TERAVİH NAMAZI 1
Kâ'be'de Namaz. 2
Geçmiş Konularla İlgili Sorular 2
Teravih namazı erkek
ve kadınlara sünnet, bunun cemaatle
kılınması ise sünnet-i kifâyedir.
Teravihin vakti, yatsı
namazından sonradır. Vitir namazı teravihten önce de kıknabilir,
sonra da...
Teravih namazının,
gecenin üçte birine yahut gece yarısına kadar tehir edilmesi müstehaptır. Hatta (gece yansından) sonraya bırakılması
dahi mekruh olmaz, (İleri sürülen görüşlerin) doğrusu budur. Teravih yirmi rek'at olup on selâmla (kılınır). Her
dört rek'at arasında (dört rek'at
kılacak) kadar oturmak, aynı şekilde beşinci teravih (selâmın)dan ve vitir
namazından sonra da (bir bu kadar) oturmak müstehaptır.
Ay içerisinde, teravih namazlarında Kur'ân-ı Kerîm'i
bir kere hatmetmek sünnettir. (Konuyla ilgili öne sürülen görüşlerin) doğrusu
da budur. Hatim insanların usanmalarına sebep
olduğu takdirde, Kur'ân-ı Kerîm'den onların usanmayacağı
kadarını okumalıdır. Tercih edilen görüş de budur. Teravih namazının her
teşehhüdünde Peygamberimiz (Aleyhis-salâtü vesselam)'e,
insanlar usansalar bile, salevât getirmeyi ihmal
etmemelidir. Aynı şekilde (teşehhüdlerden) sonra
"sübhaneke"
luasını, rükû ve secdelerdeki tesbihatı da terketmemelidir. Cemaatın usanması halinde (teşehhüdlerde
okunan salevâtlardan îonraki,
"Rabbena âtina" ve "Rabbenağfirlî" gibi) dualar okunmayabilir.
Teravih namazı kaçırıldığı takdirde, ne tek başına ve ae
de cemaatle kaza edilmez.
Kâ'be'de Namaz
(1) Kâ'be (binasının için)'de hem farz, hem de nafile namaz
kalınabilir. Kâ'be'nin üstünde de sütre
(siper) edinmeksizin kılınabilir, ne var ki mekruhtur; çünkü üstüne çıkmak
edebe aylandır.
(2) Gerek Kâ'be içinde ve
gerekse Râ'be'nin üstünde, (bir kimsenin) sırtını
imamın yüzüne vermeksizin namaz kılması uygundur. Sırtını imamın yüzüne
döndürmesi doğru olmaz.
(3) İmam
rCâ'be'nin içinde ve Kâ'be kapısı açık
iken
dışarıdan kendisine ayrılabilir.
(4) İmam Kâ'be'nin dışında ve insanlar da Kâ'be'nin
strafmda halka olmuş bir halde namaz kılabilirler.
Ancak imamın bulunduğu yönde olup da Kâ'be'ye daha
yakın bulunan kimsenin namazı (imamı ileri geçmiş olacağından) caiz olmaz.
;
Nafile ne demektir;
bu, umûmî manada ele alınabilir mi? Kaç kısma ayrılır? Farzlara ilave edilen müekked sünnetler ile menduplar
nelerdir?
İmarn A'zam, ayakta kılabilecek
durumda olanların sabah namazının iki rek'ı innetini oturarak kılmalarına niçin cevaz vermemiştir?
Dört rek'atlı müekked sünnetlerle dört
rek'atlı mendup namazlar
arasında ne ırk vardır? Dört rek'atlı nafile
namazların, sadece sonlarında teşehhüde oturarak tınmaları halinde doğru olur
mu? (Olursa) sebebi nedir? Gündüz kılınan nafilelerle ece kılman nafilelerde efdal olan şey nedir?
Gündüz ve gece kılınan
nafilelerin rek1at sayıları arasında bildiğiniz bir ihtilâfı Öyleyiniz.
Gece kılınan nafile mi
daha efdaldir, gündüz kılınan mı? (Namazlarda) ayakta
ıı daha fazla kalmak iyidir, yoksa secdede mi? Bu ne
demektir?
Tahıyyetü'l-mescid namazında sünnet
olan nedir? Onun yerine geçen şey nelir? Lügat ve
şer'î yönden istihare nedir?
Hacet namazı nedir,
istihare namazıyla hacet namazının sebepleri arasında ne jibi
fark vardır?
