Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Allah-ı Tanımak ve Allah'a İman

                                             Vaaz Resimleri: w.jpg

Bu haftaki sohbetimizi bizleri hiç yoktan yaratan, eşi, ortağı, dengi olmayan, doğmamış ve doğrulmamış olan Allah’ımızı tanımaya ayırmak istiyorum

O Allah ki; tüm kainatı emrimize amade kılmış, sanki bütün canlıları insanoğlunun hizmetkarı yaratmıştır Tüm bu nimetlerine karşılık ise bizden istediği iki şey var Birisi tüm bunlara bakarak Kendisini tanımamız, ikincisi, O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan ibadet etmemiz.

Bize Allah’ı en iyi yine Allah tanıtabilir Bu bakımdan Kuranı Kerim’e dönüyor ve Ona kulak veriyoruz.

خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ بِالْحَقِّ

 “Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı” (39- Zümer /5)

اَللهُ خَالِقُ كُلِّ شَىْءٍ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ وَكِيلٌ

 “Allah her şeyin yaratıcısıdır…….” (39- Zümer /62)

اَلَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللهِ زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يُفْسِدُونَ

“Allah’a inandıkları halde insanları Allah’ın yolundan çevirenlere iki kat azap edilecektir” (16-Nahl/88)

وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ فَهُوَ حَسْبُهُ

“Allah’a güvenene Allah yeter”(65-Talak/3).

Allah’tan başkasını yalnız O’na tahsis edilmesi gereken bir sevgiyle sevmek, sadece yaratana verilecek sevgiyi yaratılana vermek olur ki bu sevgide şirktir. Kulunu çok seven Allah ondan bu sevginin karşılığını beklemektedir. Kul bu sevgiye karşılık ibadet, taat ve hasenatla Allah’a yöneleceği yerde O’ndan başka şeylere yönelirse, Allah sevgisini onun üzerinden çeker. Evet, aklı başında bir insan, Allah’ın azabı ve gazabından daha çok, sevmemesinden korkmalı. Çünkü O’nun sevmemesi azapların en korkuncu, kayıpların en büyüğüdür. Allah’tan umma ve korkma hali bulunmayan bir kimse iman etmiş olmaz. Keza Allah’tan başka bir kimseye sevabını umarak ve gazabından korkarak itaat eden kimse ona ibadet etmiş sayılır.

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللهِ وَالَّذِينَ اَمَنُوآ اَشَدُّ حُبًّا لِلَّهِ وَلَوْ يَرَى الَّذِينَ ظَلَمُوآ اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا وَاَنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعَذَابِ

“İnsanlardan kimi Allah’tan başka eşler tutar Allah’ı sever gibi onları severler”(2/165))

Sevgi, korku ve ümit üçü birden yalnız Allah için duyulur. Eğer bu üç his Allah’tan başkası için de duyulmuşsa, o şey Allah’a eş koşulmuş demektir )

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ

 Allah’tan korkana Allah çıkış yeri yaratır ve onu ” ummadığı yerden rızıklandırır”.

وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يَجْعَلْ لَهُ مِنْ اَمْرِهِ يُسْرًا

“Allah’tan korkana Allah işinde kolaylık sağlar”

وَمَنْ يَتَّقِ اللهَ يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُعْظِمْ لَهُ اَجْرًا

“Allah’tan korkanın Allah kötülüklerini örter ve ona büyük mükafat verir”(65/ Talâk 3-4-5)

Gerçekte insanların çoğu bir halifeyi, bir alimi, bir şeyhi yada bir idareciyi öylesine severler ki onu Allah’a eş koşarlar Her ne kadar o kimseyi Allah için sevdiğini iddia etse de işin aslı budur Her kim Resulden başkasını, Allah’ın ve Resulünün emirlerine ters olduğunu bile bile her emrettiği ve yasakladığı konuda itaat edilmesi gerekli birisi olarak bellerse, işte o kimseyi Allah’a ortak koşmuştur.

İçinde bulunduğumuz şu zamanda insanların bir bölümü yüce Allah’ın varlığını inkar etmeyen fakat O’nu yeryüzü egemenliğinden azlederek yalnız göklerdeki egemenliğini onaylayan böylece hayat düzeninde O’nun şeriatini uygulamayan ve insan hayatı için değişmez olduğunu buyurduğu değerleri geçerli saymayan havralarda, kiliselerde ve mescitlerde ibadet etmeyi insanlara serbest görürken; sosyal hayatta Allah’ın şeriatinin hükmetmesini istemeyi yasaklayan bir zihniyete sahiptirler Bu insanlar böylece Allah’ın yeryüzü üzerindeki hakimiyetini ya inkar etmekte veya askıya almaktadır.

وَهُوَ الَّذِى فِى السَّمَآءِ اِلَهٌ وَفِى اْلاَرْضِ اِلَهٌ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ

 “Allah gökte de ilahtır, yerde de ilahtır”(43-Zuhruf/84)

وَلاَ تَايْئَسُوا مِنْ رَوْحِ اللهِ اِنَّهُ لاَ يَايْئَسُ مِنْ رَوْحِ اللهِ اِلاَّ الْقَوْمُ الكَافِرُونَ

“Allah’ın lütfundan ümit kesmeyin. Doğrusu kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez” (12/Yusuf-87)

Allah teala kulunun sadece kendisine ümit bağlamasını istiyor. Ancak kulun sarılması gerekli bir takım yükümlülükleri yerine getirdikten sonra, Hastalanan bir kul doğal olarak doktora görünecek, ilaç kullanacak, gerekirse istirahat edecek Ancak iyileştikten sonra falanca doktor olmasaydı iyileşmem zordu gibi şifanın gerçek kaynağı olan Allah’ı geri plana iten bir düşünce imanı zora sokan bir düşüncedir.

Şu unutulmamalıdır ki, gerçekte şifayı yaratan Allah’tır, kulun aldığı tüm tedbirler ise birer vesiledir, sebep konumundadır. Sebepler asıl yapılıp Allah’a şirk koşulmamalıdır. Kişi Allah’a tevekkül etmesini bilince Allah’ın yardımı mutlaka gelecektir. Allah nedenleri zikrederek vesilelere itimad edilmemesini, Allah’tan başka bir kimseden bir şey umulmamasını emrediyor.

وَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ وَكَفَى بِاللهِ وَكِيلاً

 “Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter”(33-Ahzap/3)

وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُ اِلَى اللهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى وَاِلَى اللهِ عَاقِبَةُ اْلاُمُورِ

“Kim bütün benliğiyle Allah’a teslim olur, iyilik ve güzelliği de huy edinirse, cidden o en sağlam kulpa yapışmıştır. Ve işlerin sonu Allah’a varıp dayanır.”(31-Lokman/22)

فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لاَ انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ

“Tağutu inkar edip Allah’a inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam kulpa yapışmıştır” (2/Bakara-256)

Allah’u teala bu ayette de açık bir şekilde ifade ettiği gibi iman etmeden önce tağutun reddedilmesini istiyor.

Tağut Allah’ın hükümlerine ters olarak yeni hükümler ortaya koyan her şeydir Bu bir insan olabileceği gibi şeytan da olabilir. Kişi tağutu inkar etmekle لااله   “Lâ ilâhe”nin manasını yerine getirir Ondan sonra da Allah’a iman etmelidir ki bu da  الاالله “İllallah”ın manasıdır

Günümüz insanının en fazla aldandığı noktalardan birisi de Allah’ın varlığına inanmakla iman ettiklerini sanmalarıdır. Oysa Kuranı Kerim, müşriklerin de Allah’ın varlığına iman ettiklerini söylüyor. Demek ki müşrikler Allah’a iman etmeyen kimseler değildi. Fakat Allah cc onların bu imanını kabul etmemektedir. Çünkü Allah’ın istediği iman bu çeşit bir iman diğildir.

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللهُ فَاَنَّى يُؤْفَكُونَ

“Onlara sizi kim yarattı diye sorsanız, muhakkak ki Allah derler(43/Zuhruf-87)

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَاْلاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللهُ

“Onlara; yer ve gökleri kim yarattı diye sorsan, muhakkak ki Allah derler(39/Zümer-38)

وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَحْيَا بِهِ اْلاَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لاَ يَعْقِلُونَ

“Onlara; göklerden yağmuru yağdırıp yeri ölümünden sonra onunla dirilten kimdir. diye sorarsan, muhakkak ki “Allah” derler De ki hamd Allah’a mahsustur. Fakat çoğu akıllarını kullanmıyorlar. (29/Ankebut-63)  

Buna göre kim kendinde kanun koyma hakkını görürse, o, Allah’a şirk koşmuştur ve küfre girmiştir Heva ve hevesini ilah edinmiştir. Allah ve Resulüne inandığını iddia etse bile Bu konuda mezhep imamımız bakın ne diyor: “Yalnız Allah’ı bilmek iman sayılmaz Öyle olsaydı yahudi ve hıristiyanların, Zebur’a inananların hepsi müminlerden sayılırdı.”

