Yevm-i nahr (Kurban kesme günü): Zilhicce'nin
10. günü.
Eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri):
Zilhicce'nin 10, 11, 12. günleri
Eyyâm-ı teşrîk (Teşrik günleri): Zilhicce'nin
11, 12,13. günleri.
Nefr-i evvel (Mina'dan birinci hareket günü):
Zilhicce'nin 12. günü.
Nefr-i âhir (Mina'dan sonuncu hareket günü):
Zilhicce'nin 13. günü.
Zeval: Güneşin öğle vakti, ikindi yönüne kayma
ânı.
ـ1ـ عن جابر رَضِىَ
اللّهُ َعَنْهُ قال: ]رَأيْتُ رسُولَ اللّه # يَرْمِى يَوْمَ النَّحْرِ ضُحىً.
وَأمَّا بَعْدَ ذلِكَ فَبَعْدَ زَوَالِ الشَّمْسِ[. أخرجه الخمسة إ البخارى .
1. (1446)-
Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ı yevm-i nahrde kuşluk vakti taş atarken gördüm. Ama bundan
sonraki günlerde, güneşin zevâlinden (öğle vaktinden) sonra taş attı."
[Müslim, Hacc 313, (1299); Tirmizî, Hacc 59, (894); Ebu Dâvud, Menâsik 78,
(1971); Nesâî, Hacc 221, (5, 270). Bu hadisi Buhârî, muallak olarak
zikretmiştir, Hacc 134.]
AÇIKLAMA:
Rivâyet, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın cemretu'l-Akabe'ye bayramın birinci günü kuşluk vakti taş
attığını, diğer iki cemreye öğleden sonraları, güneş tepeden ikindi tarafına
kaymasından itibâren taş attığını gösterir.
Bu meselede bâzı ihtilâflar olmuştur:
* Cumhur, bu hadisi esas alarak, bayramın ilk
günü dışındaki taşlamaların öğleden sonra yapılmasının sünnete uygun
olduğunu söylemiştir.
* Atâ ve Tâvus: "Öğleden evvel de câizdir"
demiştir.
* Hanefîler, yevm-i nefr denilen bayramın
ikinci gününde zevalden önce taş atmaya ruhsat vermiştir.
* İshak İbnu Râhuye: "Zevalden önce atan, bunu
üçüncü günü iade eder" der.
ـ2ـ وعن نافع: ]أنَّ
ابْنَةَ أخٍ لِصَفيَّةَ بِنْتِ أبِى عُبَيْدٍ أمرأةِ عبدِ اللّهِ ابن عُمَرَ
نُفِسَتْ بالمُزْدَلِفَةِ فَتَخَلَّفَتْ هِىَ وَصَفِيَّةُ حَتَّى أتَتَا مِنىً
بَعْدَ أنْ غَرَبَتِ الشَّمْسُ يَوْمَ النَّحْرِ فأمَرَهُمَا ابنُ عُمَرَ أنْ
تَرْمِياَ حِينَ قَدِمَتَا وَلَمْ يَرَ عَلَيْهِمَا بأساً[. أخرجه مالك .
2. (1447)-
Nâfi' anlatıyor: "Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'in zevcesi Safiyye
Bintu Ebî Ubeyd'in oğlan kardeşinin kızı Müzdelife'de nifas oldu (doğum
yaptı). Bu yüzden o da, Safiyye de geri kaldılar ve Mina' ya yevm-i nahrde
güneş battıktan sonra geldiler. Hz. Abdulllah İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)
onlara geldikleri anda taş atmalarını emretti ve bu gecikmeden dolayı
onların herhangi bir kefaret ödemesine hükmetmedi." [Muvatta, Hacc 220,(1,
409).]
AÇIKLAMA:
Burada, bir özre mebni, vakti içerisinde
taşlamayı yapmayanın durumu aydınlatılmış oluyor. İbnu Ömer (radıyallahu
anhümâ) yetiştikleri anda taşı atmalarına ruhsat veriyor ve özürleri
sebebiyle herhangi bir kefaret gerekmeyeceğini söylüyor. Ancak İmâm Mâlik,
bu durumda taş vakti içinde atılmadığından bir kurban kesilmesini müstehab
addetmiştir.
