Bir kadının cinsel
olgunluk devresinde (ki buna erginlik çağı da denir) her ay dölyolundan belirli
süre kan gelmesine âdet görme denir.
Âdet görmemek. Bu durum
buluğ yaşından önce ve yaş dönümü devresinden sonra normaldir. Âdetin ilk
görüldüğü yaş kişiye göre değişir; genellikle 8-16 yaşları arasında gerçekleşir
(ki iklimin ve ^beslenmenin de bunda te'siri
görülebilir). 16 yaşında olduğu halde âdet görmemiş bir kızda birincil âdet
yokluğu durumundan söz edi lir. Eğer âdet, başladıktan
sonra herhangi bir nedenle kesilmişse bu duruma ikincil âdet yokluğu denir,
İkincil âdet yokluğunun en sık görülen nedenleri arasında gebelik yer alır;
gebelik gerçekleşince kesilen âdet, doğumdan sonra yeniden- başlar. Bebeğin
emzirilmesi de, doğumdan sonraki devrede âdetin yeniden başlayacağı zaman
geciktirir.
Adet yokluğunun kadına
bir zararı yoktur. Sadece döllenebüme şansının azalmış
olduğunu gösterir; bu durum bir hastalığın sonucu ise bu hastalığın tedavisi
gerekebilir. Birincil âdet yokluğu, buluğ gecikmesi, hipofiz ya da yumurtalığın
gereğince' çalışmaması ya da üretim sisteminde bir
gelişim bozukluğunun bulunmasına bağlı olabilir. Yumurtalıklar, dölyatağı ya da dölyolu gereğince gelişmemiş olabilirler. Bazen,
yeterince gelişmemiş üreme organlarına sanip olan bîr erkek çocuğu, yanlışlıkla bir kız olarak
büyütülmüş olabilir. Dölyolu eğer bir zarla tamamen kapanmışsa, bu duruma
delin-memiş kızlık zarı adı verilir. Gerçekte âdet
görülmekte, ancak bu zarın varlığı akan kanın dışarı ulaşmasını engellemektedir.
Kan bu zarın gerisinde birikir, zamanla kanın sıvı bölümü, dölyolu duvarından
emilir, geri kalan kısmı geride toplanır. Bu birikme sonucu dölyolu büyüyüp
genişliyebilir, öyle ki karın duvarının büyüdüğü görülebilir. Bu duruma
gizli âdet görme de denir. Tedavisi (basit bir cerrahî müdahaleyle) zarın
yarılmasından ibarettir.
Konuyu kısmen olsun
tıbbî yönüyle açıkladıktan sonra fıkhi yönünü
açıklamaya geçiyoruz :
Hayız (Âdet görme)
kelime olarak «akıntı» anlamına gelir. Fıkhi terim
olarak, bir kadının cinsel olgunluk devresinde (buluğa çağında) her ay
dölyolundan belirli süre gelen kandır. Doğum, hastalık, damar çatlaması ve
benzeri nedenlerden dolayı akan kan bu tarifin dışında kalır.
Âdet görme asıl
sebebine dayanarak belli süre aktıktan sonra kesilince kadının yıkanması vâcib olur. Tabii kadından gelen kanın hayız (Âdet görme)
kanı olabilmesi için şu hususların gerçekleşmesi gerekir.
Hanefî imamları bunu
dokuz ilâ âdetten kesilme yaşı arasındaki devre ile sınırlamışlardır. Adetten
kesilmenin tavanını da 55 yaş olarak kabul etmişlerdir. Bu mezhebe göre muhtar
olan da belirtilen görüş ve ictihaddır. Şafii
imamlarına göre de âdet görmenin normal olarak başlangıcı dokuz yaştır. Tıbbî tesbitlere göre ise bu 8 - 16 yaşlan arasında gerçekleşir.
