Teşrik Günü (Eyyâm-ı Teşrik):
Zilhicce'nin 11, 12 ve 13. günlerine teşrik günleri denir. Bu, bayramın 2,
3 ve 4. günlerine tekâbül eder. Beş vakit farz namazların arkasından teşrik
tekbirlerinin getirildiği arefe sabahından bayramın dördüncü günü akşamına
kadar olan 5 güne de teşrik günleri denir.
ـ1ـ عن يحيى بن سعيد
قال: ]خَرَجَ عُمَرُ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ الْغَدَاةَ يَوْمَ النَّحْرِ حِينَ
ارْتَفَعَ النَّهَارُ شَيْئاً فَكَبَّرَ وَكَبَّرَ النَّاسُ بِتَكْبِيرِهِ
ثُمَّ خَرَجَ الثَّانِيَةَ مِنْ يَوْمِهِ ذلِكَ بَعْدَ ارْتِفَاعِ النَّهارِ
فَكَبَّرَ فَكَبَّرَ النَّاسُ مَعَهُ بِتَكْبِيرِهِ. ثُمَّ خَرَجَ حِينَ
زَالَتِ الشَّمْسُ فَكَبَّرَ فَكَبَّرَ النَّاسُ مَعَهُ بِتَكْبِيرِهِ حَتَّى
يَتَّصِلَ التَّكْبِيرُ إلى المَسْجِدِ الحَرَامِ. فَيقُولُونَ كَبَّرَ عُمَرُ
رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ فَيُكَبِّرُونَ[ .
1. (1556)-
Yahya İbnu Said anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh) yevm-i nahrin
sabahında gündüz biraz yükselince çıkıp tekbir getirdi. Onun tekbiriyle
birlikte halk da tekbir getirdi. Aynı gün, gündüzün tamamen yükselmesinden
sonra ikinci defa çıkıp tekbir getirdi, halk da onunla birlikte tekbir
getirdi. Sonra güneşin zeval vaktinde çıkıp tekrar tekbir getirdi, halk da
onunla birlikte tekbir getirdi. (Getirilen) bu tekbir Mescid-i Haram'a kadar
ulaştı ve halk: "Hz. Ömer tekbir getirdi" deyip tekbir getirdiler." [Muvatta,
Hacc 205, (1, 404).]
ـ2ـ وعن ابن عمر رَضِىَ
اللّهُ عَنْهُما. ]أنّهُ كانَ يُكَبِّرُ في فُسْطَاطِهِ[. أخرجه البخارى في
ترجمة باب. وأخرجه مالك إلى قوله: فيكبرون .
2. (1557)-
İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'den anlatıldığına göre, "O, çadırının içinde
tekbir getirirdi." [Buhârî, İydeyn 12. (Tercüme'de muallak olarak kaydeder.
Ancak Buhârî, bunu İbnu Ömer'e değil, Hz. Ömer'e nisbet eder.)]
ـ3ـ وعن ميمونة رَضِىَ
اللّهُ عَنْها. ]أنَّهَا كَانَتْ تُكَبِّرُ يَوْمَ النَّحْرِ وَكَانَ
النِّسَاءُ يُكَبِّرْنَ خَلْفَ أبَانَ بنِ عُثْمَانَ[. أخرجه البخارى في ترجمة
باب .
3. (1558)-
Meymûne (radıyallahu anhâ)'dan anlatıldığına göre, "Yevm-i nahrde tekbir
getirir, kadınlar da Ebân İbnu Osmân'ın arkasından tekbir getirirlerdi."
[Buhârî, İydeyn 12.]
AÇIKLAMA:
1-
Kaydedilen bu üç hadis Mina'da hacıların getireceği teşrik tekbirleriyle
ilgilidir. Birinci hadis, Hz. Ömer'in yevm-i nahirde teşrik tekbirlerini ne
zaman ve nasıl başlattığını, halkın buna iştirakini vs. tanıtır. İkinci
hadise göre Hz. Ömer, çadırının içinde tekbir getirmekte, halk da dışarıdan
onu takip etmektedir. Üçüncü hadiste, kadınların da yüksek sesle tekbire
iştirak ettiğini belirtmektedir.
2-
İkinci ve üçüncü hadis, Buhârî'de muallak olarak, aynı babın başlığında bazı
ilâve ve bilgilerle beraberce kaydedilmiştir:"
Hz. Ömer (radıyallahu anh) Mina'da çadırında
tekbir getirir, onun tekbirini mescidde olanlar, sokaklarda olanlar işitir,
onlar da tekbir getirirlerdi. (Hep birlikte getirilen bu tekbirlerin
azametinden) Mina sarsılırdı. İbnu Ömer de o günlerde tekbir getirirdi,
namazların arkasında, yatağında, çadırında, otururken, yürürken (bu Mina)
günleri boyunca tekbir getirirdi. [Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
zevce-i pâkleri] Meymûne (radıyallahu anhâ) de yevm-i nahrde tekbir
getirirdi. Kadınlar da, (Emevî Halifesi Abdülmelik İbnu Mervan zamanında
Medine vâlisi olan) Ebân İbnu Osman İbni Affân'ın arkasından tekbir
getirirlerdi. Ömer İbnu Abdilaziz de teşrik gecelerinde erkeklerle mescidde
tekbir getirirdi."
Görüldüğü üzere Buhârî hazretleri, birkaç tane
rivayeti muallak olarak bir arada sunmuştur. İbnu Hacer, bunların mevsul
olarak bulundukları kaynakları tanıtır.
Teşrik tekbirlerinin zamanı, yeri, muhtevası
gibi bir kısım teferruatta ulemânın ihtilâf ettiğini belirterek ezcümle şu
bilgiyi sunar:
* Bu tekbirlerin yeri hususunda bâzıları
"namazların arkasında" demiş, bazıları, "nafilelerin arkasında değil,
farzların arkasında" demiştir.
* Bazıları, "Bu tekbiri sadece erkekler
getirir, kadınlar getirmez" der.
* Bazıları, "Teşrik tekbiri cemaatle
getirilir, münferiden getirilmez".
* Eda edilenlerde olur, kazaya kalanlarda
olmaz.
* Mukime vacibtir, müsafire değil.
* Şehirde oturana gerekir, köyde oturanlara
gerekmez, demiştir. Buhârî, bütün bu ihtimallerin hepsine yer verecek
rivayetleri seçmiştir.
Keza ulemâ, teşrik tekbirlerinin başlama ve
bitme zamanlarında da ihtilâf etmiştir:
* Arefe günü sabahından başlar, diyen olmuş;
* Arefe öğle namazıyla başlar, diyen olmuş;
* İkindi namazıyla başlar, diyen olmuş;
* Yevm-i nahrin sabah namazıyla başlar, diyen
olmuş;
* Yevm-i nahrin öğlesinde başlar, diyen olmuş;
Biteceği zamanla ilgili olarak da:
* Yevm-i nahrin öğlesine kadardır, diyen
olmuş;
* Yevm-i nahrin ikindisine kadardır, diyen
olmuş;
* İkinci günün öğlesine kadardır, diyen olmuş;
* Eyyam-ı teşrikin son gününün sabah vaktine
kadardır, diyen olmuş;
* Eyyam-ı teşrikin son gününün öğle vaktine
kadardır, diyen olmuş;
* Eyyam-ı teşrikin son gününün ikindi vaktine
kadardır diyen olmuş.
Beyhakî, İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un
ashabından bunları rivayet etmiştir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'tan
bu mevzuda hiçbir sâbit rivayet mevcut değildir.
Bu hususta Ashab'tan gelen rivayetlerin en
sahihi, Hz. Ali ve İbnu Mes'ud (radıyallahu anhümâ)'un sözleridir. Buna göre
teşrik tekbirleri, arefe günü sabahından eyyam-ı Mina'nın son gününe kadar
devam eder.
Tekbirin muhtevasına gelince, bu hususta en
sahih rivayeti Abdurrezzak kaydetmiştir. Ona göre tekbir şöyledir:
* Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber
kebiran.
* Bazı rivayetlerde şu ziyade vardır: Ve
lillahi'lhamd.
* Bazı rivayetlerde üç tekbire şu ilâve
edilmiştir: "Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh..." sonuna kadar.
* Bazılarında iki tekbirden sonra: "Lâ ilahe
illallahu vallahu ekber, Allahu ekber ve lillahi'lhamd" ilave edilmiştir.
Bu rivayet Hz. Ömer ve İbnu Ömer'den
gelmiştir.