ALLAH KORKUSUYLA AĞLAMAK
ALLAH KORKUSUYLA AĞLAMAK
قال الله تعالى :
{
وَيَخِرُّونَ لِلأَذْقَان يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعاً
[
“İşte böyle deyip ağlayarak
yüzüstü yere kapanırlar da Kur’anı dinleyişleri onların gönül alçaklığını ve
itaatlerini artırır.” (17 İsra 109)
قال الله تعالى :
{
أَفَمِنْ هذا الحديثِ تَعْجَبُونَ وتَضْحَكُونَ وَلاَ تبكُونَ[
“Siz bu Kur’anı ve
haberlerini mi tuhaf buluyorsunuz, ağlayacağınız yere gülüyorsunuz.” (53 Necm
59-60)
447- وعَنْ ابن مَسعودٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال لي النبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : اقْرَأ عليَّ القرآن قلتُ: يا رسُولَ الله، أَقْرَأُ عَلَيْكَ،
وَعَلَيْكَ أنزل ؟! قال : إني أحب أن أَسْمَعَهُ مِنْ غَيْري. فقرَأْتُ عليه سورَةَ
النِّسَاءِ، حتى جِئْتُ إلى هذِه ألاية:{فَكَيْفَ إذا جِئْنامِنْ كُلِّ أُمَّةٍ
بِشَهِيدٍ وَجِئْنَا بِكَ عَلى هؤلاَءِ شَهِيداً[
[النساء: 41]،قال:حَسبُكَ الآن فَالْتَفَتُّ إلَيْهِ، فَإذا عَيْنَاهُ تَذْرِفَان.
447: Abdullah ibni Mes’ud
(Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
“Bana Kur’an oku” buyurdu. Ben:
-Ey Allah’ın Rasulü Kur’an
sana indirilmişken ben mi sana Kur’an okuyacağım! dedim. O da: “Ben Kur’anı
başkalarından dinlemeyi severim,” buyurması üzerine Nisa suresini okumaya
başladım. “Öyleyse hesap günü her topluluk içinden şahitler getireceğimiz ve
seni de onlara şahid tutacağımız zaman...” (4 Nisa 41) anlamındaki ayete
geldiğimde, “Şimdilik bu kadar okuman yeter” buyurdu. Bir de baktım gözlerinden
yaşlar akıyordu.
448- وعن أنس رَضِيَ اللَّه قال : خَطَبَ رسُولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم خُطْبَةً ما سَمعتُ مِثْلَها قَطُ، فقال : لَوْ تَعْلَمُونَ ما أَعْلَمُ,
لَضَحِكْتُمْ قَلِيلاً, وَلَبَكَيْتُمْ كثيرا . قال : فَغَطَّى أَصْحَابُ رَسُولِ
الله
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَجُوهَهُمْ،
ولَهُمْ خَنِينٌ.
448: Enes ibni Malik (Allah
Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) daha
önce bir benzerini asla duymadığım pek etkili bir konuşma yaptı ve şöyle
buyurdu: “Eğer siz benim bildiklerimi bilseydiniz mutlaka az güler çok
ağlardınız.”
Enes diyor ki: Bunun üzerine
Peygamberin ashabı ellerini yüzlerine kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamışlardı. (Buhari,
Küsuf 2, Müslim, Salat 112)
449- وعن أبي هريرة رَضِيَ اللَّه قال : قال رسُولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : لاَ يَلجُ النَّارَ رَجُلٌ, بَكَى مِنْ خَشْيَةِ الله, حَتَّى يَعُودَ
اللَّبَنُ في الضَّرْعِ، وَلا يَجْتَمِعُ غُبَارٌ في سَبِيلِ الله وَدُخان
جَهَنَّمَ .
449: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Allah’ın büyüklüğüne saygı ve azabından korkusuyla gözyaşı döken
kişi sağılmış süt memeye dönmedikçe cehenneme girmez. Allah yolunda cihad
ederken oluşan tozla cehennem dumanı asla birleşmez.” (Tirmizi , Fezailül cihad
8)
450- وعنه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : سَبْعَةٌ
يُظِلُّهُمُ الله في ظِلِّهِ يَوْمَ لاَ ظِلَّ إلا ظِلُّه: إمامٌ عادِلٌ، وشَابٌ
نَشَأَ في عِبَادَةِ الله تَعالى، وَرَجُلٌ قَلْبُهُ مُعَلَّق في المَسَاجدِ،
وَرَجُلان تَحَابَّا في الله، اجْتَمَعَا عَلَيْهِ، وتَفَرَّقَا عَلَيْهِ، وَرَجُلٌ
دَعَتْهُ أمرأَةٌ ذَاتُ مَنْصِبٍ وجَمَالٍ، فَقال : إني أخافُ الله، ورَجُلٌ
تَصَدَّقَ بِصَدَقَةٍ فَأَخْفاها حتَى لاَ تَعْلَمَ شِمالُهُ ما تُنْفِقُ يَمِينُه،
ورَجُلٌ ذَكَرَ الله خَالِياً فَفَاضَتْ عَيْنَاهُ. .