Mezhebimize göre, 55
yaşından sonra görülen kan, âdet görme kam değildir. Mezhebin zahirine göre
böyle kabul edilmişse de muhtar olan kavle göre, bu yaştan sonra görülen kan
belli renk ve ölçüde geliyorsa, âdet görme kanıdır.
Dölyatağına konulan
pamuk ve benzeri şey üzerinde, çıkarıldığında kan izi bulunursa, âdet görmenin
başladığına hükmedilir. Âdetin başlaması ise, pamuğun konulduğu yerden
kaldırılması ânından itibarendir. Pamuğu koyduktan sonra kaldırıldığında kan
izine ras-lanmıyorsa, o
takdirde âdet halini görmekte olan kadının âdet süresi bitmiş sayılır.
Gelen kanın akıntı
halinde bulunması şart değildir.
Siyaha yakın kırmızı,
kırmızı, koyu, sarı, sarı kırmızı ve siyah karşımı bulanık, yeşili andırır ve
buna yakın bir karışım. Pamuk
kaldırıldığında beyaza yakın bir ıslaklık görülür ve az sonra kuruyunca sarıya
dönüşürse, bu durumda da ayhali kesilmiş sayılır.
Hanefi imamlarına göre,
bunun en az süresi
üç gün üç gecedir. En
çok süresi on gün on gecedir. Mezhebin zahir rivayetinden çıkarılan sonuç
budur.
Şafii imamlarına göre,
en az müddeti bir gün bir gecedir, en çok müddet onbeş
gün onbeş gecedir. İki âdet görme arasının en az
süresi ise on beş gündür. Maliki imamlarına göre, ne azının, ne de çoğunun bir
sınırı vardır.
a) Adet
halinden temizlenme süresinin dolmuş olması,
ayrıca gebelik durumunun bulunmaması,
Adet görme süresi içinde bir
kesinti olursa bu da âdet görme süresine dahildir, ondan sayılır. Ama gelen ve
arasında bir duraklama gösteren iki kandan biri âdet hali başlarken bir gün
gelir, dokuz gün bir kesintiden sonra tekrar bir gün gelecek olursa, son bir gün
gelen kan süresinin bitiminden sonra geldiğinden âdet kanı sayılmaz.
Ebû Yusuf un İmam Ebû Hanîfe'den yapmış olduğu rivayette deniliyor ki : «îki kan
görme arasında meydana gelen kesinti (temizlenme) on beş günden az ise âdet
görme hali devam ediyor, kesilmeniş kabul edilir. Müteahhirinden birçok fakihler bu
rivayetle fetva germişlerdir. Çünkü bunda hem fetva isteyen ,hem fetva veren
için kolaylık vardır.
Değerli fakih Sadrüşşehîd de bu rivayeti
esas kabul edip fetva vermiştir.
Ama görülen iki kan ve
arasındaki duraklama ya da temizlen-me süresi on günü geçmezse,
süresinin hepsi âdet görme hali olarak kabul edilir. Kadın bu durumda ister yeni
ayhali olsun, ister öteden beri ayhali olup kendine göre belli âdeti bulunsun, farketmez. Belirtilen husus on günü aşarsa, âdet hali yeni
başlayan kadın hakkında on gün âdet görme süresi olarak kabul edilir. Yeni
başlayan değilse, onun bilinen âdetine bakılır : Âdet görme süresine tekabül
edeni âdet görme hali, onun dışında kalan kısmı temizlik hali kabul edilir.
b) Kan
kesildikten sonra temizlenme süresi onbeş gün ya da fazla devam ederse, bu süre temizlenme süresi olarak
kabul edilir. Bu süreden önce ve sonra gelen kan, âdet görme sayılır. Çünkü iki
âdet görme arasındaki temizlenmenin en az süresi onbeş
gün, en çoğuna ise bir sınır yoktur. Kendisinden
devamlı surette kan gelen kadının bu kanından her ay on günü âdet görme hali
sayılır; gerisi temizlenme süresi olarak kabul edilir.