ـ1ـ عن أبى السفَر سعيد بن محمد قال: ]سَمِعْتُ ابنَ عَبّاسٍ رَضِىَ اللّهُ
َعَنْهما يَقُولُ: يَا أيُّهَا النَّاسُ اسْمَعُوا مِنِّى مَا أقُولُ لَكُمْ
وَاسْمِعُونِى ما تَقُولُونَ، وََ تَذْهَبُوا فَتَقُولُوا قَالَ ابْنُ
عَبَّاسٍ، مَنْ طَافَ بِالْبَيْتِ فَلْيَطُفْ مِنْ وَرَاءِ الْحِجْرِ وََ
تَقُولُوا الحَطِيمَ[. أخرجه البخارى .
1. (1386)-
Ebu's-Sefer Saîd İbnu Muhammed anlatıyor: "İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ı
işittim, diyordu ki: "Ey insanlar, size söyleyeceğimi benden dinleyin,
(bilahare) söyleyeceklerinizi de bana dinletin." "İbnu Abbâs şöyle dedi,
İbnu Abbâs böyle dedi" diye kafadan atmayın. Beytullah'ı kim tavaf edecekse
Hıcr'ın gerisinden tavaf etsin. Oraya "Hatîm" demeyin. Zîra cahiliye
devrinde kişi yemin edip kamçısını veya ayakkabısının tekini yahut yayını
atardı." [Buhârî, Menâkıbu'l-Ensâr 26.]
AÇIKLAMA:
1- İbnu Hacer'in açıklamasına göre, İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ) ilk cümlesinde: "Beni dinleyip, anladığınızı bir tekrar
edin, sözlerimden ne anladığınızı bir göreyim" demek istemiştir. Sanki İbnu
Abbâs, halkın kendi söylediklerini eksik, fazla anlayıp sonra da bunu
kendisine nisbet ederek -hiç söylemediği şeyleri- rivâyet etmelerinde
endişe duymaktadır. Ve: "İyi dinleyin, tam ve eksiksiz zaptedin, iyice
kavramadan "İbnu Abbâs şöyle söyledi" demeye kalkmayın!" demek istediler.
2- İbnu Abbâs, Hıcr'ın gerisinden yürümelerini
söylüyor. Hıcr, daha önceleri de belirtildiği üzere, Kâbe'nin rükn-i Irakî
ile rükn-i Şâmî arasını teşkil eden kuzeybatı duvarının karşısında, yarım
daire şeklinde, 1 metrekadar yüksekliğindeki duvarın içinde kalan kısımdır.
Burası Kâbe'nin içinden sayılır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a
nübüvvet gelmezden önce yapılan tâmir sırasında, malzeme yetmediği için
duvarın dışında bırakılmıştır. Hıcr'ı ihâta eden yarım dâire şeklindeki
duvara Hatîm denir.
3- İbnu Abbâs, Hıcr'a, "hatîm" denmemesini
tenbih ederken -Saîd İbnu Mansûr'un rivayetine göre- bir zât: "Hatîm nedir?"
diye sorar. İbnu Abbâs: "O hatîm değildir..."der. Ebu Nuaym'ın
Müstahrec'inde yer alan rivayette, İbnu Abbâs şöyle devam eder: "Cahiliye
insanları onu (Hıcr'ı) hatîm diye isimlendiriyorlardı. İçerisinde Kureyş'in
putları vardı..."
Bir başka rivayette, "...Cahiliyeden biri
yemin etmek isterse, değneğini koyar yemin ederdi, kim tavaf edecekse
gerisinden etsin" der.
Hülâsa mâna şu oluyor: Cahiliye insanları
birbirleriyle yeminleşecekleri zaman, yemin eden kimse bir kamçı veya
ayakkabı teki veya yay veya bir değnek atar, bunu yeminine işâret kılardı.
Bu sebeple oraya hatîm adını verdiler, çünkü orada eşyalar çürürdü. Buraya "hatîm"
denmesi ile ilgili başka tahminler de yapılmıştır. Buna göre, zâlimlere
orada beddua edilmesi, orada edilen duanın kabul görerek zâlimi helak
etmesi sebebiyledir. Bir başka tahmine göre oraya "hatim" denmesi, buranın
Beytullah'tan ayrılması, koparılması, duvarının yarım kalması sebebiyledir.
Bir başka görüşe göre, burada dua için, fazla izdiham yaparak insanların
birbirlerini ezmelerinden dolayı "hatim" denmiştir. Başka tahminler de ileri
sürülmüştür.
Hatim kelimesi kırma, ezmek, parçalamak
mânasını taşıyan bir kökten gelir.İbnu Hacer der ki: "
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)'ın yaptığı
açıklama, bu söylenenlerin pekçoğunu reddetmede yeterli bir delildir."