
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
İslâm’da harp, yüce bir dava uğruna ,inanç uğruna, fikir hürriyeti, düşünce hürriyeti,hür yaşama adına, insanlığa giden yolları açma uğrunda yapılmıştır. Bununla beraber gerektiğinde sulha gitmeyi de ihmal etmemişlerdir.
İslâm’da savaş; kan dökmek, toprak kazanmak, ganimet elde etmek için yapılmaz. İslâm’da savaş, genelde müdafaa eksenlidir. Cihad, Allah ile insanlar arasındaki engelleri bertaraf ederek, onların Allah ile buluşmalarını sağlama ameliyesidir. Savaş ise büyük ve kutsal bir hareket olan cihadın bir parçasıdır.. Cihad ise kıyamete kadar devam edecek olan bir harekettir; kesintisizdir.
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ وَعَسَىٰ أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَعَسَىٰ أَنْ تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
. Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bakara 216
أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ
Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir Hac 39
وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ وَمِنْ رِبَاطِ الْخَيْلِ تُرْهِبُونَ بِهِ عَدُوَّ اللَّهِ وَعَدُوَّكُمْ وَآخَرِينَ مِنْ دُونِهِمْ لَا تَعْلَمُونَهُمُ اللَّهُ يَعْلَمُهُمْ
Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Enfal 60
وَقَاتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez. Bakara 190
إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِهِ صَفًّا كَأَنَّهُمْ بُنْيَانٌ مَرْصُوصٌ
Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir yapı gibi saf bağlayarak savaşanları sever. Saf 4
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللَّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِنِينَ
Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın; onları rezil etsin; sizi onlara galip kılsın ve mümin toplumun kalplerini ferahlatsın. Tevbe 14
وَإِنْ جَنَحُوا لِلسَّلْمِ فَاجْنَحْ لَهَا وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir. Enfal 61
Peygamber efendimiz Hz. Aliyi Hayberin fethine gönderirken Ya Ali sabret hemen savaşma önce Allahın dinini onlara anlat, tebliğ et sonra sulha ve tslim olmaya çağır kabul etmezlerse şavaş…demiştir.
وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَفَسَدَتِ الْأَرْضُ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ ذُو فَضْلٍ عَلَى الْعَالَمِينَ
Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü alt üst olurdu. Lakin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir. Bakara 251
وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Aliimran 169
Çanakkale savaşının 104. Yıl dönümü.
Osmanlı (1911-1912 İtalyanlarla,1912-1913 Balkan savaşları ile) yorulmuş, güçsüz düşmüştü. Bunu ganimet bilen İtilaf devletleri (İngiltere; Fransa, Rusya, Anzak-Yeni Zelanda, Avustralya) devletleri Osmanlıya saldırıp paylaşmak niyetinde idiler, pilanları:
a) Gelibolu yarımadasına olanca kuvvetle saldıracaklar,
b) Boğaz, denizden gemilerle, karadan ve havadan muhasara altına alınacak,
c) Boğaz geçildikten sonra belli birlikler, boğaz çevresinde tutulacak,
d) Marmara ya doğru ilerleyip İstanbul ve boğazı da alınacak,
e) Osmanlı ordusu kıyıdan uzaklaştırılınca Anadolu ya doğru ilerlenecek,
d) Boğazlardan Rus savaş gemilerinin geçişi sağlanacak,
e) Kıyı şeridindeki tiren rayları da kullanıma açılacak.
Hedef: Osmanlı saf dışı bırakılacak, Osmanlı üzerinden çıkar sağlanacak,Rusya ve İngiltere İran ın kuzey ve güneyini paylaşacak,Fransa da Orta Asya da sömürge yerleri açacak.
Osmanlı devletinin müttefikleri ise Almanya ve Avusturya( zamanla onlarda yardım ve desteklerini çekmiş Osmanlıyı yalnız bırakmışlardır)
Savaşta İngilizlerin kayıbı 205 000,Fransızların kayıbı 47 000, Osmanlı askerleri ise 250 000 şehit vermiştir.
---İngiliz komutanın yenilgiden sonraki itirafı. Onları ayakta tutan ellerindeki Kur’an dır, havuz misalini göstererek zamanla oda ellerinden alınacak demiştir..
---Çanakkale den mektup; Savaştan önce Bilal arkadaşı İbrahim den 1 mecidiye borç alır , arkasından İbrahim için köyüne mektup yazar ölürsem hakkını helal et veya köyüme git ailemden al yahutta yaşarsam ben sana yada ailene veririm..
