Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Her Şeyi Ölçülü Olan Ölçülü Ümmet!

                                                    Vaaz Resimleri: w.jpg

Her Şeyi Ölçülü Olan Ölçülü Ümmet!

 

Kur'ân¸ İslâm toplumunu tanımlarken onun en temel özelliğinin "vasat ümmet" olduğunun altını çizer.

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَآءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا

" Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık."[ 2/Bakara¸ 143.]

Vasat Ümmet; "orta¸ dengeli¸ adaletli¸ hayırlı" anlamlarına gelir. Vasat¸ kenar anlamına gelen tarafın zıddıdır. İki aşırı uç olan ifrât ve tefrît de aynı şekilde vasatın karşıtıdır. Vasat¸ bir şeyin tam ortası ise¸ ifrât bir ucu¸ tefrît ise öteki ucu demektir. Zaten İslâm ümmetinin tanımlayan pek çok âyette onun "hayırlı¸ gündemi belirleyen ve gidişata tanıklık eden¸ adaleti ayakta tutan" bir toplum olduğu sürekli vurgulanmıştır.

Yüce Yaratıcı¸ her insanın özüne/fıtratına iyilik-kötülük¸ hayır-şer¸ olumlu/olumsuz eğilimleri yerleştirmiştir. Ruh ve nefsi olan her insanda hayra yönelik özellikler de vardır¸ şerre yönelik özellikler de. Yüce Allah'ın gönderdiği din¸ insandaki bu hassaları yönetmek¸ onları yerli yerinde kullanmak için gelmiştir.

Şöyle ki¸ her insanda öfke-gazap hassası vardır. Yerinde öfke iyidir¸ yersiz öfke ise yerilmiştir. Sözgelimi Allah için öfkelenmek¸ Allah yolunda savaşta öfke ve gazapla düşmana saldırmak övülmüştür. Günaha haksızlığa buğz etmek¸ Allah'ın en sevdiği amel sayılmıştır. Ne var ki nefsin tahriklerine kapılıp olur olmaz şeylere öfkelenip kızmak ve bu öfke doğrultusunda hareket etmek zemmedilmiştir.

Benzer şekilde her insanda bağışlama¸ hoş görme yetisi de vardır. İnsan¸ bu yetisini yerinde kullanırsa iyi olur¸ yersiz kullanırsa kınanır. Sözgelimi haksızlığı¸ kötülüğü¸ zulmü hoş görme¸ onlara karşı duyarsız kalma yerilmiştir. Ama sürekli hoşgörüsüzlük¸ asla bağışlamama da yerilmiştir.

İnsanda cimrilik tutkusu da vardır¸ cömertlik tutkusu da. Bu tutkular iyi yönetilirse¸ yerinde kullanılırsa hayır olur. Yerinde kullanılan vermeme tutkusu¸ iktisat¸ tutumluluk olurken; yersiz kullanılan vermeme cimrilik¸ bencillik olur. Yerinde kullanılan verme tutkusu¸ infâk¸ yardımseverlik olurken; bu¸ yersiz-ölçüsüz kullanılırsa savurganlık ve israf olur.

İnsanda dünyaya meyletme¸ dünyayı sevme tutkusu vardır. Din¸ insandaki bu tutkuyu yönetir¸ onu yerinde kullanmasını ister. Dinin ölçüleri esas alınmazsa¸ insan ya bütünüyle dünyevileşir¸ dünyayı putlaştırır¸ gözü dünya ve dünyalıklardan başka bir şey görmez olur; ya da dünyayı bütünüyle terk eder¸ ruhbanlaşır. Her ikisi de ifrât ve tefrîttir ve din¸ ikisini de yasaklamıştır. Dine göre Müslüman¸ fâni olan¸ oyun ve eğlenceden ibaret olan dünyaya o kadar değer verecek¸ onu sahiplenecek¸ ancak dünya içerisinde kendisini kaybetmeyecek¸ yeri ve zamanı gelince dünyalıklardan vazgeçmesini bilecektir. Aynı şekilde bakî olan¸ asıl ve kalıcı yurt olan âhirete de o kadar değer verecek¸ dünyayı âhireti kazanmak için kullanmasını bilecek¸ ruhbanlığa sapmadan dünya hayatını en güzel şekilde tamamlayacaktır. Unutmayalım ki¸ Yahûdiler din adına dünyevileştiler¸ Hıristiyanlar da din adına ruhbanlaştılar. İslâm ise insanlığı yeniden orta yola davet etmiştir.

Her Alanda Denge

İtidalli¸ dengeli¸ ölçülü olmak¸ önce inançta ölçülü olmakla başlar¸ söylemde ve eylemlerde ölçülü olmakla devam eder gider. Şimdi bunları kısa kısa açıklayalım:

İnançta ölçülü olmak: Büyük imam Gazâlî'nin bir eserinin adı el-İktisâd fi'l-İ'tikâd'dır. Yani o¸ inançta bile ölçülü olmayı kitabına isim olarak koymuştur. Buna göre kişi önce Yaratıcısına karşı adaletli olmalıdır. Bu ise¸ Yüce Allah'ı şirke bulaşmadan birlemek¸ O'na inanmak¸ O'nun haklarına riâyet etmektir. Bu da Yüce Allah'ın ölçülerine uygun bir hayatın adamı olmakla mümkündür. Severek isteyerek¸ inanıp güvenerek O'na teslim olmakla olur.

