Bu geceye bereketli ve feyizli bir gece olması hasebiyle mübarek, kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle berat, kulların ihsana kavuşması sebebiyle rahmet, geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle berae adı verilmiştir.
Cenab-ı Hakk'ın kullarına maddî ikramları olduğu gibi manevî ihsanları da vardır. Bu ihsana eren kimseler, büyük bir mazhariyete nail olurlar.
Rabbimizin bize olan maddî ve manevî lütufları, İlâhî ikramları arasında mübarek geceler de vardır. Bunlara «Kandil geceleri» adı verilmektedir. Bu gecelerden biri de Berat gecesidir.
Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübarek',Kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berat',Kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle 'Rahmet',Geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle 'Berae veya Sakk' adı da verilir.
Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev'inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr'in kudsiyetindedir.
"Allah Teâlâ Hazretleri, Şaban ayının on beşinci gecesi (kullarına rahmetle) nazar eder ve müşrikle, müşâhin (kindar, bencil) hariç herkese mağfiret buyurur."
İnananlara barış içerisinde bir hayatı hedef olarak gösteren İslâm, barış içinde yaşamak ve bütün insanlığın hayrına olacak faaliyetlerde işbirliği yapmak için insanların aynı inanca sahip olmalarını da şart koşmaz. Önemli olan karşılıklı olarak barışa taraf olunması, insanların hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesi, dinlerine ve yurtlarına tecavüz edilmemesidir. Bundan dolayı Müslümanlar, bir dine inansın ya da inanmasın bütün insanlarla iyilik ve adalet temelli ilişkiler kurabilir ve işbirliği yapabilirler.
Efendiler Efendisi (sav), Mekke’de iken bir gece evinin tavanı açılır ve ‘Cibrîl’ iner. Göğsünü yarıp zemzem suyu ile yıkadıktan sonra hikmet ve iman ile doldurur. Sonra ellerinden tutup kendisini semaya doğru çıkarır. Sema katları arasında devam eden yolculukta Hz. Âdem, Hz. İdris, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. İbrâhim peygamberleri görüp onlarla sohbet eder Sevgili Peygamberimiz. Ve mucizevî bir şekilde Rahmân’a yapılan bu yolculuktan büyük hediyelerle döner. Cenâb-ı Allah’ın elli vakte bedel kabul ettiği beş vakit farz namaz, belki de en büyüğüdür bu hediyelerin
Zulüm, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir.Aynı zamanda zulüm;Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır.
Gerek Kur’an’daki âyetlerde gerekse de Hz. Peygamber’in hadislerinde hidayet verenin Allah olduğuna sık sık işaret edilir. Hidayetin kaynağı Kur’an olduğuna göre onu lütfeden de elbette Allah’tır. Ancak insan, onu alıp almamakta özgür bırakılmıştır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: