ZİKİR, DUA, TEVBE VE
İSTİĞFAR
Ebu Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Aziz ve Celil Allah şöyle
buyurur: Ben kulumun beni zannettiği gibiyim. Kulum beni anarken ben muhakkak
onunla beraber bulunurum. Eğer o beni gönlünde gizlice zikrederse, ben de onu
gönlümde zikrederim. Eğer o beni bir cemaat içinde zikrederse, ben de onu o
cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde zikrederim. Kulum bana bir karış
yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Kulum bana bir arşın yaklaşırsa, ben
ona bir kulaç yaklaşırım. o bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak varırım."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4832
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Allah'ın kendine has doksan dokuz ismi vardır. Her kim
bunları ezberlerse Cennete girer. Şüphesiz Allah tektir, teki sever"
buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4835
Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz dua ettiği zaman azimli ve
kararlı olsun. Ve sakın: Allahım, dilersen bana ver! demesin. Çünkü Allah'ı
zorlayacak (hiç bir kuvvet) yoktur" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4837
Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz dua ettiği zaman sakın: Allahım,
dilersen beni affet demesin. Kesin, kararlı ve azimli istesin, rağbeti
büyültsün. Çünkü Allah'a, vereceği hiçbir şey büyük gelmez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4838
Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Sizden biriniz başına
gelen herhangi bir zarardan dolayı sakın ölümü temenni etmesin. Mutlaka
isteyecekse: Allahım, yaşamak benim için hayırlı ise beni yaşat. Benim için
ölmek hayırlı ise beni öldür! desin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4840
Habbab (r.a.) rivayetinde Kays b. Ebu Hazım şöyle dedi:
Habbab'ın (r.a.) yanına hasta ziyareti için girmiştik. Karnına yedi dağlama
yapılmıştı. Habbab hastalığının şiddetli ızdırabını ifade ederek: Eğer Allah
Resulü bizim ölümü istememizi yasaklamış olmasaydı muhakkak ölümü isterdim,
dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4842
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu: "Sizden hiç biriniz ölümü temenni etmesin ve
ölüm kendisine gelmeden evvel ölümü dilemesin. Çünkü biriniz öldüğü zaman ameli
kesilir. Ve muhakkak ki ömür, Müminin ancak hayrını artırır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4843
Ubade b. Samit'ten rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a kavuşmayı severse,
Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmayı istemezse, Allah da
ona kavuşmayı istemez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4844
Hz. Aişe (r.ah.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Her kim Allah'a
kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmaktan
hoşlanmazsa, Allah da ona kavuşmayı hoş görmez," buyurdu. Ben: Ey Allah'ın
Peygamberi, bu, ölümden hoşlanmamak mıdır? Öyle ise bizler hepimiz ölümden
hoşlanmayız dedim. Bunun üzerine Allah Resulü: "Öyle değil, lâkin Mümin Allah'ın
rahmeti ile, rızası ile ve Cenneti ile müjdelendiği zaman, Allah'a kavuşmayı
sever, Allah da o mümin kula kavuşmayı sever. Kâfir olan ise Allah'ın azabı ile,
hoşnutsuzluğu ile müjdelendiği zaman Allah'a kavuşmaktan hoşlanmaz, Allah da ona
kavuşmaktan hoşlanmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4845
Ebu Musa (r.a.)
Hz. Peygamber'in (a.s.): "Her kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona
kavuşmayı sever. Her kim de Allah'a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah da ona
kavuşmaktan hoşlanmaz" buyurduğunu bildirmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4848
Enes'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) müslümanlardan zayıflıktan kuş yavrusu kadar kalmış hasta
bir kimseyi ziyaret etti. Allah Resulü ona: "Sen Allah'a herhangi bir şeyle dua
ediyor, yahut sadece Allah'tan bir şey istiyor muydun?" dedi. Evet, ben: Allahım!
