ZİNA VE İLGİLİ HÜKÜMLER.. 2
Zinâ'ın Rüknü : 2
Zinâ'nın Şartı : 2
Zina Suçu Hakimin Huzurunda Ne İle Sabit Olur?. 2
Dört Kişinin Şahidliği Hangi Ölçü Ve Kıstaslarla
Dinlenir?. 2
Dört Şahid, Sadece Zina Ettiğini Gördük Derlerse : 2
Zina Suçu Dört Şahidle Sübut Bulduğu Gibi Şahsın
İkrarıyla Da Sübut Bulur : 3
Dilsize Zina Suçundan Hadd Gerekir Mi?. 3
Tenasül Aleti Kesik Bulunduğu Halde Zina Ettiğini
İkrar Ederse : 3
İkrar, Kendinde Olduğu Bir Sırada Yapılmalıdır : 3
İkrar Kaç Defa Olmalıdır?. 3
Hâkim, Zina Ettiğini İkrara Gelen Kimseyi Bundan
Vazgeçirmeye Çalışmalıdır : 3
Sadece Dört Defa İkrar Yeterli Midir?. 3
Zina Ettiğini İkrar Edene Telkinde Bulunmak : 4
Zina Ettiği Kadın Ortada Yoksa : 4
HADDİN KEYFİYETİ VE UYGULANMASI 4
Bir Kimsenin Evliliği Ne İle Sabit Olur?. 4
Recm Cezası Uygulanırken : 5
Şâhidlerin Recm Uygulanırken Taş Atmaktan Kalınmaları
Halinde : 5
Hasta Olan Kimseye Hadd Vurulur Mu?. 5
Gebe Kadının Cezası Hemen Uygulanır Mı?. 5
ZİNA ETTİĞİNE ŞÂHİDLİKTE BULUNMAK.. 6
Dört Şahidin De Ayni.Mecliste Şahidlik Yapması : 6
Dört Şahidden İkisi Zinayı Gördüklerine İkisi De Zina
Eden Şahsın Bunu İkrar Ettiğine Şehadette Bulunurlarsa : 6
Zinâ : Nikâhsız ve
şüpheyle olmaksızın ergen bir erkeğin ergen bir kadınla cinsel temasta
bulunmasıdır. Kadın irâdesi dışın&a tutulup zorlanmadığı takdirde ayni fiile
imkân vermesiyle oda zina etmiş kabul edilir ve her ikisi de evlilik- bekârlık
durumlarına göre cezaya çarptırılır.
Zînâ, hak dinlerin
hepsinde kesinlikle haram kılınmış ve yasaklanmıştır. Tevrat'ta bu konuda çok
daha ağır müeyyideler vardır.
Zinâ'nm haram
kılındığı, Kitap, Sünnet ve İcmâ' ile sabit olmuştur. Mezhep imamları da bu
hususta ittifak halindedirler.
Zinâ'nm tarifi bu
olunca, şu hükümleri hemen çıkarmak mümkün : Akli dengesi yerinde olmayan
(deli) ve bir de ergen olmayan çocuk nikâhı adtında bulunmayan yabancı bir
kadınla cinsel temasta bulunurlarsa, zina sayılmaz. Gerçi bu kesinlikle
haramdır. Ancak her ikisi de mükellef sayımladıkları için zina hükmüne göre,
cezalandırılmazlar.
Şahidsiz nikahladığı
kadınla cinsel temasta bulunan kimse de -şüpheli görüldüğü için- zina etmiş
denilmez. Çünkü şahidsiz nikâhın sahih olup olmadığında kesin bilgi olmadığı
anlaşılıyor ve bu yüzden meydana gelen cinsel temasta zina kasdı mevcut
değildir.
Zinâ'nm rüknü birdir :
İki sünnet yerinin birleşip tenasüp aletinin baş kısmımn tenasül cihazına girip
kaybolmasıdır. Bu biçimde temas kuran kadm ile erkek zina etmiş kabul edilirler,
meni aksın akmasın farketmez. Tenasül aletinin tamamının da girmesi gerekli
değildir.
