ALLAH İÇİN SEVMEK
ALLAH İÇİN SEVMEK
قال الله تعالى :
{ مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى الْكُفَّارِ
رُحَمَاء بَيْنَهُمْ
تَرَاهُمْ
رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانا سِيمَاهُمْ
فِي
وُجُوهِهِم مِّنْ أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ
وَمَثَلُهُمْ
فِي
الإنجِيل كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ فَاسْتَوَى
عَلَى
سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ
الَّذِينَ
آمَنُوا
وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأجرا عَظِيمًا[
“Muhammed, Allah’ın
elçisidir. O’nun yanında bulunan mü’minler Allah’tan gelen gerçekleri örtbas
eden tüm kafirlere karşı kararlı, tavizsiz ve çetin; ama birbirlerine karşı
daima merhametlidirler. Onların namazda rukua eğilerek ve secdeye kapanarak
Allah’ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Onların nişanları yüzlerinde
secde izi görünmektedir. Bu, onların Tevratta anlatılan vasıflarıdır. İncilde
onların vasıfları şudur: “Bir ekin gibidirler ki filizini çıkardı derken filizi
kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır, derken gövdesinin üzerinde dümdüz boy
vermiştir. Ekincileri sevindirir. Peygamberin ashabı hakkındaki bu benzetme
kafirleri öfkelendirir. Ama yine de onlar içinden inanıp doğru ve yararlı işler
yapanlara Allah bağışlanma ve büyük bir mükafat vadetmiştir. (48 Feth 29)
قال الله تعالى :
{ وَالَّذِينَ تَبَوَّؤُوا الدَّارَ وَالإيمان مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مِنْ
هَاجر إِلَيْهِم[ْ
“Ve onlardan önce Medine’yi
yurt ve iman evi edinmiş olanlar kendilerine göç edip gelenleri severler.” (59
Haşr 9)
376- عَنْ أنس
بْنِ مَالِكٍ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
ثَلاَثٌ مَنْ كُنَّ فِيهِ وَجَدَ بهن حَلاَوَةَ الإيمان : أن يَكُونَ اللَّهُ
وَرَسُولُهُ أحب إِلَيْهِ مِمَّا سِوَاهُمَا, وَإن يُحِبَّ الْمَرْءَ لاَ يُحِبُّهُ
إلا لِلَّهِ, وَأن يَكْرَهَ أن يَعُودَ فِي الْكُفْرِ بعد أن أنقذه الله منه, كَمَا
يَكْرَهُ أن يُقْذَفَ فِي النَّارِ.
376: Enes ibni Malik (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
“Bir kimsede üç özellik tam
olarak bulunursa imanın tadını tadar. Allah ve Rasulünü herkesten fazla sevmek,
sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar
küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi istememek, tehlikeli görmek.” (Buhari, İman 9,
Müslim, İman 67)
377- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
سَبْعَةٌ يُظِلُّهُمُ اللَّهُ فِي ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلا ظِلُّهُ : اِمَامٌ
عَادِلٌ, وَشَابٌّ نَشَأَ بِعِبَادَةِ اللَّهِ, وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّقٌ فِي
الْمَسَاجِدِ, وَرَجُلان تَحَابَّا فِي اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ, وَتَفَرَّقَا
عَلَيْهِ, وَرَجُلٌ دَعَتْهُ أمرأَةٌ ذَاتُ حسن وَجَمَالٍ, فَقال : إني أخافُ
اللَّهَ, وَرَجُلٌ تَصَدَّقَ بِصَدَقَة,ٍ فَأَخْفَاهَا حَتَّى لاَ تَعْلَمَ
شِمَالُهُ مَا تُنْفِقُ ُ يَمِينُه َرَجُلٌ ذَكَرَ اللَّهَ خَالِيًا فَفَاضَتْ
عَيْنَاهُ.
377: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu:
“Hiçbir gölgenin bulunmadığı
kıyamet gününde Allah yedi tür insanı arşının gölgesinde barındıracaktır.
1-
Adaletli devlet başkanı,
2-
Allah’a ibadet ve itaat ederek yetişen genç,
3-
Kalbi mescidlere bağlı kimse,
4-
Allah için sevişip bu uğurda bir araya gelip ayrılan kişiler,
5-
Makam ve güzellik sahibi bir kadının zina çağrısını, Ben Allah’tan
korkarım diyerek reddeden kimse,
6-
Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar gizli sadaka veren kimse.
7- Kendi başına kaldığında
Allah’ı anarak gözyaşı akıtan kimse. (Buhari, Ezan 36, Müslim, Zekat 91)
378- وَعَنْهُ
قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إن اللهَ تَعَالَى يَقُولُ
يَوْمَ الْقِيَامَةِ : اَيْنَ الْمُتَحَابُّونَ بِجَلاَلِى؟ الْيَوْمَ اُظِلُّهُمْ
فِى ظِلِّى, يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلا ظِلِّى.
