ALLAH’IN HÜKMÜNE BOYUN
EĞMEK
قال الله تعالى :
{ فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ
ثُمَّ لاَ يَجِدُوا في أنفسهم حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا[
“Hayır Hayır Rabbine
andolsun ki onlar aralarında anlaşmazlığa düştükleri her konuda sen peygamberi
hakem yapmadıkça ve sonra senin kararına kalblerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın
tam bir teslimiyetle uymadıkça gerçekten inanmış olmazlar.” (4 Nisa 65)
قال الله تعالى :
{ إنما كان قَوْلُ الْمُؤْمِنِينَ إذا دُعُوا اِلَى اللهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ
بَيْنَهُم ْأن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاوُلئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
[
“Aralarında ilahi kitap hüküm
versin diye Allah’a ve onun elçisine çağrıldıkları zaman mü’minlerin söyleyeceği
tek söz : işittik ve iman ettik olmalıdır. Gerçek kurtuluşa erenler bunlardır.”
(24 Nur 51)
169- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ قال : لَمَّا نَزَلَتْ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم {لِلَّهِ مَا فِي السَّمَوَاتِ وَمَا فِي الأرض وَإن تُبْدُوا مَا فِي
أنفُسِكُمْ أَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللَّهُ فَيَغْفِرُ لِمَنْ يَشَاءُ
وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
[
فَاشْتَدَّ ذَلِكَ عَلَى أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
فَأَتَوْا رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ثُمَّ بَرَكُوا عَلَى
الرُّكَبِ. فَقالوا : أَيْ رَسُولَ اللَّهِ كُلِّفْنَا مِنَ الأعْمَالِ مَا نُطِيقُ
الصَّلاَةَ, وَالصِّيَامَ, وَالْجِهَادَ, وَالصَّدَقَة.َ وَقَدْ أنزلتْ عَلَيْكَ
هَذِهِ الآيَةُ وَلاَ نُطِيقُهَا قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
: أَتُرِيدُون َأن تَقُولُوا كَمَا قال أَهْلُ الْكِتَابينِ مِنْ قَبْلِكُمْ
سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا بَلْ قُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرانكَ رَبَّنَا
وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ. قالوا: سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانكَ رَبَّنَا
وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ. فَلَمَّا اقْتَرَأَهَا الْقَوْمُ ذَلَّتْ بِهَا
أَلْسِنَتُهُمْ, فَأنزل اللَّهُ فِي إِثْرِهَا: { آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أنزل
إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلاَئِكَتِهِ
وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْ رُسُلِهِ وَقالوا
سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانكَ رَبَّنَا وَاِلَيْكَ الْمَصِيرُ
[
فَلَمَّا فَعَلُوا ذَلِكَ نَسَخَهَا اللَّهُ تَعَالَى فَأنزل اللَّهُ عَزّ وجلَ :
{لاَ يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًاإلا وُسْعَهَالَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا
اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخذنَاإن نَسِينَا أَوْ أَخْطَأنا[
قال : نَعَمْ { رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى
الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا
[ قال :
نَعَمْ { رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ
[ قال :
نَعَمْ {وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا أنت مَوْلانا فَانصُرْنَا
عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
[ قال :
نَعَمْ .
169: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e :
“Göklerde ve yerdeki her şey Allah’a aittir. Aklınızdan geçeni açıklasanız da
gizleseniz de Allah, sizi kalblerinizden geçirdiklerinizden dolayı hesaba
çekecektir. Sonra dileğini affeder, dilediğini de cezalandıracaktır. Allah’ın
gücü her şeye yeter.” (2 Bakara 284) ayeti nazil olunca bu durum Rasulullah ve
ashabına ağır geldi. Bunun üzerine sahabe Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in
yanına gelip diz üstü çökerek şöyle dediler: Ey Allah’ın Rasulü biz namaz, cihad,
oruç ve sadaka gibi gücümüz yeten amellerle mükellef kılındık ve bunları
yaşıyoruz ama bize inen bu ayete güç yetiremiyoruz. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle dedi: “Yoksa siz sizden evvel geçen iki kitap ehli
(Yahudi ve Hristiyanlar) gibi işittik ve isyan ettik demek mi istiyorsunuz?
Böyle demeyiniz, bilakis siz işittik itaat ettik Rabbimiz bizi bağışla dönüşümüz
sanadır, deyiniz.
Sahabiler bu söylenenleri
söyleyip dilleri buna alışınca Allah peşinden şu ayeti indirdi: “Elçi ve onunla
birlikte olan mü’minler Rabbi tarafından ona indirilene inanırlar. Hepsi
Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inanırlar, onun elçilerinin hiç
birisi arasında ayırım yapmazlar işittik ve itaat ettik bizi bağışlamanı
dileriz, dönüşümüz sanadır, derler. (2 Bakara 285)
Ashab bu ayetin gereğini
yapıp bu sözleri söylemeye alışınca Allah önceki ayetin hükmünü kaldırıp şu
ayeti indirdi: “Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez.
Kişinin yaptığı her iyilik kendi yararına, her kötülük de kendi zararınadır. Ey
Rabbimiz! Unutur veya hata yaparsak bizi sorgulama. Ey Rabbimiz ! bizden
öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Güç
yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma ve günahlarımızı affet, bizi bağışla ve
bize acı. Bizim sahibimiz ve efendimiz sensin. Senden gelen gerçekleri örtbas
eden kafirlere karşı bize yardım eyle. (2 Bakara 286) Allah da: evet öylece
yaptım, buyurdu.(Müslim)
|