450: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah yedi insanı
arşının gölgesinde barındıracaktır.
1.
Adaletli devlet başkanı,
2.
Allah’a ibadet ve itaat ederek yetişen genç,
3.
Kalbi mescidlere bağlı kimse,
4.
Allah için birbirlerini sevip, bu uğurda bir araya gelip ayrılan kişiler,
5.
Makam ve güzellik sahibi bir kadının zina çağrısını, Ben Allah’tan
korkarım diyerek reddeden kimse,
6.
Sağ elinin verdiğini sol eli bilemeyecek kadar gizli sadaka veren kimse,
7. Kendi başına kaldığında
Allah’ı anarak gözyaşı akıtan kimse. (Buhari, Ezan 36, Müslim, Zekat 91)
451- وعَن عبدِ الله بنِ الشِّخِّيرِ رَضِيَ اللَّه ، قال : أَتَيْتُ رسُولَ الله
صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وهُوَ
يُصَلِّي, ولجوْفِهِ أَزِيزٌ كَأَزِيزِ المِرْجَلِ مِنَ البُكاءِ.
451: Abdullah ibni Şıhhir
(Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir gün Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) yanına gelmiştim. Namaz kılıyordu. Ağlamaktan dolayı kaynayan
tencerenin çıkardığı ses gibi içinden sesler geliyordu. (Ebu Davud, Salat 158)
452- وعن أنس، رضي الله عنه، قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ,
لأبي بن كَعْبِ رَضِيَ اللَّه : إن الله، عَزَّ وَجَلَّ، أمرني أن أَقْرَأَ
عَلَيْكَ: {لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا[
قال : وسَمَّاني؟ قال : نَعَمْ. فَبَكى أبي. وفي روايةٍ: فَجَعَلَ أبي يَبْكي.
452: Enes ibni Malik (Allah
Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) Übey ibni Ka’b (Allah Ondan razı olsun)’a hitaben şöyle buyurmuştur:
-Allah Lem yekünillezine
keferu suresini sana okumamı bana emretti. Übey ibni Ka’b:
-Allah benim ismimi andı mı?
dedi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’de:
-Evet, buyurdu. Übey
duygulanarak ağladı. (Buhari, Menakıbül Ensar 16, Müslim, Müsafirin 246)
* Müslim’in başka bir
rivayetinde Übey ağlamaya başladı ifadesi geçmektedir. (Müslim, Müsafirin 245)
453- وعنهُ قال : قال أبو بَكْرٍ لعمرَ رضي اللهُ عَنْهُما بعدَ وفاةِ رسُولِ الله
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :انطلق بِنا إلى أُمِّ أَيْمَنَ رضي اللهُ عنها أن
نَزُورُها كما كان رَسُولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَزُورُها, فَلَمَّا
انتهَيْنَا إلَيْهَا بكَتْ، فَقالا لها: ما يُبْكِيكِ ؟ أَمَا تَعْلَمينَ ما عِنْدَ
الله تَعالى خَيْرٌ لِرَسُولِ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ! قالتْ : إني
لاَ أَبْكِي إني لا أَعْلَمُ أن مَا عِنْدَ الله خَيْرٌ لِرَسُولِ الله
صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم ولكِنِّي
أَبكِي أن الْوَحْيَ قَدِ انقَطَعَ مِنَ السَّمَاءِ، فَهَيَّجَتْهُما عَلَى
البُكاءِ، فَجَعَلاَ يَبْكِيَان مَعَها.
453: Enes (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in vefatından
sonra Ebu Bekir, Ömer (Allah Ondan razı olsun)’ya : Ümmü Eymen (Allah Ondan razı
olsun)’ya gidelim, Rasulullah’ın ziyaret ettiği gibi bizde onu ziyaret edelim,
dedi. İkisi beraber oraya geldiklerinde Ümmü Eymen ağladı. Onlar da:
-Niçin ağlıyorsun, Allah
katındaki nimetin Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) için çok daha hayırlı
olduğunu bilmiyor musun? dediler. Ümmü Eymen’de:
-Ben Rasulullah vefat etti
diye ağlamıyorum. Allah katındaki nimetlerin Peygamber (sallallahu aleyhi
vesellem) hakkında daha hayırlı olduğunu biliyorum. Fakat ben vahyin kesilmiş
olmasından dolayı ağlıyorum, deyince Ebu Bekir ve Ömer (Allah Ondan razı
olsun)’de duygulandılar ve hep birlikte ağlamaya başladılar. (Müslim, Fezailüs
Sahabe 3)
454-وعن ابنِ عمَر رضي اللهُ عَنْهُما قال : لمَّا اشْتَدَّ بِرَسُولِ الله
صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم وَجَعُهُ،
قيلَ له في الصلاةِ، فقال : مُرُوا أبَا بكْرٍ فَلْيُصَلِّ بالنّاسِ. فقالت عائشةُ
رضي الله عنها : أن أبَا بكْرٍ رَجُلٌ رَقِيقٌ، إذا قَرَأَ القرآن غَلَبَهُ
البُكاءُ، فقال : مُرُوهُ فَلْيُصَلِّ .