378: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Allah kıyamet gününde:
-Benim için birbirlerini
sevenşer nerededir? Onları gölgemden başka gölgenin bulunmadığı bu günde onları
arşımın gölgesi altında gölgelendireceğim.” (Müslim, Birr 37)
379- وَعَنْهُ
قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : وَالَّذِي نَفْسِي
بِيَدِهِ لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا, وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى
تَحَابُّوا, أَوَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَيْءٍ إذا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ؟
أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ .
379: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu:
“Canım elinde olan Allah’a
yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinize sevgi ve
saygınızın artacağı bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı ve selamlaşmayı
yayınız.” (Müslim, İman 93)
380- وَعَنْهُ
عَنِ النَّبِىِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : "أن رَجُلاً زَارَ أخا لَهُ في
قَرْيَةٍ ، فَاَرْصَدَ اللهُ لَهُ عَلَى مَدْرَجَتِهِ مَلَكًا, وَذَكَرَ الحديث إلى
قَوْلِهِ: "إن اللهَ تَعَالَى قَدْ أحبكَ كَمَا أحببْتَهُ فِيهِ.
380: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurduğu
nakledilmiştir: Adamın biri başka bir beldedeki bir din kardeşini ziyarete
giderken Allah bu kimseyi gözetlemek için bir meleği görevlendirmişti. O kimse
meleğin yanına varınca melek nereye gidiyorsun, diye sorar. Adam da: Şu köyde
bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum, cevabını verir. Melek: O kimseden
bir menfaatin var da onu devam ettirmeye mi gidiyorsun? dedi. Adam da: Yok
hayır, ben onu sadece Allah rızası için severim, onun için de ziyarete
gidiyorum, deyince Melek:
-Sen onu nasıl seviyorsan
Allah ta seni öylece seviyor. Ben bu müjdeyi vermek için Allah’ın sana
gönderdiği elçisiyim, dedi. (Müslim, Birr 64)
381- عَنِ
الْبَرَاءِ ابْنِ عَازِبٍ رضي اللهُ عَنْهُمَا عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم أنهُ قال فِي الأنصار: لاَ يُحِبُّهُمْ إلا مُؤْمِنٌ, وَلاَ
يُبْغِضُهُمْ إلا مُنَافِقٌ, مَنْ أحبهُمْ أحبهُ اللَّهُ, وَمَنْ أَبْغَضَهُمْ
أَبْغَضَهُ اللَّهُ.
381: Berâ ibni Âzib (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) Medineli Ensar müslümanlar hakkında şöyle buyurdu:
“Ensarı (Medineli
Müslümanları) ancak mü’min olanlar sever onlara ancak münafık olanlar kin
besler, buğzeder. Onlara düşmanlık edip buğzedene de Allah buğzeder ve nefret
eder.” (Buhari, Menakıb-ül Ensar 4, Müslim, İman 129)
382- عَنْ
مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ رَضِيَ اللَّه قال : سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ: قال اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ : الْمُتَحَابُّونَ فِي
جَلاَلِي, لَهُمْ مَنَابِرُ مِنْ نُورٍ يَغْبِطُهُمُ النَّبِيُّونَ وَالشُّهَدَاءُ.
382:
Muaz (Allah Ondan razı olsun), Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’i şöyle
buyururken dinledim demiştir: “Allah, benim rızam için birbirlerini sevenlere
peygamberlerin ve şehidlerin bile imreneceği nurdan minberler vardır”,
buyurmuştur. (Tirmizi , Zühd 53)
383- عَنْ اَبِى
اِدْرِيسَ الخولاني رَحِمَهُ اللهُ قال : دَخَلْتُ مَسْجِدَ دِمَشْقَ، فَإذا فَتًى
بَرَّاقُ الثَّنَايَا, وَإذا النَّاسُ مَعَهُ، فَإذا خْتَلَفُوا فِى شَىْءٍ
اَسْنَدُوهُ اِلَيْهِ, وَصَدَرُوا عَنْ رَأْيِهِ، فَسَأَلَت عَنْهُ, فَقِيلَ: هذَا
مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ رَضِيَ اللَّه ، فَلَمَّا كان مِنَ الْغَد,ِ هَجَّرْتُ,
فَوَجَدْتُهُ قَدْ سَبَقَنِى بِالتَّهْجِيرِ، وَوَجَدْتُهُ يُصَلِّى، فَأنتظَرْتُهُ
حَتَّى قَضَى صَلاَتَهُ, ثُمَّ جِئْتُهُ مِنْ قِبَلِ وَجْهِهِ، فَسَلَّمْتُ
عَلَيْهِ، ثُمَّ قُلْتُ: وَاللهِ إنى لأحبكَ لله. فَقال : آللهِ؟ فَقُلْتُ: اللهِ.