İmam-ı Malik'in, taşlama günleri içerisinde
taş atmayı akşama kadar unutan bir kimsenin akşamdan sonra hatırlaması
halinde, gece veya gündüz, ne zaman hatırlayacak olursa hemen atması
gerektiğine hükmeder. Ancak, "Mina'dan ayrılıp Mekke'ye geldikten sonra
hatırlayacak olursa bir kurban kesmesi vacib olur" der.
ـ3ـ وعن أبى الْبَدّاح
عاصم بن عَدِىِّ عن أبيه رَضِىَ اللّهُ َعَنْهُ ]أنّ رسولَ اللّه # أرْخَصَ
لِرِعَاءِ ا“بِلِ في البَيْتُوتَةِ عَنْ مِنىً يَرْمُونَ يَوْمَ النَّحْرِ
ثُمَّ يَرْمُونَ الْغَدَ وَمِنْ بَعدِ الْغَدِ لِيَوْمَيْنِ
ثُمَّ يَرْمُونَ يَوْمَ
النّفْرِ[. أخرجه ا‘ربعة.وقال مالك: تَفْسِيرُ ذلكَ فيما نرى واللّه أعلم:
أنَّهُمْ يرمون يوم النحر فإذا مضى اليومُ الذى يليه رموا من الغد وذلك يوم
النّفْر ا‘ول يرمون لليوم الذي مضى ثم يرمون ليومهم ذلك ‘نه يقْضى أحد شيئاً
حتى يجبَ عليه فإذا وجب عليه ومضى كان القضاء بعد ذلك. فإنْ بدا لهم في
النّفْر، فقد فرَغوا، وإنْ أقاموا إلى الغد رموا مع الناس يوم النّفْرِ اŒخر
ونَفرُوا .
3. (1448)-
Ebu'l-Beddâh Âsım İbnu Adiyy, babası Adiyy (radıyallahu anh)'den naklediyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) develerin çobanına, yevm-i nahrde taş
atmışlarsa, ertesi gün taş atmayıp develerle kalmaya, sonra da iki günlük
taş atmaya ve yevm-i nefrde atmaya ruhsat tanıdı."
AÇIKLAMA:
Bu rivayet, şeytan taşlama programında hacc
yapan çobanlara mahsus olmak üzere, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'in tanıdığı bir ruhsatı mevzubahis etmektedir. Ancak hemen
belirtelim ki, hadisi âlimler birbirinden farklı değerlendirmelere tâbi
tutmuşlardır. Mevzubahis olan farklılık, rivayetlerdeki ihtilâflar kadar,
hadisin ifadesindeki kapalılık ve esneklikten de kaynaklanmaktadır.
1) Bazı yorumculara göre, hadiste çobanların
şöyle taşlamasına cevaz verilmiştir: Zilhicce'nin 10'unda cemre-i Akabe
taşlaması yapacak, ertesi günü, yani 11 Zilhicce günü, hem o günün
taşlamasını, hem de bir gün sonrasının yani 12 Zilhicce'nin taşlamasını
beraberce yapacaktır. Böylece bir sonrası günün taşlamalarını öne almış
olacaktır. Hadisin, Tirmizî, Nesâî ve diğer bazı kitaplardaki vechi böyle
bir yoruma daha uygun.
رَخَّصَ
رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللّهِ وَسَلَّمَ لِرُ عَاءِ اْ“ِبِل فِى الْبيتُوتَةِ
اَنْ يَرْ مُوا يَوْمَ النَّحْرِ ثُمَّ يَجْمَعُوا رَمْىَ يَوْمَيْنِ بَعْدَ
يَوْمِ النَّحْرِ فَيَرْ مُوهُ فِى اَحَدِهِمَا
2) İmam Mâlik, hadisi, zâhirine muhalif bir
yoruma tâbi tutarak, farklı bir hükme gider. Muvatta'da şöyle der: "Bize
göre hadisin tefsiri, doğruyu Allah bilir ya, şöyledir: "Çobanlar yevm-i
nahrde yani 10 Zilhicce günü cemre-i Akabe'ye taşlarını atarlar. Sonra
sürülerinin başına dönerler. Yevm-i nahri tâkip eden gün, yani 11
Zilhicce'de taşlamayı terkeder. Bayramın üçüncü günü yani 12 Zilhicce'de
tekrar gelip taşlama yaparlar. Bu, acele edip, ilk iki günde gitmek
isteyenleriçin nefr-i evvel (birinci hareket) günüdür. Bu günde, hem taşları
atılmayan bir önceki günün, yani bayramın ikinci gününün taşlarını atar,
hem de içinde bulunduğu günün yani bayramın üçüncü gününün taşlarını atar.