وفي رواية عن عائشة رضي الله عنها قالت : قلت : إن أبا بكر إذا قام مقامك, لم يسمع
الناس من البكاء .
454: Abdullah İbni Ömer
(Allah Onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem)’in hastalığı ağırlaşınca kendisine kimin namaz kıldırmasını istediği
soruldu. O da:
-Ebubekir’e uğrayınız
insanlara namazı kıldırsın, buyurdu.
Bunun üzerine Aişe (Allah
Ondan razı olsun): “Ebubekir yufka yüreklidir. Kur’an okurken kendisini tutamaz
ağlar, başkasına emretseniz de o kıldırırsa” dedi. Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem): “Ebubekir’e uğrayınız namazı o kıldırsın,” buyurdu. Müminlerin annesi
Aişe (Allah Ondan razı olsun)dan gelen bir rivayette şöyle buyurmuştur: “Ebubekr
yerine geçip namaz kıldırırsa, arkasındaki insanlar ağlamasından bir şey
duymaz”, dedim, (Buhari, Ezan 39, Müslim, Salat 94)
455- وعن إبراهيمَ بنِ عبدِ الرَحمنِ بنِ عوْفٍ, أن عبدَ الرَحمنِ بنَ عَوْفٍ
رَضِيَ اللَّه ، أُتِيَ بطَعامٍ وكان صائما, فقال : قُتِلَ مُصعبُ بنُ عُمَير،
وَهُوَ خَيْرٌ منِّي، فَلَمْ يُوجَدْ لَهُ ما يُكَفَّنُ فيهِ, إلا بُرْدَةٌ إن
غُطِّيَ بها رَأْسُهُ, بَدَتْ رِجْلاَهُ، وإن غُطِّيَ بها رِجْلاهُ بَدَا رأسُهُ،
ثُمَّ بُسِطَ لَنَا مِنَ الدُنْيَا ما بُسِطَ- أَوْ قال : أُعْطِينا مِنَ الدُّنْيا
مَا أعْطِينَا -وقَدْ خَشِينَا أن تكُونَ حَسَنَاتُنا عُجِّلَتْ لَنا. ثُمَّ جَعَلَ
يبْكي حتَى تَرَكَ الطَّعامَ.
455: İbrahim ibni Abdurrahman
ibni Avf’tan rivayet edildiğine göre oruçlu olduğu bir gün Abdurrahman ibni Avf
(Allah Ondan razı olsun)’ın önüne bir yemek sofrası getirildi. Sofraya bakıp
şunları söyledi: Mus’ab ibni Umeyr Uhud savaşında şehid edildi. O benden daha
hayırlı bir kul idi, ama kefen olarak bir kaftandan başka bir şeyi yoktu. Onunla
başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açıkta kalıyordu. Sonraları bize
dünyalık her şey bol bol verildi de böyle sofralar hazırlanır oldu.
İyiliklerimizin karşılığının da bu dünyada peşin verilmiş olmasından korkup
endişeleniyorum, dedi ve ağlamaya başladı, yemeği bırakıp iftar bile etmedi. (Buhari,
Cenaiz 27)
456- وعن أبي أُمامة صُدَيِّ بنِ عجلان الباهليِّ رَضِيَ اللَّه ، عن النبيِّ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : لَيْسَ شيءٌ أحب إلى الله تعالى من
قَطْرَتَيْنِ وَأَثَرَيْنِ : قَطْرَةُ دُمُوعٍ من خَشيَةِ الله، وَقَطرَةُ دَمٍ
تُهرَاقُ في سَبِيلِ الله. وَأَمَّا الأثرَإن: فَأَثَرٌ في سَبِيلِ الله تعالى،
وَأَثرٌ في فَرِيضَةٍ مِنْ فَرَائِضِ الله تعالى .
حديث العرْباضِ بنِ ساريةَ رَضِيَ اللَّه ، قال : وَعَظَنَا رسولُ الله
صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم مَوْعِظَةً
وَجِلَتْ مِنها القُلُوبُ، وَذَرَفَتْ مِنْهَا العُيُونُ.
456: Ebu Ümame Suday ibni
Aclan el Bahılî (Allah Ondan razı olsun)'dan rivayet edildiğine göre Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Allah katında iki damla ve
iki izden daha sevimli bir şey yoktur:
1-
Allah korkusuyla akıtılan gözyaşı damlası ve
2-
Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise;
1-
Allah yolunda çarpışırken alınan yara izi,
2-
Allah’ın emrettiği farzlardan birini yerine getirirken meydana gelen
izler.
İrbâd İbn-i Sariyete (Allah
Ondan razı olsun) den gelen hadiste şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) gözleri yaşartan, kalpleri ürperten çok tesirli bir konuşma
yaptı.
Bu konuda pek çok hadis
bulunmakta olup ayrıca Tirmizi Fezailül-Cihad 12’de “İki göze cehennem ateşi
dokunmaz: 1- Allah’ın büyüklüğünü düşünerek ağlayan göz, 2- Allah yolunda
geceleri uyanık kalan göz, buyurmuştur.
|