Zinâ'nın şartı, onun
haram olduğunu bilmektir. O.takdirde zinanın haram olduğunu bilmiyen bir kimse,
örneğin gayr-i müslim ülkede İslâm'a girip zinâ'nın haram olduğunu bilmiyen bir
kimse- nikâhı altında olmayan bir kadınla cinsel temasta bulunursa, büyük günah
olmakla beraber kendisine zina hükmü gerekmez, yani hadd vurulmaz.
Bilindiği gibi, zina
suçuna karşı cezayı hâkim verir ve tatbik ettirir. O takdirde zina suçuyla
yargılanan bir kimsenin bu suçu işlediğine dair dört kişinin -cinsel temas
tabiriyle değil- zina etti, tabiriyle şahidlikte bulunması, yeterli delil
sayılır.
Mahkemede hâkimin
huzurunda şahidlik edecek dört kişiden önce «zina nedir?» diye sorulur. Sonra da
«Nerede zina etti» diye ikinci bir soru ilâve edilir. Şahidler zinanın ne demek
olduğunu açıklar ve «biz, sürme çubuğunun sürmedanlığa sokulduğu gibi, onun
zina ettiğini gördük» derlerse, bu kez hangi vakitte zina ettikleri sorulur.
Onu da açıkladıktan sonra kiminle zina ettiği sorulur. Sonra da nerede zina
ettikleri sorulur. Bütün bu sorulara cevap verirler,. hâkim de onların âdil
olduklarını bilirse, suç sabit olmuştur. Bundan sonra zina edenlerin evli ve
bekâr oldukları tesbit edilir.
Hâkim, şahidlerin âdil
olup olmadıklarında şüphe ederse, âdil oldukları sübut buluncaya kadar zâniyi
hapseder.
Hâkimin huzurunda dört
şahit sadece bu adamın şu kadınla zina ettiğini gördük derler, fakat bunun
keyfiyetini ve mahiyetini anlatmazlar ve «bundan fazlasını da söyliyecek
değiliz» derlerse, şahid-likleri kabul olunmaz. Ayni zamanda kendilerine zina
iftirasından dolayı hadd de vurulmaz. Çünkü sayıları dördü bulmuştur. Bunun
gibi, şahidlerden bir kısmi gördükleri zinâ'nın keyfiyetini vasfedeıv bir kısmı
vasfetmezse, yine zina isnad edilen adama vurulmaz. ve şahidlere de ceza
verilmez. Çünkü belirtildiği gibi, sayılan dördü bulmuştur.
O halde hâkimin
huzurunda adam, «ben falan kadınla zina ettim derse, onun bu ikrarı muteber
sayılır ve kendisine zina suçun dan dolayı hadd veya recim gerekir.
Hâkimin huzurunda değil
de başka bir yerde bunu ikrar eder ve ikrarına dört kişi şahid olursa, bu ikrar
muteber sayılmıyacağı gibi, şahidlerin bu husustaki şehadeti de muteber
tutulmaz. İsterse bu ikrarını dört defa tekrarlamış olsun, farketmez.
Hâkim huzurundaki
ikrarın da çok açık olması gerekir. Ve adamın yalan söylediği de ortaya
çıkmamış bulunmalıdır. Aksi halde suç sübut bulmaz.
Sadece işaretle veya
yazı ile zina ettiğini ikrar etse bile yine de bu muteber sayılmaz ve kendisine
ceza gerekmez. Ancak dört şahit belirtilen Ölçülere göre şehadette bulunurlarsa,
o takdirde suç sübut bulur.
Fukahadan bir kısmına
göre, dilsizin zina ettiğine dair şahidlik te kabul edilmez. Çünkü onun bir
şüphe ile bunu yaptığını iddia etmesi sözkonusudur?
Bunun gibi dilsiz
erkek, dilsiz kadınla zina ettiğini ikrar etse, yine de muteber
sayılmıyacağından kendisine hadd gerekmez. Ayni şekilde dilsiz kadının dilsiz
bir erkekle iznâ ettiğim ikrar etmesi de haddi gerektirmemektedir.
Hâkimin huzurunda zina
ettiğini ikrar eder, sonra da tenasül aletinin kesik olduğu anlaşılır veya
ikrarı yapan kadının tenasül cihazının cinsel temasa müsait olmadığı, kemik
başlarının bitişik bulunduğu anlaşılırsa, hadd gerekmez. Bu, İmam Ebû
Hanîfe'nin içtihadıdır.
