SADAKA VE KURBAN
Gönderen Kadir Hatipoglu - Temmuz 15 2021 01:00:00

 

                 AHİRET İÇİN YOL AZIĞI EDİNMEK' SADAKAVE KURBAN

Dünyaya gelişin asıl felsefesi ebedi yurt olan ahret için hazırlık yapmaktır.
Ahiret yurdu ancak dünyada yapılacak güzel işler ve salih amellerle kazanılabilir.

            İnsanoğlunun önünde sarp yollar, tehlikeli geçitler, aşılması zor dağlar ve uzun bir yolculuk vardır. Bu tehlikeli geçit ve uzun yolculuğun azığı ise ömür ve insana sunulan fırsatlardan istifade etmektir. Kimileri dünyada sadece ahiretleri için çalışırlar, kimileri de yatırımlarını sadece dünya makamları ve zevklerine yaparlar.

Hak yolcusu için her seviyede takva bir zâd-ı ahirettir.

وَتَزَوَّدُوا فَاِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى وَاتَّقُونِ يَآاُولِى اْلاَلْبَابِ

(Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvâdır. Ey akıl sahipleri! Benden (emirlerime muhalefetten) sakının..” (Bakara sûresi, 2/197) fehvâsınca, rıza ve rıdvana yürümeye niyet eden her irade eri, her zaman takva serasına sığınmalıdır.[1]

            Takva azığı Allah’ı tanımak, O’nu sevmek ve O’na itaatle meşgul olarak O’na muhalefetten sakınıp yasaklarından uzak durarak mâsivâdan uzaklaşmaktır. Bu dünyada hazırlanacak en iyi azık budur. Dünya hayatının devamı için hazırladığımız azıklar bizi, fani ve geçici bir azâbdan kurtarır. Çünkü dünya hayatı da, azığı da fanidir. Âhiret azığı ise insanı saf lezzetlere ulaştıran kalıcı bir özelliğe sahiptir.

            İnsana takva azığı kazandıracak olan vesile ise, Salih amellerdir. Dolayısıyla, başta namaz olmak üzere, Allah’a ibadet ve kullara şefkat yörüngesinde yapılan hayırlı işlerin hepsi mü’min için ahret azığıdır. Dünyadan sefer söz konusu olduğunda, ötelerin azığını ancak bizi o yola sürükleyen ve bize seyahat gücü veren Kudreti Sonsuzun ve onun resulünün mesajlarından öğrenebiliriz.

Ebu Zer (r.a.) hazretleri nakletmiştir. Resulullah (sav) şöyle buyurdu:

لَوْ اَرَدْتَ سَفَرًا اَعْدَدْتَ لَهُ عُدَّةً

Ya Eba Zer! Sefere çıkmak istediğinde onun için azık edinir misin?…

 Bu soru üzerine Ebu Zer hazretleri cevaben: 

 نَعَمْ “Evet” dedi.

Bu cevaba karşılık Peygamber Efendimiz (sav) Ebu Zer hazretlerine bir soru daha sordu:

فَكَيْفَ سَفَرُ طَرِيقِ الْقِيَامَةِ 

Peki, kıyamet yolu seferinde halin nasıl olacak?…

Yani ahiret için bir azık hazırladın mı? En kısa yolculuklara bile azıksız çıkılmıyor ise, en uzun ve en meşakkatli yol olan ahiret yolculuğuna hiç azıksız çıkılır mı? Ya da o yola azıksız çıkmayı düşünenler o yolda rahat edeceklerini nasıl zannederler? Efendimiz (sav) şöyle devam etti:

اَلاَ اُنَبِّئُكَ يَا اَبَا ذَرٍّ بِمَا يَنْفَعُكَ ذَالِكَ الْيَوْمُ

            Ya Ebe Zer! O gün sana fayda verecek azığı sana haber vermeyeyim mi?…

Bu hitap üzerine Ebu Zer hazretleri şöyle dedi:  

بَلَى بِاَبِى اَنْتَ وَ اُمِّى 

Anam babam sana feda olsun, evet haber ver…

Aslında Peygamber Efendimizin bu hitabı sadece Ebu Zer hazretlerine değildir. Bu hitap, ahiret azığı hazırlamak isteyen herkese, bu hitap bütün Müminleredir. O halde kim ahiret için bir azık hazırlamak istiyorsa hadis-i şerifin bundan sonrasına son derece dikkat etmeli ve Efendimizin (sav) haber verdiği amelleri azık olarak hazırlamanın peşine düşmelidir. Peygamber Efendimiz (sav) hadislerinin devamında ahiret azığı olacak beş amelden haber vermektedir.