---Seyit çavuşu 250 kiloluk topu kaldırması..
فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ إِذْ رَمَيْتَ وَلَٰكِنَّ اللَّهَ رَمَىٌ
(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Enfal 17
---Askerlerin, önündeki askerin öldüğünü gördüğü halde hala ileriye atılması…
---1.Tabya komutanı Yarbay Hasan (Yarasulellah siz neden zahmet ettiniz)
---Yavuzun Mısır seferinde attan inip yayan yürümesi…
---1928 de hacca giden ilmiye amil Alasonyalı Cemal Öğüt hoca,, Ravzada karşılaştığı Hindli hizmetçi (Rasulüllahın yardıma koştuğu bir milletin evladına neden hizmet etmeyecekmişim..)
--Dere karnında çamaşırlarını yıkayan askerlere komutanları sorar ne yapıyorsunuz kuzular,
-- Çanakkale Milli parklar müdürüne seni etkileyen bir olayla karşılaştıınmı? diye sorarlar..
--Edincikli Mehmet Er, yediği bir şarapnel parçasıyle kolu parçalanmıştır. Komutanına…
--Kendi cenaze namazını kılan erler…..
--İnsanlık dersi!..Çankkaleden yaralı olarak dönen Fransız komutan General Bridgesin notu..
-- Bir Türk anasının isteği.. - Hüseyin... Dayın Şıbka'da, baban Dömeke'de ağaların da sekiz ay evvel Çanakkale'de yatıyorlar. Bak son yongam sensin! Minareden ezan sesi kesilecekse, caminin kandilleri körlenecekse, sütlerim haram olsun, öl de köye dönme. Yolun Şibka'ya uğrarsa dayının ruhuna Fatiha okumayı unutma! Haydi oğul, Allah yolunu açık etsin. dedi.
---Hepsinin başında Allahın yardımı ve İslam diyarlarından gelen hayır dualar vardır..
أن رسولَ اللّه قال: مَنْ سَألَ اللّهَ الشَّهَادَةَ بِصِدْقٍ بَلّغَهُ اللّه مَنَازِلَ للشُّهَدَاءِ، وَإنْ مَاتَ عَلى فِراشِهِ .
- Sehl İbnu Huneyf (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.):"Kim sıdk ile Allah'tan şehid olmayı taleb ederse, Allah onu şehidlerin derecesine ulaştırır, yatağında ölmüş bile olsa" buyurdu." [Müslim, Cihâd 156, 157, (1908, 1909);
قال رسولُ اللّه مَا تَعُدُّونَ الشَّهِيدَ فِيكُمْ؟ قالُوا: يَارسُولَ اللّهِ مَنْ قُتِلَ في سَبِيلِ اللّهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. قَالَ: إنَّ شُهَدَاءَ أمَّتِى اِذاً لقَلِيلٌ. قَالُوا: فَمَنْ هُمْ يَارسوُلَ اللّهِ؟ قاَلَ مَنْ قُتِلَ في سَبِيلِ اللّهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. وَمَنْ مَاتَ في سَبِيلِ اللّهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. وَمَنْ ماتَ في الطَّاعُونِ فَهُوَ شَهِيدٌ. وَمَنْ مَاتَ في البَطْنِ فَهُوَ شَهِيدٌ. والغَرِيقُ شَهِيدُ
Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) sordular:"İçinizden kime şehid dersiniz?""Ey Allah'ın Resûlü, dediler, Allah yolunda öldürülen şehiddir.""Öyleyse, dedi, Resûlullah (s.a.s.), ümmetimin şehidleri azdır.""Peki, dediler, daha kimler şehiddir, Ey Allah'ın Resûlü?""Allah yolunda öldürülen şehiddir. Allah yolunda ölen şehiddir. Tâunda ölen şehiddir. Karnı sebebiyle ölen şehiddir, boğularak ölen şehiddir." [Müslim, İmâret 165, (1915);
عنْ أبي هُرَيْرَةَ، قالَ: قالَ رَسُولُ الله : الشُّهَدَاءُ خمسَةٌ: المَطْعُونُ , وَالمَبْطُونُ، وَالغَرِيقُ، وَصاحِبُ الهَدمِ، والشَّهِيدُ في سَبِيلِ الله .