O takdirde fazla sarhoş
olan kifmsenin ikrarı muteber tutulmaz. Sarhoşluğu zail olduktan sonra, aynı
ikrarda bulunursa, o takdirde suç sabit olur.
Hanefi imamlarına göre,
ergen kimsenin kendi meclislerinden dört mecliste dört defa ikrar etmesi
gerekir. Ayni mecliste dört defa İkrarda da bulunsa, bunların hepsi bir ikrar
sayılır. Sahih olan da budur.
Adam her gün bir defa
ikrarda bulunmak suretiyle dört günde dört defa ikrar ederse, o takdirde suç
sabit sayılır ve kendisine hadd gerekir. Her ay bir defa ikrar etmesi de
böyledir.
Hâkimin huzuruna çıkıp
zina ettiğini ikrar eden kimseyi bu sözünden dönmesi için hâkim uyarır ve
huzurundan uzaklaştırılmasını emreder. Bununla beraber yine gelip ikrar eder ve
bunu dört defa tekrarlarsa, o takdirde suç sübut bulmuş olur.
Kişinin gelip dört defa ayrı
ayrı ikrarda bulunması kâfi neden olur mu? Hâkim onun bu ikrarından sonra, ne
zaman nerede, kiminle nasıl zina ettiğini sorar. Hepsine olumlu cevap alırsa,
mesele, yok; şüphe edilirse, üzerinde durulur. Ayrıca evli ve bekâr olduğu
sorulur. Şüphe edilirse, tahkik yapılarak sonuca varılır.
Hâkimin huzuruna çıkıp zina
ettiğini ikrarda bulunan kimseye bazı telkinlerde bulunmak müstehabdır; bu daha
çok bir canın yok edilmemesini, aklî dengesinde bir bozukluğun bulunabilmesi
ihtimalinin tesbitini, sinir sisteminin bozukluğu sebebiyle rasgele
konuştuğunun anlaşılmasını amaçlar. Bu nedenle hâkimin aşağıdaki telkinlerde
bulunmasında yarar görülmüş ve müstehab sayılmıştır :
a) Zina etmedin, belki onu öptün değil mi?
b) Yoksa nikâhlı karın zannederek mi cinsel temasta
bulundun?
c) Senin
nikâhlı karın değil midir o?
d) Sende uyku sersemliği mi var?
e) Akli dengende bozukluk mu var? gibi sözler bu
cümledendir.
Adam gelip ortada
olmayan ve başkası tarafından tanınmayan bir kadınla zina ettiğini ikrar ederse,
kendisine hadd vurulması gerekir. Tabii evli ise recmedilir. Bunda istihsan
vardır.
Adam gelip dört defa
ikrarda bulunur, yani falan kadınla zina ettiğini söyler, o kadın da, «hayır,
benimle zina etmedi, beni nikahladı» diye iddia- eder veya kadın gelip «falan
erkekle zina ettim» diye dört defa ikrarda bulunur, sözünü ettiği 2 dam ise,
«hayır, ben bu kadınla evlendim» diye iddiada bulunursa, hiçbirine hadd
gerekmez. Ve bu durumda adamın kadına mehr vermesi vâcib olur. Hâkimin gerçeği
bilmesi yeterli sebep sayılmaz, yani hükme medar olmaz.
Zina suçu ya dört
şahidin şehadetiyle, ya da zâninin dört defa ikrarıyla sübut bulduktan sonra
HADD cezası gerekir. Zina edenler evli iseler, doğrudan recmedilirler.
Evli olmanın ölçüsü ise
: Kişinin hür, âkil, baliğ ve Müslüman bulunması, hür bir kadınla sahih bir
nikâhla evli olup onunla cinsel temasta bulunması gerekir. Aksi halde kendisine
yüz değnek vurulur, recmedümez. Tabii âkil ya da baliğ değilse hadd
kendiliğinden düşer.
Evlendiktan sonra mehri
gerektiren sahih bir halvette bulunmak ta yeterli değildir. Bu durumda olan
kimse, bekâr sayılır ve ona göre hadd ceza uygulanır. Fâsid bir nikâhla evlenip
cinsel temasta bulunan kimse de zina konusunda bekâr sayılır.
