Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Kaynaklarıyla İslam Fıkhı Celal YILDIRIM

ŞEHİD VE İLGİLİ HÜKÜMLER.. 2

Dinî Kıstaslara Göre Kimler Şehîd Sayılır?. 3

Şehidin Hükmüne Gelince : 3

Şehidin Elbisesinde Necaset Bulunursa : 4

Şehidin Üzerindeki Elbise Kefen Olmaya Yetmediği Takdirde Ne Yapılır?. 4

Cünüp Olarak Şehîd Edilen Müslüman : 4

Savaş Alanında Yaralandıktan Bir Müddet Sonra Ölenler : 4


ŞEHİD VE İLGİLİ HÜKÜMLER

 

İslâm'da peygamberlik mertebesinden sonra insan için ulaşılma­sı matlub olan en yüksek mertebe, şüphesiz ki Şehidlik mertebesi-dir. Resûlüllah (A.S.) Efendimizin ifadesiyle : Cennete giren hiçbir kimse bir daha dünyaya dönmek istemez, ancak şehîdler değil, on­lar tekrar dünyaya dönüp on defa daha öldürülmeyi temenni eder­ler; gördükleri keramet onlara bu aşk ve heyecanı verir.[1]

Sevgili Peygamberimiz de bu makam ve mertebeyi her vesiley­le temenni etmiş, ümmetini bu çok hayırlı yola teşvikte bulunmuş­tur :                                                                                                                     

«Muhammed'in canını kudret elinde bulunduran Aziz ve Celil Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra «tekrar savaşıp öldürülmeyi, sonra tekrar savaşıp öldürülmeyi çok isterdim.»[2]

Şehidlik makam ve mertebsci kulun bütün günahlarını affetti­riyor, ancak borç (yani kul hakkım) değü Bu da islâm'ın insan hak­larını nasıl koruduğunu, insan haklarının diğer bütün hakların üs­tünde bir anlam taşıdığını gösterir.

«Borçtan başka şehidin bütün günahları bağışlanır.»  [3]Ebû Katade R.A.)   anlatıyor :

Bir gün Resülüllah (A.S.) Efendimiz Ashabın arasında bulunu­yordu. Ayağa kalktı ve Allah yolunda cihad ile Allah'a dosdoğru imânın en üstün amel olduğunu söyledi. Bunun üzerine bir adam kalkip dedi ki1: «Ey Allah'ın Peygamberi! Allah yolunda öldürülecek olursam günah ve hatalarım bağışlanır mı?» Bunun üzerine Efendi­miz (A.S.) ona şu cevabı verdi : «Evet, eğer sabrettiğin halde Allah yolunda öldürülecek olursan hata ve günahların bağışlanır. Tabii savaşırken yalnız Allah'ın hoşnudluğunu dilemen, düşmana karşı çıkman, arka çevirmemen şartiyle...»

Az sonra Resûlülalh (A.S.) Efendimiz o adama dönerek :

  Ne dedin sen?

Diye sorma ihtiyacını duydu. O da:

  Allah yolunda öldürülecek olursam    günahlarım    bağışlanır mı? diye sormuştum. Resülüllah bu kez şu cevabı verdi :

  «Evet, sabrettiğin, sevabını yalnız   Allah'tan   beklediğin   ve düşmana yüz çevirip savaştığın arka çevirmediğin halde öldürüle­cek olursan, borç hâriç diğer günah ve hataların bağışlanır... Çün­kü Melek Cebrail bana böyle söyledi...»[4]

Yine Sahih-i Müslim'de Allah yolunda denizde şehid düşenlerin kul hakkından da kurtulacağı belirtilmiştir. Bu, bir bakıma müslü-man milletlerin dünyanın dörtte üçünü kaplayan denizlere ve on­daki nimet ve yararlara dikkatlerini çekmek içindir. Kıyamet günü Allah (C.C.) hak sahibini razı etmek suretiyle deniz şehidini o gü­nahtan kurtaracaktır.

