
bazılarını peygamber seçmiş; onlardan bir kısmına melek vasıtası ile kitaplar
indirmiş; yaşam kanunlarını koymuş, emirler ve yasaklar koymuş; iyiyi kötüyü,
doğruyu eğriyi göstererek bunların sonuçları konusunda insanları aydınlatmıştır.
Böylece insanlara her iki dünyada da mesut olmanın yolları gösterilmiştir. Bu
ilâhî mesajların toplamına "İlâhî Kitaplar." veya "Semavî Kitaplar " denir.
İlâhî kitaplar, insan cihazının bütün hassasiyetini, yapılış özelliklerini
muhafaza ederek sürdürebileceği ideal yaşam biçimi, hayat kanunları ve işleyiş
kurallarıdır. Yaratılmışların en şereflisi olan insanın, gerek yaratanına,
gerekse birbirlerine ve başka varlıklara karşı nasıl hareket edeceklerini, nasıl
davranacaklarını ilâhî kitaplar bildirirler. Bilinmesi, inanılması gereken
meseleleri ve ibadetleri insanlar, sırf kendi akılları ile bulamazlar. Öldükten
sonraki hayat, âhiret ahvali, iman esasları, ibadet çeşitleri ve şartları,
kardeşlik ve yardımlaşma şekilleri v.b. pek çok konularda insanlar mukaddes
kitaplara müracaat etmek zorunda kalmışlardır. Eğer Cenab-ı Hak ilâhî kitapları
göndermeseydi insanlar büyük bir vahşet içine düşerler, denizin ortasında
rotasını yitirmiş bir gemiye dönerlerdi.
Ne yazık ki, Hz. Adem (a.s.)'den bizim Peygamberimize kadar gönderilen ilâhî
kitaplar, peygamberlerine gönderildikleri şekilleri muhafaza edememişlerdir. Hiç
değişikliğe uğramadan günümüze kadar ulaşabileni sadece Kur’an-ı Kerîmdir.
Biz kitaplara inanırken, onların Allah'ın gönderdiği ilk orijinal şekillerine
inanırız. Onların hepsinin hak ve Allah tarafından olduklarına iman ederiz.
B) KİTAPLARIN ÇEŞİTLERİ
a. Sayfa halinde gelenler: Bunlara suhuf(sayfalar) denir.
10 sayfa Adem Aleyhisselâma
50 sayfa Şit Aleyhisselâma
30 sayfa İdris Aleyhisselâma
10 sayfa İbrahim Aleyhisselâma gelmiştir
b. Dört büyük kitap:
Tevrat: Musa Aleyhisselâma
Zebûr: Dâvut Aleyhisselâma
İncil: İsa Aleyhisselâma
Kur’an: Muhammed Aleyhisselâma gönderilmiştir.
C) KUR’AN-I KERİM
Kur’anı Kerim son peygamber Hz. Muhammet (s.a.v.)e Allah tarafından Cebrail
(a.s) aracılığı ile nazil olmuş mukaddes kitapların sonuncusudur. Kur’an adı
bizzat âyetlerde geçer. " Onlar hâlâ Kur’anı gereği gibi düşünmeyecekler mi?" (
Nisâ: 82 ).
Kur’an-ı Kerîm, Müslümanların mukaddes kitabıdır. Tevrat, Zebur ve İncil’de
olduğu gibi Kur’an’da herhangi bir tahrif olmamıştır. Kıyamete kadar da
olmayacaktır. Çünkü Allah ( c.c.) Kur’anın muhafaza olunacağını bizzat vaat
etmiştir. "Kur’anı biz inzal ettik, şüphesiz koruyucuları da biziz." (Hicr:9)
a. Nazil Oluşu (Levh-i mahfuzdan yer yüzüne indirilişi)
Kur’an-ı Kerîm, âyet âyet, sûre sûre, ihtiyaçlara cevap olarak 23 senede vahiy
yoluyla Hz. Peygambere gelmiş, vahiy kâtipleri tarafından yazılmış, yüzlerce
hâfız tarafından ezberlenmiş tevatür yoluyla hiçbir değişikliğe ve eksikliğe
uğramadan bize kadar gelmiştir.
Bu mübarek kitap, Peygamberimize 40 yaşında iken nazil olmağa başlamıştır.
Milâdî 610 yılının 27 Ramazanında Cebrail (a.s)ın "Oku" emrini getirmesiyle
Kuran’ın nüzulü başlamış ve 63 yaşında tamamlanmıştır.
O lâfzı, manası, üslubu ve bütün yönleriyle Allah kelâmıdır. O, ebedî bir
mucizedir. Hiçbir beşer sözüne benzemez.
Kur’an-ı Kerîm 114 suredir. Kur’anın ayetleri hususunda ise âlimler farklı
görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu itibarî olup, esasta bir fark yoktur. Bazı
âlimler sûre başlarındaki besmeleleri ve mukattaa harflerinden bir kısmını
müstakil âyet saymışlardır. Bazıları da secâvendle ayrılmış olan âyetleri iki
ayrı âyet saydıklarından âyet sayısı değişik rakamlarla ifade edilmiştir. Bu
Kuran’ın kendisinde bir eksiklik veya fazlalık değil, var olanın değişik
sayımıdır.
Ebu Amr ed-Dâni’ye göre âyetlerin sayısı 6000’dir.
İsmail b. Cafer’e göre âyetlerin sayısı 6214’tür.
Ehl-i Mekke’ye göre âyetlerin sayısı 6219’dur.