Bana Ahirette bir ceza verecek isen o cezayı bana dünyada ver diye dua ediyordum
dedi. Bunun üzerine Allah Resulü: "Sübhanallah! Ona takat getiremezsin (yahut
senin buna gücün yetmez) sen: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, Ahirette de
iyilik ver ve bizi ateş azabından koru!diye dua etsen ya" buyurdu. Müteâkiben o
hasta için Allah'a dua etti, Allah da şifasını verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4853
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetinde Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu:
"Allah Teala'nın yeryüzünde seyahat eden bir takım fazla melekleri vardır.
Bunlar zikir meclislerini araştırırlar. İçinde Allah'ın zikredildiği bir meclis
bulduklarında onlarla beraber otururlar ve birbirlerini kanatları ile
kuşatırlar. Ta ki onlarla sema arasındaki mesafeyi doldururlar. Cemaat
dağıldığında, yükselip semaya çıktıkları zaman Aziz ve Celil olan Allah onları
pek iyi bildiği halde meleklere: "Sizler nereden geldiniz?" diye sorar.
Melekler: Biz yeryüzünde senin bir takım kullarının yanından geldik ki onlar
seni tesbih ediyorlar, seni tekbir ediyorlar, tehlilde bulunuyorlar, sana hamd
ediyorlar ve senden istiyorlar derler. Allah: Benden ne istiyorlar? buyurur.
Melekler: Senden Cennetini istiyorlar derler. Allah: Onlar benim Cennetimi
görmüşler mi? buyurur. Melekler: Hayır, Rabbimiz! Eğer onlar Cennetimi görmüş
olsalardı nasıl olurdu? buyurur. Melekler: Senden eman dilerler, derler. Benden
niçin eman diliyorlar? diye sorar. Senin Cehenneminden Ya Rabbi! diye cevap
verirler. Onlar benim Cehennemimi görmüşler mi? der. Hayır, cevabını verirler.
Acaba Cehennemimi görmüş olsalar ne yaparlar? der. Senin mağfiretini talep
etmektedir derler. Bunun üzerine Allah: Ben onlara mağfiret eyledim. Onlara
bütün istediklerini ihsan ettim ve eman istedikleri şeyden de kendilerine eman
verdim buyurur. Melekler: Ya Rabbi! O zikredenlerin içinde günahı çok olan filan
kimse de vardı. Sadece oradan geçiyordu da onlarla beraber oturuvermiştir
derler. Allah: Ben onu da mağfiret ettim. O cemaat öyle kemal sahibi kimselerdir
ki onlarla beraber oturan kimseler şaki olamaz! buyurur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4854
Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim günde yüz kere Bir ve ortaksız
olarak Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd onundur, o
herşeye kadirdir! derse bu dua o kimse için on köle azat etme sevabına denk
olur. Ve kendisine yüz hasene yazılır, yüz günah da silinir. O gün akşamlayana
kadar şeytandan korunmuş olur. Ve hiç bir kimse onun yaptığından daha faziletli
bir iş yapamaz. Meğer ki ondan daha çok okuyan bir kimse olsun. Ve her kim günde
yüz kere: Subhanallah ve bi-hamdihi (Allah'ı, ona hamd ederek tesbih ederim)
derse o kimsenin günahları deniz köpüğü kadar bile çok olsa dökülür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4857
Ebu Eyyûb Ensari (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: Her kim on kere "Tek ve
ortaksız olan Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Mülk onundur, hamd onundur.
O, her şeye kadirdir!" derse İsmail Peygamber'in neslinden dört kişi azat etmiş
gibi olur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4859
Ebu Hureyre (r.a.)