Şehidlik mertebesi, şefaat makamına da geniş kapı açar. Allah Resulü buyurdu :

«Şehid, kendi hane halkından yetmiş kişi hakkında şefiaat eder.»[5]

Şehidlerle ilgili yüzün üstünde hadîs-i şerîf rivayet edilmiştir. Birkaç tanesini teberrüken. buraya naklettik. Ancak Beyhakî'nin. tes-bit edip rivayetine imkân bulunduğu şu hadîsi nakletmeden geçe-miyeceğiz :

Allah Resulü buyurdu :

«Şehidler derece bakımından üç sınıftır :

1. Canıyla malıyla Allah yolunda savaşa çıkıp ne   savaşmayı, ne de öldürmeyi arzu etmeyen, sadece müslümanların sayısını   çok göstermeyi isteyen kimse. O bu yolda öldürülür veya   ölürse,  tkul hakkı hariç)  bütün günahları bağışlanır, kabir azabından kurtulup güvene erişir, kıyametin dehşetinden emniyyet içinde olur, hurilerle evlendirilir, kendisine keramet elbisesi giydirilir ve basma vekar ve ebedîyyet tacı konulur.

2. Karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek canıyla malıyla Al­lah yolunda savaşa çıkan, fakat öldürmeyi arzu edip öldürülmek istemiyen kimse. Bu ölür veya öldürüiürse, Allah'ın huzurunda dizi İbrahim Peygamberin diziyle beraber olduğu halde mak'ad-i sıdk'-da melik-î muktedir katında yerini alır.

3. Karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek hem öldürmeyi, hem öldürülmeyi dileyip savaşa çıkan kimse. Bu ya ölür ya da öldürülür-se, kıyamet günü kılıcını kınından çekip omuzu üzerine koymuş bir vaziyette gelir ki, insanlar bu sırada diz üzeri çökmüş vaziyette bek­leşirler. Sözü edilen şehidler onlara seslenerek : «Açılıp bize yol ver­mez misiniz!? Çünkü biz kanlarımızı bolca akıttık, mallarımızı bu uğurda harcadık, her şeyimizi Allah için saröettik...» derler.»

Resülüllah (A.S.) Efendimiz devamla buyurdu ki :

«Canımı kudret elinde tutan Allah'a and olsun ki, eğer şehidler 6 söyledikleri sözü İbrahim Peygambere veya herhangi bir peygam­bere söyleyecek olsalar, onların vâcib olan hakkını dikkate alarak açılıp yol verirler. Böylece şehidler Arş'm altındaki nurdan bir min­bere kadar gelirler de orada oturup insanlar arasında nasıl hükme­dilecek ona bakmaya hazırlanırlar. Bu şehidler ne ölüm şiddetini hisseder, ne de Berzah'ta üzülürler. Kıyametin seyha (sûr sesi) ve dehşeti onları korkutmaz. Hesap ta onları ilgilendirmez. Mizan ve Sırat ta bövle... Ne isterlerse kendilerine verilir, ne hakkında şefaat etseler, şefaatli kabul olunur.   Cennetten hoşlarına giden her şey onlara verilir. Cennette istedikleri gibi gezip dolaşırlar.»[6]

 

Dinî Kıstaslara Göre Kimler Şehîd Sayılır?

 

1. Allah için din, vatan ve namus uğrunda savaşta öldürülen,

2. Devlete! karşı gelen    tarafından   müsademede öldürülenler,

3. Yol kesiciler tarafından öldürülenler,

4. Savaş alanında yarah bulunan veya kulak, göz veya diğer tabii menfezlerinden kan akmış vaziyette raslanan ölüler,

5. Savaş alanında yanmış veya bir hayvan tarafından çiğnen­miş bulunan ölüler,

6. Savaş alanında uçurumdan atılmış,    üzerine kaya düşmüş, suya, atılıp boğulmuş rastlanan ölüler,

7. Savaş günlerinde gayrimüslim   vatandaşlar veya bize iltica etmiş yabancılar tarafından öldürülenler, şehîd kabul edilir.[7]

8. Nefsini veya malını ya da müslüman kardeşlerini veya gay­rimüslim vatandaşları müdafaa ederken herhangi bir âletle öldürü­lenler,

9. Denizde gemiyle seyrederken düşman tarafından atılan bir bomba ile batıp boğulanlar veya atılan bir bombanın çıkardığı yan­gında yanıp ölenler veya o gemiden başka bir gemiye sıçrayan yan­gından ölenlerin hepsi şehiddir.[8]

 

Şehidin Hükmüne Gelince :

 

Belirtilen sebeplerden biriyle hayatını kaybeden bir müslüman kardeşimiz yıkanmaz, sadece namazı kılınarak üzerindeki elbisesi kefen sayıbp öylece defnedilir.

