Ömür Sarf edildiği Yere Göre Değer Kazanır
Gönderen Kadir Hatipoglu - Eylül 08 2021 01:00:00

Vaaz Resimleri: w.jpg

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Her insan değerli olmak, karşısındakilerden değer görmek ister. Büyük adam olmak, saygınlık görmek, önemsenmek, itibar ve iltifat görmek arzusu insanların fıtratında var. İnsanın toplum ve diğer insanlar katında değer görmesi kadar, diğer kişilere neye göre değer vereceği konusu da önemlidir.

Burada cevaplanması gereken soru, insanlara neye göre değer ve önem atfedileceği konusudur. İnsan, nasıl değerli ve saygın bir kişi olabilir, büyüklüğün ve küçüklüğün ölçüsü nedir?

Küçük bir sivrisinek, ilahlık dava eden Nemrut'u kafasını taş duvarlara çarpa çarpa öldürdü… Gözle göremediğimiz mikroplar, nice dev pehlivanları bir daha kalkmamak üzere yerlere serdi… Karınca, Firavunun sarayını başına yıktı… Nice zenginler, bugün toprağın altında garip garip çürüyor ve servetleri onları ölümden ve çürümekten koruyamıyor… Nice şan şöhret sahibinin bugün ismi dahi hatırlanmıyor, anılmıyor…

مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا

“ Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır.” Fatır 10

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ.   ثُمَّ رَدَدْنَاهُ أَسْفَلَ سَافِلِينَ

            “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.  Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.” Tin:4-5

Mevlana Hazretleri: “ İnsanın değeri, aradığı şeye göredir.” der. Yani insan, bu hayatı yaşamakla ulaşmak istediği hedefinin büyüklüğü oranında değerli veya değersizdir..

Mevlana Hazretleri: “Öyle insanlar gördüm ki, üzerinde elbise yoktu; öyle elbiseler gördüm ki, içinde adam yoktu.” diyerek dış görünüşüne bakarak insanlar hakkında hüküm vermenin yanlışlığına dikkat çekmektedir.

Bu konuda Anadolu'da da halk arasında meşhur bir deyiş var: İbrahim Hakkı Hazretlerinin değişi ile  “Harabat ehlini hor görme Şakir; defineye malik viraneler var.” denir

Büyük adam, her hareketinin, her an zapt edildiğini bir an dahi aklından çıkarmayarak, her anının hesabını vereceğinin dikkat ve şuuru ile  اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُون     hakikatinin idrâki içinde bulunan adamdır.

Allah dostlarından birine bu edebi nereden öğrendin diye sormuşlar? Edepsizden diye cevap vermiş. Nasıl oldu diye sormuşlar? İçki içenlerin yanına yaklaşmak istedim sarhoş dediler banada derler diye oradan kaçtım,kumar oynayana kumarbaz dediler banada derler diye oradan kaçtım,kötü niyetli insanların yanına varmak istedim onlar,ahlaksız- edepsiz dediler banada derler diye oralardan kaçtım. Velhasıl  kaçtığım her kötülük beni edeb  sahibi yaptı demiş.

عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « لاَ تَزُولُ قَدَمَا ابْنِ آدَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مِنْ عِنْدِ رَبِّهِ حَتَّى يُسْأَلَ عَنْ خَمْسٍ

Rasulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir kul kıyamet gününde şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılmaz.

عَنْ عُمْرِهِ فِيمَا أَفْنَاهُ وَعَنْ شَبَابِهِ فِيمَا أَبْلاَهُ وَمَالِهِ مِنْ أَيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفِيمَ أَنْفَقَهُ وَمَاذَا عَمِلَ فِيمَا عَلِمَ »

1-Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden,

2-Gençliğini nerede yıprattığından,

3-Malını nereden kazanıp

4-Nerede harcadığından,

5-Bildiği ile amel edip etmediğinden.”       (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1.)

Etikete göre gösterilenler: İnsanlar yaptığı işe göre isim alırlar.Kıyamet günüde o isimle çağrılırlar.

