ORUÇ
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem
kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1793
İbn Ömer (r.a.) şöyle anlatır:
Hz. Peygamber (a.s.) Ramazandan bahisle: "Hilali görmedikçe oruç tutmayınız. Ve
yine hilali görmedikçe iftar etmeyiniz (bayram yapmayınız). Eğer hilal size
karşı bulutla örtülürse, hilal için takdir (yani hesap) yapınız" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1795
Ebu Hureyre'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Ramazan hilalini gördüğünüzde oruç tutunuz. Şevval
hilalini gördüğünüzde ise iftar edin (bayram yapın). Hava bulutlu olursa otuz
gün oruç tutunuz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1808
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.): "Bir veya iki gün öncesinden oruç tutmak suretiyle sakın
Ramazanın önüne geçmeyiniz. Bir kimsenin âdet edindiği bir orucu tutması bundan
müstesnadır. Böyle bir kimse o orucunu varsın tutsun" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1812
Ümmü Seleme (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) bazı aile fertleri yanına bir ay süreyle girmemeye yemin
etmişti. Yirmi dokuz gün geçince, günün evvelinde (yahut sonunda) onların yanına
girdi. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bizim yanımıza bir ay girmemeye yemin
etmiştin" denildiğinde Hz. Peygamber: "Ay, yirmi dokuz gün olur" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1816
Ebu Bekre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Bayram ayları noksan olmazlar. Bunlar, Ramazan ve Zil-hicce
aylarıdır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1822
Adiy b. Hatim (r.a.) şöyle haber vermiştir:
...Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt
edilinceye kadar yeyin, için...ayeti nazil olduğu zaman Adiy b. Hatim
Peygamber'e hitaben: "Ey Allah'ın Resulü! Ben yastığımın altına bir beyaz ve bir
siyah olmak üzere iki ip koyuyorum da geceyi gündüzden fark ediyorum" dedi.
Bunun üzerine Resulüllah (a.s.): "Muhakkak ki, senin yastığın çok enlidir (senin
kafan kalın da bundaki inceliği anlamadın). Bu beyaz iplik ile siyah iplik
gecenin karanlığı ile gündüzün beyazlığından ibarettir," buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1824
Sehl b. Sa'd (r.a.) şöyle haber vermiştir:
"...Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt
edilinceye kadar yeyin, için..."(Bakara, 187) ayeti nazil olduğu zaman bazı
kimseler bir beyaz bir de siyah iplik alıp, bunların renklerini açıkça fark
edinceye kadar yerlerdi. Nihayet Yüce Allah, mine'l-fecri (fecirden)beyanını
indirip bunu tamamen açıkladı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1825
Abdullah b. Ömer'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Bilâl ezanı gece okuyor. Siz, İbn. Ümmü Mektum'un ezanını
işitinceye kadar yiyip içiniz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1827
İbn Mesûd'un (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Bilâl'in ezanı (veya Bilâl'in nidası)
sizden hiç kimseyi sahurundan alıkoymasın. Çünkü o, henüz gece iken ezan okur
(veya nida eder). Öyle ki, (namazda) kaim olanınızı (sabah namazı yaklaşıyor
diye) vazgeçirsin. Uykuda olanınızı da uyandırsın." Ve (Peygamber elini düzeltip
yukarı kaldırarak): "Aklığın böyle böyle zahir olması fecir değildir.(İki
parmağının arasını açarak) böyle oluncaya kadar (fecir doğmaz) " buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1830
Enes'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Sahur yemeği yeyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket
vardır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1835
Zeyd b. Sabit (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
"Biz Resulüllah (a.s.) ile beraber sahur yemeği yedik. Sonra (Sabah) namaza
kalktık" dedi. Enes b. Malik: "Sahur ile sabah namazı arasında ne kadar zaman
oldu?" diye sordu. O da: "Elli ayet (okunacak) kadar" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1837
Sehl b. Sa'd'ın (r.a.) bildirdiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "İnsanlar iftar yapmakta (sünnet vechile) acele davrandıkları
müddetçe daima hayır üzeredirler" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1838
Ömer'in (r.a.) haber verdiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Gece şu taraftan (doğu tarafından) yönelip geldiği, gündüzde
şu taraftan (batıdan) arkasına dönüp gittiği, Güneş de battığı zaman oruçlu
orucunu bozmuştur (yani orucunu bozma vakti girmiştir) " buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1841
Abdullah b. Ebu Evfa (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Biz Resulüllah (a.s.) ile beraber Ramazan ayında bir seferde bulunduk. Güneş
battığı zaman Resulüllah birine: "Ey filan! Haydi (bineğinden) in de bize sevik
karıştır" dedi. O zat: Ey Allah'ın Resulü! Henüz gündüzdür dedi. Resulüllah
tekrar: Haydi in de bizim için sevik karıştır, buyurdu. O kimse (devesinden)
indi ve sevik bulayıp Peygamber'e getirdi. Hz. Peygamber de (a.s.) ondan içti ve
sonra eliyle işaret ederek: "Güneş şuradan (batı tarafından) battığı ve gece de
şuradan (doğu cihetinden) geldiğinde oruçlunun iftar vakti girmiştir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1842
İbn Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) yiyip içmeksizin oruçları birbirine eklemekten nehiy
buyurdu. Sahabeler: Ama siz peş peşe oruç tutuyorsunuz, dediklerinde. Resulüllah
(a.s.): "Ben, sizin gibi değilim. Zira ben, (Rabbim tarafından) yedirilir ve
içirilirim" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1844
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Allah Resulü (a.s.) orucu birbirine eklemekten nehyetmişti. Müslümanlardan
birisi Resulüllah'a: Ey Allah'ın Resulü! Sen bir günün orucunu diğer güne
ekliyorsun, dedi. Buna karşılık Resulüllah: "Sizin hanginiz bana benzer? Rabbim
beni yedirip içirdiği halde gecelerim" buyurmuştur. Fakat sahabelerin ard arda
oruç tutmakta ısrar etmeleri üzerine Resulüllah, oruçlarına bir gün, sonra bir
gün daha (arka arkaya iki gün) ekledi. Sonra (üçüncü günü) hilali gördüler.
Bunun üzerine Resulüllah, arka arkaya oruç tutmaktan vaz geçmeyenleri ihtar eder
mahiyette: "Eğer hilal (bir ay) gecikseydi, ard arda oruç tutmayı (savm-ı visal)
sizin için (ibret dersi olsun diye) o kadar artırırdım" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1846
Enes (r.a.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) Ramazan'da namaz kılıyordu. Ben de geldim ve yanıbaşına namaza
durdum. Bir başkası daha gelip o da namaza durdu. Nihayet bir cemaat olduk.
Resulüllah, benim arkasında olduğumu hissedince, namazda hafifletme ve
kısaltmalar yapmaya başladı. Sonra evine girdi. Kendisi öyle bir namaz kıldı ki
onu bizim yanımızda iken kılmazdı. Sabaha ulaştığımızda kendisine: Dün geceki
namazda arkanda bizim bulunduğumuzu anladın mı? diye sorduk, Cevaben: "Evet.
yaptığım hafifletme ve kısaltmaya beni sevkeden sizlerin varlığını anlamış
olmamdır" buyurdu. Enes (r.a.) sözlerine devamla: Allah Resulü (a.s.) bir günün
orucunu diğerine eklemeğe başladı. Bu, ayın sonunda olmuştu. Sahabelerden bazı
kimseler de oruçları birbirine eklemeğe başladılar. Bunun üzerine Peygamber: "Bu
kimselere ne oluyor ki, oruçları birbirine ekleyip duruyorlar! Muhakkak ki,
sizler, benim gibi değilsiniz. Allah'a yeminle söylüyorum: Eğer ay benim için
uzasaydı, ben muhakkak amellerde şiddet gösteren bu (mufrit) kimselerin şiddet
ve ifratlarını terk edecekleri bir oruç tutardım" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1848
Hz. Aişe (r.ah.)