Söylemde ölçülü olmak: İnanç ve düşüncede mûtedil olmak¸ söylemlerimizde ölçülü olmayı beraberinde getirir. İman adamı¸ söylem dünyasını kontrol altında tutan kimsedir. Zira o¸ ya hayır söylemeli yahut susmalıdır. İmanın bir ruknü olan dil ile ikrâr¸ Tevhîd doğrultusunda cümleleri söylemeyi de içerir. Buna göre dilimizle söylediğimiz Tevhîd cümlesiyle çelişen yalan¸ gıybet¸ boş söz¸ sövgü gibi sözler bu ikrârı zedeler. Kur'ân söylem dünyamızı inşâ eden pek çok âyetle doludur.

يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدِيدًا - يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا

"Ey iman edenler! Allah'tan sakının¸ dürüst söz söyleyin de Allah işlerinizi kendinize yararlı kılsın ve günahlarınızı size bağışlasın."[ 33/Ahzâb¸ 70-71.] Evet¸ mü'min her hâl ü kârda hakikatin tanığıdır.

İslâm¸ sesimizi bile ölçülü kullanmamızı ister ve o sesin frekansını değil¸ kalitesini yükseltmemizi emreder. Yine o¸ yürüyüşümüzde bile ölçülü olmamızı ister:

وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاَ

"Namaz kılarken sesini yükseltme¸ çok da sessiz okuma¸ ikisi ortasında bir yol tut."[ 17/İsr⸠110.]

يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا لاَ تَرْفَعُوآ اَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِىِّ

"Ey inananlar! Seslerinizi¸ Peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin."[ 49/Hucurât¸ 2.]

وَلاَ تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلاَ تَمْشِ فِى اْلاَرْضِ مَرَحًا اِنَّ اللهَ لاَ يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ - وَاقْصِدْ فِى مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَ اِنَّ اَنْكَرَ اْلاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ

"İnsanları küçümseyip yüz çevirme¸ yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah¸ kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez. Yürüyüşünde tabîî ol; sesini kıs. Seslerin en çirkini şüphesiz merkeplerin sesidir."[ 31/Lokmân¸ 18-19.]

وَلاَ تَمْشِ فِى اْلاَرْضِ مَرَحًا اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ اْلاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً

"Yeryüzünde böbürlenerek yürüme¸ çünkü sen ne yeri delebilir ve ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.”[ 17/İsr⸠37.]

وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى اْلاَرْضِ هَوْنًا وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلاَمًا

“Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevâzı yürürler."[ 25/Furkân¸ 63.]

Ahlakta ölçülü olmak: İnanç¸ düşünce ve sözlerinde mûtedil olan kimsenin davranışları da mûtedil olur. Sözgelimi sabır ahlakî bir erdemdir¸ ancak zillete boyun eğmek¸ haksızlık karşısında suskun kalmak sabır değildir. Başa gelenler karşısında sızlanmak¸ feverân etmek de mü'mine yakışmaz. Tevâzu ahlâkî bir erdemdir¸ ancak zelîl bir halde durmak¸ kibirli olmak gibi İslâm'ın istemediği bir şeydir.

İbadette ölçülü olmak: Kolaylık dini İslâm¸ insandan kendini/nefsini öldürmesini istemez. Aksine o¸ nefsin ıslâhını¸ arınmasını ve bu şekilde huzûra ermesini ister. Bunun için ibadetlerde aşırılığı yasaklar. Yapılabilir ve yaşanılabilir hükümler koyar.

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا

"Kolaylaştırın zorlaştırmayın¸ müjdeleyin nefret ettirmeyin."(Buhari İlim 11) ilkesiyle yola çıkan İslâm¸

وَأَنَّ أَحَبَّ الْأَعْمَالِ إِلَى اللَّهِ أَدْوَمُهَا وَإِنْ قَلَّ

“Allah Teâlâ'ya amellerin en makbulü, az da olsa en devâmlısıdır.”. İbadetleri terk etmek de yanlıştır¸ ibadetlerde aşırı gitmek de. Bir de her ibadetin içerisinde ta'dîl-i erkân diye bir temel esas vardır. Bu¸ ibadetin rukünlerini yerli yerince yapmak¸ eksik veya fazla yapmadan onlara hakkını vermek demektir. Bu¸ namazda da böyledir¸ diğer ibadetlerde de. Nitekim infâk yol haritamızı çizerken Kur'ân şu uyarılarda bulunur:

وَاَتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا - اِنَّ الْمُبَذِّرِينَ كَانُوا اِخْوَانَ الشَّيَاطِينِ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا - وَاِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلاً مَيْسُورًا - وَلاَ تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلَى عُنُقِكَ وَلاَ تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ  فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا

"Yakınına¸ düşküne¸ yolcuya hakkını ver; elindekiler saçıp savurma. Saçıp savuranlar¸ şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar; şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. Rabbinden umduğun rahmeti elde etmek için¸ hak sahiplerinden ayrılmak zorunda kalırsan¸ onlara hiç değilse tatlı bir söz söyle. Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme¸ büsbütün de açıp tutumsuz olma¸ yoksa pişman olur¸ açıkta kalırsın."[ 17/İsr⸠26-29.]

