SEBÎLÜ'L-FELÂH FÎ ŞERHİ NÛRU’L-ÎZÂH
ve TERCÜMESİ
Kitaba Başlarken.
İmam A'zam Ebu Hanîfe En-Nu'mân.
İctlhaddaki Metodu.
Karşılaştığı Sıkıntılar Vefatı
Yararlanılan Eserler
Kitabın Müellifi Hasan Eş-Şürünbülâlî
Fıkıh İlmindeki Yeri
Ulemanın Müellif Hakkındaki
Sözleri
Kitaba Başlarken
Bütün kullarına lütuf ve ihsanda bulunan âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun ki;
O, Kitab-ı Kerîm'inde:
"Onların her kesiminden bir gurup, din(t ilimler)de geniş bilgi elde etmek ve
kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları uyarmak üzere geride kalmalıdır.
Umulur ki sakınırlar" (Tevbe, 122) buyurmaktadır.
Mahlûkatın ve rasûllerin en üstünü Sâdık ve Emin Peygamber'e de salât ve selâm
olsun ki, O da:
"Allah, kime hayır vermek dilerse, dinî ilimlerde onu geniş bilgi sahibi yapar"
buyuruyor.
Hanefî fıkhına dair en önemli kitaplardan biri oian, gerek ilim erbabının ve
gerekse öğrencilerin ihtiyaç duyduğu (ve müracaat ettiği) bu Nûru'f-îzâh
metnini, Ebû Ahmed Muhammed Muhyiddîn Abdü'l-Hamîd'in şerh ve açıklamalarıyla
daha da istifade edilir bir hale getirerek, (okuyucuya) sunmayı düşündük.
Muhtelif konularda yazılmış birçok kitaba yaptığı şerhlerden de anlaşılmaktadır
ki, adı geçen zat, ilmin (hemen) bütün dallarında söz sahibi olup
çalışmalarından bir kısmı şunlardır:
Guneymî'nin el-Lübâb fî Şerhi'l-Kitâb isimli eseri üzerindeki incelemesi,
Katru'n-Nedâ, İbn Akîl, Şüzûru'z-Zeheb, Muğni'l-Lebîb gibi nahiv kitaplarına
yaptığı şerhler ve ferâize dair Sirâciye adlı kitap üzerindeki çalışmaları ile
"İslâm şeriatı, bakımından kişinin medeni halleri" ve şâir konularda telif tiği
eserler...
!
Bunlara ilâve olarak adı geçen zât, Nûru'l-îzâh ve Necâtü'l-Ervâh metnini şerh
etmiş ve daha da yararlı, hale getirmek için sonuna, zekât, hac ve umre
bölümlerini de ilâve ederek buna, "Hibetü'l-Fettâh bi Tekmileti Nöri'l-/zâ/7"adını
vermiştir.
Bu
mezhebin sahibi İmam A'zam Ebû Hanîfe Hazretleri ile elinizdeki kıymetli kitabın
müellifi Şeyh Hasan el-Vefâî eş-Şürünbülâlî'nin kısa ha! tercümelerini takdim
etmeyi bir kadirşinaslık sayıyoruz.
Ecir
ve sevabı Allah'tan bekliyor ve bütün müsiüman kardeşlerimizden de hayır dualar
ümid ediyoruz.
Muhammed Muhammed Bedevi Vehbe[1]
İmam
A'zam Ebu Hanîfe En-Nu'mân
İmam
Efaû Hanîfe Nü'mân b. Sabit hicrî seksen yılında Abdülmelîk b. Mervarİ' hilâfeti
zamanında Kûfe'de doğdu. Babasının denetim ve gözetiminde delikanlılık ç ı-ğına
geldi.
Daha
sonra Ebu Hanîfe alış veriş ve ticaretle uğraşmaya başladı. İlimle herhangi bir
teması olmadığı gibi, ilim erbabından kimseyi de tanımazdı.
