Fetva Konuları
DUA, TÖVBE, ZİKİR ve
KUR’AN
DUA
768. Hafızayı güçlendirmek için özel bir dua var mıdır?
Müslüman her türlü ihtiyaç ve isteği için, gerekli çalışmaları yapıp sebeplere
sarılmanın yanı sıra Allah’a dua edip isteğini arz eder. Hafızayı güçlendirmek,
unutkanlıktan kurtulmak için de bilimin öngördüğü zihnî egzersizleri ve benzeri
faaliyetleri yaptığı gibi, Allah’a dua etmekten de geri durmaz. Bu konuda
sıhhati hakkında bazı şüpheler bulunmakla birlikte İbn Abbas’tan (r.a.) şöyle
bir rivayet gelmektedir: “Hz.
Ali (r.a.) Resûlullah’a (s.a.s.) gelerek ‘Anam babam sana feda olsun! Şu Kur’an
göğsümde durmayıp gidiyor (unutuyorum). Kendimi onu ezberleyecek güçte
göremiyorum.’ dedi. Resûlullah(s.a.s.) ona şu cevabı verdi:
‘Ey Ebu’lHasan! (Bu meselede) Allah’ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin
takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit
kılacak kelimeleri öğreteyim mi?’ Hz. Ali (r.a.) ‘Evet, ey Allah’ın Resûlü,
öğret!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurdu: ‘Cuma gecesi
gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır
bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua makbuldür. Kardeşim Yakup da
evlatlarına şöyle söyledi: ‘Sizin için Rabbime istiğfar edeceğim.’ (Yûsuf,
12/98) Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak
olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rekât namaz kıl. Birinci rekâtta, Fâtiha
ile Yâsin sûresini, ikinci rekâtta Fâtiha ile Hâmîm’i (Duhân suresi) oku, üçüncü
rekâtta Fâtiha ile Eliflâmmîm Tenzîlü’lKitabi (Secde sûresi), dördüncü rekâtta
Fâtiha ile Tebâreke’lMufassal’ı (Mülk Suresi) oku. Teşehhüdden sonra Allah’a
hamdü sena et. Bana ve diğer peygamberlere salât oku. Mümin erkekler ve mümin
kadınlar ve senden önce gelip geçen mümin kardeşlerin için bağış dile. Sonra da
şu duayı oku:
اللَّهُمَّ ارْحَمْنِى بِتَرْكِ الْمَعَاصِى أَبَدًا مَا أَبْقَيْتَنِى
وَارْحَمْنِى أَنْ أَتَكَلَّفَ مَا لاَ يَعْنِينِى وَارْزُقْنِى حُسْنَ النَّظَرِ
فِيمَا يُرْضِيكَ عَنِّى اللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ ذَا
الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِى لاَ تُرَامُ أَسْأَلُكَ يَا اللَّهُ
يَا رَحْمَنُ بِجَلاَلِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُلْزِمَ قَلْبِى حِفْظَ كِتَابِكَ
كَمَا عَلَّمْتَنِى وَارْزُقْنِى أَنْ أَتْلُوَهُ عَلَى النَّحْوِ الَّذِى
يُرْضِيكَ عَنِّى اللَّهُمَّ بَدِيعَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ ذَا الْجَلاَلِ
وَالإِكْرَامِ وَالْعِزَّةِ الَّتِى لاَ تُرَامُ أَسْأَلُكَ يَا اللَّهُ يَا
رَحْمَنُ بِجَلاَلِكَ وَنُورِ وَجْهِكَ أَنْ تُنَوِّرَ بِكِتَابِكَ بَصَرِى وَأَنْ
تُطْلِقَ بِهِ لِسَانِى وَأَنْ تُفَرِّجَ بِهِ عَنْ قَلْبِى وَأَنْ تَشْرَحَ بِهِ
صَدْرِى وَأَنْ تَغْسِلَ بِهِ بَدَنِى لأَنَّهُ لاَ يُعِينُنِى عَلَى الْحَقِّ
غَيْرُكَ وَلاَ يُؤْتِيهِ إِلاَّ أَنْتَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ
بِاللَّهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ
“Allah’ım!
Hayatta kaldığım müddetçe bana günahları terk ettirerek merhamet eyle. Faydası
olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden razı kılacak şeylere
hüsni nazar etmemi nasip et. Ey göklerin ve yerlerin yaratıcısı olan yüce
Allah’ım! Ey Allah! Ey Rahmân! Celalin hakkı için, yüzün nuru hakkı için
kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi zorla. Seni benden razı kılacak
şekilde okumamı nasip et. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı! Celalin ve yüzün nuru
hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi ve kalbimi açmanı,
göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü hakkı bulmakta bana
ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasip edersin. Her şeye ulaşmada
güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah’tandır”. Ey Ebu’lHasan (Hz. Ali)!
Bu söylediğimi üç veya yedi cuma gecesi yap. Allah’ın izniyle duan kabul
edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zâtı Zülcelâl’e yemin olsun ki, bu duayı
yapan hiçbir mümin, duasının kabulünden mahrum kalmadı.”
İbn Abbas (r.a.) der ki: “Allah’a yemin olsun, Ali (r.a.) beş veya yedi cuma
geçtikten sonra tekrar Resûlullah’a (s.a.s.) gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü!
Önceleri dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onları da
unutuyordum. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi
kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden
hadisi dinliyordum da arkadan tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu.
Bugün hadis dinleyip sonra istediğimde bir başkasına ondan tek bir harfi
kaçırmadan anlatabiliyorum.’ Resûlullah(s.a.s.) bu söz üzerine Hz. Ali’ye,
(r.a.) ‘Ey Ebu’lHasan! Kâbe’nin Rabbine yemin olsun sen müminsin!’ dedi.”
(Tirmizî, Deavât, 131)
|