Kur'an-I Kerimi Tanıyalım

Yirmi İkinci Cüzün Özeti
1. Yirmi
İkinci Cüz Ahzab Sûresi 31. ayetle başlar. Sonrasında Sebe’ Sûresi ve Fatır
Sûresi gelir. Yasin Sûresinin 27. ayetiyle cüz biter.
Ahzab Sûresi
2. 31-62
ayetler arasında ana konu peygamber efendimiz, onun eşleri, peygamber efendimize
itaat edilmesi, ona eziyet verecek davranışlardan uzak durulması gerektiğidir.
Kadınların Erkekler ile konuşurken
يَا نِسَٓاءَ النَّبِيِّ لَسْتُنَّ كَاَحَدٍ مِنَ النِّسَٓاءِ اِنِ اتَّقَيْتُنَّ
فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذٖي فٖي قَلْبِهٖ مَرَضٌ وَقُلْنَ
قَوْلاً مَعْرُوفاًۚ
İlgi çekici konuşmamaları , “Ey
peygamber hanımları! Siz herhangi bir kadın gibi değilsiniz. Eğer günahtan
sakınmak istiyorsanız sözü edalı bir tavırla söylemeyin ki, kalbinde çürüklük
olan kimse ümide kapılmasın. Ayrıca düzgün söz söyleyin.”
وَقَرْنَ فٖي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْاُو۫لٰى
وَاَقِمْنَ الصَّلٰوةَ وَاٰتٖينَ الزَّكٰوةَ وَاَطِعْنَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُؕ
اِنَّمَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيُذْهِبَ عَنْكُمُ الرِّجْسَ اَهْلَ الْبَيْتِ
وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهٖيراًۚ
İhtiyaç olmadığı zamanlarda dışarıya çıkmamaları gerektiği de geçer.
“Evlerinizde oturun ve daha önce Câhiliye döneminde olduğu gibi açılıp
saçılmayın, namazı güzelce kılın, zekâtı verin, Allah’a ve resulüne itaat edin.
Ey peygamber ailesi! Allah sizi sadece günah kirlerinden arındırmak ve sizi
tertemiz yapmak istiyor.”
اِنَّ اللّٰهَ وَمَلٰٓئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّؕ يَٓا اَيُّهَا
الَّذٖينَ اٰمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلٖيماً
Peygambere salâvat getirilmesi ve
اِنَّ الَّذٖينَ يُؤْذُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ فِي الدُّنْيَا
وَالْاٰخِرَةِ وَاَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً مُهٖيناً
Allah’a ve Resulüne eziyet edenlerin dünya ve ahirette lanet göreceği de
vurgulanır.
3. 63-73
ayetler arasında kıyametin kopması ve hesap gününün bazı olayları anlatılır. Bu
dünyada zalimlere itaat eden ve gönül besleyenlerin ahirette onlara lanet
edeceği anlatılır.
Sebe’ Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 54 âyettir. Sûre, adını 15. âyette geçen “Sebe’ ”
kelimesinden almıştır. Sebe’ (Seba), Yemen’de bulunan bir bölgenin ya da bir
kabilenin adıdır.
Sûrede
başlıca müşriklerin ahireti inkâr etmeleri, Davûd ve Süleyman Peygamberlerin
kıssaları ve müşriklerin Hz. Muhammed’in peygamberliği hakkındaki bazı şüpheleri
konu edilmektedir.
4. 1-9
ayetler arasında şunlar geçer. Hamd gökleri ve yeri yaratan Allah’a aittir.
Göklerde olan biten herşeyi bilir. Kafirler kıyametin kopmasından şüphe
duyuyorlarsa da kıyamet kopacaktır.
5. 10-14
ayetler arasında Dâvud ve Süleyman peygamberden bahsedilir. Dâvud peygamberin
zikrine, duasına dağların ve kuşların da iştirak ettiği anlatılır. Süleyman
peygamberin emrinde rüzgârların, cinlerin ve şeytanların olduğu, madenler ile
zırh, kılıç yaptığı ve cinlerin geleceği bilmediği özellikle vurgulanır.
6. 15-21
ayetler arasında helak olmuş olan Sebe’ krallığından bahsedilir.
7. 22-36
ayetler arasında kıyametin sonrasında gerçekleşecek bazı olaylar anlatılır. Buna
göre Allah’tan başkası zerre kadar fayda veremeyecek, izin verilenler hariç
kimseye şefaat fayda veremeyecektir. Zalim yöneticiler ile onların peşinden
koşan insanların kendi aralarında tartışma yapacakları da anlatılır.
8. 37-54
ayetler arasında şu konularda uyarılar gelir. Mallar ve evlatlar kimseye fayda
vermeyecek. Kimseyi Allah’a yaklaştırmayacak, kıyamet gününde kimsenin kimseye
faydası dokunmayacaktır.
Fatır Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır”
kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette
geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır.
Sûrede
başlıca, Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden kâinat olayları, öldükten
sonra dirilme, Allah’ın nimetleri ve mü’minle kâfir arasındaki fark konu
edilmektedir.
9. 1-7
ayetler arasında Hamd’in gökleri ve yeri yaratan Allah’a ait olduğu, meleklerin
kanatlı olduğu, Allah’ın açtığı bir rahmeti kimsenin kapatmaya güç
yetiremeyeceği, Allah’tan başka rızık ve yaratıcının olmadığı ve şeytanın insan
ırkına düşman olduğu anlatılır.
10. 8-14
ayetler arasında şu hakikatler anlatılır. İnsan yaptığı iğrenç şeylerden vaz
geçmezse onu güzel görmeye başlar. Yağmuru indirme işi Allah’a aittir. İzzet
Allah’a aittir. Güzel sözler ve güzel ameller Allah’a ulaşır. Allah tüm
gizlilikleri bilir. Geceyi gündüze, gündüzü de geceye katan Allah’tır. Allah’tan
başkası bir hurma çekirdeği kadar bile fayda veremez. Putların kendileri dahil
kimseye faydası yoktur.
11. 15-35
ayetler arasında şu konular geçer. Tüm insanlar Allah’a muhtaçtır.
وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىؕ
Kimse kimsenin günahını yüklenemez. Hakikati gören ve görmeyen bir değildir.
Peygamber uyarıcı ve müjdeleyicidir. Allah’tan hakkıyla ilim adamları/bilim
adamları korkar. Kitabın yani Kuran’ın hakkını yerine getirenler cennet ile
müjdelenecektir.
12. 36-45
ayetler arasında ise cehenneme düşen kâfirlerin ya Rab, bizi buradan çıkar sana
ibadet edelim diye yalvarmaları, bunun üzerine Allah teâlânın onlara:
اَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ فٖيهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَٓاءَكُمُ
النَّذٖيرُؕ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمٖينَ مِنْ نَصٖيرٍࣖ
Size uyarıyı anlayacak kadar bir ömür vermedim mi? Diye cevap verecektir.
Gökleri ve yeri ayakta tutan Allah’tır. Kim tuzak kurarsa kendi yaptığı tuzağa
düşer. Allah’ın kanunları sabittir. Değişiklik olmaz. Allah insanları
işledikleri günahtan hemen sonra cezalandırsaydı kimse sağ kalamazdı. Allah,
kullarının yaptıklarını görür.
Yasin Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn”
harflerinden almıştır.
Sûrede
başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş
kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve
kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu
edilmektedir.
Hadis
kaynaklarında Hz. Peygamber’den Yâsîn sûresinin faziletine dair nakledilmiş
sözler yer alır. Bunlardan biri şöyledir:
إِنَّ لِكُلِّ شَيْءٍ قَلْبًا وَقَلْبُ الْقُرْآنِ يس وَمَنْ قَرَأَ يس كَتَبَ
اللَّهُ لَهُ بِقِرَاءَتِهَا قِرَاءَةَ الْقُرْآنِ عَشْرَ مَرَّاتٍ
““Herşeyin bir kalbi vardır. Kur’ân’ın kalbi ise Yasin sûresidir. Her kim Yasin
sûresini okur ve onun içindekilere göre yaşarsa; Allah o kimseye Kur’ân-ı on
kere okumuş kadar sevap yazar.””
(Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 7; Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 21; krş. Müsned, V,
26. Diğer bazı rivayetler için bk. Şevkânî, IV, 410-411).
İbn
Abbas’ın da bu sûrenin son âyeti
فَسُبْحَانَ الَّذٖي بِيَدِهٖ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
“Her
şeyin egemenliği kendi elinde olan Allah bütün eksikliklerden uzaktır ve hepiniz
sonunda O’na döndürüleceksiniz.” Hakkında
“Yâsîn’in
ve onu okumanın niçin bu kadar faziletli olduğunu bilmiyordum; meğer bu âyetten
dolayı imiş” dediği nakledilir (Zemahşerî, III, 294-295). Öteden beri İslâm
âlimleri Resûlullah’ın bu sûreye özel bir ilgi gösterdiği kanaatini taşımışlar
ve müslümanlar da Kur’an tilâvetinde ona ayrı bir yer vermişlerdir. Bu sebeple
Yâsîn sûresi için özel tefsirler kaleme alınmıştır (Ölülere Yâsîn okunmasıyla
ilgili hadiste “ölmek üzere olanlar”ın kastedildiği kanaati hâkim olmakla
beraber, bunu öldükten sonra veya ölünün kabri başında okunacağı şeklinde
anlayanlar da vardır, bk. Elmalılı, VI, 4004).
13. 1-13
ayetler arasında Kuran’ın Allah tarafından indirilmiş olduğu, bazı kafirlerin
uyarılsa da uyarılmasa da iman etmeyecekleri, ölüleri diriltecek olanın Allah
olduğu vurgulanır.
14. 14-27
ayetler arasında ise kendilerine üç tane elçi gelen ve üçünü de yalanlayan bir
şehirden bahsedilir. Bu şehirde sadece bir kişinin iman ettiği ve onun gelip
halkına uyarılar yaptığı anlatılır. Ayetlerden anlaşıldığı üzere bu kişiyi de
öldürüyorlar. Allah teâlâ da onu cennete koyuyor.
|