Hacet namazının
meşruluğuna delil nedir? Ramazanın son on gecesini ne ile hyâ
etmek menduptur. Bu gecelerin, camilerde cemaatla ihya edilmesi mendup
olur mu? Bu geceleri ihya etmek niçin menduptur.
Ayakta kılmaya gücü
yetenlerin, nafileleri ayakta kılmaları şart mıdır? (Bu namazları) oturarak
kılanlar da sevaba kavuşurlar mı? Ne zaman nafileleri oturarak kılanlar da
ayakta kılanlarınki gibi sevaba kavuşurlar?
Nafile namazını ayakta
kılmaya başlayanlar bunu oturarak tamamlayabilirler mi? Böyle bir hareket
mekruh mudur? Bu konuda bir ihtilaf varsa bildiğinizi söyleyiniz?
Binek üzerinde nafile
namaz kılmak ne zaman caiz olur? Namazın rükün ve şartlarından bir kısmının düşmesine sebep olan
şey nedir? Nafile namazlarından herhangi biri için (binekten) inmeli midir? Birşeye dayanarak namaz kılmak caiz midir? Böyle bir hareket ne zaman mekruhtur, ne zaman
değildir?
Üzerinde pislik
bulunan hayvanın üstünde namaz kılınır mı? Bunun hükmü nedir?
Hayvanın üzerinde
sadece özürden dolayı kılınabilen namazlar hangileridir? | Bu özürler nelerdir?
Deve sırtına konulan
mahfillerde namaz kılınır mı, bu mahfillerde farz namazş
kılmak ne zaman doğru olur?
Gemilerde namaz
kılmanın hükmü nedir? Bu konuda bildiğiniz ihtilafı ve herjaj^j
rin'm sebeplerini belirtiniz.
Gemide namaz ile
hayvan üzerinde namaz arasındaki fark nedir? Yürümekte alan gemi, rüzgârın
hareket ettirdiği demir atmış gemi ve bir de sahile bağlı bulunan gemi arasında
ne gibi farklar vardır?
Tervîha ne demektir? Teravih namazı, bunun hükmü ve vakti
nedir? Vitir, teravihten önce kılınabilir mi? Teravihi hangi vakitte kılmak müstehaptır? Kaç rek'attır?
Teravihte sünnet olan okuyuş nedir?
Cemaat usansa dahi
teravih namazında terkedilmesi mekruh olan ve olmayan
şey nedir? Vakti geçtikten sonra teravih namazı kaza
edilir mi? Bu konuda söyleyeceklerinizin gerekçeleri nedir? Kâ'be binasının içinde kılınan namazla İlgili ne söylenilebilir?
Kâ'be'nin üstünde kılman namazın hükmü nedir?
İnsanlar Kâ'be binasının içinde yönlerini muhtelif taraflara
çevirerek namaz aldıklarında bunların içinde kimlerin namazı doğru olur,
kimlerinki olmaz? İmam Kâ'be'nin içinde olmaksızın Kâ'be'nin çevresinde cemaatle kıldıklarında kimlerin namazı
doğru olmaz?
Terâvîh: Arapça
tervîha kelimesinin çoğulu olup dinlenme demektir,
oturma da bir nevi tervîha'dır.
Fıkıh ulemasına göre
ise terâvîh, namaz kılanların dört rek'at namazın
sonunda oturmalarıdır. Bu namazların sonunda istirahat için oturulduğundan
(gerek bu dinlenmelere ve gerekse dinlenerek kılman) bu namazlara
"terâvîh" denilmiştir.
Buhârî ve Müslim'in, Âişe (Radıyaüahu anha)'dan
rivayetlerine göre, "Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam) bir gece Mescid-i
Nebevî'de (terâvîh) namazı kılmış, insanlar da kendisiyle birlikte kılmışlardı.
Ertesi gece de aynı şekilde kılınca insanlar fazlalaşmış, üçüncü ve dördüncü
gecelerde insanlar topluca gelmiş bulunduklarından Rasûlullah
bunların arasından ayrılamamıştı. Sabah olunca Efendimiz:
'Yaptıklarınıza şahid oldum ve buhareketiniz
benim sizin aranızdan ayrılmamı engelledi. Ne var ki (bu namazın) sizin
üzerinize farz olmasından korktum" buyurdular."
