Fetva Konuları
BİDAT VE HURAFELER/BUYU VE SİHİR
29. Sihirin hakikati var mıdır? Bu işlerle uğraşanların dinî bakımdan
durumları nedir?
Sihir veya büyü literatürde el çabukluğu, göz boyama ve yaldızlı sözler söyleme
yoluyla gerçekleştirilen hile ve aldatma işi ya da şeytanla yakınlık kurup ondan
yardım alma ve nesnelerin şeklini değiştirme iddiası şeklinde tanımlanmıştır
(Bkz. “Sihir”, DİA, XXXVİİ, 170172). Sihir faaliyetlerinin, dinî değerlerle bir
bağlantısı olmadığı gibi bu işlerle uğraşanlar genellikle ahlaki bir amaç da
gözetmezler. Bu tür uğraşılardaki temel hedef, çıkar sağlamaktır.
Kur’anı Kerim’de sihir olgusuna atıfta bulunulmuş (Bakara, 2/102; A’râf, 7/116;
Tâhâ, 20/66); Hz. Peygamber de(s.a.s.) sihir yapmayı yedi büyük günah arasında
saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İmân, 145).
Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki
inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği
bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini
reddetmişlerdir (Bkz. Cassâs, Ahkâmu’lKur’an, i, 50; Nevevî, Ravda, IX, 128,
346).
Sihire maruz kalan bir kişi, çare olarak Hz. Peygamber’in önerdiği korunma
yöntemleri ile yetinmeli, cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmemelidir.
Kendisine büyü yapıldığını sanan ruhsal problemli insanların doktor veya
psikiyatri uzmanına müracaat etmeleri uygun olur. |