Kur'an-I Kerimi Tanıyalım

Yirmi
Altıncı Cüzün Özeti
1. Yirmi
Altıncı cüzde Ahkaf, Muhammed, Fetih, Hucurat, Kaf Sûreleri ve Zariyat
Sûresinden otuz âyet bulunmaktadır.
Ahkaf Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf”
kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de
bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir. Konusu
itibariyle bir önceki sûrenin devamı niteliğindedir.
2. 1-14
ayetler arasında Kuran’ın Allah tarafından indirilmiş bir kitap olduğu, göklerin
ve yerin hak olarak yaratıldığı, Allah’tan başka kimsenin yaratmaya güç
yetiremeyeceği, asla ve asla cevap verme imkanı olmayan putlara dua edenlerden
daha şaşkın kimse olmadığı, Hazreti Muhammed’in ilk peygamber olmadığı, ondan
önce de çok peygamberin geldiği, kafirlerin kendi akıllarını beğenerek: Eğer bu
dinde bir hayır olsaydı biz iman etme önceliğini kimseye kaptırmazdık, demeleri,
Rabbimizden Allah deyip istikamet üzere olanlara korku olmadığı anlatılır.
3. 15-20
ayetler arasında anne babaya iyilik yapmanın gerekli olduğu, zira onların çok
büyük lütuflarda bulunarak bizleri büyüttüğü, anne babaya öf diyerek saygısızlık
yapan nankörlerin sözleri, dünya hayatının nimetlerini tadan kâfirlerin
cehenneme gönderileceği anlatılır.
4. 21-28
ayetler arasında Âd kavmine gönderilen Hud peygamberin kavmine yaptığı konuşma,
kavmin imam etmemesi neticesinde onlara azap yüklü yağmur görünümlü bulutların
gönderilmesi anlatılır.
5. 29-35
ayetler arasında hazreti peygamberi dinleyen cinlerin konuşmaları, cinlerin
kendi kavimlerine gidip diğer cinleri de davet etmeleri anlatılır. Son âyette de
Rabbimiz, peygamber efendimize hitaben:
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ اُو۬لُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ
لَهُمْؕ كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَۙ لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا
سَاعَةً مِنْ نَهَارٍؕ بَلَاغٌۚ فَهَلْ يُهْلَكُ اِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ
Ulul Azm peygamberler nasıl sabrettilerse sen de onlar gibi sabret! Buyurur ve
Sûre biter.
Ulul Azm
peygamberler beş tanedir: Hazreti Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Hazreti Muhammed
sallallahu aleyhi ve sellemdir.
Muhammed Sûresi
Medine döneminde inmiştir. 38 âyettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin, ikinci
âyette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci âyette geçen “el-Kıtâl”
kelimesinden dolayı “Kıtâl sûresi”, diye de anılmaktadır.
Sûrede
temel konu cihad olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların
durumu konu edilmektedir.
6. 1-11
ayetler arasında kâfirlerin yaptığı amellerin boşa çıkacağı, savaş esirlerinin
durumu, Allah’ın dinine yardım edenlere Allah’ın da ona yardım edeceği, Allah’ın
müminlerin hamisi, velisi ve koruyucusu olduğu, kafirlerin ise sahipsiz
oldukları anlatılır.
7. 12-19
ayetler arasında Allah teâlânın iman eden ve salih amel işleyenleri cennete
koyacağı, kafirlerin hayvanlar gibi yaşadıkları, hayvanlar gibi yiyip içip hayat
sürdükleri ve ibret almadıkları, cennette değişik şekillerde nimet nehirlerinin
olduğu, orada türlü türlü meyvelerin olduğu, peygamberin vaazını dinlemeye gelip
de vaaza kulak vermeyenlerin durumu ve Allah’tan başka ilahın olmadığı
anlatılır.
8. 20-38
ayetler arasında münafıkların keşke bir Sûre inseydi de onunla amel etseydik
dedikleri, Sûre nazil olunca hoşnutsuz olmaları, bazı kimselerin idareci olsaydı
yer yüzünde fesat çıkarıp, akraba hukukunu koparmaları, kafirlerin canını alan
meleklerin onların canlarını döve döve almaları, mücahitlerin ve sabırlı
kimselerin kimler olduğu anlaşılıncaya kadar imtihanın devam edeceği, peygambere
itaat etmenin gerekliliği, gevşek davranmamak, dünya hayatının bir oyun ve
oyalanma olduğu, cimrilikten uzak durmak gerektiği ve Allah’ın, isterse dinine
hizmet edecek kimseleri var edeceği anlatılır.
Fetih Sûresi
Medine döneminde inmiştir. 29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen
“fetih” kelimesinden almıştır.
Sûrede
başlıca, hicretin altıncı yılında Hz. Peygamber ile Mekke’li müşrikler arasında
gerçekleşen Hudeybiye antlaşması, cihad, savaştan geri kalan münafıklar ve
Mekke’nin fethedileceği müjdesi konu edilmektedir.
Fetih
sûresinin değeri ve özelliği hakkında Hz. Peygamber şu açıklamayı yapmıştır:
لَقَدْ
أُنْزِلَتْ عَلَىَّ اللَّيْلَةَ سُورَةٌ لَهِيَ أَحَبُّ إِلَىَّ مِمَّا طَلَعَتْ
عَلَيْهِ الشَّمْسُ
ثُمَّ قَرَأَ
إِنَّا
فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا
“Bu gece
bana, üzerine güneşin doğduğu her şeyden daha değerli ve güzel bir sûre
gönderildi”; Peygamberimiz bunu söyledikten sonra Fetih sûresini okumuşlardır
(Buhârî, “Tefsîr”, 48/1).
9. 1-17
ayetler arasında peygambere açık bir fethin nasip edildiği, göklerin ve yerin
ordularının Allah’ın emrinde olduğu, Mekke’ye umre yapmak silahsız bir şekilde
için yola çıkan peygamber efendimizin emrine uymayıp evlerinde kalan
münafıklardan, peygamberin bir daha Medine’ye dönemeyeceğini düşünerek planlar
yapan münafıkların konuşma ve bahaneleri anlatılır.
10. 18-29
ayetler arasında Hudeybiye olayında peygamberle birlikte canını seve seve
vereceğinin sözünü veren müminlerden Allah’ın razı olduğu, Allah teâlânın o gün
müşriklerin güçlerini kırdığı için silahsız bir şekilde gelen hazreti peygamber
ve sahabesine karışamadıkları, peygamberin gördüğü rüyanın daha iyi bir ortamda
gerçekleştiği, Peygamberin Allah elçisi olduğu, müminlerin kendi aralarında
merhametli, kafirlere karşı ise cesur ve atılgan oldukları anlatılmıştır.
Hucurat Sûresi
Medine döneminde inmiştir. 18 âyettir. Sûre, adını dördüncü âyette geçen
“Hucurât” kelimesinden almıştır. Hucurât odalar demektir. Burada Hz.
Peygamber’in aile efradıyla birlikte ikamet ettiği odalar kastedilmektedir.
Sûrede
başlıca, mü’minlerin, gerek Hz. Peygambere karşı, gerek kendi aralarında
uymaları gereken bazı görgü ve ahlâk kuralları konu edilmektedir.
11. 1-10
ayetler arasında Allah’ın sözünün Hazreti peygamberin sözlerinin önüne hiçbir
şey geçirmemek gerektiği, peygamber ile konuşurken dikkat etmek gerektiği, her
habere inanmamak, onu araştırmak gerektiği, müminlerin kardeş oldukları
anlatılır.
12. 11-18
ayetler arasında ahlaki emir ve tavsiyeler verilmiştir. Kimseyle alay etmemek,
lakap takmamak, gıybet etmemek gibi. Müslüman olan birinin müslüman olduğu için
minnet etmemesi gerektiği, minnet edecek olanın Allah olduğu ve göklerin ve
yerin gaybi meselelerini sadece Allah’ın bildiği anlatılarak Sûre biter.
Kâf Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 45 âyettir. Sûre, adını başındaki “Kâf” harfinden
almıştır.
Sûrede
başlıca İslâm inancının temel esasları çerçevesinde, Allah’ın birliğinin
delilleri, Peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve geçmişteki inkârcı
milletlerin başlarına gelen felaketler, uğradıkları azaplar konu edilmektedir.
Sahâbe
döneminden beri Kur’an’ı düzenli ve devamlı okuyan müslümanlar, günlük okunacak
bölümleri, sûrelerin uzunluklarını göz önüne alarak ayırmışlar, bu ayırmaya
tahzîb, her bölüme de hizb demişlerdir.
İlk
bölüm üç sûredir:
Bakara, Âl-i İmrân ve Nisâ.
İkinci
bölüm beş sûredir:
Mâide, En‘âm, A‘râf, Enfâl, Tevbe (Berâe).
Üçüncü
bölüm yedi sûredir:
Yûnus, Hûd, Yûsuf, Ra‘d, İbrâhim, Hicr, Nahl.
Dördüncü bölüm dokuz sûredir:
İsrâ, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, Mü’minûn, Nûr, Furkān.
Beşinci
bölüm on bir sûredir:
Şuarâ, Neml, Kasas, Ankebût, Rûm, Lokmân, Secde, Ahzâb, Sebe’, Fâtır, Yâsîn.
Altıncı
bölüm 13 sûredir:
Sâffât, Sâd, Zümer, Mü’min (Gāfir), Fussılet, Şûrâ, Zuhruf, Duhân, Câsiye,
Ahkāf, Muhammed, Fetih, Hucurât.
Bundan
sonraki bölümlerin genel adı “mufassal”dır; bunların uzun olanları (tıvâl)
Kāf sûresiyle, orta uzunlukta (evsât) olanları Abese sûresiyle, kısa (kısâr)
olanları ise Duhâ sûresiyle başlamaktadır. Mufassal genel bölümünün başında
Hucurât mı yoksa Kāf mı bulunduğu konusunda görüş ayrılığı bulunmakla beraber
çoğunluk Kāf sûresini mufassal bölümünün ilk sûresi olarak kabul etmişlerdir
(İbn Kesîr, VII, 370-371; İbn Âşûr, XXVI, 214).
Kāf
sûresini, Hz. Peygamber’in cuma hutbesinde, kurban ve ramazan bayramlarında,
sabah namazının farzında sık sık okuduğuna dair sağlam rivayetler vardır
(Müslim, “Salât”, 165-171).
13. 1-15
ayetler Kuran’ın azametinden, Allah teâlânın yarattığı göklere, yere,
yiyeceklere ve benzeri nimetlere bakıp ibret almaktan, Allah teâlânın yeri ve
göğü yarattığı için yorulmadığından bahsedilir.
14. 16-45
Allah teâlânın insanı yarattığı ve onun içinde geçen şeyleri bildiği, insanın
sözlerini yazan meleklerin olduğu, cehennemin büyükçe bir yer olduğu, Kuran’ın
Allah tarafından indirilmiş olduğu ve kimsenin sözleri olmadığı, peygamberin
sabırlı olması gerektiği ve kimseyi zorla hidayete erdiremeyeceği sadece uyarmak
için görevli olduğu anlatılır.
Zariyat Sûresi
Mekke döneminde inmiştir. 60 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “ez-zâriyât”
kelimesinden almıştır. Zâriyât, esip savuran rüzgârlar demektir.
Sûrede
başlıca, öldükten sonra hesap için toplanma, inkârcıların ahirette
karşılaşacakları azap, mü’minlere verilecek mükâfatlar, Allah’ın varlığını ve
birliğini gösteren kevni deliller konu edilmektedir.
15. 1-23
ayetler arasında Allah teâlânın yüceliğinden bahsedilir. Rüzgarları taşıyan
meleklerden, kıyametin ne zaman kopacağını soran şüphecilerden, ahiret
hayatından şüphe edenlerin azap göreceğinden, müttakilerin özelliklerinden
bahsedilir. Müttakiler; işlerini düzgün yapan, gecelerin bir kısmında kalkıp
ibadet eden, mallarında fakir fukara kimselerin hakkının olduğunu bilen
kimselerdir. Ayrıca Allah teâlânın varlığının delillerinden bazıları anlatılır.
16. 24-37
ayetler arasında Hazreti İbrahim’in yanına insan şeklinde gelen meleklerin
hazreti ibrahim ile diyaloğundan, Hazreti İbrahim’in İshak ile müjdelenmesi ve
bu meleklerin Lut peygamberin kavmini helak etmek için Hazreti İbrahim’in yanına
uğrayan melekler olduğundan bahsedilir.
|