Bunlar yirmi iki tane
olup oruçlu bir kimsenin, bunlardan birini kendi rızasıyla, kasden ve mecbur
kalmadığı halde yaparsa tendisine hem
kaza, hem de keffâret lâzım gelir, ki bu yirmi iki jey şunlardır:
(1) Herhangi
bir kimseyle ön ve arkadan cinsel ilişkide bulululduğunda her ikisine de (kaza
ve keffâret gerekir); (2) ister gıda
/e isterse tedavi maksadıyla olsun, birşey yeyip
(3) içmek,
(4) ağışa
giren yağmur (damlasın)ı yutmak;
(5) kokuşmuş dahi olsa, çiğ 2t yemek; [ancak kurtlanmış
birşeyin yenilmesi bu hükmün dışındadır],
(6) fakih Ebu'l-Leys'e göre iç yağı yemek,
(7) kurutulmuş et yemek, ki bunun kaza ve keffâret
gerektireceğinde ittifak vardır.
[8) Buğday yemek ve
(9) (buğdayı dişlerle) kırmak; ancak çiğnenen buğdayın
dağılarak (ağzında herhangi bir tadı ve) eserinin kalmaması hali bu hükmün
dışındadır;
(10) ağız dışından buğday tanesi,
(11) susam
(12) veya benzeri şeyler yutmak, ki tercih edilen hüküm
de budur.
(13) (Kırmızı renkli bir kil olup eczacılıkta kullanılan)
kilermeniyi yemek, yenmesi ister alışkanlık haline getirilsin
ister getirilmesin
farketmez,
(14)
kilermeni dışında yenmesi alışkanlık haline getirilen çömlek çamurunu yemek
(15) tuz
yemek, ki tercih edilen görüş de budur.
(16)
Karisinin veya arkadaşının tükrüğünü yutmak, başkasının tükrüğünü yutmak bu
hükmün dışındadır.
(17) Birini
gıybet ettikten (çekiştirdikten)
(18) veya
kan aldırdıktan sonra
(19) veya şehvet (ve arzuyla) dokunduktan
(20) veya öptükten
(21) yahut da meni gelmeksizin birlikte yattıktan sonra
kasden yemek;
(22) öte yandan bir kimsenin, bıyığına yağ sürdükten sonra
bunun orucunu bozduğu düşüncesiyle kasden yemesi; ancak fikıh bilgisine sahip
olan bir kimse bu hususta kendisine fetva verir, yahut adam (bu hususta)
mezhebine göre tevil ve yorumu)nu bilmediği bir hadis-i şerif işitirse dururn
değişir, (keffâretten kurtulur). Şayet hadisin tevil (ve yorumu)nu bilirse,
üzerine keffâret lâzım gelir. (Başkası tarafından cinsel ilişkiye) zorlanan
(birinin) isteğine boyun eğen (hamm)a da keffâret gerekir.
Keffâret ve Keffâreti Borç Olmaktan Çıkaran Şeyler
(1) Orucun,
keffâreti gerektirecek şekilde bozulduğu gün görmek,
lohusa olmakla veya orucu yemeyi icab ettiren bir ilin meydana gelmesiyle keffâret
borç olmaktan çıkar.
(2) Ancak vâyet olunanların zahirine göre üzerine
keffâret lâzım geldikten mra zorla yolculuğa çıkarılanların üzerlerindeki
keffâret borcu işmez.
Keffâret (şu şekilde
yerine getirilir):
(1) Bir köle âzâd edilir, köle isterse mü'min olmasın.
(2) Böyle bir imkâna sahip olun-nadığı zaman, içerisinde
bayram ve teşrik günleri bulunmayan iki ly peşpeşe oruç tutulur.
(3) Oruç tutmak da mümkün olmazsa; sabah akşam, yahut iki
sabah, yahut iki akşam, veyahut bir akşam »r sahur altmış fakir doyurulur;
yahut (bu) fakirlerin her birine paran sâ
buğday veya buğday unu veya yağla kavrulmuş buğday onu, yahut bir sâ1 kurma veya
arpa veya bunların kıymeti verilir.
(Muhtelif ve birden
fazla) günlerde, isterse bu günler iki ramazana âit bulunsun, birden fazla
cinsel ilişki ve oruç yemeye karşılık, (orucun bozulduğu bu) günler arasında
kefîaret tatbik edilmedikçe,tek
bir kefîaret yeterli olur. Ama kefîaret tatbik edilmişse bir kefîaret yeterli
olmaz, rivayet edilen delilin zahiri de bunu ifâde ediyor.
"Kendi rızasıyla" ifâdesi ile "icbar
edilmişler" hüküm dışı kalıyor. Bir kimse karısını cinsel ilişkiye
zorlasa, kan cinsel ilişki esnasında ona hissen iştirak etse bile karıya
keffâret lazım gelmez. Çünkü karının bu davranışı, kendisi orucu bozmaya
zorlandıktan sonra meydana gelmiştir. "Kasden" ifadesi ile, unutma ve
yanılma hüküm dışı bırakılmıştır. "Mecbur kalmadığı" ifadesiyle ise
mecbur kalma hüküm dışı bırakılmış oluyor. Zorlananlara, yanüanlara, mecbur kalanlara
keffâret değil kaza lâzım gelir. Unutanlara ise ne kaza ve ne de keffâret lâzım
gelmez.
Kilermeni ve
çömlek çamuru, aktarlarca bilinen iki kil çeşididir. Bunlardan sadece
kilermeniyi yemek hem kaza ve hem de keffâreti gerektirir. Çünkü, bu, ilaç
olarak alınıp satılır; dolayısıyla bunu yemek normal birşeyi yemekı
gibidir.