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurdu, demiştir: "Dile hafif, mizanda ağır, Allah'a
sevgili olan iki kelime (iki cümlecik) vardır. Bunlar: Subhanallahi ve
bi-hamdihi, subhanallahi'l-azim (Allah'ı, ona hamd ederek tesbih ederim, büyük
Allah'ı tesbih, ederim)'dir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4860
Ebu Musa (r.a.) şöyle dedi:
Biz bir seferde Peygamber'in maiyetinde bulunduk. İnsanlar tekbir getirirken
seslerini yükseltmeğe başladılar. Bunun üzerine Peygamber (a.s.): "Ey insanlar,
kendinize acıyınız! Çünkü siz ne sağıra dua ediyorsunuz, ne de gaibe. Muhakkak
ki siz, en iyi işiten ve size çok yakın olana dua ediyorsunuz. Ve O her zaman
sizinle beraberdir" buyurdu. Ebu Musa dedi ki: Bu sırada ben Peygamber'in
arkasında idim ve: Güç ve kuvvet ancak Allah'a mahsustur! sözlerini söylüyordum.
Allah Resulü: "Ey Abdullah b. Kays! Ben sana Cennet hazinelerinden bir hazineyi
göstereyim mi?" buyurdu. Ben de: Evet, Ya Resulüllah! dedim. Resulüllah: "La
havle ve la kuvvete illa bi'llah de" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4873
Ebu Bekr (r.a.)
Bir defa Allah Resulü'ne: Bana bir dua öğret de namazımda okuyayım demiş. Allah
Resulü (a.s.) da: "Şüphesiz ben kendime büyük (Kuteybe: çok) zulmettim.
Günahları mağfiret edecek de ancak sensin. Öyle ise makamından bana mağfiret ve
bana merhamet eyle. Şüphesiz ki Ğafur ve Rahim sensin! de" cevabını vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4876
Enes b. Malik (r.a.)
Allah Resulü (a.s.): "Allahım! Ben acizlikten, tembellikten, korkaklıktan,
bunaklık derecesine varan ihtiyarlıktan ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir
azabından, hayatın ve ölümün fitnelerinden de sana sığınırım!" buyururdu,
demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4878
Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.), kötü hükümden, bedbahtlık erişmesinden, düşmanların
gülmesinden ve belanın çetinliğinden Allah'a sığınırdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4880
Bera b. Azib'in (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yatağına vardığın zaman evvela namaz
abdesti gibi bir abdest al. Sonra sağ tarafına yat. Sonra da: Allahım! Kendimi
sana teslim ettim. İşimi sana ısmarladım. Arkamı sana dayadım. Çünkü ümidim de
sendedir, korkum da sendendir. Senden sığınacak ve Senden kurtulacak yer varsa
yine sensin. İndirdiğin Kitabına ve gönderdiğin Peygamber'ine iman ettim, de.
Bunlar son sözün olsun. Şayet o gece ölecek olursan fıtrat üzere ölmüş olursun."
Bera: Bu sözleri iyice ezberlemek için onları Peygamber'in huzurunda tekrar
ettim de: "Gönderdiğin Resulüne iman ettim" dedim. Allah Resulü (duadaki resul
ve nebi kelimelerinin değiştirilerek söylenmesine razı olmayıp): "Gönderdiğin
Peygamberine iman de" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4884
Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biriniz yatağına girdiği zaman izarının
kenarıyla yatağını tutup silksin ve besmele çeksin. Çünkü kendisinden sonra
(yani dünden beri) yatağında ne kaldığını bilemez. Yatmak istediği zaman, sağ
yanı üzerine yatsın da şöyle dua etsin: Allahım! Seni bütün noksan sıfatlardan
tenzih eylerim. Ya Rabbim! Ancak seninle yan tarafımı yatağıma koydum. Ve onu
ancak seninle kaldırırım. Eğer canımı alacaksan sen ona mağfiret eyle. Ve eğer
bırakacak isen, sen onu, salih kullarını muhafaza ettiğin himayenle muhafaza
eyle!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4889
İbn Abbas'tan (r.a.) nakledildiğine göre:
Resulüllah (a.s.) şöyle der idi: "Allahım! Kendimi yalnız sana verdim, yalnız
sana iman ettim. Yalnız sana güvendim. Yalnız sana yöneldim. Ancak senin uğrunda
düşmanla mücadele ettim. Allahım! Beni dalalete düşürmenden senin izzetine
sığınırım. Senden başka hiçbir mabud yoktur. Sen hiç ölmeyecek olan ebedi
dirisin. Halbuki cinler ve insanlar öleceklerdir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4894
Ebu Musa'nın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle dua ederdi: "Allahım! Günahımı, bilgisizliğimi, her
işimde israfımı ve benden daha iyi bildiğin bütün kusurlarımı mağfiret eyle.
