107-Maun
1- Dini yalanlayanı gördün mü?
2- İşte o, öksüzü iter, kakar.
3- Yoksulu doyurmaya önayak olmaz.
VAY NAMAZ KILANLARIN HALİNE
Bu temel gerçeğin ardından O'nun uygulamalı bir
şeklini koymaktadır:
4- Vay, o namaz kılanların haline
ki;
5- Onlar kıldıkları namazdan
gafildirler.
6- Onlar gösteriş yaparlar.
7- En ufak bir yardımı esirgerler.
Bu kıldıkları namazlarından gafil olan namaz
kılanların helak edilmelerine ilişkin bir beddua veya tehdittir. Kimdir
acaba kıldıkları namazlarından gafil olan bu kimseler?
İşte onlar gösteriş yapanlardır, iyiliğe engel
olanlardır.
Onlar namaz kılarlar fakat namazı hakkı ile ikame
etmezler. Namazın hareketlerini yerine getirir, namazın dualarını okurlar
fakat kalpleri namaz gerçeğine, namazda okunan Kur'an'a, dualara ve
tesbihlere ve bu tesbihlerdeki gerçeğe katılmaz. Onlar namazı sırf Allah
için değil, insanlara gösteriş için kılarlar. İşte bu nedenle onlar
namazlarından gafildirler. O'ndan habersizdirler. O'nu hakkı ile ikame
etmezler. insandan asıl istenen namazı ikame etmektir. Sırf onu eda etmek
değildir. Namazı ikame etmek ise ancak onun gerçeğini yaşamak ve onu yalnız
Allah için kılmakla olur.
Namazlarını gaflet içinde eda eden bu namaz
kılanların işlerinde namaz bu yüzden etkilerini göstermez. Ve bu nedenle
onlar yardımlaşmayı engellerler. insan olan kardeşlerine yardımı; hayır ve
iyiliği engellerler. Yani Allah'ın kullarından iyiliği esirgerler. Eğer
onlar gerçekten namazı Allah için ikame etselerdi, onun kullarından iyiliği
esirgemezlerdi. İşte Allah katında kabul edilen gerçek ibadetin mihengi
budur.
Böylece bir kere daha kendimizi bu inanç gerçeğinin
önünde bu dinin karakterinin önünde buluyoruz. Görüyoruz ki Kur'an'ın apaçık
bir hükmü namazı hakkı ile ikame etmedikleri için namaz kılanları "veyl" ile
uyarıyor. Namazı ruhsuz bir şekilde sırf hareketleri ile eda ettikleri için,
namazda kendilerini sırf Allah'a vermedikleri için, gösteriş hareketleri ile
namaz kıldıkları için. Bundan dolayı namaz onların kalplerinde ve
eylemlerinde etkisini bırakmamıştır. Öyle ise bu namaz boşa gitmiştir. Hatta
bu namaz ağır bir biçimde, cezalandırmayı gerektiren bir günaha dönüşmüştür.
Bu gerçeklerin ışığı Altında yüce Allah'ı insanlara
peygamberler göndermesinde, kendisine iman etmeleri ve O'na kulluk etmeleri
için mesajlar göndermesinde kullarından istediği şeyin gerçekliğini
görebiliyoruz...
Yüce Allah imanı ve ibadeti kendisinin ihtiyacı
olduğu için onlardan istememektedir. Zira O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
Bu emirlerle onların kendi iyiliklerini istemektedir. Onlar için iyilik
istiyor, kalplerinin arınmasını istiyor. Hayatta mutlu olmalarını diliyor.
Onlar için tertemiz bir bilinç, güzel bir dayanışma, şerefli bir
huzur,sevgi, kardeşlik, kalb ve ahlâk temizliği üzerine kurulan üstün bir
hayat diliyor.
Öyle ise insanlık bu iyilikten uzaklaşıp nereye
gidiyor? Bu rahmeti, bu güzel, üstün ve şerefli zirveyi bırakıp nereye
yöneliyor? Yol ayrımında bu nur önünde olduğu halde cahiliyyenin hangi
karanlık, uğursuz çöllerinde batmaya gidiyor.