صُمْ يَوْمًا شَدِيدَ الْحَرِّ لِيَوْمِ النُّشُورِ

Mahşer gününün dehşeti için sıcak günlerde oruç tut…

 Peygamber Efendimizin (sav) ahiret azığı olarak beyan buyurduğu birinci amel sıcak günlerde oruç tutmaktır. Bu oruç, kişiyi mahşer gününün dehşetinden koruyacak ve o günün dehşetine karşı sahibine bir kalkan olacaktır. Oruç ile ilgili bazı hadis-i şerifleri naklettiğimizde oruç ibadetinin Allah-u Teâlâ’nın katındaki kıymeti biraz daha iyi anlaşılacaktır:

Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor:. Resulullah (sav) şöyle buyurdu: 

قَالَ رَسُولُ اللّهِ: إنَّ فِي الجَنَّةَ بَاباً يُقَالُ لهُ الرَّيَّانُ َ يَدخُلُهُ إَّ الصَّائِمُونَ ، فَإِذَا دَخَلُوا أُغْلِقَ فََ يَدْخُلُ مِنْهُ أَحَدٌ

"Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez."[2]

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:

قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ صَامَ يَوماً فِي سَبِيلِ اللّهِ تَعَالَى جَعَلَ اللّهُ بَيْنَهُ وَبَيْنَ النّارِ خَنْدَقاً كَمَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَا‘رْضِ

"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim Allah Teâla yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar."[3]

Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilmiştir. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:

قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : كُلُّ عَمَلِ ابْنُ آدَمَ يُضَاعَفُ، الْحَسَنَةُ بِعَشْرِ أَمْثَالِهَا إِلَى سَبْعِمِائَةِ ضِعْفٍ. قَالَ اللّهُ تَعَالَى: إَِّ الصَّوْمَ فَإِنَّهُ لِى وَأنَا أَجْزِى بِهِ يَدَعُ شَهْوَتَهُ وَطَعَامَهُ مِنْ أَجْلِي: لِلصَّائمِ فَرْحَتَانِ، فَرْحَةٌ عِنْدَ فِطْرِهِ، وَفَرْحةٌ عِنْدَ لِقَاءِ رَبِّهِ، وَلَخُلُوفَ  فَمِ الصَّائِمِ أطْيَبُ عِنْدَ اللّهِ مِنْ رِيحِ المِسْكِ

"Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-kudsîde) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti.[4]

İKİNCİ AMEL İSE GECE KILINAN TEHECCÜD NAMAZIDIR

وَ صَلِّ رَكْعَتَيْنِ فِى ظُلْمَةِ الَّيْلِ لِوَحْشَةِ الْقُبُورِ

Kabrin vahşeti için karanlık gecelerde iki rekât namaz kıl…

            Peygamber Efendimizin (sav) ahiret azığı olarak beyan buyurduğu ikinci amel ise gece kılınan teheccüd namazıdır. Bu namaz kişiyi kabrin vahşetinden kurtaracak ve kabrinde sahibine munis bir dost olacaktır. Gece namazı ile ilgili bazı hadis-i şerifleri naklettiğimizde gece namazının Cenab-ı Hakk’ın katındaki kıymeti daha da iyi anlaşılacaktır:

Hz. Bilâl (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

قال رسولُ اللّهِ: عَلَيْكُمْ بِقِيَامِ اللّيْلِ، فإنَّهُ دَأْبُ الصَّالِحِينَ قَبْلَكُمْ، وَقُرْبَةٌ إلى رَبِّكُمْ، وَمَنْهَاةٌ عَنِ اثَامِ، وَتَكْفِيرٌ للسَيِّئَاتِ، وَمَطرَدَةٌ للِدَّاءِ عَنِ الجَسَدِ

"Size geceleyin kalkmayı tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaşayan sâlihlerin adetidir; Rabbinize yakınlık (vesilesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefârettir, bedenden hastalığı kovucudur."[5]

Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

قال رسولُ اللّهِ: يَعْقِدُ الشَّيْطَانُ عَلى قَافِيَةِ رَأسِ أحَدِكُمْ إذَا هُوَ نَامَ ثَثَ عُقَدٍ. يَضْرِبُ عَلى مَكَانِ كُلِّ عُقْدَةٍ، عَلَيْكَ لَيْلٌ طَوِيلٌ فَارْقُدْ. فإنِ اسْتَيْقَظَ فَذَكَرَ اللّهَ انْحَلَّتْ عُقْدَةٌ. فإنْ تَوَضَّأَ انْحَلَّت عُقْدَةٌ. فاِنْ صَلّى اِنْحَلّتْ عُقَدُهُ كُلُّهَا فَاصْبَحَ نَشِيطاً طَيِّبَ النَّفْسِ وَاِّ اَصْبَحَ خَبِيثَ النَّفْسِ كَسَْنَ

"Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her  düğümü atarken, düğüm yerine eliyle vurarak "üzerine uzun bir gece olsun, yat" dilediğinde bulunur. Adam uyanır ve Allah'ı zikrederse bir düğüm çözülür, abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve böylece canlı ve hoş bir hâlet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde habis ruhlu (içi  kararmış) ve uyuşuk bir halde sabaha erer."[6]

Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

رَحِمَ اللّهُ رَجًُ قَامَ مِنَ اللَّيْلِ فَصَلّى وَأيْقَظَ امْرَأتَهُ فإنْ أبَتْ نَضَحَ في وَجْهِهَا المَاءَ. رَحِمَ اللّهُ امْرَأةَ قَامَتْ مِنَ اللَّيْلِ فَصَلَّتْ وَأيْقَظَتْ زَوْجَهَا فإنْ أبَى نَضَحَتْ في وَجْهِهِ المَاءَ

"Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da uyandıran, hanımı imtina ettiği takdirde yüzüne su döken kula rahmetini bol  kılsın. Allah, geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, kocası imtina edince yüzüne su döken kadına da rahmetini bol kılsın."[7]

ÜÇÜNCÜ AMEL İSE HACDIR

وَ حُجَّ حَجَّةً لِعَظَائِمِ اْلاُمُورِ  

Büyük hadiseler için haccet…

 Peygamber Efendimizin (sav) ahiret azığı olarak beyan buyurduğu üçüncü amel ise hacdır. Hac, bizleri bekleyen büyük hadiseler için çok güzel bir azıktır. Şimdi, hac ile ilgili bazı hadis-i şerifleri naklederek haccın ne kadar güzel bir azık olduğuna işaret edelim:

Sehl İbnu Sa'd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki

قال رسولُ اللّه: مَامِنْ مُسْلِمٍ يُلَبِّى إّ لُبَّى مَا

عَنْ يَمِينِهِ وَشِمَالِهِ مِنْ حَجَرٍ اَوْ شَجَرٍ أوْ مَدَرٍ حَتَّى تَنْقَطِعَ ا‘رْضُ مِنْ ههُنَا وَههُنَا

"Telbiyede bulunan hiç bir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın, bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son hududuna kadar devam eder."[8]

İbnu  Abbâs (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki

قال رسولُ اللّه #: تَابِعُوا بَيْنَ الحَجِّ وَالْعُمْرَةِ فإنَّهُمَا يَنْفِيَانِ الذُّنُوبَ كَمَا يَنْفِى الْكِيرُ خَبَثَ الحَدِيدِ

"Haccla umrenin arasını birleştirin. Zîra bunlar günahı, tıpkı körüğün demirdeki pislikleri temizlemesi gibi temizler."[9]

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki

الْعُمْرَةُ إلى الْعُمْرَةِ كَفَّارَةٌ لِمَا بَيْنَهُمَا، وَالحجُّ المَبْرُورُ لَيْسَ لَهُ جَزَاءٌ إَّ الجَنَّةَ

"Bir umre, diğer umreye arada işlenenler için kefarettir. Hacc-ı Mebrûr'un karşılığı cennetten başka bir şey olamaz!"[10]

DÖRDÜNCÜ AMEL MİSKİNLERE SADAKA VERMEKTİR

وَ تَصَدَّقْ بِصَدَقَةٍ عَلَى مِسْكِينٍ

Miskinlere sadaka ver…

Peygamber Efendimizin (sav) ahiret azığı olarak beyan buyurduğu dördüncü amel miskinlere sadaka vermektir. Hz. Ali hazretleri sadakanın kıymetine şöyle dikkat çekmişlerdir: Sadaka sahibinin elinden çıkıp fakirin eline girdiğinde beş şey söyler:

1- Ben az idim sen beni çoğalttın.

2- Ben küçük idim sen beni büyüttün.

3- Ben sana düşman idim sen beni kendine dost yaptın.

4- Ben fani idim seni beni baki yaptım.

5-  Sen beni beklerdin, şimdi ise ben seni bekleyeceğim.

Hz. Ali (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:  بَادِرُوا بِالصَّدَقَةِ فَإِنَّ الْبََءَ َ يَتَخَطَّاهَا

"Sadaka vermede acele edin. Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez."[11]

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

مَا نَقَصَ مَالٌ مِنْ صَدَقَةٍ، وَمَا زَادَ اللّهُ عَبْدًا بِعَفْوٍ إَِّ عِزًّا، وََ تَوَاضَعَ عَبْدٌ للّهِ إَِّ رَفَعَهُ اللّهُ

* "Mal sadaka ile eksilmez."

* "Allah affı sebebiyle kulun izzetini artırır."

