Hz. Peygamber'in amcasının oğlu ve sahâbî. Adı Fadl,
künyesi Ebû Muhammed'dir. Lâkabı,"Redîfu'r Rasûl" idi. Nesebi, Fadl b. Abbâs,
b. Abdulmuttalib b. Hişam b. Abdülmenaf b. Kusay'dır.
Bedir'den önce müslüman olmasına rağmen (İbn Sa'd,
Tabakât, IV, 37) müşriklerden çekindiği için müslümanlığını açığa
vurmamıştır.
Mekke'nin fethinden bir müddet önce babası Hz. Abbâs ile
birlikte Medine'ye hicret etti. Hicretinden bir müddet sonra Mekke'nin fethi
gerçekleşti. Fadl b. Abbas, ilk defa gazaya yani Mekke fethine katıldı,
sonra Huneyn gazasında bulundu. Burada da büyük kahramanlık gösterdi.
Müslümanların Huneyn'de dağınıklık göstermesi üzerine Fadl, büyük bir
dirâyet ve fedakârlıkla Resulullah'ın yanında bulundu ve Havâzin
kabîlelerine karşı çarpıştı.
Veda haccında Resulullah (s.a.s.) ile birlikte onun
devesine binmişti. Bunun için ona "Redîfu'r Rasûl' yani "Resulullah
(s.a.s.)'in üzengi arkadaşı" lâkabı verilmişti. Bu sırada Has'am
kabilesinden genç ve güzel bir kadın bir mesele sormak istedi. Fadl,
gözlerini kadına dikmişti. Resulullah kadına bakmıyordu. Fadl'ın bu
hareketini beğenmedi ve ona, dikkatli olmasını ihtar etti; kadına bakmasın
diye, üzengisinden tutup, başını çevirdi (İbn Sa'd, Tabakât, IV, 37).
Hz. Fadl, Resulullah (s.a.s.)'in hizmetinde
bulunanlardandır. Resulullah son hastalıklarında, son hutbelerinde Fadl'dan
sözetmiştir (İbn Hacer, el-İsâbe, V, 212, İbn Abdi'l-Berr, İstiâb, V, 535).
Hz. Fadl, Resulullah (s.a.s.)'in gasl sırasında hazır bulunmuş; gasli suyunu
dökmüş, Hz. Ali de gasletmiştir.
Hz. Fadl, çok güzel yüzlü idi (el-İsâbe, V, 212). Ümmü
Mektum isimli bir kızı vardı. Bu kız, Hz. Hasan ile evlenmiş, daha sonra
ondan boşanarak, Ebû Musa el-Eş'ârî ile evlenmiştir (el-İstiâb, 535).
Hz. Fadl b. Abbâs'tan yirmidört hadis rivâyet edilmiştir.
Bunlardan üç tanesi müttefekun aleyh'tir (Tenzibü'l-Kemâl, 309). Râvileri
arasında şunları saymak mümkündür: Sahâbenin büyüklerinden İbn Abbâs ve Ebû
Hureyre'den başka Kerib, Kusm b. Abbâs, Abbâs b. Ubeydullah, Rebiab. Hâris(Tehzibü't-Tehzib,
IV, 280).
Hz. Fadl'ın vefatı hakkında değişik bilgiler verilmiştir.
Bir kısım râvîler, Suriye'de meydana gelen salgında vefât ettiğini; bir
kısmı ise, Ecnâdin savaşında şehid olduğunu söylüyorlar. Bu rivâyetlerden
ikincisi, daha yaygındır ve doğruya daha yakındır (el-İsâbe, 212).
Şâmil İA