Ehl-i Kûfe’ye göre âyetlerin sayısı 6236’dır
Basralılara göre âyetlerin sayısı 6204’tür
Şamlilara göre âyetlerin sayisi 6226’dır
Zemahşerî'ye göre âyetlerin sayısı 6666’dır
Kur’anın kelimeleri: 77439, harfleri: 332015’tir.
b. Toplanışı:
Peygamberimize Kur’an âyetleri ve sûreleri geldikçe Efendimiz (s.a.v) bunları
yanında olan ashabına okurdu. Ashap hem duyduğu Kur’an âyetlerini ezberler hem
de bir tarafa yazarlardı. Ayrıca nazil olan âyetleri yazmakla vazifeli
Müslümanlar vardır ki bunlara "vahiy kâtipleri" denirdi. Böylece Kur’an-ı Kerîm,
Peygamberimizin sağlığında çok sayıda Müslüman tarafından ezberlenmiş, yazılmış
ve vahiy kâtipleri tarafından da yazı ile kaydedilmişti. Ancak ayrı ayrı olan
sayfalar toplanmış değildi.
Peygamberimizin vefatından sonra ilk halife Hz. Ebû Bekir zamanında Yemâme
savaşlarında 70 kadar hafız şehit olmuştu. Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekir’e müracaat
ederek bizzat Peygamberin sağlığında onun lisanından ezberlenmiş olanlar ölüp
gitmeden Kuran’ın kitap halinde bir araya getirilmesini teklif etti. Hz. Ebû
Bekir bir süre düşünüp, istişare ettikten sonra vahiy kâtiplerinden Zeyd bin
Sabit’in başkanliginda bir komisyon kurarak titiz bir çalişma yapti. Böylece
âyet ve sûreler Hz. Peygamberin, vahiy kâtiplerine bildirdiği tertip üzere bir
araya getirildi.
Kur’an-ı Kerîm böylece toplanmıştır. Vefatına kadar Hz. Ebû Bekir’de kalmış olup
sonra ikinci halife Hz. Ömer’e geçmiş, daha sonra Hz. Ömer’in kızı ve
Peygamberimizin eşi olan Hz. Hafsa’ya geçmiştir. Titizlikle korunan bu nüsha
kutsal bir emanet olarak Hz. Osman’a intikal edince ilk nüsha esas olmak üzere
adedi çoğaltılarak yediye çıkarılmış ve Müslümanların nüfuz bakımından
çoğunlukla oturmakta olduğu büyük şehirlere gönderilmiştir. Bu çoğaltılan
nüshalar da büyük bir şuur ve dikkatle muhafaza olunmuştur. Böylece Kur’an bir
yandan ezber (hıfz) yoluyla bir yandan da toplanıp yazılarak tevatüren (yalan
söylemelerine imkân olmayan çok sayıda kalabalık tarafından günümüze kadar bir
harf bile tahrif olunmadan) gelmiştir.
Kuran’a sevgi ve saygı duymak, gösterdiği yoldan gitmek, her müslümanın
borcudur. Kur’an yolu, saadet ve hak yoludur.
c. Özellikleri:
Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerîm’e bir takım özellikler vermiştir ki, başka hiçbir
kitapta bulunmaz:
Tarihî belgelere ait bütün şartları, içinde toplayan yegâne mukaddes kitap,
Kuran’dır.
Lâfız ve manası ile beraberce Cenab-ı Hak tarafından vahy olunmuş olup bu konuda
Cebrail (a.s) ve Muhammet (s.a.v) sadece vasıta olmuştur. Kur’an, Allah
Teâlâ’nın ezelî kelâmıdır.
Peygamberden zamanımıza kadar tevatür yoluyla nakledilmiş ve tevatür yüz
binlerce, milyonlarca insan tarafından zamanımıza kadar devam ettirilmiştir.
Kur’an kolayca öğrenme özelliğine sahiptir.
Kur’an hem lâfız, hem mana bakımından mucizedir. İnsanda hayranlık uyandıran bir
eşsizliğe sahiptir ve benzeri, insanlar tarafından yapılamayacaktır.
Kuran’ın bir başka özelliği ise dünyada başardığı büyük değişikliktir. O, (23)
yirmi üç sene gibi kısa bir zamanda yüzyıllar boyunca kökleşip yerleşmiş olan
putperestlik ve buna bağlı yüzlerce ahlaksızlığı ve yüz kızartıcı ahlâksız
adetleri kökünden silip süpürmüştür. Kuran’ın en mühim özelliklerinden biri
insan ruhunda meydana getirdiği büyük tesir ve buna paralel olarak yaptığı
inkılâptır.
Kur’an’da çok kısa âyetlerde, çok büyük hakikatler dile getirilmiştir.
Namazlarda zorunlu olarak, namaz dışında hükümlerini öğrenip anlamak gayesi ile
sürekli olarak okunur.
Kur’an, başka kitaplar gibi belli bir millete ve belli bir zamanin ihtilaçlarini
karşilamak üzere degil bütün zamanlarin ihtiyacini karşilamak üzere ve bütün
insanliga gönderilmiştir.
Hakiki mümin Allah Teâlânin bütün kitaplarina inanir ve Hak Teâlânin insanlara
son kitabi olan Kur’an-ı Kerîme sarılır, onun hükümlerine riayet etmeğe çalışır.
Kuran’ın üstünlüğüne dair Peygamberimizin hadis-i şerifleri çoktur.
Peygamberimizin Kur’an-ı: "... Allah’ın metin bir ipi, açık bir nûru, hikmet
dolu bir zikri ve sırat-ı müstakîmdir.. Alimler ona doymaz mattakiler ondan
usanmaz, onun ilmini bilen ileri gider, onunla hükmeden adalet eder. Ona sıkı
sarılan doğru yola hidayet bulur." hadisi ile ne güzel tanıtmıştır! İslâm
âlimleri Kuran’ın üstün özelliklerini tanıtmak için ciltler dolusu eserler
yazmışlardır.
|