104-Hümeze
1- İnsanları dilleri ile
arkalarından Çekiştiren ve karşılarında kaş, göz hareketleri ile onları
aşağılayan herkese yazıklar olsun.
2- Malı toplayıp onu teker
teker sayana.
3- Malının kendisini
ölümsüzleştireceğini zannedene yazıklar olsun.
4- Hayır. O kırıp geçen yere
atılacaktır.
5- O kırıp geçen ne olduğunu
bilir misin sen?
6- Allah'ın tutuşturulmuş
ateşidir o.
7- Tırmanıp yüreklerin üstüne
çıkan.
8- Cehennem onların üzerine
kapatılacaktır.
9- Uzun sütunlar içinde.
Bu sure davanın ilk dönemindeki yaşanılmış
realiteye dayalı bir tabloyu yansıtmaktadır. Bu Aynı zamanda her toplumda
görülebilecek bir insan tipini canlandırmaktadır. Bu basit ruhlu, aşağılık
bir kişinin tablosudur. Kendisine mal verildiğinde ona gönlünü kaptıran,
onun karşısında kendine hakim olamayan, malın hayatta en üstün kazanç
olduğunu, bütün değerlerin ve bütün ölçülerin, insanlığın ölçülerinin,
kavramların ölçülerinin ve gerçeklerin ölçülerinin karşısında küçüldüğünü
hissetmeye başlayan, mala sahip olmakla insanların sonsuz değerlerine ve
onurlandırıcı her şeyine sahip olduğunu zanneden aşağılık bir tip!
Ayrıca elde ettiği bu malın her şeye gücü
yeten, yapamayacağı hiçbir şey bulunmayan bir ilah olduğunu zanneden, ölümü
dahi başından savıp, ölümsüzleştirebileceğini düşünen bir tip! Bu malının,
Ahirette hesaba çekilme ve yaptıklarının karşılığını verme anında bile
Allah'ın yargısını, hesaba çekmesini ve cezasını bertaraf edebileceğini
düşünen bir tip!
İşte bu nedenle sözkonusu adam, içgüdülerin
yönlendirmesiyle malın peşine düşmekte, onu ikide bir saymakta ve saydıkça
da zevk almaktadır. içine ve bünyesine çirkin bir duygu yerleşmekte, bu
duygu ise onu insanlığın değerleri ve onurlarını aşağılamaya itmektedir.
Dili ile onları eleştirmekte, göz ve kaş işaretleri ile onları alaya
almaktadır. Dili ile onları ayıplamakta, hareketleri ile de onlarla alay
etmektedir. Gerek onların seslerini ve hareketlerini anlatarak, gerekse
onların sıfatlarını ve özelliklerini sözleri ve işaretleri ile, gözleri ve
kaşları ile, alaylı mimikleri ve küçük düşürücü hareketleri ile ortaya
koymaktadır.
Bu kişilikten ve imandan yoksun bir insan
ruhunun, adileşmiş, iğrençleşmiş halini tasvir eden bir tablodur. islam,
yüce ahlaki değerleri gereği böyle düşük ruhların halini nefretle karşılar.
Onlardan tiksinir. Bu nedenle islam, çeşitli yerlerde alayı, göz-kaş
işaretleri ile aşağılamayı ve ayıplamayı yasaklamıştır. Bu hareketlerin bu
kadar çirkin ve iğrenç bir şekilde tasvir edilmeleri ve bunun sonucunda
tehditlerin ve cezanın yer alması gösteriyor ki, bu bazı müşriklerin,
Allah'ın peygamberine ve müminlere karşı takındıkları gerçek bir durumu
canlandırmakta idi. Bunlara verilen cevap korkunç bir tehdidi ve kesin bir
tavrı yansınmakta idi. Bu konuda bazı kişilerin adını veren rivayetler de
aktarılmıştır. Fakat bu rivayetler güvenilir ve sağlam değildir. Bu nedenle
sadece belirttiklerimizle yetiniyoruz.