Allahım! Ciddi hâlimi, şakamı, hatamı ve bilerek işlediğimi affeyle. Bunların
hepsi bende vardır. Allahım! evvelden yaptığım, sonradan yapacağım, gizlediğim,
açığa vurduğum ve benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı mağfiret eyle. Öne
geçiren ancak sensin. Geriye bırakan da sensin ve sen her şeye kadirsin."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4896
Ebu Hureyre'nin (r.a.) ifade ettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) her zaman şöyle der idi: "Bir Allah'tan başka hiçbir ilah
yoktur. Allah, ordusunu aziz kıldı, kuluna da yardım etti. Tek başına da
kavimlere galebe çaldı. Allah'tan başka hiç bir şey yoktur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4903
Ali'nin (r.a.) anlattığına göre:
Fatıma, değirmen taşı çevirmekten dolayı elinde meydana gelen rahatsızlıktan
şikâyet etmişti. O sırada Peygamber'e de bir çok esirler gelmişti. Fatıma
gittiyse de babasını bulamadı. Aişe'ye rastladı ve derdini ona haber verdi.
Peygamber (a.s.) geldiğinde Aişe, Fatıma'nın geldiğini ona haber verdi. (Ali
dedi ki:) Bunun üzerine Peygamber bize geldi. Biz de yataklarımıza girmiştik.
Hemen kalkmaya davrandık. Peygamber: "Yerlerinizde durun!" buyurdu ve ikimizin
arasına oturdu. Hatta ben göğsümün üzerine ayağının soğukluğunu hissettim. Sonra
Allah Resulü: "İyi dinleyiniz! Ben size, benden istediğinizden daha hayırlı olan
bir şey öğreteyim mi? Siz yatağınıza girdiğiniz zaman otuz dört defa "Allah'ü
ekber" dersiniz. Otuz üç defa "sübhanallah" dersiniz. Otuz üç defa da
"elhamdülillah" dersiniz. Bunları söylemeniz sizin için bir hizmetçiden daha
hayırlıdır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4906
Ebu Hureyre'den (r.a.) bildirildiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sizler horozun ötmesini işittiğiniz
zaman Allah'ın fazlından isteyiniz. Çünkü o melek görmüştür. Merkebin anırmasını
işittiğinizde de şeytandan Allah'a sığınınız. Çünkü o şeytan görmüştür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4908
İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Allah'ın Peygamber'i (a.s.) sıkıntı esnasında şöyle buyururdu: "Azamet ve vakar
sahibi Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın sahibi Allah'tan başka ilah
yoktur. Göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve kıymetli Arş'ın Rabbi Allah'tan başka
mabud yoktur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4909
Ebu Hureyre'den (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Biriniz acele ederek: Ben dua ettim fakat kabul olunmadı
demedikçe duası kabul edilir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4916
Usame b. Zeyd'ten (r.a.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Cennet kapısının önünde durdum. Bir de gördüm ki Cennete
girenlerin çoğu fakirlerdir. Mevki sahipleri ise hapsolunmuşlardır. Yalnız
Cehennemlikler müstesna. Onların Cehenneme konulmaları daha önce emrolunmuştu.
Cehennem kapısı önünde de durdum. Bir de baktım ki Cehenneme girenlerin çoğu
kadınlardır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4919
Imran b. Husayn (r.a.)