* "Allah için mütevazî olan bir kimseyi Allah yüceltir."[12]

Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir gün:

أَيُّ الصَّدَقَةِ أَفْضَلُ؟

"Ey Allah'ın Resûlü! dendi, hangi sadaka daha üstündür?"

قَالَ: جُهْدُ الْمُقِلِّ، وَابْدَأْ بِمَنْ تَعُولُ

            "Fakirin cömertliğidir. Sen bakımıyla mükellef olduklarından başla."[13]

Adiyy İbnu Hatim (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

اِتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةِ

"Yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun" buyurdu."

BEŞİNCİ AMEL HAKKI SÖYLEMEK

اَوْ كَلِمَةُ حَقٍّ تَقُولُهَا اَوْ كَلِمَةُ شَرٍّ تَسْكُتُ عَنْهَا

Ya hakkı söyle veya kötü sözü söyleme…

Peygamber Efendimizin (sav) ahiret azığı olarak beyan buyurduğu beşinci amel hakkı söylemek ve gıybet, yalan, dedikodu ve malayani gibi kötü sözleri söylememektir.

Allah’u Teala şöyle Buyuruyor

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

“Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.”[14]

Abdullah İbni Mes’ud radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle buyurdu:

إِنَّ الصَّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الجَنَّةِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ ليصْدُقُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاً ، وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً

“Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.”[15]

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَاليَوْمِ الآخِرِ فَليقُلْ خَيْراً ، أوْ ليَصْمُتْ

"Allah'a ve âhiret gününe inanan, ya hayır söylesin ya da sussun."[16]

Ebû Mûsâ radıyallahu anh şöyle dedi:

قُلْتُ يا رَسُولَ اللَّهِ أيُّ المُسْلِمِينَ أفْضَلُ؟ قال : « مَنْ سَلِمَ المُسْلِمُونَ مِن لِسَانِهِ وَيَدِهِ

- Ey Allah'ın Resûlü! Hangi müslüman en üstündür? diye sordum.

- "Dilinden ve elinden müslümanların emniyette olduğu kimse"[17] cevabını verdi.

AHİRET AZIKLARINDAN BİRİDE KURBAN KESMEKTİR.

Zeyd İbnu Erkam radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın ashabı:

يَا رَسُولَ للّهِ! مَا هذِهِ ‘ضاحِيُّ؟ قَالَ: سِنَّةُ أبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ قَالُوا: فَمَا لَنَا فِيَها؟ يَا رَسُولَ للّهِ! قَالَ: بِكُلِّ شَعَرَةٍ حَسَنَةٌ قَالُوا: فَالصُّوفُ؟ يَا رَسُولَ للّهِ! قَالَ: بِكُلِّ شَعَرَةٍ مِنَ الصُّوفِ حَسَنَةٌ

"Ey Allah'ın Resûlü dediler, bayram günü kesilen şu kurban nedir?"

"Bu babanız İbrahim aleyhisselâm'ın sünnetidir" buyurdular. Ashab: "Pekiyi, kurban kesmede bize ne gibi sevap var ey Allah'ın Resûlü!" dediler.

"Kurbanın her bir kılı için bir sevap" buyurdular. Ashab tekrar: "(Kesilen kurban, koyun kuzu gibi) yünlü ise ey Allah'ın Resûlü (sevap nasıl olacak)?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm: "Yünün her bir kılı için de bir sevap var!"[18] buyurdular.

Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki

قال رسولُ اللّه #: مَا عَمِلَ آدَمِىٌّ عَمًَ يَوْمَ النَّحْرِ أحَبَّ إلى اللّهِ تَعالى مِنْ إهْرَاقِهِ الدِّمَاءَ، إنَّهَا لَتَأتِى يَوْمَ الْقِيَامَةِ بُقُرُونِهَا وَأشْعَارِهَا

وأظَْفِهَا، وَإنَّ الدَّمَ لَيَقَعُ مِنَ اللّهِ تَعالى بِمَكَانٍ قَبْلَ أنْ يَقَعَ في ا‘رْضِ فَطِيبُوا بِهَا نَفْساً

. أخرجه الترمذى.وزاد رزين: وَإنَّ لِصَاحِبِ ا‘ضْحِيَةِ بِكُلِّ شَعْرَةٍ حَسَنَةً .

 

"Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla, gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır.  Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin."

 

Rezîn şunu ilave etmiştir: "Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır." [19]

 

 

 

 

                                                                                 Kadir HATİPOĞLU
                                                                                                                          www.islamdahayat.com

 


 

[1] Fethullah Gülen Kalb İbresi, s. 54-55

[2] Buharî, Savm: 4, Bed'ü'l- Halk: 9

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/425.

[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/419.

[5] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/302.

[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/310.

[7] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/309-310

[8] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:5/281.

[9] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:5/282.

<

islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler