Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Şirk Ve Şirkin Affı

                                                  Vaaz Resimleri: w.jpg   iNDİR

        Lügat olarak şirk: Ortaklık, ortak koşmak demektir; mülk ve saltanatta ortaklık anlamına gelir. Istılahta şirk; Allah’a zâtında, sıfatlarında veya fiillerinde ortak ve denk tanımaktır. Şirk koşan kişiye müşrik denir. İki veya daha çok ilâh tanımak, herhangi bir varlığı ma’bud (ibâdet edilen) olarak bilmek, Allah’ın yaratıcı, kadîm, bâkî gibi sıfatlarına başka varlıkların da sahip olabileceğine inanmak şirktir. Kısacası, Allah’ın ilâhlık vasıflarından herhangi birini Allah’tan başkasına vermek şirktir. Şirk küfürdür, müşrik aynı zamanda kâfirdir.

Şirkin olduğu yerde sâlih amel olmaz. Çünkü amelin kabul olması için ihlâs yani, yalnız Allah için yapılmış olması gereklidir. Allah Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا وَلاَ يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ اَحَدًا 

“Rabbine kavuşmayı uman kimse, sâlih amel işlesin ve Rabbine ibâdette hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi ortak tutmasın..”[1]

Şirk, Allah’ın asla affetmediği bir günahtır. Allah, şirk inancı ile âhirete gelenleri asla affetmeyecektir.

اِنَّ اللهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَآءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرَى اِثْمًا عَظِيمًا

 “Allah kendisine şirk (ortak) koşulmasını elbette bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar.”[2]

Tevhid ve şirk insanlık tarihi boyunca insanların bağlana geldiği iki dinin adıdır. İnsanlık tarihi şirkle tevhid arasındaki mücâdeleden ibârettir. Bütün Peygamberlerin tebliğlerinde vurguladıkları temel esas tevhiddir. Kur’ân-ı Kerim’in üzerinde en çok durduğu konu tevhidin önemi ve şirkten uzak durulması konusudur. Şirk sadece putlara tapmak değildir. Nefsin istekleri peşinde koşmak, Allah’ın sevgisi yerine dünya sevgisini tercih etmek, bunların sonucunda Allah’ın hükümlerinden birini dahi reddetmek şirktir.

Peygamberimiz zamanındaki Mekke müşrikleri Allah’la birlikte birçok ilâha inanıyorlardı. Bu müşrikler kendi hevâ ve heveslerine göre putlar yapıyorlar ve onlara tapıyorlardı. Kâbe’nin içinde 365 tane put bulunuyordu. Bunların en büyükleri; Hubel, Lat, Menat, Uzza isimli putlar idi. Ayrıca Ved, Suva, Yeük ve Nesr isimli putlar vardı. Bunlar Hz. Nuh zamanında yaşamış olan iyi huylu, cömert insanlardı. Bu insanlar ölünce, onların heykelleri yapılmış ve zaman geçtikçe halk onlara tapmaya başlamıştı. Araplar bunlardan başka; güneşe, aya, bazı taşlara, ağaçlara ve hayvanlara tapıyorlardı. Bazı müşrikler ise, Melekleri Allah’ın kızları olarak görüyorlar ve meleklere tapıyorlardı. Aslında insanların Allah’tan başka bir puta tapmasının asıl nedeni; kendi nefsinin hevâsını ilâh edinmesidir.

Put, kişinin Allah’ın dışında hayatının amacı kıldığı maddî-mânevî her şeydir ve putları bu yönleriyle hayatın amacı kılmak da şirktir. Put sadece tapılan birtakım nesneler değildir. Eğer hayatın amacı haline gelir ve insanı Allah’a isyana sevkederse, yerine göre  makam, para, kadın veya insanlar için değerli herhangi bir şey insanlar için put olabilir.

