Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
İslamda Yetim Hakkı

                                                     İslamda Yetim Hakkı                                    Vaaz Resimleri: w.jpg

Aziz Mü’minler 

 

Cenab-ı Hakk biz kullarını sosyal hayatın insanca güven ve huzur ortamı içinde sürdürülebilmesi hususunda imtihan eder.

Yetim, Arapçadaki yütm kökünden gelir .Yütm, çocuğun ergenlikten önce babasını kaybetmesi demektir. Diğer canlılarda ise, anasını kaybetmek anlamındadır. Fıkıh dilinde yetîm (çoğulu: yetâmâ, eytâm), babasından yoksun kalan çocuk demektir .Ergenlik yaşına gelmeden babasını kaybeden erkek ya da kız, zengin ya da fakir çocuklara “yetim” denir. Babası ve annesi ölen çocuğa latîm, yalnızca annesi ölen çocuğa, acî (aciyyun) denir.Kocasından yoksun kalan kadın için de “yalnız, dul” anlamında “yetim” kelimesi kullanılır Yetimler, toplum içindeki boynu büküklerdir .Onlar, topluma Allah’ın emanetidirler Bunun için, yetimleri himaye ederek eğitip yetiştirmek ve onların topluma yararlı insan olmalarına çalışmak, Müslümanların ahlaki ve hukuki görevidir. “Büluğ çağına ulaştıktan sonra, yetimlik kalkar.

İslâm dini, yetimlere iyi davranılmasını, onların mallarının korunmasına son derece önem vermiştir. Kur'an-ı Kerîm'in 21 yerinde doğrudan veya dolaylı olarak yetimlerin gözetilmesi emredilmektedir. Bu âyetlerden birisinde şöyle buyurulmaktadır:

 

اِنَّ الَّذِينَ يَاْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا اِنَّمَا يَاْكُلُونَ فِى بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا

"Gerçek, yetimlerin mallarını haksız (ve haram) olarak yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar. Onlar çılgın bir ateşe gireceklerdir". (Nisâ, 4/10). Bu âyetteki yetim malı yemekten maksat; onların mallarına sahip çıkmak, haklarını yemektir. Yoksa, içerisinde yetim bulunan bir aileyi ziyarete gidildiğinde onların ikram ettiği bir şekeri almamak değildir. Hz. Peygamber de bir hadîsinde;

أنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ وَقَدْ سَألَهُ رَجُلٌ عَنِ الْكَبَائِر ِ فَقَالَ: هُنَّ تِسْعٌ: الشِّرْكُ، وَالسِّحْرُ، وَقَتْلُ النَّفْسِ، وَأكْلُ الرِّبَا، وَأكْلُ مَالِ الْيَتِيمِ، وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ، وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ، وَعُقُوقُ الْوَالِدَيْنِ، وَاسْتِحَْلُ الْبَيْتِ الْحَرَامِ قِبْلَتِكُمْ أحْيَاءً وَأمْوَاتاً

"Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir  adam kebairden sormuştu, şöyle cevap verdiler:

"Onlar dokuzdur!" buyurdular ve saydılar: "Şirk, sihir, insan öldürmek, faiz yemek,  yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, anne ve babaya haksızlık,  kıbleniz olan Beytu'l-Haram (da masiyet işlemey)i sağlığınız ve ölümünüzde helal addetmek." [Ebu Davud, Vesaya 10, (2875); Nesâî, Tahrim 3, (7, 89).]ve yine Allahın resulu yetim malı yemeyi insanı helâk eden yedi büyük günah arasında saymıştır (Buharî, Vesâya, 23).

Yetim, kendi malını idâre edemeyeceği için, onun mallarını vasîsi idare eder. Onun şahsî işlerini ise velîsi yürütür. Vasî, yetimin malından, maddî zararı kesin olan harcamalarda bulunamaz.

Yetimler reşit olarak erginlik çağına ererlerse malları kendilerine teslim edilir. Şayet erginlik çağına geldiklerinde kendilerinde mallarını güzelce idare edebilme yeteneği görülmezse, 25 yaşına varıncaya kadar kendilerine malları teslim edilmez. Bu yaştan sonra artık kendi mallarını idare ederler.

