Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Faydasız ve Boş Şeylerden Uzak Durmak

Vaaz Resimleri: w.jpg

“Boş ve yararsız işlerden uzak durmak” bir özelliktir, bir vasıftır. İsteriz ki bu özellik, bu vasıf her insanda olsun. Bu özellik ve bu vasıf her insanda bulunur mu bilmem de, mü’minlerde mutlaka bulunması gerekir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de

قَدْ اَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَۙ

“Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir” diye başlayan bir sure vardır. Bu sure Mü’minun Suresidir. Bu surede mü’minlerin temel özellikleri açık açık ve tek tek belirtilir. Bu özellikler arasında

وَالَّذٖينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ

“onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler” şeklinde bir tanımlama yer tutmaktadır.

Gelin, isterseniz Mü’minun Suresindeki ilk 11 ayeti görelim ve mü’minlerin özelliklerini, vasıflarını öğrenelim:

“Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı verirler. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler. Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır. (Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar.” (Mü’minun Suresi, 1-11)

Yüce Rabbim (cc) bizleri, “namazlarımızı huşu içinde kılanlardan, boş ve yararsız işlerden yüz çevirenlerden, zekat verenlerden, iffetini koruyanlardan, emanete ve ahidlerine riayet edenlerden, namazlara devam edenlerden ve Firdevs Cennetine varis olanlardan eylesin”. Amin

İnsan hayatın her safhasında işleri ve edineceği bilgileri konusunda mantıklı ve seçici davranmalıdır. Zararlı işlerden ve faydasız bilgiden kaçınmalıdır. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) bir duasında;

اَللّٰهُمَّ إِنّ۪ي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ ، وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ ، وَمِنْ نَفْسٍ لَا تَشْبَعُ ، وَمِنْ دَعْوَةٍ لاَ يُسْتَجَابُ لَهَا

" Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım.” (Müslim (Zikir 73)  diye seslenmiştir. Sevgili Peygamberimiz, İki Cihan Serveri  (sav),

وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ

"Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun." (Tirmizî, Kıyamet  51) diye buyurmuş ve insanlara yakışan asıl olan hususun, faydalı işler olması gerektiğine işaret etmiştir.

Gel gör ki, biz Müslümanlar, yukarıda belirtilen ayet ve hadislerde ifade edilen özelliklerden çok çok uzaktayız. Allah (cc) affetsin. Bırakın faydasız ve boş işlerden uzak durmayı, zararlı ve fitne-fücur işlere koşar adım atlıyoruz. Nerede bir sohbet varsa, maazallah, orada bir dedikodu ve gıybet almış başını gidiyor. Bu ahvalde en güzeli ortalıkta görünmemek ve arkadaş sohbetlerinden dahi uzak durmaktır. Maalesef, insan arkadaşlarının sohbetlerinden kaçar mı? Kaçıyor işte. Çünkü iş dönüp dolaşıp dedikodu ve gıybete geliyor. Allah uzak eylesin bunlardan. Dedikodu, gıybet ve birbirimizi çekiştirmek, en büyük salgın hastalık gibi her yeri sarmış durumdadır. Gıybet ki, ayetlerde başlı başına yasaklanmıştır. Hucurat Suresi, 12. Ayet:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيراً مِنَ الظَّنِّؗ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًؕ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُؕ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ تَـوَّابٌ رَحٖيمٌ

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”

Gıybet olmasa dahi, arkadaş sohbetlerinden birçoğunda boş ve malayani işler konuşuluyor. Kimseye faydası olmayan, “filanca adam şunu yaptı ha, haberin var mı? Filanca kişi şuraya gitti ha, duydun mu?” Ve buna benzer boş ve yararsız söz ve işlerden uzak durmak da en güzelidir.

Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der. Sokrates: “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder: “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.”.Adam merakla: “Bu Üçlü Filtre de nedir?” diye sorar. Sokrates, “şimdi öğrenirsin, sabret” der. “Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak doğru olduğundan emin misin?” Adam: “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” Sokrates “tamam” der.  Şimdi ikinci filtreyi deneyelim der. “Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates. Adam: “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates son filtreyi gündeme getirir ve sorar: “Bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar. Adam şaşırarak: “Hayır! Gerçekten de değil!” der. Sokrates adamı bu üçlü filtreden geçirdikten sonra: “Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi bir şey değilse ve bana da yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!” der. Ve o adamı dinlemeden geçer gider.

Buna benzer bir darb-ı mesel kendi tarihimizde de mevcuttur. Bu hususta anlatacağım bir Nasreddin Hoca fıkrası’dır. Çoğumuz bu fıkrayı biliyoruzdur. Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri: "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler," demiş. Hoca aldırış etmeksizin ; "Bana ne." demiş.  "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler" demiş geveze. Hoca terslemiş adamı;  "O zaman sana ne.”