Belirtilen kıstaslara göre dinimizde şehidler üç kısma ayrılır :

1. Kâmil anlamda şehîd.

Buna hem dünya ,hem âhiret şehidi denir. Bir müslümanm bu anlamda şehîd sayılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.

a) Âkil olmak,

b) Ergen olmak,

c) Müslüman bulunmak,

d) Büyük hades (cünüplük) ten temizlenmiş olmak,

e) Ayhali ve lohusahktan temizlenmiş bulunmak,

f) îsâbet aldıktan sonra konuşmadan, bir şey yemeden, içme­den, uyumadan,    tedavi görmeden,    başka bir yere nakledilmeden, üzerinden bir namaz vakti geçmeden ve katlinden dolayı kısas ge­rekirken ölmüş olmak.

Öldürülmesinden dolayı kısas değil de diyet (mal) almak gere­kenler kâmil anlamda şehîd sayılmaz. Örneğin, hatâ yollu öldürülen kimse bu cümledendir.

Ayrıca canını veya malını veya müslüman kardeşlerini ya da gayrimüslim vatandaşları müdafaa ederken öldürülen kimse de kâ­mil şehid grubuna girer. Ne var ki bu durumda kesKin bir âletle Öl­dürülmesi şarttır.

Bu kısma giren şehîdler, üzerlerinde necaset yoksa, yıkanmf ian kanlarıyla ve elbiseleriyle birlikte defnedilirler. Üzerlerindek' elbi­selerden kefen sayılmıyacak olanlar alınır. Meselâ, silah, şapKa, kü­lah, sarık, eldiven, kuşak, kemer, zırh, kalkan, matara ve benzeri şeyler kefen kısmına girmeyen malzemelerdir. Ayrıca saat, yüzük, para ve benzeri kıymetli eşyada alındıktan sonra defnedilir. Tabii her şehidin namazı kılınır.

2. Yukarıda belirtilen şartlardan biri gerçekleşmediği takdirde zulmen öldürülen, kişiler şehid sayılsa da kâmil anlamda   değildir. Böylelerine sadece  «âhiret şehidi» denir.    Kıyamet günü şehîdlere va'dedilen ecir ve makamlara bunlar da nail olur.

îkinci kısma dahil olan şehîdlerin birinci kısma girenlerden far­kı, bunlar yıkanır, kefenlenir, namazları kılınıp öylece defnedilir.

İlim tahsil ederken ölen veya cuma gecesi vefat eden kimseler de -müslüman olmaları şartıyla- ikinci kısım şehîdlerden sayılırlar.

3. Yalnız dünya şehidi sayılanlar.

Bunlar, müslümanlar saffında yer alıp düşmanla savaşırken ve­ya devlete karşı çıkan anarşistlerle vuruşurken   veya yol kesicilerle nüsademeye tutuşurken öldürülen münafıklar hakkında kullanılan sır tabirdir. Bunlar da birinci kısma dahil olan şehîdler gibi muame-e görür; yani yıkanmaz, sadece namazları kılınıp öylece defnedilir-Durumları Allah'a kalmıştır.[9]

 

Şehidin Elbisesinde Necaset Bulunursa :

 

Kâmil anlamda veya o kısma giren ölçüde şehîd olanların elbi­sesinde necaset bulunduğu takdirde yıkanır, o vaziyette defnedilme­si saygısızlık sayılır. Ancak savaşlarda veya deprem ve benzeri fe­lâketlerde fazla ölü bulunduğu takdirde, terki saygısızlık sayılmaz.[10]

 

Şehidin Üzerindeki Elbise Kefen Olmaya Yetmediği Takdirde Ne Yapılır?

 

Üzerindeki elbise yetmediği takdirde ilâve yapılır. Bunun aksi­ne üzerindeki elbise sünnet kefen miktarını aştığı takdirde fazlası alınır.[11]

 

Cünüp Olarak Şehîd Edilen Müslüman :

 

Cünüp bir halde belirtilen yerlerde öldürülen müslüman, İmam Ebû Hanîfeye göre, yıkanır. Bunun gibi aklî dengesi yerinde olma­yan çocuk da yıkanır.[12]

 

Savaş Alanında Yaralandıktan Bir Müddet Sonra Ölenler :

 

Yaralanmayı müteakip bir şey yiyip veya içtikten veya başka bir yere nakledildikten veya tedavi gördükten sonra veya bulundu­ğu yerde üzerinden namaz vakti geçinceye kadar aklı başında olup diri kaldıktan sonra ölürse, yıkanır, kefenlenir, öylece namazı kılı­nıp defnedilir.[13]

Bunun gibi savaş meydanında yara aldıktan sonra ahm-satımda bulunur veya çokça konuşur öylece ölürse, yine de yıkanıp namazı kılındıktan sonra defnedilir.