Yetimin Rabbi var. Bir imtihandır yetim. Yiyen, içen, yürüyen, konuşan bir imtihan. Dul annesine, dedesine, amcasına, babasının din kardeşlerine, insanlığa imtihandır. Kazanırken herkesin kazandığı, kaybederken ise, yetimden önce öbürlerinin kaybettiği bir imtihan. O, aramızda dolaşan bir test aracıdır Mala esaretimizin olup olmadığı, “benden doğmasa bile bana ait” çocuklarımın, bağrıma basacak bebelerimin olup olmadığını test eder. İnsan ve mal yan yana geldiğinde neyin öne geçeceğini test eder.

İnsanla başlayan ve onunla devam eden bir imtihanın adıdır o Yetimlikle iç içeyiz Kimse bir yetimin torunu olmadığını belgeleyemez.

Bu ümmetin peygamberi de yetim geldi Yetimi korudu, yetimi kollamayı vasiyet etti.Rabbi ona emretti, o da ümmetine Yetimi okşadı Yetime babalık yapanlara cennet vaat etti Cennette kendisine iki parmağın yakınlığı kadar yakın bir konum vaat etti.

Yetim, tek tek tuğlalardan oluşan muhkem bir binanın nasıl kurulduğunun, bir büyük ümmetin tek vücut şuuruna nasıl erdiğinin izlenebileceği bir aynadır. O aynaya bakar, vefamızı ölçeriz. Merhametimizi, insanlıktan neler barındırdığımızı ölçeriz. Yetim olabilirdim, o ezikliği ve eksikliği yaşayabilirdim… Babalı büyümenin şükrü olarak bir yetime kefil olma ve ona yürek açma vefası göstermek, kendini anlamış olmaktır.

Yetimle sabrımız ölçülür. İnsanların neredeyse kendi çocuklarına tahammül edemedikleri bir zamanda, dinden ve insaniyetten kardeşimiz olan “elin çocuğu”nun yerli yersiz sıkıntılarına ne kadar tahammül edebileceğimiz ölçülür. İman ettiğimiz Rahman Rabbimizin rahmetinden payımıza ne düştüğü ölçülür. Bunun için yetim rahmettir, sabırdır, ispattır, imtihandır Sadaka vermenin, Allah yolunda infakın en verimli alanlarından birisi yetime bakmak, onun hayatına kefil olmaktır.

Yetime ilgi ve onu kefalet altına alma, Ramazan ayında annesinin çorbasını, ayağının çorabını teminden ibaret olmamalıdır. Yetimi yedirmekle yetimi sahiplenmek, açıları farklı bakışlardır. Biri zaman zaman hatırlama, belki de baştan savma gibi anlaşılabilen bir tavır; diğeri ise, kendinden görme, sorumluluğunu hissetmedir. Sevap olması açısından bir dilim ekmek dahi şüphesiz Allah katında me’cur bir ameldir.

            Bu imtihanı başaran,ilahi mükafata nail olur,nefsinin esiri olup kaybeden de yerinde sayar ve sorumlu olur.Sosyal güvenceye ve yakın ilgiye en çok muhtaç olan yetimlerdir ve biz bununla imtihan ediliyoruz.Yetimleri ve mallarını korumak,haklarını gözetmek,tahsil ve terbiyesi ile ilgilenmek,büyüyüp gelişmesine çalışmak toplum olarak vazifelerimizdendir.

Yetimler bizim himayemize emanet edilmişlerdir.Kim yetimin hakkına dokunursa Allah’ın intikam okuna hedef olur.

Mevlamız Kur’anı Kerimde:

اِنَّ الَّذِينَ يَاْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا اِنَّمَا يَاْكُلُونَ فِى بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا

“Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, aslında karınları dolusu ateş yerler.Onlar yarın harıl harıl yanan alevli bir ateşe gireceklerdir.”( Sürei Nisa:10)buyurmaktadır.

Başka bir ayeti kerime de de;

وَابْتَلُوا الْيَتَامَى حَتَّى اِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَ فَاِنْ اَنَسْتُمْ مِنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُوآ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَاْكُلُوهَآ اِسْرَافًا وَبِدَارًا اَنْ يَكْبَرُوا وَمَنْ كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَنْ كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ فَاِذَا دَفَعْتُمْ اِلَيْهِمْ اَمْوَالَهُمْ فَاَشْهِدُوا عَلَيْهِمْ وَكَفَى بِاللهِ حَسِيبًا

“Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar" endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter. Buyurmaktadır.

Muhterem Müslümanlar

Yüce dinimiz İslam,yetimlerin ruhen,bedenen ve ekonomik olarak sağlıklı bir ortamda gelişmeleri için tüm önlemleri ciddi ve sistemli bir şekilde almıştır. Kur’anı Kerim Yetimlerin korunup gözetilmesini Hz. Peygamber’in şahsında bir görev olarak vermiştir.Rasülüllah S.A.V, inde bir yetim olarak ilahi koruma altında olduğunu hatırlatan Rabbimiz:

فَاَمَّا الْيَتِيمَ فَلاَ تَقْهَرْ

“Öyleyse sen de yetimi sakın ezme, kahretme.” buyurmaktadır.

            Rasülüllah Efendimiz bir bayram sabahı bir kenarda sırtını bir kütüğe dayamış eski elbiseli, bir çocuğun ağladığını görür,ilgilenir ve sorar:’’Diğer çocuklar tertemiz giyinmiş,cıvıl cıvıl bayram ediyorlar, senin bu göz yaşların niye?diye sorunca çocuk:’’Babam Bedir de şehit oldu,Annem başkasıyla evlendi,bir şeyimde yok, kimsemde yok nasıl sevineyim.Bayram benim neyime.Üvey babam öz babamdan miras kalan mallarımı yedikten sonra bu halimle beni bıraktı. Günlerdir aç ve susuzum. Kalacak yerim bile yok.’’diye içini döktü. Rasülüllah’ın yüreğini parçalıyordu. Çocuğu şefkatle tuttu,okşadı ve :’Benim sana Baba,Ayşe’nin Anne,Hz.Ali’nin amca, Fatıma’nın abla Hasan  ve Hüseyin’in kardeşin olmasını ister misin ?buyurdular..Çocuk:’’Nasıl istemem ey Allahın Rasülü…’’diye sevindi.Çocuk eve götürüldü,yıkandı,doyuruldu,giydirildi,kelebekler gibi bayram sevincine katıldı.İşte bu hadise üzerine Rasülüllah Efendimiz bir Hadisi Şerif daha ferman buyurdular:

’’Yeryüzünde bir yetim ağladığı zaman bütün arş-ı ala titrer.

Aziz Kardeşlerim:

Yetim ağladığı zaman arşı taşıyan melekler titrer, geldiği vakit de cennette güller açmasına vesile olur. Yeryüzündekilere acıyınız ki, gökyüzündekiler size acısınlar. Sev ki sevilesin. Yetimi koru ki mele-i alada övülesin.

Peygamberimiz (s.a.v.) Şehadet parmağı ile orta parmağını ayırıp göstererek:

أنَا وكافلُ اليَتيمِ في الجنّةِ هكَذَا، وأشارَ بالسَّبَابَةِ والوُسطَى، وفرَّجَ بينَهُمَا

“Benimle, yetimin işlerini üstlenen,onların haklarına riayet eden kimse,Cennette böylece beraber olacağız.Müjdesini vermiş ve yine:

“Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır(Ahmed İbni Hanbel, Müsned, V, 250).’’buyurmuşlardır.

Değerli Mü’minler

Bir adam peygamberimize gelerek kalbinin kasvetinden katılığından dert yandı.

 Rasülüllah Efendimiz adama: “Yetimi esirge, başını sıvazla ve kendi yemeğinden ona da yedir. Kalbin yumuşar ve arzuna nail olursun.”buyurdular.

Yetim Malı Yemek

İslâm'a göre, yetim malı yemek kesinlikle haramdır ve büyük günahlardan birisidir. Bu konuda açık ifadeleri bulunan bir çok âyet ve hadîs vardır. İşte bunlardan bazıları şunlardır. Yüce Rabbimiz Kur'an-ı Kerîm'inde şöyle buyuruyor:

اِنَّ الَّذِينَ يَاْكُلُونَ اَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْمًا اِنَّمَا يَاْكُلُونَ فِى بُطُونِهِمْ نَارًا وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيرًا

"Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar. Zaten onlar, çılgın aleve atılacaklardır" (Nisâ, 4/10);

وَلاَ تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ اِلاَّ بِالَّتِى هِىَ اَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ اَشُدَّهُ وَاَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا اِلاَّ وُسْعَهَا وَاِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللهِ اَوْفُوا ذَلِكُمْ وَصَّيكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

"Yetîmin malına yaklaşmayın, yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (onun malına) en güzel biçimde (yaklaşabilir, onu uygun tarzda sarfedebilirsiniz); ölçü ve tartıyı tam adâletle yapın..." (En'âm, 6/152).