Ebu Hureyre (r.a.)'den bildirildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdular: "Şehidler beş kısımdır: Bulaşıcı hastalıklara yakalananlar, karın hastalığı (ishale tutulanlar), suda boğularak ölenler, göçük altında kalarak can verenler ve Allah yolunda savaşırken şehid olanlar." (Buhari, Cihad, 20; Müslim, İmara, 164)
يقولُ: مَنْ قُتِلَ دُونَ مالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دَمِهِ فَهُوَ شَهِيد، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أَهْلِهِ فَهُوَ شهِيدٌ .
Cennetle müjdelenen on sahabiden biri olan Ebu'l-A'ver Said ibni Zeyd ibni Amr ibni Nufeyl (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Malı uğrunda öldürülen şehiddir. Dini uğrunda hayatını feda eden şehiddir, ailesinin ırz ve namusuna tecavüz karşısında mücadelede öldürülen kimse de şehiddir." (Ebu Davud, Sünnet, 29;)
وعن أبى مالك الاشعرى رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ أنَّ رسولَ اللّه قال: مَنْ فَصَلَ في سَبِيلِ اللّه فَمَاتَ أوْ قُتِلَ أوْ وَقَصَهُ فَرَسُهُ أوْ بَعِيرُهُ أوْ لَدَغَتْهُ هَامَّةٌ أوْ مَاتَ عَلى فِرَاشِهِ بأىِّ حَتْفٍ شَاءَ اللّه تَعالى مَاتَ فَهُوَ شَهِيدٌ.
Ebu Mâlik el-Eş'ârî (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) buyurdu ki:
"Kim Allah yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar veya bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah'ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür." [Ebu Davud, Cihâd 15, (2499).]
قالَ النَّبى: وراد وصَاحِبُ الهَدْمِ شَهِيدٌ. والمَرأةُ تَمُوتُ بِجُمْعٍ. وَمَنْ قُتِلَ دُونَ مَالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. «. إذَا ماتت وولدها في بطنها .
İmam Mâlik ve Tirmizî'nin kaydettikleri bir rivayette Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır:" Yıkıntı altında kalan da şehiddir" "Karnında çocuğu olduğu halde ölen kadın da şehiddir, "Malını müdâfaa ederken öldürülen şehiddir" buyurulmuştur. [Muvatta, Salâtu'l-Cemâ'a 6, (1, 131);
وعن سعيد بن زيد رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: سَمِعْتُ رسولَ اللّه يَقُولُ: مَنْ قتِلَ دُونَ مِالِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ دِينِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ، وَمَنْ قُتِلَ دُونَ أهْلِهِ فَهُوَ شَهِيدٌ.
Said İbnu Zeyd (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.)'ı dinledim şöyle buyurdular:" Kim malını müdafaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim kanını müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim dinini müdâfaa sırasında öldürülürse şehiddir. Kim ailesini müdâfaa sırasında öldürülürse o da şehiddir." [Tirmizî, Diyât 22, (1418, 1421);.]
قال رسول اللّه: مَا أحَدٌ يَدْخُلُ الجَنَّةَ يُحِبُّ أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا، وَلَهُ مَا عَلى الا ‘رْضِ مِنْ شَئٍ إَّلا الشَّهِيدُ، وَيَتَمَنَّى أنْ يَرْجِعَ إلى الدُّنْيَا فَيُقْتَلَ عَشْرَ مَرَّاتٍ لِمَا يَرَى مِنَ الْكَرامَةِ
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s. buyurdular ki:"Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Ancak şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder." [Buharî, Cihâd 5, 21;
قال رَجُلٌ يَارَسُول اللّهِ أرَأيْتَ إنْ قُتِلْتُ في سَبِيلِ اللّهِ أتُكَفرُ عَنِّى خَطَايَاىَ؟ فقَالَ رسولُ اللّه: نَعَمْ إنْ قُتِلْتَ وَأنْتَ صَابِرٌ مُحْتَسِبٌ مُقْبِلٌ غَيْرُ مُدْبِرٍ، ثُمَّ قَالَ كَيْفَ قُلْتَ؟ فَأعَادَ عَلَيْهِ. فقَالَ نَعَمْ إَّ الدَّيْنَ فَإنَّ جِبْرِيلَ أخْبَرَنِى بِذلِكَ
Ebu Katâde (r.a.) anlatıyor: "Bir adam sordu:"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah yolunda öldürüldüğüm takdirde, bütün hatalarım örtülecek mi?" Resûlullah (s.a.s.):"- Evet, sen sabreder, mükâfaat bekler, geri kaçmadan ileri atılır vaziyette olduğun halde öldürülürsen!"diye cevap verdi. Ve adama sordu:"- Nasıl sormuştun?"
Adam sorusunu aynen yeniledi. Bunun üzerine aleyhissalâtu vesselâm Efendimiz sözlerini şöyle tamamladı:
"- Evet, (kul) borcu hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrâil bu hususu bana haber verdi!" [Müslim, İmâret 117, (1885);
-- Ömer ibni Hattab (r.a.) şöyle dedi: Hayber gazvesi günü idi. Rasulullah (s.a.s.)’in ashabından bir grup geldi ve: Falanca şehiddir, falanca da şehiddir, dediler. Sonra bir adamın yanından da geçtiler ve filanca kimse de şehiddir, dediler. Rasulullah (s.a.s.): “Hayır ben onu ganimetten çaldığı (izinsiz aldığı) bir hırka veya cübbeye bürünmüş olduğu halde cehennem içinde gördüm”, buyurdu. (Müslim, İmn 182)
Yani şehit olmak kul hakkını helal ettirmez..
---Ahirette hesaba çekilen Alim, Şehit vehayırsever…yalan söylüyorsunuz, desinler diye yaptınız denir…
وعن يحيى بْنِ سعيدأنَّ رسولَ اللّه رَغَّبَ في الجِهَادِ وَذَكَرَ الجَنَّةَ، وَرَجُلٌ مِن ا‘نْصَارِ يَأكُلُ تمَرَاتٍ في يَدِهِ. فقَالَ: إنِّى لَحَرِيصٌ عَلى الدُّنْيَا إنْ جَلَسْتُ حَتَّى أفْرُغَ مِنْهُنَّ فَرَمى مَا في يَدِهِ وَحَمَلَ بَسَيْفِهِ فقَاتَلَ حَتَّى قتِلَ
Yahya İbnu Saîd (r.a.) anlatıyor: "Resûlullah (s.a.s.) (Bedir'de bizleri) cihâda teşvik etti, cenneti hatırlattı. Bu sırada Ensâr'dan biri, elindeki hurmalardan yemekte idi. Birden: "Ben şunları bitirinceye kadar oturacak olursam dünyaya fazla hırs göstermiş olacağım" dedi ve ellerindeki hurmaları fırlatarak kılıncını çekip öldürülünceye kadar savaştı." [Muvatta, Cihâd 42, (2, 466);
قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ الله وَهُوَ عَلى المِنْبَرِ يقولُ: وَأَعِدُّوا لَهُم ما استَطَعْتُم من قُوَّةٍ، أَلا إنَّ القُوَّةَ الرَّميُ، أَلا إنَّ القُوَّةَ الرَّميُ، أَلا إنَّ القوَّةَ الرَّمْيُ
Utbe ibni Amir el-Cüheni (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a.s.)'i minberde şöyle derken işittim: "Düşmanlarınız için elinizden geldiği kadar kuvvet hazırlayınız. Dikkat ediniz, kuvvetten amaç atmaktır. Yine dikkat ediniz, kuvvet atmaktır. Yine dikkatli olunuz ki kuvvet atmaktır." (Müslim, İmara,
قالَ رَسُولُ اللهِ : مَنْ مَاتَ وَلَمْ يَغزُ، وَلَمْ يُحَدِّثْ نَفْسَه بِغَزْوٍ, ماتَ عَلى شُعْبَةٍ مِنَ النِّفَاقِ.
Ebu Hureyre (r.a.)'den Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Bir kimse savaş yapmadan ve cihada katılmayı gönlünden geçirmeden ölürse bir tür nifak üzere ölür." (Müslim, İmara, 158
عَنِ النبيِّ ، قَالَ: مَنْ لَمْ يَغْزُ، أَوْ يُجَهِّز غَازِياً، أَوْ يَخْلُفْ غَازِياً في أَهْلِهِ بِخَيرٍ، أَصَابَهُ الله بِقَارِعَةٍ قَبْلَ يَوْمِ القِيَامَةِ .
Ebu Umame (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Kim cihad için savaşa çıkmaz veya savaşa çıkan bir mücahidi donatıp savaşa yollamaz ya da cihada çıkan kimsenin aile ve çocuklarına bakmak suretiyle hayırlı bir işte bulunmazsa, Allah o kimseyi kıyamet gününden önce büyük bir belaya uğratır." (Ebu Davud, Cihad, 17
---Bir Arabi Yarasülellah: Bir adam ganimet için,diğeri şöhret için, diğeri topraklarını korumak için veya kahramanlığını göstermek için savaşsa hangisi Allah yolundadır? diye sordu . Efendimiz s.a.s.:Kimin niyeti Allahın adını yüceltmek ve her şeyin üstüne çıkarmak ise o Allah yolundadır . demiştir.
Savaşa katılmak isteyen bir çocuğu peygamberimiz geri çevirince babası devreye girer ve onun çok iyi bir atıcı olduğunu söyler, arkadaşıda daha güçlü olduğunu söyleyerek katılmak ister yarasulellah istersen güreşelim yenilirsem gitmeyeceğim….ve çocuklara geri hizmette yer vermiştir…
Çanakkale savaşlarında askerin yemek listesi:
18 Mart Çanakkale savaşının yıl dönümü
19 Mart 1914 43. Alay 1. Piyade tab. 1. Böl. Yemek listesi
Sabah : üzüm hoşafı
Öğlen: Yemek yok
Akşam: Yağlı buğday çorbası
20 Haziran 1914
Sabah. Yemek yok
Öğlen: Yemek yok
Akşam: Üzüm hoşafı ekmek tam.
18 Temmuz 1914
Sabah: Üzüm hoşafı
Öğlen: Yemek yok
Akşam: Yarım ekmek
8 Ağustos 1914
Sabah: Yarım ekmek
Öğlen: Yemek yok
Akşam:Şekersiz üzüm hoşafı
Not: 21 Temmuz 1917 tarihi itibariyle Ordu emriyle ekmek istikakı 500 grama indirilmiştir. Çünki depolarda buğday ve un kalmamıştır.
Şimdi o dedelerin torunları sofrada 3-5 çeşit yemek var onuda beğenmiyorlar.
Ömer Seyfettin top arabasıyla giderken gökteki yıldızın çakması sonucu baktığımızda , ince süzülen bulut arasında kimimiz kaf, kimimiz ra, kimimiz be, kimimizde karib kelimesinin yazıldığını, hatta ‘’fethun karib ‘’ yazısını görenler vardı diyor..
Askerin elinde son 26 mayın kalmıştı. Nusret gemisinin kaptanı Top Haneli Hakkı Binbaşı mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında görmüştü…Fransızların son kontrolünden sonra sabaha yakın mayınlar yerleştirildi.. sabah taarruz başlayınca düşman gemileri neye uğradığını şaşırmışlar perişan olmuşlardı…
İngilizler İstanbula kesin gireceklerine inanıyorlardıki Hatta paralarını bastırmışlar, davetiyeleri hazırlamışlar, askerleride bir çok plan kuruyorlardı..
Abdul Hamit Han Beylerbeyi sarayında ev hapsinde tutulurken(9 yıl kalmıştır), yakınlardanda top sesleride duyulmaya başlamıştı. Doktoru mason hem alay ediyor hemde İngilizlerin ertesi gün İstanbula geleceklerini söylüyordu.. Abdul Hamit ona şöyle dedi , Ben hergün sabah Şifayı şerif ( Peygamberimizden hadisler ve onun güzelliklerini anlatan kitap) bu gün O nun tasvirinin anlatıldığı vücudundan gelen gül kokuları anlatılıyordu ki. Aynı kokuyu ben burda aldım hissettim.. bu demektirki onlar buraya ayak basamayacaklar..
وعن أبى سعيد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ: إنَّ مِنْ أُمَّتِى مَنْ يَشْفَعُ في الْفِئَامِ مِنَ النَّاسِ، وَمِنْهُمْ مَنْ يَشْفَعُ في الْقَبِيلَةِ، وَمِنْهُمْ مَنْ يَشْفَعُ في الْعُصْبَةِ، وَمِنْهُمْ مَنْ يَشْفَعُ في الْوَاحِدِ حَتّى يَدْخُلُوا الْجَنَّةَ.
Ebû Said (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Ümmetimden (alim, şehid, salih) bazıları var; bir(çok kabilelere şamil bir) cemaate şefaat eder, bazıları var bir kabileye şefaat eder; bazıları var bir bölüğe şefaat eder; bazıları da tek bir ferde şefaat eder ve cennete girmelerini sağlar." [Tirmizî, Kıyâmet 11, (2442).]
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşımızda dile getirdiği üzere, Cennet Vatanımızı korumak hepimizin en başta gelen sorumluluğudur. Akif bu hususu ne güzel dile getirmiştir.
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hâyasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.. |