İmam Mâlik'i bu yoruma sevkeden rivayet Süfyan-ı Sevrî tarafından
yapılmıştır: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), çobanlara bir gün atıp bir
gün bırakma ruhsatı tanıdı:
رَخَّصَ لِلرُّعَاءِ
اَنْ يَرْمُوا يَوًمَا وَيَدَعُوا يَوْماً
"İmam Mâlik der ki: "Hareket etmek (nefr)
dilerlerse artık iki günde acele etmişler grubunda olarak taşlama işini
bitirmişler demektir. Acele etmeyip de Mina'da ertesi güne kalmak dilerlerse
kalıp, diğer kalanlarla birlikte, sonuncu hareket (nefr-i âhir) günü
taşlamalarını tamamlarlar ve hareket ederler."
3) Hadisle ilgili olarak Hattâbî de şu
açıklamayı yapar: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), (hadisin sonunda
geçen) yevm-i nefr ile, büyük nefri (yani bayramın dördüncü gününü)
kasteder. Bu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın çobanlara tanıdığı bir
ruhsattır. Onlara bunu tanıdı, çünkü çobanlar malların hıfzına mecburdurlar.
Onlar da Mina'da yer edinip gecelemeye mecbur olsalar, halkın malları zâyi
olur. Çobanlardan başkasının hükmü, onların hükmünden ayrıdır. Âlimler,
çobanların taş atacakları günü tayin ve tesbitte ihtilâf etmişlerdir."
Hattâbî, böyle söyledikten sonra İmam Mâlik'in yukarıda kaydettiğimiz
görüşünü aynen naklettikten sonra şunu söyler: "İmam Mâlik böyle
hükmetmiştir, çünkü ona göre, hiç kimse, birşey üzerine vacib olmadan,
önceden onu ödeyemez."
Hattâbî sözüne devamla Şâfiî hazretlerinin de
İmam Mâlik gibi hükmettiğini, bazı âlimlerin de taşlamayı takdim veya te'hir
etme işinde çobanın muhayyer olduğuna hükmettiğini belirtir.
ـ4ـ وعن نافع أن ابن عمر
رَضِىَ اللّهُ َعَنْهُما كان يقول: ]منْ غَرَبَتْ لَهُ الشَّمسُ مِنْ أوْسِطِ
أيَّامِ التّشْرِيقِ وَهوَ بِمنىً فَ يَنْفُرْ حَتَّى يَرْمِى الجِمَارَ مِنْ
الْغَدِ[. أخرجه مالك .
4. (1449)-
Nâfi' anlatıyor: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) şöyle derdi: "Eyyam-ı
teşrikin ortası günü, güneş batmazdan önce Mina'dan ayrılmayan kimse ertesi
günü taşları atmadan ayrılmasın." [Muvatta, Hacc 214, (1, 407).]
AÇIKLAMA:
1427 numaralı hadiste genişçe açıklandığı
üzere, âyet-i kerimenin teşrî ettiği şekilde bayramın ikinci günü
taşlamalarını öğleden sonra yapıp bitiren bir kimse dilerse, üçüncü günkü
taşlamaya kalmadan Mina'dan ayrılabilir. Ancak, güneş batıp, akşam vakti
girmeden Mina hududunu çıkmış olması şarttır. Bu şartı yerine getirmeyen o
geceyi de Mina'da geçirip ertesi günkü taşlamaları da yaparak Mina'dan
ayrılır.