Allah Resulü'nün (a.s.): "Cennet sakinlerinin en azı kadınlardır" buyurduğunu
rivayet etmiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4921
Usame b. Zeyd (r.a.) şöyle dedi:
Allah Resulü: "Benden sonra erkeklere, kadınlardan daha zararlı bir fitne ve
imtihan sebebi bırakmadım" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4923
İbn Ömer'den (r.ahm.) nakledildiğine göre:
Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bir zamanlar üç kişi yolda giderlerken
yağmura tutulmuşlar. Bunlar hemen dağdaki bir mağaraya sığınmışlar. Derken
mağaranın ağzı, dağdan kopup düşen büyük bir kaya ile kapanmış. Bunun üzerine
birbirlerine: Bakın, hayatınızda sırf Allah için işlediğiniz bir takım iyi
ameller varsa onlar vasıtasıyla Allah'a dua ediniz. Belki Allah bu kayayı açar!
dediler. Bunlardan birisi: Allahım! Bilirsin ki benim, yaşlı ihtiyar anamla
babam, bir karım ve bir kaç küçük çocuğum vardı. Ben her gün onlar için
koyunları otlatırdım. Koyunları onların yanına sürüp getirdiğim zaman sütlerini
sağar, evvela ana babamdan başlayarak çocuklarımdan önce onlara süt içirirdim.
Şu var ki bir gün ağaçlık beni uzağa götürmüştü de akşama kadar gelememiştim.
Geldiğimde de anam ile babamı uyumuş halde bulmuştum. Her gün sağmakta olduğum
gibi sütleri sağdım ve süt bakracını getirdim. Baş uçlarında durdum. Onları
uykularından uyandırmaya kıyamıyor, anam ve babamdan önce çocuklara içirmeyi de
istemiyordum. Halbuki çocuklar ayağımın dibinde ağlaşıyorlardı. Ta fecr
doğuncaya kadar benim ve çocukların hâli devam etmişti. Hiç şüphe yok sen pek
iyi bilmektesin ki ben ana babama yaptığım bu derin hizmeti yalnız senin rızan
için yapmıştım. Şu kayayı bir parça arala da oradan gök yüzünü görelim! diye dua
etti. Bunun üzerine Allah kayayı araladı ve o delikten gökyüzünü gördüler.
Onlardan bir diğeri: Allahım! Şu muhakkak ki benim amcamın bir kızı vardı. Ben
onu, erkeklerin kadınları sevmekte oldukları sevginin en şiddetlisi ile
sevmiştim. Ben kendisiyle evlenmek istedim. O, ben kendisine yüz dinar
getirmedikçe kabul etmedi. Ben bu parayı kazanmak için yoruldum. Nihayet yüz
dinarı toplayıp amcamın kızına getirdim. Bacaklarının önüne oturduğum zaman kız
bana: Ey Allah'ın kulu! Allah'tan kork. Mührü haksız yere açma! dedi. Bunun
üzerine ben de kalktım. Sen pek iyi bilmektesin ki bu işi sırf senin rızan için
yapmadığımı biliyorsun. Bu kayadan bir delik aç dedi. Bunun üzerine Allah onlar
için biraz daha açtı. Öteki de: -Allahım! Ben bir ölçek pirinç mukabilinde bir
işçi tutmuştum. İşçi işini bitirdiği zaman: Bana hakkımı ver dedi. Ben de ona
ölçeğini verdim. Fakat o adam bunu istemedi, bırakıp gitti. Ben onu ekmeye devam
ettim. Nihayet ondan çobanlarıyla birlikte bir sürü sığır elde ettim. Bir müddet
sonra o işçi geldi ve: Allah'tan kork, benim hakkıma zulmetme dedi. Ben: Şu
sığırların ve çobanların yanına git ve onları al, dedim. Bunun üzerine işçi:
Allah'tan kork, benimle alay etme dedi. Ben: Hayır seninle alay etmiyorum. Şu
sığırları ve çobanlarını al, dedim. Bunun üzerine alıp götürdü. Şüphesiz sen
biliyorsun ki ben bunu senin rızanı talep için yaptım. Bizim için deliğin
kalanını da aç diye dua etti. Allah onlar için mağaranın kalan deliğini de
açtı."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 4926
|