Resulüllah (a.s.) oruçlu iken hanımlarından birisini öperdi deyip sonra da
gülmüştür.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1851
Ömer b. Ebu Seleme (r.a.)
Resulüllah'a (a.s.) oruçlu olan öpebilir mi? diye sorduğunda, Resulüllah ona,
Ümmü Seleme'yi işaret ederek: "Şundan sor" buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Seleme
ona, Resulüllah'ın bu fiili yaptığını haber verdi. Bu defa Ömer b. Ebu Seleme:
Ey Allah'ın Resulü! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir,
dedi. Bunun üzerine Resulüllah: "Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a karşı,
hepinizden daha saygılı ve ondan daha çok korkanınızımdır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1863
Hz. Aişe (r.ah.) ve Ümmü Seleme (r.ah.)
Hz. Peygamber (a.s.) ihtilam olmadan cünüp olarak sabahladığında oruca devam
ederdi, demişlerdir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1864
Ebu Hureyre (r.a.) şölye anlatmıştır:
Hz. Peygamber'e (a.s.) birisi gelerek: "Helak oldum. Ey Allah'ın Resulü!" dedi.
Resulüllah (a.s.): "Seni helak eden nedir?" diye sordu. O şahıs: "Ramazanda
(oruçlu iken) hanımımla cinsi münasebette bulundum" dedi. Bunun üzerine Hz.
Peygamber: "Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin?" buyurdu. O zat: Hayır,
kavuşturamam dedi. Resulüllah: "Öyle ise iki ay ara vermeden oruç tutmaya gücün
yeter mi?" Hayır, buna muktedir olamam dedi. Resulüllah: "Altmış yoksulu
doyurabilir misin?" dedi. O kimse: "Hayır, doyuramam" dedi. Sonra o zat oturdu.
Bu arada Peygamber'e içi hurma ile dolu (on beş Sa' alabilen) bir zenbil
getirildi. Peygamber o zata: "Bunu (al da) sadaka yap" buyurdu. O kimse: Benden
fakir bir yoksula mı vereceğim? Medine'nin karataşlı iki tarafı arasında buna
benim ailemden daha muhtaç bir ev halkı yoktur, dedi. Bunun üzerine Peygamber
yan (azı) dişleri görülünceye kadar güldü. Sonra o kimseye: "Öyleyse bunu kendi
ailene yedir!" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1870
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah'a (a.s.) bir kimse gelerek: Yandım! dedi. Resulüllah: "Niçin
(yandın)?"diye sordu. O zat: "Ramazanda gündüzleyin eşimle cinsi münasebette
bulundum" dedi.Hz. Peygamber (a.s.): "Sadaka ver, sadaka ver" dedi. O zat:
"Sadaka verecek bir şeyim yok" dedi. Peygamber ona oturmasını emretti. Derken
Peygamber'e içlerinde yiyecek bulunan iki zenbil geldi. Resulüllah o fakir
kimseye; bunu alıp tasadduk etmesini emir buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1873
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) Mekke'nin fetih yılında ramazanda yola çıktı. Kedid mevkiine
varıncaya kadar oruç tuttu. Sonra orucunu bozdu. Resulüllah'ın sahabeleri,
Peygamber'in fiillerinden daima en yeni olanlara tabi olurlardı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1875
Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) bir sefer esnasında, insanların başına toplandığı ve
gölgelendirmekte oldukları birisini gördü. ve: "Bunun nesi var?" diye sordu.
Sahabeler: "Oruç tutmaktadır" dediler. Bunun üzerine Resulüllah: "Seferde oruç
tutmanız (her zaman) sırf bir iyilik sayılmaz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1879
Enes b. Malik'in (r.a.) rivayetinde anlatıldığına göre:
Enes b. Malik'in kendisine, seferde Ramazan orucu sorulduğunda: "Biz Ramazanda
Resulüllah (a.s.) ile yolculuk ettik. Bu yolculukta ne oruç tutan tutmayanı, ne
de tutmayan tutanı ayıpladı" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1884
Enes (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) ile beraber bir seferde bulunmuştuk. Bizden kimi oruç
tutmuş, kimi de yemişti. Sıcak bir günde konakladığımızda çoğumuz gölgelenmişti.
Elbisesi olan elbisesiyle, kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar
hararetten kesilip düştüler. Buna karşılık oruç tutmayanlar, kalktılar,
çadırları kurdular ve develeri suladılar. Bu faaliyetler üzerine Hz. Peygamber
(a.s.): "Bu gün oruç tutmayanlar, tam sevap alıp gittiler" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1886
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle nakletmiştir:
Hamza b. Amr Eslemi, Resulüllah'a (a.s.) sefer hâlindeki oruçtan sordu.
Resulüllah: "Dilersen oruç tut, dilersen oruç tutma" diye cevap vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1889
Ebu Derda (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Ramazan ayında çok sıcak bir günde, Resulüllah (a.s.) ile beraber sefere
çıktık. Her birimiz sıcaklığın şiddetinden dolayı elini başına koyuyordu.
Aramızda ise Resulüllah (a.s.) ile Abdullah b. Ravaha'dan (r.a.) başka oruç
tutan kimse yoktu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1892
Ümmül-Fadl bt. Haris (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Bazı insanlar Arefe günü onun yanında Resulüllah'ın (a.s.) oruçlu olup olmadığı
hususunda münakaşa ettiler. Bir kısmı, Resulüllah oruçludur, dedi. Diğer bir
kısmıda Resulüllah oruçlu değildir, dedi. Bunun üzerine ben Resulüllah'a bir
bardak süt gönderdim. Allah Resulü (a.s.), bu sırada Arafat'ta devesinin
üzerinde vakfe yaparken, o sütü içti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1894
Ümmü'l-Fadl (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Ashaptan bazı kimseler, Arefe günü oruç hususunda şüpheye düştüler. Biz de
Arafat'ta Resulüllah ile beraber bulunuyorduk. Bunun üzerine ben, Peygamber
Arafat'ta iken ağaçtan oyulmuş bir kap içinde kendisine süt gönderdim. Peygamber
de (a.s.) bu sütü içti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1895
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Cahiliye devrinde Kureyş aşure günü oruç tutardı. (Hicretten evvel) Resulüllah
(a.s.) da aşure orucunu tutmuştur. Medine'ye hicret ettiğinde yine aşure orucunu
tuttuğu gibi, (sahabelere de) bu orucu tutmalarını emretti.(İkinci sene) ramazan
ayında oruç farz kılınınca, Allah Resulü (a.s.): "İsteyen aşure orucunu tutar,
isteyen de terk eder" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1897
Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Cahiliye devri ahalisi aşure günü oruç tutarlardı. Resulüllah (a.s.) ve
müslümanlar da ramazan orucu farz kılınmadan önce o gün oruç tutmuşlardır.
Ramazan orucu farz kılınınca, Hz. Peygamber: "Şüphesiz ki, aşure Allah'ın
günlerinden bir gündür. Artık dileyen o gün oruç tutar, dileyen de o gün oruç
tutmaz" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1901
Abdullah b. Mesûd'un anlatıyor:
Abdurrahman b. Yezid şöyle dedi. Eşas b. Kays bir Aşure günü Abdullah'ın yanına
gelerek, onun yemek yediğini gördü ve: Ey Ebu Muhammed! Aşure günü nedir bilir
misin? O da "O nedir? diye sorduğunda "Şüphesiz bu gün aşure günüdür, dedi. İbn
Mesûd (r.a.) ise: "Ramazan orucunun farz kılınmasından önce bu günde oruç
tutulurdu. Ramazan orucu emredilince bu terk olundu" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1905
Humeyd b. Abdurrahman'nın Muaviye b. Ebu Sufyan'dan (r.a.) naklettiğine göre
kendileri Muaviye b. Ebu Sufyan'ı Medine'deki hitabında, yani Muaviye bir aşure
günü Medine'ye gelip halka hitabında şöyle derken işitmiştir:
Ey Medineliler! Hani alimleriniz? (Biliniz ki) ben Resulüllahdan (a.s.) işittim,
(bu gün için) şöyle buyuruyordu: "Bu gün aşure günüdür. Aşure günü oruç tutmayı
Allah size farz kılmamıştır. Halbuki ben oruçluyum. Sizlerden her kim bu orucu
tutmak isterse tutsun; tutmak istemeyen de tutmasın" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1909
İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) Medine'ye geldiğinde Yahudiler aşure günü oruç tutuyorlardı.