 يَوْمَ نَدْعُو كُلَّ أُنَاسٍ بِإِمَامِهِمْ

“ Her insan topluluğunu o gün önderleri ile birlikte çağıracağız”    İsra 71

 يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا

            “Yazık bana! Keşke falancayı (batıl yolcusunu) dost edinmeseydim” Furkan 28

 وَتَرَىٰ كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً ۚ كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَىٰ إِلَىٰ كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

“ O gün her ümmeti, diz çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır, (onlara şöyle denilir:) "Bu gün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksınız!"  Casiye 28

İnsan gibi yaşadığını zanneden öyle insanlar vardırki kıyamette kalplerinde gizledikleri hal ile haş rolunurlar…

 فَلَمَّا عَتَوْا عَنْ مَا نُهُوا عَنْهُ قُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِئِينَ

“ Kendilerine edilen yasakları aşınca, onlara: "Aşağılık birer maymun olun" dedik.”  Araf 166

 فَجَعَلْنَاهَا نَكَالًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ

            “Biz bunu (maymunlaşmış insanları), hadiseyi bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, müttakiler için de bir öğüt vesilesi kıldık.”  Bakara 66

قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَىٰ شَاكِلَتِهِ

            “De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebinegöre iş yapar.”. İsra 84

Allah c.c. bildiği halde, musalla taşında insanlardan şehadet ister kişiyi ona göre değerlendireceğini bildirir, yani insanlar nazarında nasılsan ahrette öyle dirileceksin.

             Toprağa attığın tohum ne ise topraktan o filizlenir, insanda toprağa nasıl girdiyse öylece haşr olur.

 وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَىٰ . قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَىٰ وَقَدْ كُنْتُ بَصِيرًا . قَالَ كَذَٰلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا ۖ وَكَذَٰلِكَ الْيَوْمَ تُنْسَىٰ

            “Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. . O: Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakikaten görür idim!, der. . (Allah) buyurur ki: İşte böyle. Çünkü sana ayetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!” Taha 124-126

 وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌ . إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ . وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌ . تَظُنُّ أَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ

“Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).  Yüzler de vardır ki, o gün buruşacaktır;  Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezeceklerdir.” Kıyame 22-25

قَالَ رَسُولُ اللّهِ: مَا مِنْ دَاعٍ دَعَا الى شَىْءٍ إَّ كَانَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مُوْقُوفاً َزِماً بِهِ َ يُفَارِقَهُ وَإنْ دَعَا رَجُلٌ

Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: "Resulullah (s.a.s.) buyurdular ki:"Bir kimseyi (küfür veya günah gibi) bir şeye  çağıran hiç kimse yok ki kıyamet günü, o çağırdığı şeyle birlikte tevkif edilmemiş olsun. Mutlaka onunla ayrılmaz şekilde  beraberdir. Bir adam bir adamı (bir şeye) davet etmiş olsa dahi [Tirmizî, Tefsir, Saffat, (3226).]

 قَال:أَلَاإنَّهُ يُنْصَبُ لِكُلِّ غَادِرٍ لِوَاءٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِقَدْرِ غَدْرَتِهِ

Ebu Saidil-Hudrî (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir gün Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm “Haberiniz olsun! Kıyamet günü, her bir vefasız için vefasızlığı nisbetinde bir bayrak dikilecektir”. Buyurdular [Tirmizî, Fiten 26, (2192).]

 وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

“ O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”  Araf 8

 هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِۖ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ

            “(O zaman şöyle denir:) Bu, ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.” Mürselat 38

Değerli Kardeşlerim

Yaşarken fikriniz ne ise, ölürken zikriniz o olur! Seksen sene hayatı ibadetle geçen bir abid, gözlerini kapatmış herkesin umudunu kestiği bir anda.

-  Oğlum Arif! Çabuk ibriği getir, abdest alacağım, baksana ezan okunuyor, cemaate yetişmeliyim... Bir-iki saniye sonra sanki oğlu ibriği getirmiş; yumuk gözlü zat, zor aldığı nefesle, hayâlen elini kolunu yıkamaya başlamıştı. Bu sırada abdestini almış, hattâ camiye  girip safa da geçmiş, işte imamla birlikte ilk tekbirini de alıyordu: - Allahü Ekber! Der ve ruhunu teslim eder..

Rebî bin Haysem -rahmetullâhi aleyh- bu husustaki bir müşâhedesini şöyle nakleder:

“Bir keresinde can çekişen bir adamın yanında bulunmuştum. Ben; “Lâ ilâhe illallâh!” deyip telkin verdikçe o, sanki kelime-i tevhîdi duymuyor, para sayar gibi parmaklarıyla birtakım hesaplar yapıyordu.” İşte bu hikmete binâendir ki eskiler; «Su testisi su yolunda kırılır...» demişlerdir.