Rivayete göre Râfizifler,
teravihin kadınlara değil, erkeklere sünnet olduğunu, bir başka rivayette ise,
teravihin esasında sünnet olmadığını söylüyorlar.
Hz. Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)'in teravihi sekiz rek'at kıldığı sabittir. Buharı ve Müslim'in naklettiğine
göre Âişe (Radıyallahu Çnha), şöyle söylemiştir:
jî
"Rasûlullah ne ramazanda ve ne de başka zaman on bir rek'attan fazla kılmazdı." Üç rek'atlı
vitir namazı da bunun içindir. Rasûlullah (AUy* hissalâtü vesselam) vefat
edince bu uygulama, Ebû Bekir (Radıyallahu
anh)'in zamanına aynen intikal etti. Sonra Ömer (Radıyallahu anh) zamanında bu
uygulamaya bir miktar ilâve yapıldı ve Hz. Ömer
insanları, Übeyy b. Kâ'b'm
yanında topladı, ramazan ayında kalkıp birlikte cemaatla
yirmi rek'at kıldılar ve artık teravih bu şekilde
kılınır oldu.
Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam)
şöyle buyurmuştur:
"Benim sünnetime
ve benden sonra da hulefâ-i Râşidîn'in
sünnetine sımsıkı sarılınız."
Burada, cemaat, ay içinde hatimle uzun uzadıya teravih
kılmaktan sıkılırlarsa, Kur'an'dan onların
sıkılmayacağı kadarının okunması gerekir denilmek isteniyor.
Bizim
mezhebimizin ulemasına göre teşehhüdde Rasûl (Sallalahu aleyhi ve sellem)'e salevât getirmek sünnet
iken, tmam Şafiî (Radıyallahu
anh) ve arkadaşlarına göre farzdır. Onlar nazarında salevâtsız namaz sahih (ve doğru) olmaz; binâenaleyh
salevâtın terki doğru değildir. Namazın doğruluğunu temin ve (mezhebler arasındaki) bu ihtilaftan kurtulmak için,
insanlar
sıkılsalar dahi salevâtı hiç ihmal etmemeliyiz. Çünkü
salevâttan tembeller sıkılır ve bu da ancak huşûdan
yoksun olanların işi
olup nazar-ı itibara alınmaz.
Bizim
mezhebimizin âlimlerine göre rükûda teşbih, müekked
sünnet ve İmam Ebu Hanîfe'nin
talebelerinden olan Ebu'1-Mutî' el-Belhî'ye göre
farz, bir grup ulemaya göre ise vaciptir. Peygamber (Aleyhissalâtil
vesselâmje salevât hakkında
söylenenler bu hususta da geçerlidir.
Burada dua ile anlatılmak istenen şey, teşehhüdden ve Rasûlullah (Aley-hissalâtü vesselâm)'a salevât okuduktan sonra namaz kılan kimsenin "Rabbena
âtina-, Rabbenağfirlî"
gibi okuduğu dualardır.
Mezhebimize göre en doğru olanı budur. Sebebine
gelince, kaza (farz ve) vaciplere has bir şeydir. Teravih kaza edildiği
takdirde (kılınan bu namaz) teravih olmaz, nafile olmuş olur. Çünkü teravih,
bizzat o vakte âit bir sünnettir.
Kâ'be, Mekke'de bulunan Beytullahü'l-Haram'dır. Daha önce namazın ; şartlarını açıklarken de söylenildiği
gibi, kıbleye dönmek namazın şart-
larındandır.
Kıble, sâdece Kâ'be binasından İbaret olmayıp bu
binayı dört taraftan çevreleyen ve üst tarafından da
göğe
doğru uzanan bir sahaya denilir. Nitekim Kâ'be binası
Abdullah b. Ztibeyr b. el-Awâm
(Radıyallahu anh)
zamanında
(yeniden inşa edilmek üzere) kaldırıldığı zaman sahâbe-i kiram namazlarını,
önlerine herhangi bir
siper koymadan o yöne
doğru kılarlardı.
Çünkü, namaz
kılan kimse bu takdirde, kendisi ile aynı istikamete yönelmiş bulunan imamın önüne
geçmiş
olur.
Kapının açık olması şart değildir; ancak cemaatın, imamın rükünler arasındaki intikallerim bilmeleri
gerekir. Kapının kapalı olması imamın intikallerinin duyulmasına engel değilse
(bu durumda imama) uyutabilir.