Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Bir İnsanlık Sorunu: Merhametsizlik

                                   Vaaz Resimleri: w.jpg

Muhterem Kardeşlerim

Merhametsizliğin giderek arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın pek çok bölgesinde yaşanan ve tüm insanlığın gözleri önünde cereyan eden savaşlar, terör olayları, şiddet, baskı ve tahakkümler, çevrenin bilinçsizce tahribi insanlığı gitgide bir şiddet sarmalına sürüklüyor. Özünde şefkat ve merhameti barındıran, daha dünyaya geldiğinde en az anne sütü kadar şefkat ve merhamete muhtaç olan insan, kendinden uzaklaşıyor, fıtratına yabancılaşıyor. Kuşkusuz bu durum günümüz insanını tedirgin ediyor, insanların günlük hayatlarını rahatça yaşamalarına ve neredeyse hiç tedirgin olmadan sokağa çıkmalarına fırsat vermiyor. Yaşanan bu acı tablo, şefkat ve merhameti yeniden kuşanmayı ve özümüzde var olan merhamet duygusunu tekrar ele almayı ve tabir yerindeyse bir merhamet seferberliğinde bulunmayı gerekli kılıyor.

Varlık âlemi, rahman ve rahim olan Yüce Allah’ın rahmet ve merhameti ile var olmuş ve yine O’nun sonsuz rahmet ve merhametiyle varlığını devam ettirmektedir. Kur’an-ı Kerim’de:

وَلَوْلاَ فَضْلُ اللهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللهَ رَؤُفٌ رَحِيمٌ

“Allah’ın lütuf ve rahmeti sizin üzerinize olmasaydı ve Allah çok esirgeyici ve çok merhametli olmasaydı haliniz nice olurdu?”[1]    buyrulmuştur.

Muhterem Kardeşlerim

Merhamet, âlemlerin rabbi olan Yüce Allah’ın en önemli vasıflarından biridir ve bu sıfat insanoğluna da lütfedilmiştir:

قالَ رسولُ اللّهِ: جَعَلَ اللّهُ الرَّحْمَةَ مِائَةَ جُزْءٍ فَأمْسَكَ عِنْدَهُ تِسْعَةً وَتِسْعِينَ وَأنْزَلَ في ا‘رْضِ جُزْءاً وَاحِداً.

"Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksan dokuz parçayı kendine ayırdı. Yeryüzüne geri kalan bir cüzü indirdi.” “Şüphesiz acıma, merhamet duygusu Rahman’dan bir cüzdür.” [2] Annenin evladı üzerinde titreyip şefkatle bağrına basmasından, hayvanların yavrularına olan düşkünlüğüne varıncaya kadar hepsi, Cenab-ı Hakk’ın bahşettiği şefkat ve merhamet sayesindedir. İhsan ettiği sayısız nimetlere ve emrine verdiği nihayetsiz lütuflara rağmen kendisini tanıyıp iman etmeyen veya isyan eden kullarına ikramda bulunmaya devam edip onların rızıklarını kesmeyip havasız, susuz ve nimetsiz bırakmaması da yine O’nun engin rahmetinin ve merhametinin bir sonucudur.

Muhterem Kardeşlerim

Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen, sevgili Peygamberimiz de insanlığın hasret kaldığı merhameti, sadece insanlara değil, hayvanlara, bitkilere, canlı cansız her şeye karşı göstermiş ve

مَنْ َلا يَرْحَمُ لا َيُرْحَمُ

“Merhamet etmeyene, merhamet edilmez.”[3] buyurarak herkesin şefkat ve merhamete muhtaç olduğunu, merhamet arayanların öncelikle kendilerinin merhametli olmaları gerektiğini hatırlatmıştır. İnsanların hemcinslerine ve diğer canlı cansız varlıklara karşı şefkat ve merhametle davranmalarını tavsiye eden ayet ve hadisler, İslam’ın bir rahmet ahlakı ve merhamet medeniyeti olduğunu göstermektedir.