Tehdit, maddi ve manevi azabın tablosu ile
ateşin somut ve soyut tablosunu canlandıran bir kıyamet sahnesi şeklinde
gelmektedir. Bu sahnede suç ile cezasının yolu ve azabın atmosferi arasında
bir örtüşme gözetilmiştir. Dili ile, gözleri ve kaşları ile hafife alan,
insanları aşağılayan, canları ve haysiyetleri alay konusu yapan, mal
toplayarak bu malın kendisini ölümsüzleştireceğini sanan bu insanın tablosu!
Malla kendini güçlü zanneden bu alaycı insanın karşısında herşeyi kırıp
geçen "hutame"ye atılan, değersiz, "itilmiş" insanın tablosu yer almaktadır.
Bu tabloda hutame onun bedenini ve büyüklük taslayışını kırıp geçmektedir.
Bu "Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir." Bu ateşin Allah'a bağlanması ve böyle
nitelendirilmesi sahne üzerinde Alışılmışın dışında korkutan, ürperten,
titreten bir hava estirmektedir. Ve bu ateş, alayın ve horlamanın kaynağı
olan; içinde aşağılama, gurur ve kibrin gizlendiği yüreği üzerine
"atılmaktadır:' Değersizleştirilen, itilip bırakılan ve ezilip geçilen
adamın tablosunu tamamlamak için alevleri her yanı kaplayan ateşin tablosu
verilmektedir. Artık onu kimse kurtaramamaktadır. Artık orada saygı
duyulmadan bağlayan hayvanlar gibi sütunlara bağlanmıştır. Kelimelerin ses
tonunda bile bir sertlik hissedilmektedir. "Addedeli. Kella Leyun be zenne.
Tattaliu. Umeddedeh" ifadelerin anlamlarında da değişik üsluplarla
pekiştirme yer almaktadır. "Kuşkusuz kırıp geçiren cehenneme atılacaktır. O
kırıp geçiren cehennemin ne olduğunu sen nereden bileceksin? O Allah'ın
tutuşturulmuş ateşidir." ßu kadar özlü ve bu kadar üstü kapalı bir ifadenin
ardından korkunç bir soru. Hemen cevap ve açıklaması gelmekte. Bunların
hepsi pekiştirme ve önemi vurgulama üsluplarıdır. Ayrıca ifadede tehdid de
vardır. "Vay haline atılacaktır... kırıp geçirene... Allah'ın tutuşturulmuş
ateşi. Tırmanıp yüreklerin üstüne çıkan. Onların üzerine kapanan, uzun
sütunlar içinde." Bütün bunlarda anlatım ve duygu açısından bir ahenk
vardır. Bu da dili, göz-kaş hareketleri ile alaya alan adamın çirkin
eylemine uygun düşmektedir.
Kur'an-ı Kerim davanın başına gelen olayları
izliyor ve aynı zamanda onları yönlendiriyordu. Kur'an düzenbazların
oyunlarını altüst eden, düşmanların kalplerini titreten ve müminlerin
ruhlarını huzura kavuşturan, bomba tesiri yapan güçlü bir silahtır. Burada
yüce Allah'ın onlara bu şekilde karşılık vermede gösterdiği özen konusunda
iki önemli noktaya değinmek istiyoruz.
Birincisi; Ahlâkî düşüklüğü ve çöküntüyü
çirkin göstermek ve ruhlardaki bu alçak tabloyu gözler önüne serip,
insanları ondan tiksindirmek.
İkincisi; müminleri savunmak, onların
ruhlarını korumak, oraya aşağılık duyguların sızmasını önlemek. Allah'ın
yaptıkları herşeyi gördüğünü, onlardan hoşlanmadığını ve cezalarını
vereceğini hissettirmek... Bu da mümin ruhların yücelmesi ve o çirkin
tuzakların üstüne çıkmaları için yetiyor zaten....
Herhangi bir
yanlışlık gördüğünüz zaman lütfen uyarınız. Şimdiden teşekkürler.