فَقال : آللهِ؟ فَقُلْتُ: اَللهِ، فَأخذنِى بِحَبْوَةِ رِدَائِى, فَجَبَذَنِى
اِلَيْهِ، فَقال : اَبْشِرْ، فَإنى سَمِعْتُ رَسُولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم يَقُولُ : قال الله تعالى: وَجَبَتْ مَحَبَّتِي للمتحابي فِى ,
والْمُتَجَالِسِينَ فِىَّ، وَالْمُتَزَاوِرِينَ فِىَّ، وَالْمُتَبَاذِلِينَ فِىَّ.
383: Ebu İdris el Havlani
(Allah Ona rahmet etsin)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: Bir gün Dımışk
mescidine girmiştim. Güleç yüzlü bir gençle karşılaştım. İnsanlar etrafına
toplanmışlar görüş ayrılığına düştükleri meseleleri ona soruyorlar ve
söylediklerini kabul ediyorlardı. Kim olduğunu sordum, Muaz ibni Cebel dediler.
Ertesi gün erkenden mescide koşmuştum baktım ki o genç benden önce gelmiş namaz
kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim, sonra önüne geçerek selam verdim.
-Allah’a yemin ederim ki ben
seni Allah için seviyorum, dedim.
-Allah için mi seviyorsun?
dedi.
-Evet, Allah için, dedim. O
yine:
-Gerçekten Allah için mi
seviyorsun? dedi. Ben de:
-Evet gerçekten Allah için
seviyorum, dedim.
Bunun üzerine elbisemden
tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi:
-Müjdeler sana zira ben
Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’i şöyle buyururken dinledim: “Allah
buyuruyor ki: Sadece benim için birbirlerini seven, benim rızam için toplanan,
benim uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızamı kazanmak için sadaka
verip infak edenler benim sevgime hak kazanmışlardır.” (Muvatta, Şa’r 16)
384- عَنْ اَبِى
كَرِيمَةَ الْمِقْدَادِ بْنِ مَعْدِيكَرِبَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِىِّ صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : إذا أحب الرَّجُلُ أخاهُ, فَلْيُخْبِرْهُ إنهُ
يُحِبُّهُ.
384: Ebu Kerime Mikdad ibni
Ma’dikerib (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse din kardeşini Allah rızası için
severse, sevdiğini ona haber verip, bildirsin.” (Ebu Davud, Edeb 113)
385- وَعَنْ
مُعَاذٍ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أخذ
بِيَدِهِ، وَقال : يَا مُعَاذُ، وَاللهِ إنى لأحبكَ، ثُمَّ اُوصِيكَ يَا مُعَاذُ,
لاَ تَدَعَنَّ فِى دُبُرِ كُلِّ صَلاَةٍ تَقُولُ: اَللَّهُمَّ اَعِنِّى عَلَى
ذِكْرِكَ, وَشُكْرِكَ, وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ.
385: Muaz ibni Cebel (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) Muaz’ın elini tutmuş ve şöyle buyurmuştur.
“Ey Muaz Allah’a yemin ederim
ki ben seni gerçekten seviyorum. Sonra sana şunu gerçekten tavsiye ederim, her
namazın sonunda şöyle demeyi terketme: “Allah’ım seni anmak, sana şükretmek,
sana güzelce kulluk etmekte bana yardım et.” (Ebu Davud, Vitir 26, Nese-i, Sehv
60)
386- وَعَنْ أنس
رضي الله عنه, أن رَجُلاً كان عِنْدَ النَّبِىِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
فَمَرَّ رَجُلٌ بِهِ, فَقال : يَا رَسُولَ اللهِ، إنى لأحب هذَا. فَقال لَهُ
النَّبِىُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : اَاَعْلَمْتَهُ؟ قال : لا, قال :
اَعْلِمْهُ، فَلَحِقَهُ, فَقال : إنى أحبكَ فِى اللهِ. فَقال : أحبكَ اللهُ الَّذِى
أحببْتَنِى لَهُ.
386: Enes ibni Malik (Allah
Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in
yanında bir sahabi bulunuyordu. Bir başka sahabi yanlarından geçti. Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’in yanında bulunan sahabi: Ya Rasulallah vallahi bu adamı
seviyorum, dedi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) : “Sevdiğini ona
bildirdin mi? diye sorunca “Hayır” dedi. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in
”Git bildir” demesi üzerine o sahabi ona yetişti ve “Seni Allah rızası için
seviyorum” dedi. O da: “Beni uğrunda sevdiğin Allah da seni sevsin” diye dua
etti. (Ebu Davud, Edeb 113)
|