Yahudilere bu orucun mahiyeti sorulduğunda, onlar: "Böyle bir günde Allah
Musa'yı ve İsrail oğullarını Firavun'a karşı galip kılmıştır. Biz de o günü
tazim maksadıyla oruç tutuyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.):
"Biz Musa'ya sizden daha yakın ve evlayız" buyurarak o gün de oruç tutulmasını
emretti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1910
Ebu Musa (r.a.) şöyle anlatır:
Aşure günü Yahudilerin, tazim ettikleri ve bayram edindikleri bir gündü.
Resulüllah (a.s.): "O gün sizler de oruç tutunuz," buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1912
İbn Abbas şöyle anlatmaktadır:
İbn Abbas (r.a.) kendisine aşure günü orucu sorulduğunda: "Resulüllah'ın (a.s.)
bu günden başka, faziletinin bütün günleri içermesini talep ederek oruç tuttuğu
bir gün ve bu aydan yani Ramazandan başka faziletinin bütün ayları içermesini
talep ederek oruç tuttuğu başka bir ay bilmiyorum" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1914
Seleme b. Ekva (r.a.) şöyle bildirmiştir:
Resulüllah (a.s.) aşure günü Eslem kabilesinden bir kimseyi gönderip insanlar
arasında şunu ilan etmesini emretmiştir: "Birşey yememiş olan oruç tutsun. Yemiş
olan ise artık orucunu geceye kadar devam ettirsin!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1918
Rubey bt. Muavviz b. Afrâ (r.ah.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah (a.s.) Medine etrafındaki Ensar köylerine aşure günü kuşluk zamanı şu
haberi gönderdi: "Her kim oruçlu olarak sabaha ulaştı ise artık orucunu
tamamlasın. Kim de bir şey yiyerek sabahladı ise gününün geri kalan kısmını
yemek yemeyerek tamamlasın!" Rubey sözlerine şöyle devam etmiştir: Biz bundan
sonra aşure orucunu tutar, bütün çocuklarımıza da tutturur ve onlarla mescide
giderdik. Oruçlu çocuklarımıza boyalı yünden oyuncak düzerdik de onlardan biri
yemek diye ağlarsa iftar vakti erişinceye kadar ona bu oyuncağı verip
eğlendirirdik.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1919
Ömer b. Hattab (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) sizi şu iki günde oruç tutmaktan nehyetti: Birisi orucu
tamamladığınız Ramazan Bayram'ı günüdür, diğeride kurbanınızın etinden yediğiniz
Kurban Bayram'ı günüdür.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1920
Ebu Saîd Hudrî (r.a.)
Hz. Peygamber'den (a.s.) şöyle işittiğini haber vermiştir: "İki günde oruç
tutmak sahih olmaz: Kurban bayramı günü ile Ramazan Bayramı günü."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1922
İbn Ömer'in (r.a.) rivayetinde anlatıldığına göre:
Bir kimse İbn Ömer'e gelip: Bir gün oruç tutmayı adadım. Ancak bu nezrettiğim
gün de Kurban Bayramı yahut Ramazan Bayramı gününe isabet etti (nasıl yapayım?)
diye sordu. İbn Ömer "Yüce Allah nezri yerine getirmeyi emir buyurdu. Resulüllah
(a.s.) ise bu (bayram) gününün orucundan nehyetti" demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1924
Cabir b. Abdullah'ın (r.a.) şöyle söylediğini
Muhammed b. Abbad haber vermiştir: Cabir b. Abdullah (r.a.), Kâbe'yi tavaf
etmekte iken kendisine, Resulüllah (a.s.) Cuma günü oruç tutmaktan nehyetti mi?