وَعن أبي هُريْرة رضي اللَّه عَنْهُ عَن النَّبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : « اجْتَنِبُوا السَّبْعَ المُوبِقَاتِ ، قَالُوا : يا رَسُولَ اللَّه ومَا هُن ؟ قال : الشِّرْك بِاللَّهِ ، وَالسِّحْرُ وَقَتْلُ النَّفْسِ التي حرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالحقِّ ، وَأكْلُ الرِّبَا ، وَأكْلُ مال اليتِيمِ . والتَّولِّي يوْمَ الزَّحْفِ ، وقذفُ المُحْصنَاتٍ المُؤمِنَات الغافِلاتِ »

Peygamber Efendimizi ise, bir hadîslerinde şöyle buyurmuşlardır: "Siz. (fertlerin ve milletlerin mahvolmasına sebep olan) helâk edici yedi günahtan sakınınız!" Ashabı kirâm: "Yâ Rasûlüllah! Bunlar hangileridir?" diye sorunca, Peygamberimiz:

"Âllah'a şirk (ortak koşmak), büyü yapmak, Allah Teâlâ'nın öldürülmesini haram kıldığı kimseyi öldürmek-haklı olarak öldürülen müstesna-; tefecilik; yetim malı yemek; düşman ile savaşırken kaçmak; evli ve hiç bir şeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zinâ isnâd ve iftira etmektir" buyurmuşlardır (bkz. Riyâzü's-Sâlihîn Terc, III, 184).

Demek ki, yetim malı yemek, insanları ve toplumları mahvedici büyük günahlardan birisidir. Akıl ve mantık ölçüsünde düşünüldüğü takdirde de, yetim malı yemenin ne kadar kötü olduğu açık bir şekilde anlaşılabilir. Anası-babası ölmüş, küçük yaşta ve bakıma muhtaç bir vaziyette kalmış, henüz kendisine miras kalan malı çekip-çeviremeyecek durumda ve çaresiz bir yetimin malını yiyenlerin bu dünyada olmayacakları gibi, öbür dünyada da büyük cezaya çarptırılacakları âyetlerde ve hadîslerde açıklanmıştır.

Yetim malı yemek ne kadar kötü ve büyük günah ise, onları korumak da o derecede sevaptır ve hayırlı bir iştir. Onun için her insanın çevresinde bulunan yetim ve öksüzleri görüp gözetmesi ve kendi malına sahip olup, işletebilecek seviyeye gelinceye kadar onları koruması dînî ve aynı zamanda insânî bir görevidir

قَالَ رَسُولُ للّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ عَالَ ثََثَةً مِنَ ا‘يْتَامِ كَانَ كَمَنْ قَامَ لَيْلَهُ وَصَامَ نَهَارَهُ. وَغَدَا وَرَاحَ شَاهِراً سَيْفَهُ فِي سَبِيلِ اللّهِ. وَكُنْتُ أنَا وَهُوَ فِي الْجَنَّةِ أخَوَيْنِ كَهَاتَيْنِ أُخْتَانِ.

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse, sanki ömrü boyu geceleri namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Kıza, ben ve o, şu iki kardeş (parmak) gibi cennette kardeş oluruz" buyurdu şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırdı.

Üç yetimi barındırıp büyütecek kadar merhameti yüksek olan kişi, bu şefkati sayesinde Allah’ın Resulüne komşu olur ki,ne mutlu o kişiye… Allah’ü teala yetimi koruması, hakkını gözetmesi sebebiyle o kimseyi son nefesinde şeytan’ı aleyhillanenin tasallutundan da koruyacaktır.

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Nisan 21 2021 01:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.10 saniye 14,867,779 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024