Kur’an’da “Şirk” kelimesi ve türevleri 168 yerde geçer. Şirk kelimesi geçmese bile, âyetlerin çok büyük bir bölümü, tevhidi hâkim kılmak için şirkle mücâdeleyi konu edinir. Kur’ân-ı Kerim, müşrikleri, yeryüzünde birliği ve huzuru bozan, insanlar için zararlı, çirkin bir tip olarak görür ve neces, yani pislik (pis değil; pislik) olarak nitelendirir.[3]

Kur’ân-ı Kerim’de birçok âyette Allah Teâlâ, insanları şirke düşmemeleri hususunda uyarır:

قُلْ اَفَغَيْرَ اللهِ تَأْمُرُونِّى اَعْبُدُ اَيُّهَا الْجَاهِلُونَ

وَلَقَدْ اُوحِىَ اِلَيْكَ وَاِلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِكَ لَئِنْ اَشْرَكْتَ لَيَحْبَطَنَّ عَمَلُكَ وَلَتَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ

“De ki: Ey câhiller! Bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz? Ey Muhammed! And olsun ki sana da, senden önceki peygamberlere de vahyolunmuşıur. And olsun, eğer Allah’a ortak koşarsan işlerin şüphesiz boşa gider ve hüsrana uğrayanlardan olursun. Hayır, yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.”[4]

اَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ اَلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَذَا ذِكْرُ مَنْ مَعِىَ وَذِكْرُ مَنْ قَبْلِى بَلْ اَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُمْ مُعْرِضُونَ

“O’nu bırakıp ilâhlar mı edindiler? De ki: Kesin delilinizi getirin, İşte benim ve ümmetimin kitabı ve benden öncekilerin kitapları. Hayır, onların çoğu gerçeği bilmez de yüz çevirirler.”[5]

قُلْ اِنَّمَا هُوَ اِلَهٌ وَاحِدٌ وَاِنَّنِى بَرِىءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ

“O, ancak tek bir ilâhtır. ‘Doğrusu ben O’na şirk/ortak koşmanızdan mâsumum, berîyim’ de.”[6]

Kur’ân-ı Kerim’de Şirkin Tanımları

Kur’an’da şirk, herhangi bir şeyi, kavramı veya bir kimseyi tercih etme, önem ve kıymet verme, yüceltme bakımından Allah’la eşit düzeyde görmek veya bunu davranışlarıya göstermektir. Kur’an bize Allah’ı (c.c.) birçok sıfat ve isimleriyle tanıtmış ve O’ndan başka ilâh olmadığını kesin ifadelerle bildirmiştir. Allah’tan başkasının ilâh kabul edilmesi, bir şahıs veya nesnenin Allah’ın Kur’anda bildirilen bazı özelliklerine sahip olduğu varsayımıyla olur. Allah gerçek ve tek ilâhtır; Allah’ın sıfatlarına sahip olan başka hiçbir varlık olamaz. İşte, Allah’ın herhangi bir sıfatına başkasının Allah’la birlikte veya bağımsız olarak sahip olduğunu iddia etmek, Allah’tan başka ilâh kabul etmektir, yani şirktir.   

Kur’ân-ı Kerim’e göre şirk büyük günahtır, büyük bir zulümdür,[7] aynı zamanda büyük cehâlettir. O yüzden şirk, ilme ve akla dayanmaz; şirk zanna göre harekettir. Apaçık sapıklık ve büyük bir alçaklıktır. Şirk âhiret inancıyla bağdaşmadığından dünya hayatına düşkünlüktür. Şirk, Kur’an’da halkı, sağlam temellerden uzak tutma olarak da tanımlanır. Takvâ gibi gerçek ve güzel korkulardan uzak olduğu için müşrik, kendi içini kemiren ve onurunu tümüyle yok eden çirkin korkulara mahkûm olur. Şirk, kalplerin korku ile doldurulması demektir. Müşrikler, Tevhid inancında olanlara karşı düşmanlık yaparlar. Bütün bu sebeplerden dolayı şirk insanı ebedî cehennemlik yapar. Cennetin kapıları onlara kesin olarak kapanır.

Şirkin Affı

اِنَّ اللهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَآءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرَى اِثْمًا عَظِيمًا

“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.”[8]

            Allah (c. c) bu ayette şirki asla affetmeyeceğini onun dışındaki günahları ise dilemesine bağlı olarak affedeceğini bildiriyor. fakat Allah, başka bir ayette şöyle buyuruyor:

قُلْ يَاعِبَادِىَ الَّذِينَ اَسْرَفُوا عَلَى اَنْفُسِهِمْ لاَ تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللهِ اِنَّ اللهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

            “De ki: “Ey kendi nefsi aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı ve çok esirgeyendir.” [9]

    Bu ayet amm olan bir ayettir. Allah’ın şirk dahil bütün günahları affedeceğini göstermektedir. Fakat Nisa: 48 ayetinde Allah şirki affetmeyeceğini bildiriyor. Bu has olan bir ayettir. Her zaman amm olan ayetler has olan ayetlere göre açıklanır. Bunun için Zümer: 53 ayetinden her türlü şirki hariç tutmak gerekir. 