Meselâ Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâm)'m, "Kan
alan da aldıran da if-i tor etmiş sayılır" hadİs-i şerifini duyup da
burada geçen "iftar etmiş sayılır'| ifâdesi ile bu şahısların (tuttukları
orucun) sevabının kaybolacağı, yahut sevabının azalacağı veya benzeri birşeyin
kasdolunduğunu bilmemek gibi.
Meselâ bir
yetkili, adamın birine ramazan ayında gündüz karısıyla cinsel ilişki kurması
için baskı yapsa karısı da, kendisine herhangi bir baskı yapılmadığı halde,
kocasının bu fiiline gönüllü olarak iştirak etse, sadece kadına keffâret lâzım
gelir. Çünkü keffâret, cinsel birleşmenin bir sonucu değil, orucu bozmanın bir
sonucu olup karı kocasına bu imkânı (kendisine herhangi bir zorlama olmadığı
halde) verdiği için karıya keffâret lâzım gelir... Tan yerinin ağardığını
kendisi bildiği halde bunun farkında olmayan kocasının kendisiyle cinsel ilişki
kurmasına imkân veren kadının durumu da tıpkı bunun gibidir.
Ramazan ayında
gündüz cinsel ilişkide bulunan kimseye keffâret lâzım geleceği Ebû Hüreyre
(RaÂıyallahu anh)'m rivayet ettiği şu hadis-i şerifle sabittir: Seleme b. Sahr
el-Beyâzî el-Ensârî, Efendimiz (Sallallahu aleyhi sellem)'e gelerek:
"— Yâ Rasûlalîah,
mahvoldum" dedi. Peygamber Efendimiz de:
Seni mahveden şey
nedir?" dedi. Adam:
Hanımımla ramazanda
cinsel ilişki kurdum" dedi. Efendimiz:
Hayır" diye cevap
verdi. Efendimiz:
Verecek birşeyin var
mı?" dedi, adam:
Peşpeşe iki ay oruç tutabilir misin?"
dedi, adam:
Hayır" diye karşılık verdi. Efendimiz:
Altmış fakiri
doyurabilir misin?" diye sordu, adam:
Hayır"
diye cevap verdi. Sonra adam oturdu ve Peygamberimiz gidip (on beş sâ1
ölçeğinde) içerisinde hurma
bulunan bir kapla geldi
ve dedi ki:
Bizden
daha fakir birine mi? (Şu şehirde) benim ailemden daha muhtaç bir aile
yoktur" diye karşılık verince,
Al bunu sadaka olarak
ver." Adam:
Peygamber Efendimiz
(Öyle bir) güldü ki, dişleri bile göründü. Sonra Efendimiz:
Götür bunu çoluk çocuğuna yedir" buyurdu.
Bizim
mezhebimizin âlimleri, "oruç tutmakla mükellef olan birinin ramazanda
gündüz cinsel iiişki haricinde
birşeyle
kasden orucunu bozması, tıpkı cinsel ilişkiyle bozması gibidir" görüşüne
sahiptirler. Çünkü her iki-sinde de oruç için çizilen sınırları aşmak vardır.
îmam Şafiî ve arkadaşları ise, bu hadis-i şerifin medlulü ile yetinip:
"Ramazanda gündüz kasden cinselj ilişkide bulunanların haricindekilere
keffâret gerekmez" diyorlar.
Yani orucun keffâreti gerektirecek şekilde bozulduğu
ve ardından da bu| keffâreti geçersiz kılacak hâdisenin meydana geldiği gün
kasdolunuyor,
Yani böyle
birşey yok iken hayız, nifas ve hastalığın meydana gelmesi.
Erkek veya
kadın bir köle âzâd etmek, şu şartta ki bunların hizmet sunmalarına mâni
olacak ellerinde,
ayaklarında,
konuşmalarında, görmelerinde bir kusur bulunmamalı, aklî (ve zihnî) bir
eksikliği de olmamalıdır.
Yarim sâ' Mısır kilesiyle 11/6 kadeh olup, bir kile
ise sekiz kadehtir. (Bir sâ' 4,2 litredir. Çeviren)
Yani yarım sâ' buğdayın veya bir sâ' hurmanın değeri
verilir demektir.
Meselâ bir ramazan günü keffâreti gerektirecek şekilde
oruç yenildiği veya cinsel ilişki kurulduğu halde keffâret tatbik edilmeyip bir
başka ramazan, gününde yine keffâreti gerektirecek bir davranışta bulunulmuşsa,
farklı za-ı manlardaki bu iki davranış için bir tek kefîaret yeterli olur
denilmek isteniyor.
geçmektir. Keffâret tatbik edilmeden, ye-| niden
keffâreti gerektirici davranışa yönelmek bu işi yapanın uslanmadığına delil
teşkil etmez. Ama keffâreti uyguladıktan sonra tekrar keffâreti gerektirecek
davranışta bulunmak,
Orucu kasden bozan kimseye keffâret
gerekmesinin hikmeti, bu davranış; tekrar teşebbüs edilmesinin önüne
bir
kısmı bunu karışıklığın (iltibasın), ancak keffâretin tatbikinden Önce
olabileceğine bağlıyor ve keffâretin
keffâretin
gerekli tesiri göstermediğinin bir işaretidir; binâenaleyh bu gibilere tekrar
keffâret gerekir. Ulemadan
tatbikinden
sonra böyle bir iltibasın mümkün olmayacağını ileri sürüyorlar. Bundan da
anlaşılıyor ki asü mesele,
iltibas ve
karışıklıktır. Yine de herşeyi en iyi bilen Allah îeâlâ'dır.