ـ1ـ عن ابن عباس وعائشة رَضِىَ اللّهُ َعَنْهُم. ]أنَّ النَّبىَّ #: أخَّرَ
الطَّوَافَ يَوْمَ النَّحْرِ إلى اللَّيْلِ[. أخرجه أبو داود والترمذى.وفي
رواية أخرى: طَوَافَ الزِّيَارَةِ .
1. (1377)-
İbnu Abbâs ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm), yevm-i nahrde (Kurban'ın birinci günü) tavafı geceye te'hir
etti."
Bir başka rivayette: "....Ziyâret tavafını"
denmiştir. "...Beyt-i Atik'i tavaf etsinler" (Hacc 29) âyetiyle emredilen
tavaf bu tavaftır. [Ebu Dâvud, Menâsik 83, (2000); Tirmizî, Hacc 80, (920);
İbnu Mâce, Menâsik 77, (3059). Bu hadisi Buhârî, ta'lik olarak kaydetmiştir
(Hacc 129).]
AÇIKLAMA:
1- Ziyaret tavafı, haccın farz olan tavafıdır.
Arafat vakfesinden sonra yapılır. Buna ifâza tavafı da denir. Keza Tavâfu's-Sadr
ve Tavâfu'r-Rükn de denmiştir.
2- Bu rivâyet, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın tavafı yevm-i nahirde gündüzleyin yaptığına dair İbnu Ömer (ve
Cabir) (radıyallahu anhüm)'den yapılan müteakip rivayete muhaliftir.
Buharî, bu ihtilâfı şöyle te'lif etmek ister:
"İbnu Ömer ve Câbir hazretlerinin rivayetlerini ilk güne, İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ)'ın hadisini de diğer günlere hamletmek lâzımdır. Çünkü
İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) bir rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın Beytullah'ı eyyam-ı Minâda (Kurban günleri) ziyâret ettiğini
belirtirken, bir başka rivayette "Mina'da kaldığı müddetçe her gece ziyaret
ederdi" diye tasrih eder:
أَنَّ النَّبِىَّ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَزُورُ الْبَيْتَ
كُلَّ لَيْلَةٍ مَا اَقَامَ بِمِنًى
Şu halde, İbnu Abbâs'ın rivâyetini, müteâkip
günlere hamletmek gerekmektedir. Böylece Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın ilk gün ziyâret tavafını gündüzleyin yaptığı, müteakip nâfile
tavaflarını da geceleyin yaptığı anlaşılır ve rivayetler arasındaki ihtilâf
da kalkar.
ـ2ـ وعن نافع عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ َعَنْهُما. ]أنَّ رسولَ اللّه #: أفَاضَ
يَوْمَ النَّحْرِ ثُمَّ رَجَعَ فَصَلَّى الظُّهْرَ بِمِنىً[. أخرجه الشيخان
وأبو داود .
2. (1378)-
Nâfi, İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ)'den naklen diyor ki: "Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) yevm-i nahirde ifâza (ziyâret) tavafını yaptı,
sonra dönüp öğleyi Mina'da kıldı." [Buhârî, Hacc 129, Müslim, Hacc 335,
(1308); Ebu Dâvud, Menâsik 83, (1998.]
AÇIKLAMA:
Veda haccı ile ilgli olarak, Hz. Aişe ve Hz.
Câbir (radıyallahu anhümâ) tarafından rivayet edilen uzun hadiste,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın ifâza tavafı sırasında öğle namazını
Mekke'de kıldığı belirtilir, bu rivayette ise Mina'da kıldığı ifâde
edilmektedir. Ulemâ bu iki hadisten birini tercihte ihtilâf eder ve hattâ,
hadislerin sıhhati sebebiyle bâzıları tevakkufu tercih eder.
Nevevî der ki: "Bu hadis, tavafu'l-ifâza'nın
sübûtunu ifade eder. Ayrıca bu tavafı, yevm-i nahirde ve öğleden evvel
yapmanın müstehab olduğunu gösterir. Ulemâ bu ifâza tavafının haccın
rükünlerinden biri olduğu, bunsuz haccın câiz olmayacağı hususunda icmâ
eder. Ulemâ, keza bu tavafın, yevm-i nahirde taşlama, kurban ve traşdan
sonra yapılmasının müstehab olduğunda da ittifak eder, teşrik günlerinden
birinde yapmak şartıyla te'hirinin caiz olacağı, bu te'hir sebebiyle dem
(kurban cezası) gerekmeyeceği hususunda da icma eder.
Eyyam-ı teşrikten sonraya tehir eder ve fakat
îfa ederse, Şâfiîlere göre câizdir, herhangi bir ceza gerekmez. Cumhûr da bu
görüştedir. Ebû Hanife, Mâlik hazretleri, "Çok gecikecek olursa bir dem
(kurban) gerekir" diye hükmederler.