Bir
gün büyük din âlimlerinden Şa'bî adında biriyle karşılaştığında bu zat
kendisine, ilim tahsil etmesini, ilim meclislerinde bufunmasını, ulemanın görüş
ve fikirlerinden yararlanmasını tavsiye etti.
Ebu
Hanîfe bu tavsiyeye uydu ve geçici olarak çarşı pazar işlerini terkedip
vaktinin çoğunu Kûfe'de ilim tahsiline ayırdı. Burada öğrenebildiği kadar ilim
tahsil eden Ebu Hanîfe, daha büyük âlimler bulunduğunu duyduğu Basra'ya intikal
etti. Burada keskin ve kıvrak zekâsıyla; meselelere vukufu, kuvvetli delillerle
çözüm getirişi ve hocalarını doğruya yöneltmesiyle İmam A'zam, hemen
Basralılann dikkatini çekti ve ahaii tarafından hayranlık ve gıbtayla
karşılandı.
İmam
Ebu Hanîfe sadece İslâm fıkhı, tefsir ve hadis ilimlerinde söz sahibi olmayıp
aynı zamanda edebî ilimler ve diğer ilim dallarında da haklı bir şöhrete sahip
idi. Büyük İslâm âlimlerinden çoğu kendisi hakkında sitayişkâr sözler sarfet m
işlerdir.
Meselâ İmam Mâlik'e, İmam A'zam hakkındaki fikri sorulduğunda şöyle demiştir:
"Vallahi onun gibisini görmedim! Eğer o, 'Şu direk altındandır dese, bu sözünün
doğruluğunu isbat için mutlaka kıyasî bir delil getirir."
İmam
Şafiî de şöyle demiştir: "Fıkıh ilminde derinlemesine bilgi sahibi olmak
isteyenler İmam Ebû Hanîfe'nin lyâli olmak durumundadır, ben fıkıh konusunda
ondan daha âlim birine rastlamadım."
İmam
Ahmed, yanında Ebû Hanîfe'den bahsedilince, İmam'ın haline acır ve ağlardı.
Nadr, onun hakkında şöyle demiştir: "İnsanlar fıkıhtan habersizdi, İmam Ebu
Hanîfe (Radıyallahu anh) gelip insanları fıkıhtan haberdar etti, onlara fıkhı
öğretti."
Ebu
Hanîfe (Radıyallahu anh) ilâhî emirlere itaati ve yaptığı (bol) ibadetleriyle
mâruftu. Gecelerini namazla ve Kur'an okuyarak geçirirdi... Kırk yıl yatsı
namazının abdestiyle sabah namazını kıldığı söylenir. Komşuları, İmam'ın
geceleri namaz kıldığına şahit olduklarını, okuduğu Kur'ân'ı ve Aflah
korkusundan ağladığını duyduklarını söylerlerdi.
Kendisine bir keresinde, Esved ve Alkame'den hangisinin daha üstün olduğunu
sorduklarında, "Vallahi biz onların adlarını anmaya bile lâyık değiliz. Hal bu
iken. nasıl olur da ikisi arasında derecelendirme yapabiliriz?" diye cevap
vermişti.
Ebû
Hanîfe (Radıyallahu anh), dünya nimetlerinden aza kanaat eder ve az konuşurdu.
Kendisine yapılan kötülükleri affederdi. Hiçbir kimseyi gıybet ettiği asla
görülmüş değildir. Cömertti, muhtaçlara yardım eder, kendi aile fertlerine ve
komşularına iyilik ve yardımlarda
bulunurdu.