Bir insan kelimei şehadeti alenen söylemeli ve kalbiyle inanıp tasdik etmelidir. Farzları ve haram olan şeyleri bilmesede o, mümindir, aksi halde kafir olmuştur. Tevhidde artıp eksilmez Allah’ın sıfatlarının bazısında O’na ortak ve eş kabul etmeyipte bazısında eden bir kimse muvahhid sayılmaz.

Yine Allahu teala Kuranı Kerim’de müşriklerin şöyle dediğini bildiriyor:

وَقَالَ الَّذِينَ اَشْرَكُوا لَوْ شَاءَ اللهُ مَا عَبَدْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَىْءٍ نَحْنُ وَلاَ اَبَاؤُنَا وَلاَ حَرَّمْنَا مِنْ دُونِهِ مِنْ شَىْءٍ كَذَلِكَ فَعَلَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَهَلْ عَلَى الرُّسُلِ اِلاَّ الْبَلاَغُ الْمُبِينُ

“İlahları tek bir ilah mı yaptı? Doğrusu bu tuhaf bir şeydir! dediler müşrikler dediler ki: Allah dileseydi ne biz, ne de babalarımız O’ndan başkasına ibadet etmezdik Ve O’nun emri olmadan hiç bir şeyi de haram kılmazdık”(16/Nahl-35)  

Bu iki ayeti kerime İslamın, dini sadece Allah’a has kılmak ve şirkin kökünü kazımak amacıyla geldiği üç esası belirtiyor. Bunlar

1-Allah Tealanın birliğine iman etmeme,

2-Allah’tan başkasına ibadete yönelme ,

3-Allah’ın hükümleri dışında haram ve helal hükümleri koymadır.

Yani akide, ibadet ve yasama (kanun koyma) işleri Öyle ki onlardan birinin bozulması veya eksilmesi لااله الاالله “Lâ ilâhe illallah”ın bozulmasıdır

اَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَاْلاَمْرُ تَبَارَكَ اللهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ

 “Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de O’na aittir.”(7/Araf-54)  Emir sahibi O’dur Yani karar vermek; bu böyle olmalı veya olmamalı, şu sevaptır şu da günah ve yanlıştır, bu güzeldir bu da çirkindir, şu serbesttir şu da yasaktır gibi herşeyi belirlemek O’nun hakkıdır. Yine Yusuf suresi 40. Ayette

اِنِ الْحُكْمُ اِلاَّ لِلَّهِ

“Hüküm yalnız Allah’a aittir” Buyurularak bu gerçeğe işaret ediliyor

Allah'a İman Nasıl Olmalıdır?

Hiçbir mekanizma yoktur ki bir yapanı ve kurucusu olmasın.Nerede kurallar sistemi varsa,orada o kuralları koyan bir güç vardır.Yani düzenleyicisi olmayan bir organizasyon olamaz.O halde bu kadar muazzam bir düzeni olan evreninde mutlaka bir düzenleyicisi,bir yaratıcısı vardır.Bunu inkar etmek mümkün değildir.Ancak bu muazzam nizamın ve içindeki insanın yaratıcısı olan gücü nasıl anlayacak ve O’nunla insan ilişkisi nasıl olacak?Deist birisi,bu evreni yaratan bir gücün olduğuna inanır.Bir Müslüman için ise Allah-İnsan ilişkisini düzenleyen Kuran’dır.Yani bir Müslüman,Allah’a nasıl kulluk edecek,Rab olarak kabul edecek, ibadet edecek ve birleyecek sorularının cevabını veren Kuran’dır.

 

Allah’ın Zati sıfatları (Vücud,Kıdem,Beka,Vahdaniyyet,Muhalefetün-lil havadis,Kıyam bi nefsihi ) ve Subuti sıfatları (Hayat,İlim,Semi’,Besir,İrade,Kudret,Kelam,Tekvin) ile bilinmesini sağlayan Kuran’dır.

 

Bir Müslüman Kuran’a göre Allah’a nasıl inanır?Şimdi ona bakalım.

1-Hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah’a iman ederler.

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ اَمَنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ فِى سَبِيلِ اللهِ اُولَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ

“Gerçek müminler ancak Allah’a ve Reusulüne iman eden,ondan sonra asla şüpheye düşmeyen,Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir.İşte doğrular ancak onlardır. (49/Hucurat-15)

وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَىْءٍ فَحُكْمُهُ اِلَى اللهِ ذَلِكُمُ اللهُ رَبِّى عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَاِلَيْهِ اُنِيبُ

“Hakkında ihtilafa düştüğünüz her hangi bir şeyin hükmü Allah’a aittir.İşte benim Rabbim olan Allah budur.Ben yalnız O’na güvendim ve yalnız O’na yöneliyorum.(42/Şura-10)

وَاِذَا سَمِعُوا مَا اُنْزِلَ اِلَى الرَّسُولِ تَرَى اَعْيُنَهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ مِمَّا عَرَفُوا مِنَ الْحَقِّ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ

Peygambere indirilen (Kur’an) dinledikleri zaman,O’nun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün.Onlar “ey Rabb’imiz iman ettik,bizide şahitlerden yaz.” Derler. (5/Maide 83)

 

2-Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmazlar.

وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ اَمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى اْلاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِى ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْنًا يَعْبُدُونَنِى لاَ يُشْرِكُونَ بِى شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَاُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

“Allah,sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara,kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi,kendilerinide yer yüzüne sahip ve hakim kılacağını,onlar için beğenip seçtiği dini (İslamı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra,bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaad etti.Çünkü onlar bana kulluk ederler.Hiç bir şeyi bana eş tutmazlar.Artık bundan sonra kim inkar ederse ,işte bunlar asıl büyük günahkarlardır.” (24/Nur-55)

لَقَدْ كَفَرَ الَّذِينَ قَالُوا اِنَّ اللهَ هُوَ الْمَسِيحُ ابْنُ مَرْيَمَ وَقَالَ الْمَسِيحُ يَابَنِى اِسْرَائِيلَ اعْبُدُوا اللهَ رَبِّى وَرَبَّكُمْ اِنَّهُ مَنْ يُشْرِكْ بِاللهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَيهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ اَنْصَارٍ

“Andolsun ki ”Allah,kesinlikle Meryem’in oğlu Mesihtir” diyenler elbette kafir olmuşlardır.Oysa Mesih onlara “Ey İsrail oğulları,hem benim,hemde sizin Rabb’iniz olan Allah’a kulluk edin.Kim Allah’a ortak koşarsa,şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehennemdir.Zalimlerin yardımcıları da yoktur.” Demişti. (5/Maide-72)

قُلْ اِنَّمَا اَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى اِلَىَّ اَنَّمَا اِلَهُكُمْ اِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا وَلاَ يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ اَحَدًا

“Deki bende sizin gibi ancak bir beşerim.Ne varki bana,ilahınızın ancak bir ilah olduğu vahyolunuyor.Artık her kim Rabb’ine kavuşmayı umuyorsa iyi amel işlesin ve Rabb’ine yaptığı ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın. (18/Kehf-110)

فَاَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللهِ الَّتِى فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لاَ تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ

“Sen yüzünü Hanif olarak dine,Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir.Allah’ın yaratışında değişme yoktur.İşte dosdoğru din budur;fakat insanların çoğu bilmezler.” (30/Rum-30)

 

3- Allah’tan başka ilah aramazlar.

قُلْ اَىُّ شَىْءٍ اَكْبَرُ شَهَادَةً قُلِ اللهُ شَهِيدٌ بَيْنِى وَبَيْنَكُمْ وَاُوحِىَ اِلَىَّ هَذَا الْقُرْاَنُ لاُنْذِرَكُمْ بِهِ وَمَنْ بَلَغَ اَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ اَنَّ مَعَ اللهِ اَلِهَةً اُخْرَى قُلْ لاَ اَشْهَدُ قُلْ اِنَّمَا هُوَ اِلَهٌ وَاحِدٌ وَاِنَّنِى بَرِىءٌ مِمَّا تُشْرِكُونَ

“Deki:Hangi şey şahadetçe daha büyüktür?De ki: (Hak peygamber olduğuma dair ) benimle sizin aranızda Allah şahittir.Bu Kur’an bana,kendisiyle sizi ve ulaştığı her kesi uyarmamiçin vahyolundu.Yoksa siz,Allah ile beraber başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz? De ki: “Ben buna şahitlik etmem.” “ O ancak bir tek Allah’tır.Ben sizin koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım.” De. (6/En’am -19)

قُلْ يَآاَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا اِلَى كَلِمَةٍ سَوَآءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ اَلاَّ نَعْبُدَ اِلاَّ اللهَ وَلاَ نُشْرِكَ بِهِ شَيْئًا وَلاَ يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا اَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللهِ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُولُوا اشْهَدُوا بِاَنَّا مُسْلِمُونَ

“De ki: Ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin.Allah’tan başkasına tapmayalım;O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın.Eğer onlar yine yüz çevirirlerse,işte ozaman “şahit olun ki biz Müslümanlarız.” Deyiniz.”    (3/ Âl-İ İmrân -64)

وَلاَ تَدْعُ مَعَ اللهِ اِلَهًا اَخَرَ لاَ اِلَهَ اِلاَّ هُوَ كُلُّ شَىْءٍ هَالِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ لَهُ الْحُكْمُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

“Allah ile başka bir tanrıya tapıp yalvarma!O’ndan başka İlah yoktur.O’nun zatından başka her şey yok olacaktır.Hüküm O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.” (28/Kasas-88)

Allah’a Îmanın Faydaları

    Cenâb-ı Hak, insanın fıtratına, yani yaratılışına îman etme ihtiyacını koymuştur. Bu sebeple, sahih bir îmâna sahip olamayan insan, mânen huzursuz olur. Kalbinde taşıdığı derin bir tatminsizlik hissiyle yaşar. Bunun yegâne çâresi, Cenâb-ı Hakk’ın gösterdiği şekilde îmân etmektir.

Allah’a Îman Eden Kişi;

1- Hakka Hukuka Riayet Eder

Diğer taraftan, kendisini dâimâ gören, işiten ve bilen bir Allâh’a îmân eden kişi, güzel ahlâk sahibi olup, hakka hukûka riâyet eder. Bu sebeple de huzurlu bir hayat yaşar. Kimseye zarar vermediği gibi, kimseden de zarar görmez. Âhiretteki ebedî hayatı ise dünyasından daha güzel olur.

2- Ahlâksızlık Yapmaz

Allâh’a böyle inanan kimse, hiç kimsenin görmediği bir yerde bile olsa, ahlâksızlık yapamaz. Çünkü Allah Teâlâ’nın kıyâmet günü kendisini hesâba çekerek amellerinin karşılığını -iyi veya kötü- mutlakâ vereceğini bilir ve ona göre hareket eder.

3- Tevazû Sahibi Olur

Allâh’a îmân eden kişi, gurur ve kibirden korunur, tevâzû sahibi olur. Gurur ve kibir, insanlarda bulunan en kötü kalbî hastalıktır. Bütün tartışma, kavga ve mücâdelelerin altında hep kibir duygusu yatar. Dolayısıyla, kibirli kimse bir müddet sonra bütün dostlarını kaybederek yalnızlığa itilmeye mahkûmdur. Nitekim Hazret-i Ali -radıyallahu anh-:

“En büyük yalnızlık, kendini beğenmektir.” buyurmuştur.

Tevâzû ise insanı süsleyen en güzel hasletlerden biridir. Allâh’a îman eden kişi, kendisinde bulunan her şeyin Allah tarafından lûtfedildiğini bilir. Bu sebeple de dâimâ tevâzû ve şükür hâlinde bulunur. Bu da onun insanlarla güzel geçinmesini ve herkes tarafından sevilmesini sağlar.

4- Sıkıntı Ve Belâlara Karşı Tevekkül Eder Ve Teslim Olur

Bunun yanında îman, başa gelen sıkıntı ve belâlara karşı büyük bir tesellî kaynağıdır. Îmansız insan sıkıntılar karşısında kendini harâb eder, kolay kolay tesellî yolu bulamaz. Mü’min ise elinden geleni yaptıktan sonra Allâh’a tevekkül eder ve teslîm olur. Güzel bir neticeyle karşılaşırsa şükreder, Allâh’ın rızâsını kazanır. İstemediği bir şeyle karşılaşırsa sabreder, yine Allâh’ın rızâsını kazanır. Yani her hâli onun için hayırdır.

4- Ölümden Korkmaz

Allâh’a îmân eden ve bunun gereğini yapan kişi, ölümden çok fazla korkmaz. Îmansız kimse ise ölüm korkusuyla hayatını kendisine zehir eder. Bu dünyada huzur bulamadığı gibi âhirette de rahat yüzü göremez. Ölüm sonrasını hesâba katmadığından, dünyada eline fırsat geçtiğinde her türlü zarar ve ihâneti yapabilir. Ufacık bir menfaati için bütün dünyayı ateşe vermeyi bile düşünebilir.

5- Sağlıklı Ve Sıhhatli Olur

Allâh’a îman ve ibâdet, sıhhat açısından da faydalıdır. International Journal of Psychiatry in Medicine’ın Şubat 2002

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Ocak 12 2023 01:00:00 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,839,017 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024