GÜNAH, TEVBE, PİŞMANLIK, ÜMİT, AF...
877. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Yedi helâk ediciden kaçının!"
Denildi ki:
"Ey Allahın Resûlü, onlar nedir?"
Şöyle buyurdu:
"Allaha ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, yetim malı
yemek, zina etmek, cihad günü cepheden kaçmak, namuslu hanımlara iftira
atmak."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
878. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Mümini öldürmek, Allah katında, dünyanın yıkılmasından daha büyüktür."
Büreyde radıyallahu anh. Nesêî.
879. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Eğer gök ehli ile yer ehli ortaklaşa bir mümini öldürseler, Allah hepsini
ateşte yüz üstü süründürür."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Tirmizî.
880. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Kim kendini asarsa, cehennemde de kendini asacak. Kim kendini bir âletle
öldürürse, cehennemde de kendini âletle yaralayacaktır."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
881. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Ümmetimin tamamı affedilmiştir, ancak günahlarını ilan edenler müstesna!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
882. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Açıkça günah işleyen fâsıkın aleyhinde konuşmak gıybet sayılmaz. Açıkça
günah işleyen hâriç, ümmetimin her ferdi affedilecektir."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Rezîn.
883. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Canım elinde olan Allaha yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz,
Allah sizi yok eder, yerinize günah işleyip tevbe eden, Allahın da
bağışladığı başka bir toplum getirirdi."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
884. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Allah, dünyada bir kulunun ayıbını örterse, kıyamet gününde de mutlaka onun
ayıp ve kusurunu örter."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim.
885. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin zamanında, bir adamın ismi
Abdullah, lâkabı Hımâr idi. Bazen Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi
güldürürdü. içki içtiği için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu
cezalandırmıştı.
Bir keresinde yine içmiş ve sarhoş olarak getirilmişti. Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem emretti, ceza uygulandı.
Bunun üzerine cemaatten bir adam: "Allahım! Ona lânet et, amma da çok içiyor
ve cezalandırılıyor bu adam!" deyince, Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
"Onu lânetleme! Bu adam hakkında bildiğim tek şey, onun Allah ve Resûlünü
sevmiş olmasıdır."
Ömer radıyallahu anh. Buhârî.
886. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bir kul tekrar tekrar günah işler ve her defasında, "Allahım! Benim
günahımı bağışla!" der.
Allah da: "Kulum günah işledi, affedecek, ya da sorumlu tutacak bir Rabbinin
bulunduğunu bildi. Haydi istediğini yap! Ben seni bağışladım!" buyurur."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
887. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize sabaha kadar eski
toplumları anlatırdı, sadece namaz için kalkardı.
İbn Amr radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
888. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Hayatında hiçbir iyilik yapmamış bir adam ailesine dedi ki:
"Ölürsem beni yakın, sonra yanık bedenimi öğütün, külümü rüzgâra saçın!"
Ölünce, çocukları onun vasiyetini yerine getirmişler.
Bunun üzerine Allah, yere: "Haydi onun parçalarını biraraya getir!" emrini
vermiş. Yer de bu emri yerine getirmiş ve adam hemen dirilmiş.
Allah buyurmuş:
"Niçin böyle yaptın?"
"Sen en iyi bilensin Rabbim! Ben bunu senden korktuğum için yaptım,"
deyince, Allah onu hemen bağışlamış."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Buhârî.
889. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Eski zamanlarda birbirine zıt iki kişi vardı. Biri günahkâr, diğeri son
derece dindardı. Dindar olan öbürüne:
"Yapma, günah işlemekten geri dur!" derdi.
Bir gün yine onu günah işlerken görünce, şöyle dedi: "Vazgeç!"
Öteki: "Beni Rabbimle başbaşa bırak, aramıza girme! Başıma muhafız mı
gönderildin!" diye çıkıştı.
Dindar olan, "Vallahi, Allah seni asla bağışlamaz!" dedi.
Derken, Allah onların ruhlarını aldı. Alemlerin Rabbi huzurunda biraraya
geldiler.
Allah teâlâ, son derece dindar olana, "Benim elimde olanı önlemeye senin
gücün yeter miydi!" dedi.
Günahkâr olana ise:
"Haydi sen git, rahmetim sayesinde cennete gir!"