Evet, boş ve yararsız söz ve işlerden uzak durmak, günümüzde daha da büyük bir gerekliliktir. Bizim bu hususta ölçümüz bellidir ve bu hususta bize ışık tutan ayet ve hadislere uyarak, az ve öz konuşmak ve boş ve yararsız işlerden uzak durmaktır. Her an ve her yerde kulağımızda ve gönlümüzde konumuzla ilgili ayetler ve hadisler yer tutmalıdır.

Muhterem KARDEŞLERİM

Ebu Hûreyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

مِنْ حُسْنِ إِسْلاَمِ الْمَرْءِ تَرْكُهُ مَا لاَ يَعْنِيهِ

“Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (malayani) terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir.” (Tirmizi, Zühd, 11)

Bu hadis-i şerif Hz. Peygamber’in (s.a.v.) dünya ve ahiret hayrını toplayan özlü sözlerindendir. Yine bu hadis-i şerif, faydalı ve gerekli şeylerle meşgul olmanın ve malayani şeylerden uzak durmanın Müslümanın güzelliklerinden olduğunu bize bildirmektedir.

Malayani şeyler, kişinin dini ve dünyevi hayatı bakımından faydasız, gereksiz ve boş sözler ve eylemlerdir. Malayani şeyler, kişinin olmazsa olmazlarından değildir. Yani yapmadığı takdirde kişiye herhangi bir zarar vermeyecektir. Ama yaptığında zaman israfına neden olan, oyalayan, belki de günah işlemesine yol açacak bir şeydir.

Müslümanın malayani kategorisinde yer alan söz ve eylemlerden sıyrılıp kendisine ve ümmetine yararlı olan faaliyetlerle meşgul olması ve dertlenmesi gerekir.

Malayani söz ve eylem olmak üzere iki şekilde gerçekleşir:

Malayani sözler hususunda, Müslüman diline sahip çıkmalıdır. Boş, lüzumsuz ve hiçbir faydası olmayan sözleri sarf etmesi; yüzünün kızarmasına, itibarının ve izzetinin düşmesine sebep olabilir. Müslüman, sözlerin de amelin bir bölümü olduğunu aklından çıkarmamalıdır. Bununla ilgili Muaz b. Cebel (r.a.), Hz. Peygamber’e (s.a.v) şöyle sormuştu:

يَا رَسُولَ اللَّهِ أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدُنِي مِنَ النَّارِ

 “Ya Resulallah! Beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli söyler misin?” dedim. Şöyle dedi:

لَقَدْ سَأَلْتَنِي عَنْ عَظِيمٍ وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللَّهُ عَلَيْهِ تَعْبُدُ اللَّهَ وَلاَ تُشْرِكُ بِهِ شَيْئًا وَتُقِيمُ الصَّلاَةَ وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ وَتَصُومُ رَمَضَانَ وَتَحُجُّ الْبَيْتَ

– Sen büyük bir şey hakkında soru sordun. Muhakkak ki bu ancak Allah’ın kolaylaştırdığı kişilere kolay gelir. Allah’a ibadet edersin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılar zekâtı verirsin, Ramazan orucunu tutar beyti (Kabe’yi) hac edersin…”

Daha sonra şöyle dedi:

أَلاَ أَدُلُّكَ عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ الصَّوْمُ جُنَّةٌ وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ وَصَلاَةُ الرَّجُلِ مِنْ جَوْفِ اللَّيْلِ

– Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç bir kalkandır, sadaka suyun ateşi söndürdüğü gibi hataları (günahları) söndürür, bir de kişinin gecenin ortasında kalkıp namaz kılmasıdır. Daha sonra şu ayeti okudu:

تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ

“…yanları yataklarından uzaklaşır… Yaptıklarından dolayı…” (Secde, 16-17)

Daha sonra şöyle dedi:

أَلاَ أُخْبِرُكَ بِرَأْسِ الأَمْرِ كُلِّهِ وَعَمُودِهِ وَذِرْوَةِ سَنَامِهِ

– Sana işin başını, temel direğini ve zirvesini haber vereyim mi?

بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ

– Evet, ey Allah’ın Rasûlü! Şöyle buyurdu:

رَأْسُ الأَمْرِ الإِسْلاَمُ وَعَمُودُهُ الصَّلاَةُ وَذِرْوَةُ سَنَامِهِ الْجِهَادُ

– İşin başı İslamdır, temel direği namazdır, zirvesi ise cihaddır.

Daha sonra

أَلاَ أُخْبِرُكَ بِمَلاَكِ ذَلِكَ كُلِّهِ

– Sana bütün bunların özünü haber vereyim mi?

بَلَى يَا نَبِيَّ اللَّهِ

– Evet ya Rasûlallah!

فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ قَالَ

Eliyle dilini tuttu ve

كُفَّ عَلَيْكَ هَذَا

“İşte buna hâkim ol” dedi. Ben

يَا نَبِيَّ اللَّهِ وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ

“Ey Allah’ın Peygamberi! Biz konuştuğumuz şeylerden dolayı da sorgulanacak mıyız?” dedim.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem

ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ يَا مُعَاذُ وَهَلْ يَكُبُّ النَّاسَ فِي النَّارِ عَلَى وُجُوهِهِمْ أَوْ عَلَى مَنَاخِرِهِمْ إِلاَّ حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ

“Hay anası kaybedesice! İnsanları yüzüstü yahut da burunları üzerine cehenneme sürükleyen dillerinin ekip biçtiklerinden başka bir şey midir?” dedi   (Tirmizi, İman, 8)

Başka bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:

مَنْ صَمَتَ نَجَا

“Kim gereksiz ve günah kazandıran sözlerden dillini korursa her türlü sıkıntıdan ve günahtan kurtulur.” (Tirmizi, Sıfatu’l-kıyame, 50)

Yine başka bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur:

إِنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مَا يَتَبَيَّنُ مَا فِيهَا يَهْوِي بِهَا فِي النَّارِ أَبْعَدَ مَا بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ

“Şüphesiz kul mânâsını düşünmeden bir söz söyler. Onun sebebiyle cehenneme, doğu ile batı arasından daha uzağa düşer.” ( Müslim, Zühd  7   )

إِنَّ الرَّجُلَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ لاَ يَرَى بِهَا بَأْسًا يَهْوِي بِهَا سَبْعِينَ خَرِيفًا فِي النَّارِ

 “Kişi bir söz söyler ve onda bir sakınca görmez. Hâlbuki o söz sebebiyle yetmiş yıl cehennemin dibine doğru düşer.” (Tirmizi, Sıfatu’l-kıyame, 50, Müslim, Zühd: 7)

Durum bu iken amiyane bir tabirle Müslüman geyik muhabbeti ile zamanını öldürmemelidir. Bunun yerine Kur’an tilaveti, istiğfar ve zikirle meşgul olmalıdır.

Eylem olan malayaniye gelirsek, bunlar Müslümanı oyalar durur. Bunların Müslümana hiçbir katkısı olmaz. Bunlar zaman hırsızlığı yapar. Üzüntüyle belirtmeliyim ki; bu malayani eylemlerin başında ‘televizyon ve Sosyal Medya vardır’ desek hiç de yanılmış olmayız. Bir Müslümanın televizyon başında veya sosyal paylaşım sitelerinin karşısında saatlerce bomboş vakit harcaması kabul edilebilir bir durum değildir. Birçok TV programının insanın nefsine hitap edecek şekilde tasarlandığını görüyoruz. Bu programlar insanın zaaflarını kullanarak adeta ‘aptal’ durumuna düşürmektedir. Bunlar bir Müslümanın ömür törpüsü olamaz, olmamalı da…

Lüzumsuz ve boş işlerle meşgul olmak, Müslümanın imanının zayıflığının alametidir. Müslüman; yaptığı her işten, konuştuğu her sözden, harcadığı her andan sorumlu olduğunu unutmamalıdır. Şu bir gerçek ki; Müslüman çevresinde olup biten her şeyle meşgul olduğunda ve kendisini ilgilendirmeyen boş şeylere burnunu soktuğunda sorumluluklarını ve önceliklerini yerine getiremez.

 

Son söz olarak deriz ki: Müslümanın güzelliğinin alameti, kendisini ilgilendiren şeylerle iktifa etmesidir. Müslümanlığı güzelleşince de Hz. Peygamber’in (s.a.v.) tabiriyle,

حَسَنَةُ بِعَشْرَةِ أَمْثَالِهَا إِلَى سَبْعِمِائَةِ ضِعْفٍ وَالسَّيِّئَةُ بِمِثْلِهَا إِلاَّ أَنْ يَتَجَاوَزَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَنْهَا

“...İyilikleri on katından yedi yüz katına kadar katlanır işledikleri kötülükler ise tek olarak yazılır ancak Allah dilerse onları da siler ve vazgeçebilir.” (Nesâî, İman: 10)

إذا أحْسَنَ أحَدُكُمْ إسْمَه فكلُّ حسنةٍ يعملُها تُكْتَبُ لهُ بعشرِ أمْثالِها إلى سبعمائة ضعْفٍ، وكلُّ سيئةٍ يعملها تُكتَبُ بمثلها حتى يَلقى اللّهَ تعالى

"Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa, yaptığı herbir hayır en az on mislinden, yedi yüz misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sâdece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah'a kavuşuncaya kadar böyle devam eder." (Buhârî, İman, 31; Müslim, İman, 205).

 

YAZAR: Kadir Hatipoglu - Kasım 26 2021 09:25:49 · Adobe Reader Belgesi · Microsoft Word Belgesi · Yazdır
Önceki Vaaz Sonraki Vaaz
Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.02 saniye 14,840,711 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024