Kur’ân-ı Kerîm, son nefesinde ebedî kurtuluşa erme mücâdelesi veren îman kahramanlarını ve nâil oldukları mükâfatları, birer ibret levhası hâlinde sergilemektedir. Bunlardan biri de Ashâb-ı Karye’den Habîb-i Neccâr’dır. O sâlih zât, îmânı ve irşâdı sebebiyle taşlanarak katledilmişti. Fakat bu dünyaya âit perdelerin kapandığı son nefesinde, gideceği âleme âit perdeler açılıp nâil olacağı lutuflar kendisine gösterilince o, kavminin gafletine acıyarak

 قَالَ يَا لَيْتَ قَوْمِي يَعْلَمُونَ

“...Keşke kavmim bunu bilseydi!..” (Yâsîn, 26)  dedi. Zîrâ kendisine, fânî âlemdeki taşlanmasının karşılığında sonsuz bir saâdet bahşedilmişti.

Muhterem Kardeşlerim

وعن ابن عباس رضى االله عنھما ان جبریل علیھ السلام جاء الى النبي صلى االله علیھ وسلم فقال

İbni Abbas r.a. dan:  Cibril Aleyhisselâm, bir defasında Efendimiz (s.a.v.) hazretlerine geldi. Ve:

یا محمد ان ربك یقرئك السلام وھو یقول ما لى أراك مغموما حزینا قال علیه السلام

-”Ya Muhammed (s.a.v.)! Rabbin sana selâm ediyor! Ve buyuruyor:-”Seni neden kederli ve mahzun görüyorum!” Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:

یا جبریل طال تفكرى فى أمتي یوم القیامة) قال أفي امر اھل الكفر أم اھل الإسلام فقال (یا جبریل فى امر اھل لا اله  الا االله محمد رسول االله) فاخذ بیده حتى اقامه الى مقبرة بنى سلمة

-”Ya Cebrail! Ümmetim hakkında tefekkür ettim, düşüncelerim uzadı…!” Cebrail Aleyhissefâm sordu: -”İslâm ehli hakkında mı yoksa küfür ehli hakkında mı?” Efendimiz {s.a.v.) hazretleri buyurdular:İslam ehli.Cebrail Aleyhisselâm, Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin mübarek ellerinden tuttular. Seleme oğullarının kabristanlığına götürdüler.

ثم ضرب بجناحه الایمن على قبر میت قال

Cebrail Aleyhisselâm sağ kanadıyla bir ölünün mezarına vurdu. Ve ona:

قم بإذن االله فقام الرجل مبیض الوجه وھو یقول لا اله الا االله محمد رسول االله

-”Allah’ın izniyle kalk!” buyurdu.Beyaz (ve nurânî) yüzlü bir adam mezardan çıktı. Mezarından çıkarken;

-”    لا اله الا االله محمد رسول االله    !!,diyordu.

فقال جبریل عد الى مكانك فعاد كما كان

Cebrail Aleyhisselâm ona: ”Dön (yerine)” buyurdu.

ثم ضرب بجناحه الأیسر فقال

Sonra Cebrail Aleyhisselâm sol kanadıyla başka bir mezara vurdu ve ona da:

قم بإذن االله فخرج رجل مسود الوجه ارزق العینین وھو یقول

-”Allah’ın izniyle kalk!” buyurdu.0 mezardan, yüzü simsiyah, gözleri mavi, bir adam çıktı. Adam mezarından çıkarken şöyle diyordu.

وا حسرتاه وا ندامتاه فقال له جبریل عد الى مكانك فعاد كما كان ثم قال

-”Yazıklar oisun bana! Vay benim hasretim! Vay benim pişmanlığım!“…Sonra Cebrail Aleyhisselâm ona:-”Dön (yerine)” buyurdu. O da daha önce olduğu gibi ölü olarak mezarına girdi. Sonra Cebrail Aleyhisselâm:

یا محمد على ھذا یبعثون یوم القیامة وعند ذلك

-”Ya Muhammed (s.a.v.)! İşte kıyamet günü böyle dirileceklerdir!” dedi.