    Allah’u Teala başka bir ayette şöyle buyuruyor:

وَاِنِّى لَغَفَّارٌ لِمَنْ تَابَ وَاَمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا ثُمَّ اهْتَدَى

             “Şu da muhakkak ki ben, tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra (böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.”[10]

    Bu ayet, şirk koştuktan sonra tövbe eden kişiyi Allah’ın affedeceğini gösteriyor.

    Ebu Mecliz dedi ki:

قُلْ يَاعِبَادِىَ الَّذِينَ اَسْرَفُوا عَلَى اَنْفُسِهِمْ لاَ تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللهِ اِنَّ اللهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ

             “De ki: “Ey kendi nefsi aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcı ve, çok esirgeyendir.”[11]  ayeti indikten sonra Rasulullah (s.a.s) bu ayeti müslümanların karşısında minberde okudu. Bunun üzerine bir adam:

    “Ey Allah’ın Rasulü! Allah’a ortak koşmak buna dahil midir?” dedi. Rasulullah (s.a.s) sustu. Sonra bu adam tekrar ayağa kalkarak:

    “Allah’a ortak koşmak buna dahil midir, ya Rasulallah? dedi. Rasulullah (s.a.s) sustu. Ve bu, üç sefer tekrarlandı. Bunu üzerine

اِنَّ اللهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَآءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرَى اِثْمًا عَظِيمًا

“Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur.”[12]Nisa: 48 ayeti indi.” [13]

    Allah (c.c) şirk dahil bütün işlenen günahlardan sonra halis ve geçerli bir tövbe yapılırsa suçu affeder. Bütün alimlere göre her türlü şirkten tövbe edilmediği müddetçe şirk affedilmez.

    Bu ayet gösteriyor ki büyük küçük her türlü şirkten tövbe edilmedikçe Allah’ın affı söz konusu değildir. Fakat büyük şirkin cezası ebedi cehennemde kalmaktır. Küçük şirkin cezası ise böyle değildir. Küçük şirk işleyen kişi cehennemde ceza görecek fakat ebedi olarak kalmayacaktır.

    Büyük şirkin dışındaki büyük günahların tövbe edilmediğinde affedilip affedilemeyeceği konusunda

    Ehli sünnet , şirk koşmayıp büyük günah işleyen kişi, işlediği günahı helal saymadıkça cehennemde sonsuza kadar kalmaz. Muhakkak cennete girecektir. Eğer şirkin dışında işlediği günahtan tevbe etmezse Allah dilerse onu günahı nispetinde azab ettikten sonra cennete sokar, dilerse de onu affeder, azab etmeden cennetine koyar. Bu en doğru olan görüştür. Çünkü bu görüşü destekleyen çok deliller vardır.

             Aişe (r.a) dedi ki: “Allah katındaki divanlar üçtür: Birincisi; Allah’ın önemsemediği, ikincisi; Allah’ın ondan hiçbir şeyi terk etmediği, üçüncüsü ise; Allah’ın affetmediği divandır. Allah’ın affetmeyeceği divan, Allah’a eş koşmaktır. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:        

اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ

            “Kim Allah’a eş koşarsa Allah ona cenneti haram kılar.”[14]

             Allah’ın önemsemediği divan, kulun sadece Rabbiyle kendi arasındaki meselelerde nefsine zulmetmesidir. Şöyle ki; oruç tutması gereken günde oruç tutmaması, kılması gereken bir namazı kılmaması gibi... Allah (c.c) bunlardan dilediğini affeder. Kendisinden hiçbir şeyi terketmediği divan ise kulların biribirlerine zulmetmeleridir. Onlara muhakkak kısas vardır.” [15]