diye sordum. Cevaben: "Şu Beyt'in sahibine yemin olsun ki, evet nehyetti"
demiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1928
Ebu Hureyre'nin (r.a.) bildirdiğine göre:
Allah Resulü (a.s.): "Sizden biriniz Cuma'dan bir gün önce veya bir gün sonra
oruç tutmadıkça sakın yalnızca Cuma günü oruç tutmasın" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1929
Seleme b. Ekva (r.a.) şöyle haber vermiştir:
...oruç tutmaya güçleri yetmeyenlere bir fakir doyumu kadar fidye
gerekir...ayeti nazil olduğunda, oruç tutmayıp da fidye vermek isteyenler, oruç
tutmayıp fidye verdiler. Bundan sonraki ayet nazil olunca o ayet fidye vermeyi,
eda ve kazaya gücü yetmeyenlere tahsis etti.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1931
Hz. Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
" (Bazen) üzerimde Ramazandan oruç borcu kalırdı da, Resulüllah (a.s.) ile
meşgul olup ilgilenmekten dolayı bu orucu Şaban ayından başka bir ayda yerine
getirmem mümkün olmazdı."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1933
Hz. Aişe'nin (r.ah.) haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.): "Kimin üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, o ölünün
velisi, ölen kimse yerine oruç tutabilir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1935
İbn Abbas (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Resulüllah'a (a.s.) bir kadın gelerek: "Annem, üzerinde bir ay oruç borcu olduğu
halde öldü" dedi. Resulüllah (a.s.) ona: "Eğer annenin üzerinde herhangi bir
borç bulunsaydı sen o borcu öder miydin?" diye sordu. Kadın: "Evet" deyince
Allah Resulü (a.s.): "Öyle ise Allah'a olan borç başka borçlardan daha ziyade
ödenmeğe layıktır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1936
Ebu Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Herhangi biriniz (bilhassa) oruçlu bulunduğu gün artık kötü
söz söylemesin ve cahilliğe kapılmasın. Eğer bir kimse kendisi ile dövüşür yahut
söverse derhal; ben oruçluyum, ben oruçluyum, desin" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1941
Sehl b. Sa'd'ın (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Cennette Reyyan denilen bir kapı
vardır. Bu kapıdan Kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer. Onlarla beraber
başka hiçbir kimse giremez. (Kıyamet gününde) oruçlular nerede? diye çağrılır.
Oruç tutanlar kalkıp o kapıdan girerler. Oruçluların sonuncusu bu kapıdan içeri
girdiği zaman kapı kapatılır, artık ondan içeriye hiç kimse giremez."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1947
Ebu Saîd Hudrî'nin (r.a.) haber verdiğine göre:
Resulüllah (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Herhangi bir kul Allah rızası için bir gün
oruç tutarsa, bundan dolayı şüphesiz Allah o kulun yüzünü ateşten yetmiş
sonbahar (yetmiş yıl) kadar uzaklaştırır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1948
Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Kim oruçlu iken unutup yer, içerse orucunu (bozmayıp)
tamamlasın. Çünkü ona ancak Allah yedirmiş ve içirmiştir" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1952
İbn Abbas (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) Ramazandan başka hiç bir ayda tam olarak oruç tutmamıştır.
Allah Resulü diğer aylarda oruç tuttuğu zaman onu gören birisi: Hayır yemin
olsun, Resulüllah bu ay hiç iftar etmiyor diyecek kadar oruç tutardı. Oruç
tutmadığı zamanda da onu gören birisi: Hayır yemin olsun, Resulüllah bu ay hiç
oruç tutmuyor diyecek derecede oruç tutmazdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1959
Enes (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Resulüllah (a.s.) bazen, "O artık hep oruçludur, O hep oruçludur" denilinceye
kadar oruç tutar, bazen de "O artık hiç oruç tutmamıştır, O hiç oruç tutmuyor"
denilinceye kadar oruç tutmazdı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1961
Abdullah b. Amr b. As (r.a.) şöyle anlatır:
Abdullah'ın: "Ben hayatta bulunduğum müddetçe geceleyin namaz kılacağım,
gündüzleyin de oruç tutacağım" diye yemin ettiği Resulüllah'a haber
verildiğinde, Allah Resulü (a.s.): "Gerçekten sen böyle mi söylüyorsun?" dedi.