Toplumsal barışı, huzur ve kardeşliği yeniden inşa etmenin yolu; insanlığın benlik duygusundan sıyrılarak sevgi, şefkat ve merhamet duygusunu içine sindirmesinden ve merhameti yaşayan bir değere dönüştürmekten geçmektedir.  Anadolu’nun gönül insanlarının

 “İncinsen de incitme”,

“Sakın incitme bir canı, yıkarsın arşı Rahmanı” ve

”İncitme sen kimseyi, kimseye incinme hem /

 Güler yüzlü, tatlı dil, her ağzın balı ol /

Güneş gibi şefkatli, yer gibi tevazulu /

Su gibi sahavetli, merhametle dolu ol.”

Sözlerine kulak vermek, bugün toplum olarak belki de en fazla muhtaç olduğumuz hususlardan biridir.

Değerli Kardeşlerim

Mutlu ve huzur dolu bir dünyada yaşamak istiyorsak, tüm varlıklara, özümüzde var olan sevgi ve merhametle davranmalıyız. Üstat Necip Fazıl’ın, Reis Bey’in ağzından ifade ettiği,

“Merhamet… Hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir… Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudret… Göklerin merhametle dolu olduğuna inanıyorum. Bizse nefsimizin beton çatısını tepemize dikmiş, yaşamayı öldürüyoruz. Merhamet… Âlem bu temel üzerinde. Eğer toprağa, tohuma hatta kire, lekeye merhamet olsaydı, su olur muydu? Rengi merhamet, sesi merhamet, pırıltı şırıltı su… Ne duruyorsunuz? Sökün sahte su borularını. Ev ev merhamet şebekesi kurun! Tepelerinizdeki çatıları da yıkın! Göklerle temasa geçin!”[4]  sözlerini yeniden düşünmeye ihtiyacımız var.

Çağımızın sorunlarından biri olan merhametsizlik gerçeğini ele aldığımız bu vaazımızda, kalpler arasında bir merhamet köprüsü kurmayı, muhtaç olduğumuz merhamet ve gönül dilinin yeniden inşasına katkı sağlamayı, bu sayede merhamet eksikliği yaşayan kalplerde küçücük de olsa bir merhamet kıvılcımı tutuşturmayı amaçladık. [5] Barış, huzur, sevgi, şefkat ve merhametin önce kendi çevremizde başlayıp sonra küresel ölçekte yaygınlaştığı bir dünya temenni etmek ve yaşamak hepimizin hakkı olsa gerek.

Muhterem Kardeşlerim

Merhamet, Allah’ın cemal sıfatlarından Rahman isminin mazharı olarak zuhura gelen, âlemleri kuşatan, hayatı yönlendiren en önemli güç; ilahî, ruhani ve manevi duygudur. Ruhi hayatımızdaki rikkat ve inceliğin; muhabbet ve sevginin sebebidir. Hayatı besleyen en büyük ilahî ve rahmani damardır. Yürekleri mahveden dertlere çaredir.  Asrımızın maddi ve manevi krizini yaşayan insanına devadır. Her gün televizyon ve internet aracılığıyla şahit olduğumuz şiddet sarmalının tek çözümüdür merhamet.

Şiddetin doğurduğu sonuç nefrettir. Tarih boyunca insanlık merhametin ürününü muhabbet, şiddetin ürününü ise nefret olarak soluklamıştır. Bu yüzden cahiliye toplumlarının en büyük problemi merhametten mahrumiyet ve şiddettir. Aile içi şiddetten toplumlararası şiddete kadar her türlü şiddet sarmalı, insanlığı kanser gibi kemiren nefret tohumları ekmektedir.

İlahî dinlerin insanlığa öğrettiği hasletlerin başında merhamet duygusu gelir. İnsan merhameti kuşandığı zaman başkalarının farkında olmaya; başkalarının farkına varınca da

يُؤْمِنُ اَحَدُكُمْ حتَّى يُحِبَّ ‘خيهِ ما يُحِبَّ لِنَفْسِهِ

"Sizden biri, kendi için sevdiğini kardeşi için de sevmedikçe gerçek imana eremez."[6]  Hadisi mucibince kendisi için istediğini başkaları için istemeye ve empati duygusuyla yaşamayı öğrenmeye başlar.

    Merhamet ehli, toplumda açlar varsa karnını doyuramaz; üşüyenler varsa ısınamaz; ağlayanlar varsa gülemez, evini, yurdunu ve ülkesini kaybedip başka yerlere sığınan mülteciler varken rahat edemez.

Genelde bütün peygamberlerin ve özelde bizim Peygamberimiz (s.a.s.)’in en önemli vasıfların dan biri

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِى رَسُولِ اللهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللهَ وَالْيَوْمَ اْلآخِرَ وَذَكَرَ اللهَ كَثِيرًا

“Gerçek şu ki, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için, Allah’ın peygamberinde, güzel örnekler vardır. ”[7] ayette de belirtildiği gibi güzel model, rehber ve örnek oluşudur.            Peygamberler, ümmetlerinin rol modelleri ve ahlaki kahramanlarıdır. Çünkü insan ahlaki erdem kabul edilen merhamet, şefkat, rikkat ve muhabbeti, güzel huy ve insani davranışları anlatım ve tanıtımdan çok fiili uygulamalardan öğrenir, kavrar ve hayata geçirir.

Muhterem Kardeşlerim

Sadece kuralları bilmek yeterli olsaydı peygamberlere ihtiyaç olmazdı. Allah Teala melek aracılığıyla ya da başka bir vasıtayla hayatı kuşatacak ve davranışları yönlendirecek dinî hükümleri ihtiva eden kitaplar gönderir; insanlar da o kitaptaki ahkâm ve kurallara uyarak doğru yolu bulmuş olurlardı. Allah Teala insanların model ihtiyacına binaen onlara kendi içlerinden merhametle donanmış peygamberler göndermiştir ki ümmetlerine model olsunlar ve fiilen yol gösterip onları arıtsınlar. Kerim Kitabımızda beyan olunduğu gibi.

كَمَآ اَرْسَلْنَا فِيكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اَيَاتِنَا وَيُزَكِّيكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَ

“Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi küfür, şirk, nifak gibi pisliklerden arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek, bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik.”[8]

لَقَدْ مَنَّ اللهُ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ اِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولاً مِنْ اَنْفُسِهِمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اَيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفِى ضَلاَلٍ مُبِينٍ

 “Allah, mesajlarını onlara iletmek, onları arındırmak ve onlara kitabı, hikmeti öğretmek için aralarından bir elçi çıkararak mü’minlere büyük ikram ve lütufta bulundu. Halbuki daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı.”[9]

هُوَ الَّذِى بَعَثَ فِى اْلاُمِّيِّينَ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ اَيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَفِى ضَلاَلٍ مُبِينٍ

“O Allah ki, kitap ve okuma ile ilgisi olmayan bir topluma, kendi aralarından kendilerine, Allah’ın mesajını aktaran, onları küfür, şirk ve nifak gibi hastalıklardan arındıran, ilâhî kelamı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir ki, oysa onlar bundan önce, apaçık bir sapıklık içindeydiler.”[10]

Muhterem Kardeşlerim

İnsanlara yolculuklarında, özellikle fırtınalı deniz yolculuklarında, her zaman bir kılavuz kaptan lazımdır. Hayat denizinin şiddet girdaplarını ve nefret tuzaklarını aşabilmenin en iyi yolu ehlinden öğrenilecek merhamet yönetimidir. Hz. Peygamber merhamette bir kılavuz kaptan olmanın yanı sıra karanlık geceleri aydınlatan bir mum, bir kandil gibidir. Onun ışığı olmadan insanlık için gündüz bile karanlık sayılır. Onun öğrettiği merhametten mahrum olanlar, kafalarını kuma gömen deve kuşu misali başkalarının farkında olmadığı gibi, yarasa misali ışıktan da rahatsızdır. Onun rehberliğine sığınmayan dağların kralı arslan bile tavşan olur.[11]  Güneşin gizlenmesi nasıl karanlığı davet eder ve insanları ışıktan mahrum bırakırsa onun merhamet nurunun kaybolması da aynen öyledir. İnsanlık bugün olduğu gibi önünü göremeyeceği bir karanlığa düçar olur.