Öteki için de:
"Haydi bunu da ateşe götürün!" buyurdu."
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
890. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Sizden önce yaşayanlar arasında Kifl adında bir adam vardı. Hiçbir günahı
işlemekten çekinmezdi. Muhtaç olduğunu bildiği bir kadına geldi ve ona çok
para verdi. Onunla yatmak istediğinde, kadın titremeye ve ağlamaya başladı.
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu.
"Ben bu işi hayatımda hiç yapmadım. ihtiyacım olduğu için bu duruma düştüm,"
deyince, adam kendini şöyle demekten alamadı:
"Sen Allah korkusuyla böyle davranıyorsun ha! Öyleyse ben neden Allahtan
korkmayayım? Verdiklerim senin olsun, haydi git! Serbestsin. Vallahi ben de
bundan sonra Allaha asi gelmeyeceğim."
Adam o gece öldü. Kapısına, "Allah, Kifli bağışlamıştır," diye yazıldı.
Halk, bunu görünce şaşıp kaldılar. Bunun üzerine Allah, peygamberlerine
vahyedip, onun durumunu bildirdi."
İbn Ömer radıyallahu anh. Rezîn.
891. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Sizden öncekilerin içinde doksandokuz kişiyi öldüren bir adam vardı.
Yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona, "Falan yerde bir rahip var, git
durumunu ona anlat," dediler.
Rahibe gidip, doksandokuz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip
edilmeyeceğini sordu. Rahip, "Hayır!" deyince, onu da öldürüp, yüze
tamamladı.
Yine yeryüzünün en bilgin insanını sordu. Ona, falan yerdedir, dediler. Ona
gidip, yüz kişiyi öldürdüğünü, tevbe etse kabul edilip edilmeyeceğini sordu.
Alim, "Evet, kabul edilir. Kimse buna engel olamaz. Falan yere git, insanlar
orada Allaha ibadet ediyorlar, sen de onlara katıl ve ibadet et! Ayrıca
ülkene de bir daha dönme! Çünkü, senin ülken kötü bir ülkedir," dedi.
Bunun üzerine adam yola revan oldu. Henüz o ülkeye varmadan, yol ortasında
ölüm gelip ona yetişti.
Onun hakkında, rahmet melekleri ile azap melekleri tartıştılar. Rahmet
melekleri dediler ki:
"Onun canını biz alacağız. Çünkü bu adam tevbe edip, tam bir ihlas içinde
Allaha ibadet edilen yere gidiyordu. Suçsuzdur."
Azap melekleri ise, aksini iddia edip, şöyle dediler:
"O, şimdiye kadar hiçbir hayır yapmamıştır. Nasıl olur da iyi bir adam
olabilir. Bu nedenle, onun ruhunu biz alacağız."
Derken, insan sûretinde bir melek geldi. Onu aralarında hakem tayin ettiler.
O şöyle dedi:
"iki ülke arasını ölçün. Hangisi daha yakın ise, bu adam oraya ait olur."
iki ülke arasını ölçtüler ve adamın, gitmek üzere olduğu ülkeye daha yakın
olduğunu tesbit ettiler. Bunun üzerine, onun ruhunu rahmet melekleri aldı."
Ebû Saîd radıyallahu anh. Buhârî.
892. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Her insan hata yapar. Hata edenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir."
Enes radıyallahu anh. Tirmizî.
893. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Bir adam, üzerinde yiyeceği ve suyu bulunan bir hayvanı ile ıssız bir yerde
konaklar. Orada dinlenmek için hafif bir uyku uyumak ister ve uyur. Uyanınca
hayvanını göremez.
Her tarafta aramağa başlar, ancak bulamaz, ümidini keserek, kendi kendine:
"Haydi geldiğim yere döneyim ve orada ölünceye kadar uyuyayım," der.
Döner, ölmek için, başını kolunun üzerine koyar, biraz kestirdikten sonra
uyanır. Bir de ne görsün, üstünde azığı ve suyuyla hayvanı başı ucunda
durmuyor mu!
işte Allah, kulunun tevbesine, bu adamın hayvanını bulduğu zamanki
sevincinden daha çok sevinir."
Haris radıyallahu anh. Buhârî.