Peygamberimiz de şöyle buyurur:

سَدِّدُوا، وَقَارِبُوا، واغدُوا، وروحُوا، وشيئاً من الدُّلْجَةِ، والقصدَ القصدَ تبلغُوا، واعلمُوا أنهُ لنْ يُدخلَ أحدَكُمْ عملُهُ الجنةَ. قالوا: وَ أنتَ يا رسولَ اللّهِ؟ قالَ وَ أنَا إ أن يَتَغَمَّدَنِىَ اللّهُ تعالى بمغفرةٍ ورحمةٍ

 “Orta yolu tutun, güzele yakın olanı arayın, sabah vaktinde, akşam vaktinde, bir miktar da gecenin son kısmında yürüyün (ibadet edin), ağır ağır hedefe varabilirsiniz. Unutmayın ki sizden hiç kimseye, yaptığı amel, cenneti kazandırmayacaktır" buyurdu.

"Sen de mi (amelinle cennete gidemiyeceksin) ey Allah'ın Resûlü?" dediler

"Evet, ben de, dedi, Allah affı ve rahmeti ile muâmele etmezse ben de!" [Buhârî, Rikak: 18.]

Amelde ölçülü olmak: Kur'ân ilahî hükümleri bize açıkladıktan sonra¸

تِلْكَ حُدُودُ اللهِ فَلاَ تَعْتَدُوهَا وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللهِ  فَاُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ -

"İşte bunlar Allah'ın sınırları/yasalarıdır¸ sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa zâlimlerden olur."[ 2/Bakara¸ 229¸ 65/Talâk¸ 1] uyarısını yapar. İslâm¸ savaşmak zorunda kaldığımız bir düşmanı öldürürken¸ işlediği suç sebebiyle cezalandırılan bir suçlunun cezasını verirken¸ bir hayvanı keserken bile dengeli/ölçülü olmamızı ister.

يَآاَيُّهَا الَّذِينَ اَمَنُوا كُونُوا قَوَّامِينَ لِلَّهِ شُهَدَاءَ بِالْقِسْطِ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاَنُ قَوْمٍ عَلَى اَلاَّ تَعْدِلُوا اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوَى وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

"Ey İnananlar! Allah için adaleti ayakta tutup gözeten şâhitler olun. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin; âdil olun; bu¸ Allah'a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah'tan sakının¸ doğrusu Allah işlediklerinizden haberdardır."[ 5/Mâide¸ 8.]

وَلاَ تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِى حَرَّمَ اللهُ اِلاَّ بِالْحَقِّ وَمَنْ قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِفْ فِى الْقَتْلِ اِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا

"Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. Haksız yere öldürülenin velîsine bir yetki tanımışızdır. Artık o da öldürmekte aşırı gitmesin. Zira kendisi ne de olsa yardım görmüştür."[ 17/İsr⸠33.]

Peygamberimiz (sav)

"Yüce Allah¸ her şeye iyi-güzel muâmele edilmesini emretmiştir. Sizden biriniz öldürürken bile güzel yapsın. Herhangi biriniz bir hayvanı boğazlarken bıçağını keskinleştirsin ve hayvanı rahatlatsın¸ ona eziyet etmesin!"[ Müslim¸ Sayd 11.]

Özelde insanın¸ genelde toplumun vasat/denge toplumu haline gelmesinde din¸ büyük rol oynar. Bunun için âyette¸

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطًا

 "Böylece sizi insanlara vasat bir ümmet kıldık." buyrulmuştur. Yüce Allah¸ gönderdiği din ile bu toplumu denge ümmet haline getirecektir. Elbette bir topluluk¸ kendi gidişatını değiştirmedikçe¸ onu Allah'ın ölçülerine uygun hale getirmedikçe Yüce Allah o toplumu düzeltmeyecektir.

İnsanın özünde var olan bu tutkuların hayırlara kanalize edilmesi ise temel dinî eğitim¸ dini iyi yaşayanların örnek alınması¸ çevrenin telkin ve uyarılarıyla gerçekleşir. İşte İslâm toplumunun vasat ümmet¸ ölçülü¸ adaletli¸ hayırlı denge toplumu haline gelmesi bu şekilde olacaktır. Kendisini vasat ümmetin bir üyesi gören Müslüman¸ aşırılıklardan¸ uç olmaktan sakınacak¸ her işinde ölçülü ve dengeli bir tavır sergileyerek bu iddiasını ispat edecektir.

 

 Bu Vaaz Ali AKPINAR       Hoca efendinin Somuncu Baba Dergisi 157.Sayı daki yazısından alınmıştır.

 

 

 

 

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Aralık 06 2023 02:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,844,404 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024