Kardeşlerim! Basiret gözü görmeyen, mana cihetine karşı kör, merhamet yoksulu günümüz insanlarının elinden tutacak, yol gösterecek, ayağı tökezlemeden selametle onları menzil-i maksuda götürecek bir rehbere ihtiyaçları vardır. İşte o rehber, Allah’ın insanlığa merhamet modeli olarak sunduğu Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dır. Onun yöntemidir. Onun emirleridir. O âlemlere rahmet, takva ehline önder ve insanlığa rehberdir. İnsanlık onun elini tutup ardından yürüdükçe onun sunduğu merhamet ikliminde aradığı huzur ve mutluluğa erecektir.

Mekke’deki cahiliye toplumunu medeni hâle getiren ve onları şiddet sarmalından kurtarıp merhametle buluşturan Yüce Peygamberimiz’in en önemli vasfı rahmet elçisi vasfıyla yüksek bir merhamete sahip olmasıdır. Ondaki bu duygu, şiddetin her türlüsünün egemen olduğu cahiliye insanını rahmet yağmurları gibi şiddet tortularından yıkayıp arındırmıştır.

Sevgili Kardeşlerim

Efendimiz’in insani ilişkilerdeki temel özelliği merhamet, hoşgörü ve şefkati Kur’an şu lafızlarla anlatır:

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِنَ اللهِ لِنْتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى اْلاَمْرِ فَاِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ

“Allah’ın sana verdiği merhamet sayesinde ey Muhammed sen insanlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz insanlar etrafından dağılır giderlerdi.”[12]

Allah Rasulü gerek aile hayatında, gerek toplumsal hayatta, gerekse devlet yönetiminde merhamet merkezli ilişkilerin en iyi örneklerini sergilemiştir. Onun aile içinde, mescitte, sokakta ve devlet yönetimindeki beşerî münasebetleri, merhamet zeminine oturmaktadır. Eşlerine, çocuklarına ve torunlarına gösterdiği sevginin temelinde de, mescitte kendisinden zina etmek için izin isteyen gence gösterdiği hoşgörü ve ikna çabasının temelinde de merhamet vardır.[13] Yine mescitte hacetini gören bedeviye tepki gösteren sahabileri sükûnete çağırırken gönül dünyasındaki engin merhamet onu motive eden en büyük güçtür.[14]

Mekke fethinde müşriklere gösterdiği af ve müsamahada da, en azılı katilleri bağışlamasında da merhametin derin izlerini görmek mümkündür. Mekke onun çok sevdiği yurduydu. Hem de çıkarılmasa, asla terk etmeyi düşünmediği vatanıydı. O kendisini Mekke’den çıkaranları; hatta hicrette kendisini yakalamak üzere iken kumlara saplanan Süraka’yı, ashabını Mekke’den çıkartan Ebu Süfyan’ı ve eşi Hind’i, Hamza’yı öldüren Vahşi’yi ve diğerlerini hep affetti. Ancak onun af, müsamaha ve hoşgörüsü acz, zillet ve meskenetten değil, âlemşümul merhametinden kaynaklanıyordu.[15]

Muhterem Kardeşlerim

Çağımızda hayatın günbegün şiddet ürettiği açıkça görülmektedir. Ruhun rikkat kazanmasına yarayacak merhamet olmadıkça ortaya muhabbet ve sevginin çıkması beklenemez. Günümüzde insanın ruhi ve duygusal tarafı görmezden gelinmektedir. Toplumlar merhametten yana aç hâle getirilmiş durumdadır. Merhametten yana aç olan toplumlarda ise temel öğenin şiddet olması kaçınılmazdır.