İmam
A'zam şöyle derdi: "Bolluk ve rahat içinde yaşayıp sonra pişmanlık duymaktansa,
dünyada aza kanaat etmek daha hayırlıdır,"
"İlim tahsiliyle ve zamanından önce riyaset elde etmek isteyen kimse, ömrünün
geri kalan kısmını zillet içerisinde geçirir." [2]
İctlhaddaki Metodu
Ebu
Hanîfe (Radıyallahu anh), kendi takib ettiği metod hakkında, "Herhangi! bir
hususta Allah'ın Kitabı'na müracaat eder, konuyla ilgili birşey bulursam alırım,
aksi halde Rasûlullah'ın hadisine (sünnetine) ve güvenilir kimselerin sözlerine
müracaat; ederim. Aradığımı bunlarda da bulamazsam Rasûluliah'ın ashabından
dilediğimin, sözünü alırım ve artık bu sözü bırakıp bir başka sahabenin sözüne
yönelmem. Şayet iş İbrahim, Şa'bî, İbn Şîrîn -burada birkaç müctehidin adlarını
saymıştır- gibi zatlara kadar gelirse ben de artık onlar gibi ictihad ederim"
derdi. [3]
Karşılaştığı Sıkıntılar
Ümeyye Oğullarının son hükümdarlarından Mervan b. Muhammed zamanında;: Irakta
bir fitne zuhur etmişti. İrak valisi, Yezid b. Hü bey re'yi Ebu Hanîfe'ye
göndererek İmam'ı kendisine "Yardımcı" yapmak istediğini iletti. Ebu Hanîfe, bu
işte insanlara:! zulüm yapıldığını göz önünde bulundurarak, teklifi şiddetle
reddetti. Hükümdar bunun üzerine, Ebu Hanîfe'yi iki cuma hapsetti ve dövdürdü.
[4]
Vefatı
Daha
sonra Mansur, Ebu Hanîfe'nin kadılara reis (Kâdı'l-Kudât) olmasını taleb etti.
Bunu da reddedince, Ebu Hanîfe'yi yeniden hapse attırdı. Valilere itaat etmiyor,
kadılığı reddediyor diyerek, Mansur, İmam't çarşı pazarda teşhir edip ona
sürekli işkence etmeye başladı... Gördüğü işkence ve şiddetli darbeler sebebiyle
Ebû Hanîfe inlemekten ve ağlamaktan kendini alamıyordu! Tatbik edilen ağır
işkencelere dayana-, mayan bu mübarek zat, beş gün sonra hicrî 150 senesinde
yetmiş yaşında iken azizi ruhunu Cenab-ı Hakk'a teslim etti. Allah, kendisini
rahmet ve mağfiretiyle kucaklasın.
İmam'ın telif ettiği eserlerin en meşhurları hadis sahasında yazdığı "el-Müsned"\\e
"el-Fıkhu'l-Ekber"d\r. [5]
Yararlanılan Eserler
1-
el-A'iâm'm dokuzuncu cildinden
kısaltılarak,
2-
el-Bidâye ve'n-Nihâye'n'm onuncu cildinden
kısaltılarak,
3-
Prof. Ahmed İzzüddin el-Biyânûnî"nin el-îctihad ve'l-Müctehidîn adlı ese-|
rinden kısaltılarak,
4-
Târih-i Bağdad'm üçüncü cildinden kısaltılarak,
5-
İbn Hallikan'ın ikinci cildinden kısaltılarak.
6-
en-Nücûmu'z-Zâhire'nm ikinci cildinden kısaltılarak,
7-
el-Cevâhiru'l-Mudiyye'nm birinci cildinden kısaltılarak yararlanılmıştır. [6]
Kitabın Müellifi Hasan Eş-Şürünbülâlî
Mısır'ın el-Menûfiyye bölgesinin Yukarı Menûf tarafındaki Şabrabulûle adında bir
beldeden olup bir Hanefî fıkıh âlimi bulunan Allâme Hasan b. Ammâr Ebu'l-İhlâs
eş-Şürünbülâiî, hicrî 994, milâdî 1585 tarihinde doğmuştur. [7]
Fıkıh İlmindeki Yeri
Kendisi fakihlerin önde gelenlerindendi. Zamanının fazıl kişilerinden ve
müteahhirîn'in en iyilerinden olan bu zat fıkıh iiminde otorite idi. Fıkhî
kaideleri en iyi o bilirdi. Eli kalem tutanların ve müelliflerin en iyisiydi.