Bunun gibi, Müslüman
bir erkek gayr-i müslim bir kadınla şâ-hidsiz nikahlanır ve onunla cinsel
temasta bulunur, sonra da zina suçu sabit olursa, bu durumda bekâr sayılır, ona
göre hadd cezası uygulanır.
iki gayr-i müslim evli
bulundukları halde zina ederler ve sonra İslâm'a girerlerse, bunlar da bekâr
hükmünde sayılır.
Müslüman bir erkekle
Müslüman bir kadın evü bulunurlar ve sonra elinden dönerlerse, evlilikleri
hükümsüz sayılır. Bu durumda tekrar İslâm'a dönerlerse, cinsel temasta
bulunmadıkları sürece bekâr hükmündedirler; bu durumda zina suçu işler ve bu
dört şahit veya kendi ikrarlanyla sabit olursa, bekârlara uygulanan hadd
uygulanır.
Evlilik sübut bulduktan
sonra kişi cinnet getirir veya bunarsa, o takdirde zina ettiği takdirde
bekârlara uygulanan hadd uygulanır. Cinnet veya bunaklık zail olursa, yine evli
kişiler mi sayılırlar? Bu hususta imamların farklı görüşü vardır: İmam Ebû Yusuf
a göre, tekrar karısıyla cinsel temasta bulunmadığı sürece bekâr hükmüne
tabidir. Diğer imamlara göre, cinsel temasta bulunsun bulunmasın, cinnet veya
bunaklık kalktıktan sonra evli sayılır ve o hükme göre -şayet zina suçu işlerse-
yargılanır.
Günümüzde resmî
nikâhları olup olmadığına bakılır. Ancak İslâm Hukukuna göre, sadece böyle bir
kayıtla yetinilmez, ya şahsın kendisi evli olduğunu ikrar eder, ya da iki erkek
veya bir erkek iki kadın şehadette bulunurlar. O takdirde şahsın evli olduğuna
hükmedilir.
Belirtilen şartlar
sübut bulduktan sonra adam evli bulunduğu kadınla henüz cinsel temasta
bulunmadığım iddia eder ve kadın da o adamdan olduğu geçen süreyle anlaşılan bir
çocuk doğurursa şer'-an adam evli sayılır ve bu durumda zina suçu sübut
bulmuşsa, evlilere uygulanan hadd gerekir.
Adam kadınla
evlendikten sonra onu boşar ve «onunla cinsel temasta bulundum» der, kadın da
«bulunmadı» derse, bu durumda o süre içinde meydana gelen bir zina suçu varsa,
adam evliler, kadın da bekârlar hükmüne girer.
îslâm fıkhına göre,
nikâhlısı olmayan kadına dübüründen yaklaşırsa, zina sayılmaz, ancak büyük bir
günah kabul edilir ve ona göre, ceza verilir.
Recm cezası
uygulanırken Müslümanlardan bir cemaatin de buna hazır olması sağlanır. Çünkü
görenlerin ibret alması ve bu tür fuhşiyata yanaşmanın çok tehlikeli olduğunun
sergilenmesi hukukun uygulanma hikmetine daha uygun düşer.
Kişinin zina ettiği
dört şahidin şehadetiyle sübut bulduktan sonra, recm cezası uygulamasına
geçilince, önce şâhidlerin taş atması emredilir. Şayet onlar bundan kaçınacak
olurlarsa, hadd kendiliğinden düşer. Bu durumda şâhidlere de hadd tatbik
edilmez. Çünkü mü-cerred kaçınmaları şahidlikten rücu' ettiklerinde açık bir
kanıt sayılmaz. Şahidlerden
birinin veya ikisinin de taş atmaktan kaçınması halinde hüküm böyledir.
Bu, insanlara verilecek
ağır cezayı hemen uygulamama hususu-sunda rahmet dolu bir fetvadır.
Diğer hadlerde cezanın
tatbikinde önce imamın veya şâhidlerin haddi yerine getirmeleri emredilmez. Bu
sadece recm cezasının uygulanmasına mahsustur.
Hadd cezası
uygulanmadan önce şahidlerden biri veya bir1 kaç tanesi şahidlik ehliyetini
kaybeder, örneğin dinden döner veya iki gözünü ya da konuşma melekesini
kaybederse, o takdirde hadd düşer.
Eecm olayı
gerçekleştikten sonra ölen kişi yıkanır, kefenlenir ve namazı kılınarak
defnedilir.
Zina eden ve suçu sübut
bulan kişi bekâr olursa, o takdirde kendisine yüz değnek vurulur. Değnek te
budak tümseklerinin bulunmaması ve yara açmıyacak biçimde vurulması şarttır.
Yüz değnekten fazla vurulması caiz değildir.
Zina suçu sabit
olduktan sonra adam hastalanırsa, o takdirde bekâr ise yüz değnek cezası,
iyileşinceye kadar geciktirilir. Evli ise bu yüzden recmedilmesi gerekiyorsa,
bekletilmesine gerek yoktur.
Yakalandığı hastalık
iyileşmesi umulmayan türden ise, adam da iyice zayıflayıp güçten düşmüşse, o
takdirde üzerinde yüz çubuk bulunan bir hurma ağacı salkımı vurulur ve her
çubuğun vücuda dokunmasına dikkat edilir.
Lohusa kadın da hasta
gibi kabul edilir ve ona göre işlem yapılir. Ayhalinde bulunan kadın ise, sağlam
kimse kabul edilir ve ona göre ceza uygulanır.
Zina suçu sabit görülen
gebe kadın, doğum yapmadıkça cezası tatbik edilmez. Ancak doğum yapıncaya kadar
tutuklu bulundurulur. Doğumdan sonra, bekâr ise, yüz değnek vurulması için
lohusahk süresinin dolması beklenir. Evli ise, bekletilmesine gerek yok,
recm-edilir.
Kadın zina ettiğini
kendisi ikrar ederse, doğum yapıncaya kadar tutuklu kalmasına gerek yoktur.
Zina suçunun sübut
bulması için, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ya kişinin dört defa ayrı
meclislerde onu ikrar etmesi, ya da hür olan dört erkeğin şehadette bulunması
gerektir.
Belirtilen vasıfta dört
kişi değil de üç ya da iki kişi gelip şahid-likte bulunursa, şahidlikleri kabul
edilmez ve her birine zina iftirasından dolayı seksener değnek vurulur. Bu,
iftiranın cezasıdır ki affedilmez. İslâm Fıkhında terim olarak buna Hadd-İ Kazf
denilir.
Dört erkek bir araya
gelip hâkimin huzuruna çıkıp zina isnâd ettikleri kimse aleyhine şehadette
bulunmak isterlerken bunlardan biri şahidlikte bulunmaktan vazgeçerse, geriye
kalan üç kişiye, yine zina iftirasından dolayı seksener değnek ceza uygulanır.
Bunun gibi, gelen dört
şahitten üçü, «biz bu erkekle bu kadının zina ettiklerini gözümüzle gördük»
derler, biri ise, ben sadece onları bir yorgan altında gördüm derse, suç sabit
görülmez ve diğer üç kişiye ceza. uygulanır. Çünkü zina şahidliğinde, her
şahidin mutlaka zina edenleri tam fiil halinde gözleriyle görmeleri ve bu şekil
şehadette bulunmaları gerekir.
Hanefî fukahasına göre,
dört şahidin de ayni mecliste şehadette bulunması şarttır. Ayrı ayrı meclislerde
şahidlikte bulunurlarsa, kabul edilmez ve her birine Had-Î kazf cezası
uygulanır.
Ayni mecliste hep bir
arada değil de birer birer girip şahidlik eder, biri çıkınca diğeri girerse, bu
şekil bir şahidlik dajmam Mu-hammed'e göre, muteber sayılmaz ve bu yüzden
şahidlere ceza verilmesi gerekir- Çünkü hepsinin toplu halde aynı mecliste
bulunması şarttır.
Zina suçunu isbat
hususunda dört kişi hâkimin huzuruna çıkar, bunlardan ikisi, «Biz sözü edilen
erkekle kadının zina ettiklerini ve fiil halinde bulunduklarını gözlerimizle
gördük» derken, diğer ikisi, biz gözlerimizle görmedik, ama zina eden adam, zina
ettiğini bizim yanımızda ikrar etti» derlerse, suç sabit olmıyacağı gibi,
şahidlere Hadd-İ Kazf cezası da uygulanmaz. Ama üçü zina suçunu gözleriyle
gördüklerine, biri de zina edenin bunu ikrar ettiğine şahidlik ederlerse, o
takdirde üç kişiye, zina iftirasında bulunduklarından dolayı ceza uygulanır.
