Fetva Konuları
TİCARÎ HAYAT
GÜNCEL TİCARÎ
MESELELER
970. Kapora caiz midir? Alışverişten vazgeçilmesi hâlinde kapo ranın geri
verilmesi gerekir mi?
Kapora; satım veya kiralama akdinde müşterinin, sözleşmeyi tamamlaması hâlinde
toplam fiyattan düşülmesi; cayması durumunda ise mal sahibinde kalması şartıyla
yapılan ön ödemedir.
Müşterinin sözleşmeden cayması hâlinde kaporanın kendisine iade edilmesi
şartıyla yapılan akdin cevazında bir ihtilaf yoktur (İbn Cüzey, ei Kavânîn, s.
408). Alıcının akitten cayması durumunda verdiği kaporanın yanması, yani
satıcının mülkiyetine geçmesi şartıyla yapılan akdi fakih lerin çoğu caiz
görmemişlerdir. Hanefiler böyle bir akdi fasit, Şafiiler ve Malikiler ise batıl
saymışlardır. Çünkü onlara göre bu tür bir akit fasit bir şart ve belirsizlik
içermekte, ayrıca haksız kazanca sebep olmaktadır. Bu sebeple akdin sona ermesi
hâlinde satıcı kaporayı müşteriye iade etmelidir (Senhûrî, Mesâdıru’lhak, II,
9394). Öte yandan bu görüşü savunan İslam âlimleri Hz. Peygamber’in (s.a.s.)
kaporalı satışı yasakladığına dair bir rivayeti (Muvatta, Büyu‘, 1; Ebu Davud,
Büyu, 69) zikrederler (Suğdî, enNütef, I, 472473; Derdîr, eşŞerhu’lkebir, III,
63; Zekeriyyâ elEnsârî, Esne’lmetâlib, II, 31; Zuhaylî, elFıkhu’lislâmî, IV,
449).
Buna karşılık Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Eslem, Mücahid ve Haseni Basrî gibi
sahabe ve tabiin âlimleriyle Hanbelîlerin çoğunluğu kaporalı alışverişi caiz
görmüşlerdir. Bu görüş sahipleri kaporalı alışverişi yasaklayan rivayetin zayıf
olduğunu ve akitlerde mübahlığın asıl olup imkân ölçüsünde şartlara riayetin
gerektiğini, Hz. Ömer zamanında Mekke valisi Nafi’ b. Abdulharis, Safvan b.
Ümeyye’nin Halife adına kaporalı bir işlem yapmış olduğunu (Buharî, Husûmât, 8)
delil getirmişlerdir.
Bazı Hanbeliler, kaporalı akitlerin kesinleşeceği belli sürenin belirlenmesini
şart koşmuşlardır; bu süre içinde müşterinin cayması hâlinde, kapora satıcının
mülkiyetine girer, demişlerdir (Mustafa Suyutî, Metâlib, III, 78).
İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Fıkıh Akademisi (Mecmau’lFık hi’lİslâmî)
bedellerden birinin veya ikisinin birden peşin olarak tesliminin gerektiği selem
ve sarf gibi işlemler dışındaki kaporalı işlemler konusunda aynı görüşü
benimsemiştir ( Mecelletü MecmaTlFıkhi’llslâmî, VIII/ı [1994], s. 793; Zuhaylî,
elFıkhu’lİslâmî, IV, 449).
Müslümanların nasslara muhalif olmayan örf ve uygulamaları genel olarak caiz
görülmüştür. Günümüzde kaporalı alışverişler özellikle bazı sektörlerde ticarî
hayatın gereği ve esnafın örfü hâline gelmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) helali
haram, haramı da helal kılmadığı müddetçe müslümanların şartlarına bağlı
kalmalarını öğütlemiştir (Tirmizî, Ahkam, 17). Hanefi mezhebi de nasslara
muhalif olmamak kaydıyla toplumun örf ve uygulamalarında geçerliliği olan
şartlara bağlanarak yapılan satım akitlerini geçerli saymıştır (Mecelle, md.
188). Akdin belirlenen sürede kesinleşmemesi hâlinde kaporanın satıcıda
kalabileceği yönündeki görüşün bu ilkelere aykırı olmadığı görünmekte, aksine
kaporanın müşteriye iadesini şart koşmak kapora uygulamasını anlamsız hâle
getirmektedir. Bu sebeple; akdin kesinleştirileceği sürenin baştan tespit
edilmesi, tarafların her ikisinin de kapora uygulamasına rıza göstermesi ve
işlemin selem ve sarf gibi bedellerden en az birinin peşin olması gereken bir
akit olmaması şartlarıyla yapılacak kaporalı alışveriş akdi caiz olur.
|