وعن أبى ذر: جُندب بن جُنادةَ الغِفارىِّ رضى اللّه عنه أن النبى . قال: أتانى جبريلُ عليهِ السم فبشَّرَنى أنهُ مَنْ مَاتَ مِنْ أُمَّتِكَ  يُشْرِكُ باللّهِ شيئاً دخلَ الجَنَّةَ. قُلتُ: وَإنْ زَنَى وإنْ سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. قُلتُ: وإن زنى وإن سرَق؟ قال: وإن زنى وإن سرَق. ثم قال في الرابعةِ: على رَغم أنف أبى ذرّ

Ebu Zerr (Cündeb ibnu Cünâde el-Gıfârî) (radıyallahu anh) hazretleri anlatıyor: Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Bana Cebrâil aleyhisselam gelerek "Ümmetinden kim Allah'a herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle)

"zina ve hırsızlık yapsa da mı?" diye sordum.

"Hırsızlık da etse, zina da yapsa" cevabını verdi. Ben tekrar:

"Yani hırsızlık ve zina yapsa da ha!" dedim.

"Evet, dedi, hırsızlık da etse, zina da yapsa!"

Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) dördüncü keresinde ilâve etti:

"Ebu Zerr burnu yerde sütünsede (istemesede)  cennete girecektir."[16]

             Muaviye (r.a) dedi ki:

            “Rasulullah (s.as)’in şöyle dediğini duydum:

             “Tevbe etmeden küfür üzerinde ölmek veya bilerek bir mü’mini öldürmek dışında diğer günahların affedilmesi umulur.” [17]

    Dımdım b. Cuşumel Yemani’den dedi ki:

    “Ebu Hureyre bana şöyle dedi:

    “Ey Yemani! Hiç kimseye; “Vallahi Allah seni affetmez” deme. Veya hiç kimseye:

    “Allah seni hiçbir zaman cennete sokmaz” deme.” Dedim ki:

    “Ey Ebu Hureyre! insan bu sözü kızdığı zaman kardeşine ve arkadaşına söyleyebiliyor.” Ebu Hureyre (r.a) şöyle dedi:

    “Sen söyleme, çünkü Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğunu duydum:

            “Beni israil’den iki adam vardı. Birinin ibadetleri çok iyiydi. Diğeri ise ibadetlerinde ihmalkardı. Onlar birbirleriyle kardeş olmuşlardı, ibadetlerini iyi yapan kişi arkadaşının günah işlediğini görünce: “Ey arkadaş! Günahtan vazgeç” dedi. Arkadaşı ona: “Allah ile benim arama girme. Sen bana bekçi olarak görevlendirilmedin” dedi. Bir gün ibadetkar olan kişi arkadaşını büyük günah işlerken gördü. Ona şöyle dedi: “Yazıklar olsun sana, günahtan vazgeç.” Arkadaşı ona: “Rabbimle benim arama girme. Sen bana bekçi olarak görevlendirilmedin” dedi. Bunun üzerine ibadet kar olan: “Vallahi Allah seni affetmeyecektir” veya     “Allah seni hiçbir zaman cennetine sokmayacaktır” dedi. Rasulullah (s.a.s) şöyle devam etti:

    “Allah onların ruhlarını kabzetmek için melek gönderdi. Sonra Allah’ın huzurunda toplandılar. Allah, günahkar kişiye: “Rahmetimle cennetime gir” ibadet kar olana: “Sen benim ne yapacağımı biliyor muydun? Benim sahip olduğum şeylerde tasarruf hakkına mı sahiptin ki böyle söylüyordun” buyurdu. Sonra meleklere: “Bunu ateşe sokun.” dedi.

            Rasulullah (s.a.s) şöyle devam etti:

            “Ebu’l Kasım’ın nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki bu adam öyle bir söz kullandı ki hem dünyası hem de ahiretini mahvetti.” [18]

             İbn-i Ömer (r.a) dedi ki: “Biz Rasulullah’ın ashabı olarak nefsi öldüren yetim malı yiyen, yalan yere şehadet eden ve sılaı rahimi terk edenlerin cehenneme gireceği konusunda şüphe etmiyorduk. Ta ki:

اِنَّ اللهَ لاَ يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَنْ يَشَآءُ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدِ افْتَرَى اِثْمًا عَظِيمًا

“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” [19] ayeti ininceye kadar. Bu ayet indikten sonra şirkin dışındaki günahları işleyen kişinin mutlaka cehenneme gireceği konusundaki kesin hükmümüzü terk ettik ve hükmü Allah’ın dilemesine bıraktık.” (İbn-i Ebi Hatim, İbn-i Cerir, Taberi)

            Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:

            “Allah’a ortak koşmadan ölen her nefse Allah’ın mağfireti söz konusudur. Dilerse onu affeder, dilerse azap eder.” Sonra: “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur.” (Nisa: 48 ) ayetini okudu.[20]

Küçük Günahların affedilmesi için bunlardan tevbe etmek şartmıdır?

اِنْ تَجْتَنِبُوا كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلاً كَرِيمًا

            “Eğer Allah’ın yasakladığı büyük günahlardan kaçınırsanız suçlarınızı affederiz ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz.”[21]  buyuruyor. Bu ayete göre tevbe etmese bile büyük günahlardan kaçınan kişinin diğer günahlarını Allah (c.c) affedecektir. Tevbe edilmeyen büyük günahların affı Allah’ın dilemesine bağlıdır. Şirk dahil bütün büyük günahlardan tevbe edildiğinde Allah onları muhakkak affeder. Büyük günahlardan kaçınılırsa bunların dışındaki günahları da tevbe edilmezse bile Allah muhakkak affedecektir. Buna göre Nisa: 48’te affedilmesi Allah’ın dilemesine bağlı olan günahlar, şirkin dışındaki büyük günahlar olmalıdır. Eğer Nisa: 48 ayetinde şirkin dışındaki günahların affedilmesi için tevbe şart koşulmuş olsaydı Allah’ın “şirki affetmeyiz, onun dışındaki günahları affederiz” sözü yani ayetteki diğer günahların şirkten istisna edilmesi anlamsız olurdu. Çünkü şirkten de tevbe edilirse affedilir.

            Şirk, günahların en büyüğüdür. Şirk üzerinde ölen kişi hayır amellerinden ne işlerse işlesin bu ameller ona hiçbir fayda vermeyecektir ve cehennemde ebedi olarak kalacaktır. Ahirette hiç kimse ona yardımcı olmayacaktır. Yalvarışı, pişmanlığı ona hiçbir fayda vermeyecektir. Allah’a eş koşan kişi cahillerin cahilidir ve zalimlerin en büyüğüdür. Şirk koşan kişi Allah’a değil kendi nefsine en büyük zulmü yapmıştır. Allah’ın birliğini gösteren onca delillere ve delillerle Allah’ın birliğine çağıran rasullerin varlığına rağmen şirk işleyip bu hal üzere ölen kişinin nefsi bütün hayır ve ıslah unsurlarını tamamen kaybetmiş bir nefistir. Bütün bu delillere rağmen şirk üzerinde ölen kişi ıslahı olmayan tam bir bozulmaya uğramıştır. Fıtratı tamamen bozulmuş ve hayvanlardan daha aşağı bir duruma düşmüştür. Artık bu kişi ebedi olarak cehennemde kalmayı hak etmiştir. Çünkü en büyük günahı işlemiş ve Allah’a iftira etmiştir.


[1] Kehf  suersi ayet 110

[2] Nisa suresi Ayet 48

[3] Tevbe suresi 28. ayet

[4] Zümer suresi ayat  64-65

[5] Enbiya Suresi ayet 24

[6] Enam suresi ayet 19

[7] Lokman Suresi ayet 31

[8] Nisa Suresi ayet 48

[9] ZümerSuresi Ayet 53

[10] Taha Suresi ayet  82

[11] ZümerSuresi Ayet 53

[12] Nisa Suresi ayet 48

[13]İbn-i Münzir, İbn-i Cerir Taberi İbn-i Ömer’den buna benzer bir rivayet zikretti

[14] MaideSuresi ayet 72

[15] Ahmed, Hakim, Beyhaki, İbn-i Münzir, İbn-i Ebi Hatim, İbn-i Merdeveyn, hakim ve Ahmed Şakir bu hadis için sahih dedi

[16] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/205-206.

[17] Nesei, Ahmed Şakir bu hadis için sahih dedi

[18] Ebu Davud, Ahmed Şakir bu hadis için sahih dedi

[19] Nisa Suresi ayet 48

[20] İbn-i Ebi Hatim

[21] Nisa Suresi ayet 31

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Ocak 14 2016 03:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,843,123 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024