Dört şâhid hâkime gelip
falan adamın, tanıyamadıkları bir kadınla zina ettiğine şahidlik ederlerse, bu
kabul edilmiyeceği için zina ettiği iddia edilen adama hadd gerekmez.
Dört şahid, adamın,
tanıyamadıkları bir kadınla zina ettiğini söyledikten bir süre sonra kadını
tanıdıklarını söyleseler bile, zina isnad edilen adama ceza uygulanmaz. Çünkü
durum şüphelidir ve şüphe ile amel etmek caiz değildir.
Dört şahid hâkimin
huzuruna çıkıp, bunlardan ikisi, «Biz şu kadınla şu erkeği Fethiye mahallesinde
zina ederken gözlerimizle gördük» derken diğer ikisi de, ayni kadınla ayni
erkeği göstererek, biz de bu ikisinin Gümüşsü mahallesinde zina ettiklerini
gözlerimizle gördük», derse, suç sabit görülmez ve şahidlere de ceza gerekmez.
Bunda istihsan vardır. Çünkü kıyasa göre, hadd-i kazf gerekir. Değişik evlerde
zina ettiklerim söyleyecek olsalar, hüküm yine böy-le.dir. Bunun gibi, ikisi
cuma günü gördüklerini, ikisi de cumartesi günü gördüklerini söylerse,
şahidlikleri kabul olunmaz ve hiç kimseye de bir ceza verimez.
Hâkimin huzuruna sekiz
adam çıkıp, dördü, «biz falan erkekle falan kadını Yukarı Köyde şu gün, şu
saatte zina ederken gördük» diye şehadette bulunurken, diğer dört kişi ise, «Biz
de bunların sözünü ettiği falan erkekle falan kadını ayni gün, ayni saatte Aşağı
Köyde zina ederken gördük derlerse, hiçbirinin şahidliği kabul olunmaz ve ceza
da gerekmez.
Dört kişi belli bir
adamın zina ettiğine ittifakla şahidlikte bulunur, ancak kadın hakkında şüpheye
düşerlerse, veya zina ettikleri yerde farklı yer üzerinde dururlarsa,
şahidlikleri hükümsüz kalır ve ceza da gerekmez.
Zina edenlerin
elbiselerinin renginde, biçiminde, uzunluk ve kısalığında farklı tesbitlerle
şahidlikte bulununurlarsa, bu tür ihtilaflara itibar edilmez ve suç sübut
bulur.
Dört şâhid şehadette
bulunduktan ve hüküm yerine getirildikten sonra şâhidlikteiı rücu' ederlerse,
her birine hem seksener değnek vurulur, hem bir adam recmedildiği için diyet
ödemeleri gerekir.
Dördü erkek, dördü
kadın olmak üzere sekiz kişi bir adamın zina ettiğini iddia edip şahidlikte
bulunurlar, adam da bekâr olduğu için kendisine yüz değnek vurulur ve sonra
bunların hepsi şahidldkten rücu' ederlerse, erkeklere seksener değnek ceza
uygulanır, kadınlara ceza verilmez. Ama henüz zina isnad ettikleri adama yüz
değnek vurulmadan şahidlikten rücu' ederlerse, hepsine de seksener değnek hadd-î
kazf uygulanır.
Altı kişi şehadette
bulunduğu için adam recmedildikten sonra bunlardan ikisi şehadetten rucu'
ederse, bir şey gerekmez. Ama üç kişi rucu' ederse, diyetin dörtte birini
vermeleri gerekir ve rücu' edenlere seksener değnek vurulur. Bu, îmam Ebû Hanîfe
ile îmam Ebû Yusuf'a göredir.
Dört şahid şehadette
bulunduktan sonra kadm, «bu erkek bana zorla tecavüzde bulundu» diye iddia eder,
şahidler ise, «hayır kp.dm hiçbir zorlama olmaksızın bununla zina etti derlerse,
şahidlerin sözüne itibar edilir.
Adam gelip beüi bir
kadınla zina ettiğini ikrar eder ve sonra kadın gelir, o da ayni şeyi ikrar
ederse, ister bu geliş adama hadd tatbik edildikten önce, ister sonra olsun,
farketmez, ona da hadd uygulanır.