Ben de kendisine: "Evet böyle söyledim Ey Allah'ın Resulü!" dedim. Resulüllah:
"Sen bu ağır ibadeti yerine getiremezsin. Sen bazen oruç tut, bazen ye, bazen
uyu, bazen namaz kıl. Her aydan üç gün oruç tut. Her iyiliğe onun on misli
mükâfat vardır. Kim bir iyilikle gelirse işte ona bunun on katı vardır. Bu, her
ayın üç gün orucu bütün sene oruç gibidir" buyurdu. Ben bundan daha fazlasına
muktedir olurum, dedim. Öyle ise bir gün oruç tut, iki gün ye, buyurdu. Ben
bundan daha fazlasına muktedir olurum ya Resulüllah dedim. Öyle ise; bir gün
oruç tut, bir gün tutma. İşte bu Davud'un (a.s.) orucudur. Bu, oruç tutmanın en
âdil olanıdır, buyurdu. Ben bundan daha fazlasına muktedir olurum, dedim.
Resulüllah (a.s.): "Bundan daha faziletli oruç yoktur" buyurdu. Abdullah b. Amr
(ihtiyarlayıp da taahhüt ettiği ibadeti yerine getirmekten aciz kalınca):
"Resulüllah'ın söylediği her ayda üç gün oruç tutmayı kabul etmiş olsaydım, bana
hiç şüphesiz ehlim ve malımdan daha sevimli olacaktı," diye hayıflanmıştır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1962
İmran b. Huseyn (r.a.) şöyle haber vermiştir:
Allah Resulü (a.s.), ona (veya bir başkasına): "Şaban ayının ortalarında oruç
tuttun mu?" diye sormuştur. O, hayır tutmadım, deyince. Resulüllah: "Ramazandan
sonra iki gün oruç tut" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1979
İbn Ömer (r.a.) şöyle nakletmiştir:
Sahabelerden bazı kimselere, rüyalarında, Kadir gecesinin, (Ramazan'ın) son yedi
günü içinde olduğu gösterildi. Resulüllah (a.s.) onlara: "Görüyorum ki
rüyalarınız Ramazanın son yedi günü hakkında biribirine uygun düşmüştür. Artık
kim Kadir gecesini aramaya kalkışırsa, onu Ramazan'ın son yedisinde arasın"
buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1985
Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) Mescitte Ramazan ayının ortasındaki on günde itikâf ediyordu.
Yirminci gece dolup Peygamber yirmi birinci geceyi karşılayacağı zaman eve
dönerdi. Kendisi ile beraber itikâf edenler de dönerlerdi. Sonra kendisi bir
ayda ikamet etti de, bu ayda iken, içinde evine dönmekte olduğu o gecede de
itikâf etti. Muteakiben halka bir hutbe irat ederek Allah'ın dilediği bazı
şeyleri onlara şöyle emretti: "Ben şu on günde itikâf ediyordum. Sonra bana şu
son on günde itikâf etmem zahir oldu. Benimle beraber itikâf etmiş olan, kendi
itikâf yerinde gecelesin. Ben, bu geceyi muhakkak görmüştüm, fakat o bana
unutturuldu. Siz onu (Kadir gecesi) son ondaki her tek gecede arayın. Ben
kendimi bir su ve bir çamur içinde secde ederken gördüm." Ebu Saîd Hudrî
sözlerine devamla: Biz yirmi birinci gecede yağmura tutulduk. Hatta Mescidin
çatısı Resulüllah'ın namaz kıldığı yere aktı. Ben, sabah namazından dönerken
Resulüllah'a baktığımda, yüzü yağmur çamur içerisinde idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1993
Hz. Aişe'nin (r.ah.) naklettiğine göre:
Resulüllah (a.s.): "Kadir gecesini Ramazanın son on günü içinde arayınız"
buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 1998
|