Bugün merhametini kaybetmeyenler Akdeniz’de batan teknedeki mültecilerden, evini yurdunu kaybeden insanların hâlinden, canlı bombaların son verdiği hayatlardan etkileniyor ve üzülüyor.

Evet, Kardeşlerim, şiddetten şikâyet ediyoruz, ancak şiddeti doğuran sebepler üzerinde durmuyoruz. Şiddet, âdeta bir eğitim aracı hâline geldi. Çocuk oyunlarından, televizyon film ve dizilerine kadar her yer ve her yönümüz şiddet sarmalında. Toplumu bu şiddet sarmalından kurtarmak herkesin derdi gibi görünüyor, ancak bunun yolu nedir, buna nasıl bir çözüm üretilebilir? Buna kafa yoran ise yok. Varsa da çözüm üretebilen, sesini duyurabilen yok.

Kişiyi insani davranışlara sevk eden merhamet çok anlamlı ve önemlidir. Merhamet denilince mutlak bir acıma duygusundan öte kişiyi harekete geçiren, motive eden, davranışa sevk eden duygu hatıra gelmelidir. Yoksa sâdece acıma manasında bir merhametin kıymet-i harbiyyesi yoktur. Nitekim hastayı görünce acıma duygusuna kapılıp merhametle seyretmekten çok tedavi ve şifa bulması için ne yapabilirim derdine düşmek esastır. Aç olanı görünce acıma duygusu yerine onunla lokmamızı paylaşabilecek bir iç motivasyonumuz var mı ona bakmak esastır.

 Bugün aileden eğitim kurumlarına, iş yerlerinden sokak ve eğlence merkezlerine, ülkesini savunan insanlardan camide ve üniversitede namaz kılanlara saldıranlara kadar her alanda yaygın şekilde gördüğümüz şiddet sahnelerinin temelinde merhametten yoksun bir eğitim sürecinin bulunduğunu söylemek abartı olmasa gerektir.

 Bugün asrın vicdanlarına merhameti yeniden aşılamalıyız. Asrın en büyük problemi olan merhametsizliği şefkat ve rahmete çevirmeliyiz. Rahmet ve merhameti topluma yaymalıyız. Bizim medeniyetimizin en temel değerlerinden biri adaletse diğeri merhamettir. Merhametsiz bir medeniyet olmaz.

Dileğimiz ve duamız odur ki ülkemizde ve dünyada insani duyguları yaralayan şiddet kalmasın, onun yerine merhamet egemen olsun.[16]

 

 

Bu vaaz Diyanet Aylık Dergi Kasım 2015Yılı 299 sayılı Dergiden özetlenerek hazırlanmıştır.

 

 

                                              Hazırlayan

                                           Kadir HATİPOLU

 


 

[1] Nûr, 24/20.

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/265.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/261.

[4] Reis Bey Necip Fazıl Kısakürek

[5] Diyanet aylık dergi Kasım 299 sayı 2015 Editörden Dr. Yüksel Salman

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/248.

[7] Ahzab, 33/21

[8] Bakara, 2/151

[9] Âl-i İmran, 3/164

[10] Cuma, 62/2

[11] Mesnevî, IV, b. 1456

[12] Âl-i İmran, 3/159

[13] Ahmed b. Hanbel, Müsned,  V, 256257

[14] Buhari, Vudu, 58, Edeb, 80; Müslim, Taharet, 98-100; Ebu Davud, Taharet, 136.

[15] Enbiya, 21/107

[16] Rahmet ve Merhameti Topluma Yaymak Prof. Dr. Hasan Kâmil YILMAZ Diyanet Aylık Dergi Kasım 2015 Sayı 299

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Ağustos 31 2023 01:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,859,798 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024