Verdiği fetvalara herkes itimad
ederdi.
Fıkıh ilmini İmam Abdullah en-Nıhrîrî ve Allâme Muhammed el* Muhibbî'den aldı.
Fıkhî delillerini, bu iki İmam ile Şeyh Ali b. Ğânim e\\ Makdisî'ye dayandırır.
Şürünbülâlî (Rahmetullahi aleyh), Mısır'da Câmiu'l-Ezher'de ders yermiş ve
birçokları kendisinin ilim ve fazîletinden istifade etmiş olup Allâme İsmail
Nablusîde bunlardan birisidir. [8]
Ulemanın Müellif Hakkındaki Sözleri
Müellif hakkında Muhibbî'nin babası şöyle demiştir:
"O,
Ezher'in kandili ve parlak bir yıldızıydı; eğer "Sirâcu'l-Vehkâc" müellifi
kendisini görseydi, onun ziyasmdan mutlaka istifade ederdi. Şayet "ez-Zahîre"
müellifi bu zatın zamanında bulunsaydı, hiç ortalıklarda görünmezdi. Şayet
İbnü'l-Hasen onun zamanında hayatta olsaydı, Hasan eş-Şürünbülârî'yi
methetmekten geri durmazdı. Eğer Ebu Yusuf kendisini görseydi, kesinlikle ona
tazim eder, başkalarına iltifat etmezdi."
Ahlâkı ve Telif Ettiği Bazı Eserler
Müellif merhum ahlâk ve fazilet sahibi bir zat olup güzel konuşma yeteneğine
sahipti. Takva ehliydi, Allah'ın dinine sıkı sıkıya bağlıydı. Hanefî mezhebinde
birçok kitap telif etmiş olup en meşhurları şunlardır:
—
Molla Hüsrev'in ed-Dürer ve'l-Ğurer adlı kitabına yaptığı haşiye, |
—
İbn Vehban'ın Manzûme'sme yaptığı şerh,
—
Nûru'l-îzah ve Necâtü'l-Ervâh (elinizdeki kitap),
—
Tuhfetü'l-Ekmel
— "Şürünbülâlî'nin
Risaleleri" diye bilinen ve 48 risaleden Oİfjj "et-Tahkîkâtü 'l-Kudsiyye."
AT.
İzah. Forma
İnsanlar hakkında geniş bilgiye sahipti. Salih ve mümtaz şahsiyetlere inanır ve
hürmet ederdi.
Salihlerden biri ona: "Hasan! Bugünden itibaren kendine, aile efradına ve
çocuklarına (böyle değerli) elbiseler alma" demişti. [Çünkü merhum kıymetli
elbiseler giyerdi.) Bunun üzerine bu nevi elbiselerden asla giymemiştir.
Vefatı
Müellif merhum 75 yaşında hicrî 11 Ramazan 1069, miladî 1-659 yılında cuma günü
ikindi namazından sonra vefat etmiş ve Mücâvirîn'deki türbeye defnedilmiştir.
Allah kendisine rahmet etsin.
İş
bu bilgiler,
1-
Hulâsatü'l-Eser ila
2-
Hayruddin Ziriklî'nin el-A'lâm'dan kısaltılarak alınmıştır.
[1] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 5-6.
[2] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 7-8.
[3] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 8.
[4] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 8.
[5] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 8.
[6] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 8.
[7] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları: 9.
[8] Hasan b. Ammar Ebu’l-İhlas
el-Mısri eş-Şurunbulâli, Sebilu’l-Felah Fi şerhi Nuru’l-İzah ve Tercümesi,
Kahraman Yayınları:
|