Bütün bu belirttiğimiz hususlarda, savaş meydanındaki durum, savaş bitip iki taraf meydandan   çekildiği   takdirdedir.   Savaş   devam ediyorsa, o takdirce yaralanıp bir süre sonra ölenler bu arada konuşsalar veya bir şey yiyip içseler bile yine kâmil şehid sayılarak yıkanmazlar.[14]

Üzerinde kimse olmadığı halde düşman tarafından kaçıp gelen at bir müslümam çiğneyip öldürür veya bir müslüman düşmana atarken kurşun bir müslümana isabet edip öldürür veya müslüman-lar düşman önünden kaçarken bir hendeğe yuvarlanarak ya da köp­rüden aşağı düşerek ölürse, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muham med'e göre, yıkanıp öylece defnedilir. İmam Ebû Yusuf'a göre, böyle de olsa, yıkanmaz. Ebû Yusuf'un bu tesbit ve içtihadında kolaylık vardır. Sıkışık zamanlarda ona göre fetva vermek uygun olur.[15]

Bunun gibi, savaşta at, üzerindeki müslümam atıp ölümüne se­bep olursa, yine iki imâma göre yıkanır. Ebû Yusuf'a göre yıkanmaz.

Düşman bayrağını görüp ürken atlardan düşüp ölen müslüman-ların durumu da böyledir.

Düşman kale içine sığınır da Müslüman askerler kaleyi kuşatıp içeri girmek için tırmanırken ayakları kayarak düşüp .ölecek olur-" larsa, hüküm yukarıda belirtilen gibidir. Yani iki imama göre yıka­nır, İmam Ebû Yusuf'a göre yıkanmaz.

İslâm ordusu bozulup geriye ric'at ederken süvariler heyecan ve korkudan piyadeleri çiğneyip öldürürse, bu durumda da iki ima­ma göre, ölenler yıkanır. Yine Ebû Yusuf'un görüş ve içtihadında bu hususta da kolaylık var.[16]

Düşmana hücum ederken hayvanından düşüp ölen müslümanm durumu da bu hükme girer.[17]

İki ordu karşıkarşıya gelir, fakat savaşmadan bazı kişiler ölür de vücudunda keskin bir âlet yaraşma raslanmazsa, yine aynı hük­me göre amel edilir.[18]

Savaş meydanında raslanan ölü bir müslümanm vücudunda ölüme sebebiyet verecek hiçbir iz bulunmazsa, o takdirde şehîd sa­yılmaz. Bununla beraber ona şehid sevabı vardır. Kıyamet günü va-dedilen mükâfatlara inşaallah nail olacaktır. [19]



[1] Buharı : Müslim .- Tirenizi : Enes (R.A.)'den.

[2] Buharı - Müslim : Ebû Hüreyre (R.A.)'den.

[3] Sahih-i Müslim : Abdullah bin Amir (R.A.)'dan.

[4] Sahih-i Müslim : Ebû Katade (R.A.)'den.

[5] Ebû Dâvud İbn Hibban : Ebû Derdâ'  (R.A.)'den.

[6] Bezzar - Beyhaki - Esbehânİ : Enes (R.A.)'den.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/99-102.

[7] El-Aynî Şerhi Hidâye - Fetâvâ-yi Hindiyye.

[8] El-Muhif - Radıyüddin Serahsi - El-Hülasa - El-Bedayi'.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/102.

[9] Fazla bilgi için bak : Kitabu'l-Fıkhi Alft'l-Mezahibi'l-Arbaa.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/102-104.

[10] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Bedayi' – Kâsani.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/104.

[11] El-Kâfi - El-Muhit - Serahsî - Et-Tebyin - Zeylai.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/104.

[12] Et-Tebyin - Zeylai.

Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/104.

[13] El-Hidââye - Merğinanî - Mecmau'l-Enhür - Şehzade Daraad.

[14] Et-Tebyin - Zeylai - Fetâvâ-yi Hindiyye.

[15] El-Muhit - Radıyüddin Serahsî - Fetâvâ-yi Hindiyye.

[16] El-Muhit - Radıyüddin Serahsi - Fetâvâ-yi Hindiyye.

[17] Bedayi-i Sanayi – Kasanı.

[18] Tatarhaniyye - Fetâvâ-yi Hindiyye.

[19] Celal Yıldırım, Kanaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 2/104-106.

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,861,123 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024