قال رسول االله صلى الله علیھ وسلم

Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.) hazretleri buyurdular:

تموتون كما تعیشون وتبعثون كما تموتون

-”Yaşadığınız gibi ölürsünüz ve öldüğünüz gibi de diriltileceksiniz!“ ( İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 2/264)

Değerli Kardeşlerim

Şu hâdise bu hakîkati ne güzel îzah eder:

Behlül Dânâ Hazretleri, yol üzerindeki bir vîrânenin yıkılmak üzere olan iyice eğilmiş duvarına bakıp âkıbetini tefekküre dalardı. Yine bir gün endişe ile bakarken duvar birden çöküverdi. Behlül Dânâ Hazretleri’nin yüzünü bir sürur ifâdesi kapladı. Onun bu sevincine mânâ veremeyen insanlar merakla sebebini sorduklarında:

“−Görmediniz mi, duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!” dedi.

“−Peki bunda şaşılacak ne var?” dediklerinde ise şu hikmetli cevâbı verdi:

“−Mâdem dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce Hakk’a varırım. Ey ahâlî! Rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi artıralım ki, başka yönlere yıkılmayalım

قَالَ رَسُولُ اللّهِ: يُؤْتَى بِالْعَبْدِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ. فَيَقُولُ اللّهُ تَعالى لَهُ: ألَمْ أجْعَلْ لَكَ سَمْعاً وَبَصَراً وَماً وَوَلداً، وَسَخَّرْتُ لَكَ ا‘نْعَامَ وَالْحَرْثَ، وَتَرَكْتُكَ تَرْأسُ وَتَرْبَعُ؟ أكُنْتَ تَظُنُّ أنَّكَ كُنْتَ مُقِيَّ يَوْمَكَ هذا؟ فَيَقُولُ: فَيَقُولُ لَهُ: الْيَوْمَ أنْسَاكَ كَمَا نَسِيتَنِي

Ebu Saîd ve Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyorlar: "Resulullah (s.a.s.) buyurdular ki: "Kıyamet günü kul (hesap vermek üzere huzur-u İlahîye) getirilir. Allah Teala hazretleri:

"Ben sana kulak, göz, mal ve evlat vermedim mi? Sana hayvanları ve ekimi musahhar kılmadım mı? Seni bunlara baş olmak, onlardan istifade etmek üzere serbest bırakmadım mı? Acaba, benimle bugünkü şu karşılaşmanı hiç düşündün mü?" diye soracak. Kul da: "Hayır" diyecek. Allah Teala hazretleri: "Öyleyse bugün ben de seni  unutacağım, tıpkı senin (dünyada)  beni unuttuğun gibi!" buyuracak." (Tirmizî, Kıyamet 7)

Hiç Kimse Elbisesinden, Etiketinden Dolayı Mükemmel İnsan Olamaz. İnsanın Şerefi İlim Ve Edep Sahibi Olmasındandır. .

            İnsan bulunduğu topluma göre isim alır

يا رسول اللَّه كَيْفَ تَقُولُ في رَجُلٍ أَحبَّ قَوْماً وَلَمْ يلْحَقْ بِهِمْ ؟ فقال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « المَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ

Abdullah İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:- Ey Allahın Resûlü, bir topluluğu seven fakat onların işlediği amelleri işleyemeyen bir insan hakkında ne buyurursunuz? dedi. Hz.  Peygamber de:– “Kişi, sevdiği ile beraberdir” cevabını verdi.

الرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ ، فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكمْ مَنْ يُخَالِلُ

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: “İnsan, dostunun yaşayış tarzından etkilenir. O halde her biriniz  dost edineceği kişiye dikkat etsin!

إِنَّما مثَلُ الجلِيس الصَّالِـحِ وَجَلِيسِ السُّوءِ . كَحَامِلِ المِسْكِ ، وَنَافِخِ الْكِيرِ

“İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer:

وَلَا تُخْزِنِي يَوْمَ يُبْعَثُونَ

“İbrahim (sa)ın duası: (İnsanların) dirilecekleri gün, beni mahcup etme.” Şuara 87

Hâttâ Yûsuf -aleyhisselâm-’ın Cenâb-ı Hakk’a:

تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ

“…(Ey Allâh’ım!) Benim canımı müslüman olarak al ve beni sâlihler zümresine ilhâk eyle!” (Yûsuf, 101) diye ilticâ etmesi, bizler için son derece ibretlidir



islam ve Hayat,Güncel Vaaz ve Hutbeler