CÖMERTLİK
CÖMERTLİK
قال الله تعالى
: { أنفقْتُم مِّن شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ .
[
“... Siz Allah rızası için,
başkalarına ne harcarsanız, onun yerini daima doldurur. Şüphesiz Allah, rızk
verenlerin en hayırlısıdır” (34 Sebe’ 39)
قال الله تعالى
: { وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ
فَلأنفُسِكُمْ وَمَا تُنفِقُونَ إلا ابْتِغَاء وَجْهِ اللّهِ
وَمَا
تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ وَأنتمْ لاَ تُظْلَمُونَ[.
“... Ve Allah’ın rızasını
kazanmak için harcamanız şartıyla başkalarına her ne iyilik yaparsanız, bu kendi
yararınızadır. Çünkü yapacağınız her iyilik size olduğu gibi geri dönecek ve
size de hiçbir şekilde haksızlık edilmeyecektir.” (2 Bakara 272)
قال الله
تعالى : {
وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ
فَإن اللّهَ
بِهِ عَلِيمٌ
[
“... Hayırdan her ne iyilik
yapar harcamada bulunursanız doğrusu Allah hepsini bilir.” (2 Bakara 273)
544- وعَنِ ابنِ
مسعودٍ عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : لاَ حَسَدَ إلا في
اثْنَتَيْنِ: رَجُلٌ آتاهُ الله مَالا فَسَلَّطَهُ عَلى هَلَكَتِهِ في الحَق،
وَرَجُلٌ آتاه الله حِكْمَةً، فَهُوَ يَقْضِي بِهَا وَيُعَلِّمُهَا .
544: İbni Mes’ud (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Yalnızca şu iki kimseye imrenilebilir. Onlar gibi olmak
istenebilir veya bu iki kimseye hased edilir, bunlardaki bu nimetin yok olması
istenir. Biri; Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcamayı becerip
başarabilen kimse, ikincisi; kendisine ilim ve hikmet verilip onunla hükmeden ve
onları öğreten kimse.” (Buhari, İlim 15, Müslim Müsafirin 268)
545- وعنه قال :
قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أَيّكُمْ مَالُ وَارِثِهِ أحب إليه
مِن مَالِهِ؟ قالوا : يا رسولَ الله، مَا مِنَّا أَحَدٌ إلا مَالُه أحب إليه. قال :
فَإن مَالَه ما قَدَّمَ, وَمَالَ وَارِثِهِ ما أخّرَ .
545: Yine İbni Mes’ud (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) ashabına: Hanginize mirasçısının malı kendi malından daha sevimlidir ?
diye sordu. Onlar: Hepimiz kendi malımızı başkalarının malından fazla severiz,
dediler. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de:
“Kişinin kendi malı hayır ve
iyilikler yaparak infak edip önceden gönderdiği mallardır. Mirasçısının malı ise
harcamayıp geriye bıraktığı menkul, gayri menkul her türlü maldır”, buyurdu. (Buhari,
Rikak 12)
546- وعَن عديِّ
بنِ حاتم أن رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : اتَّقُوا النَّارَ
وَلَوْ بِشِقِّ تَمرَةٍ .
546: Adî ibni Hatim (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Yarım hurma ile de olsa (sadaka verip) cehennem
ateşinden korununuz.” (Buhari, Zekat 9, Müslim, Zekat 66)
547- وعن جابرٍ
قال : ما سُئِل رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم شَيئاً قَطُّ فقال : لا
.
547: Cabir (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir. “Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’den bir şey
istendiği zaman asla yok demezdi.” (Buhari, Edeb 39, Müslim, Fezail 56)
548- وعن أبي
هُريرة رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مَا
مِنْ يَومٍ يُصبِحُ العِبَادُ فِيهِ إلا مَلَكان يَنزِلان، فَيَقُولُ أَحَدُهُمَا:
اللَهمَّ أَعطِ مُنْفِقاً خَلَفا وَيَقُولُ الآخَرُ: اللهُمَّ أَعطِ مُمْسِكا
تَلَفاً .
548: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Her sabah yeryüzüne iki melek iner. Biri:
-Ya Rabbi, infak edip iyilik
edenin malının yerine yenisini ver, der. Diğeri de:
-Ya Rab cimrilik edenin
malını telef et, diye dua eder.” (Buhari, Zekat 27, Müslim, Zekat 57)
549- وعنه أن
رسولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : قال الله تعالى: أنفق يَا ابْنَ
آدَمَ يُنْفقْ عَلَيْكَ .
549: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem),
Allahu teala şöyle buyurdu demiştir: “Ey Adem oğlu, infak et(malını hayır
yolunda sarfet ki) sana da infak(Allah sana karşılığını hem bu dünyada ve hemde
ahirette versin) olunsun.” (Buhari, tevhid 35, Müslim, Zekat 36)
550- وعنْ عبد
الله بن عَمْرو بنِ العَاصِ رضي الله عنهما:أن رَجُلاً سَأَلَ رسولَ الله صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أَيُّ الإسلام خَيْرٌ؟ قال : تُطْعِمُ الطَّعَامَ،
وَتَقْرَأُ السَّلامَ عَلى مَنْ عَرَفتَ وَمَن لَمْ تَعْرِفْ .
550: Abdullah ibni Amr ibni
Âs (Allah Onlardan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre bir kimse Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem)’e: Müslümanın hangi ameli daha hayırlıdır, diye
sordu. Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem)’de:
“Yemek yedirmen ve tanıdık
tanımadık herkese selam vermendir.” buyurdu. (Buhari, İman 6, Müslim, İman 63)
551- وعنه قال :
قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أَرْبَعُونَ خَصلَةً أَعلاهَا
مَنِيحَةُ العَنْزِ ما مِن عَامِلٍ يَعمَلُ بخَصلَةٍ منها رَجَاءَ ثَوَابِهَا
وَتَصْدِيقَ مَوْعُودِهَا إلا أَدْخَلَهُ الله تعالى بهَا الجَنَّةَ
551: Yine Abdullah ibni Amr
ibni Âs (Allah Onlardan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kırk çeşit iyilik vardır ki bunlardan en
üstünü, bir kimseye sağıp sütünden istifade etmesi için ödünç olarak sütlü bir
keçi vermektir. Kim Allah’tan sevap bekleyerek ve hakkında vadedilen sevaba
inanarak bu güzel huylardan herhangi birini işlerse o kimseyi Allah o güzel huy
sebebiyle cennetine koyar.” (Buhari, Hibe 35)
552- وعن أبي
أُمَامَةَ صُدَيِّ بنِ عَجْلان رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم : يَا ابنَ آدَمَ إنكَ أن تَبْذُلَ الفَضْلَ خَيْرٌ لَكَ، وإن
تُمسِكَهُ شَرٌّ لَكَ، وَلا تُلامُ عَلى كَفَافٍ، وَابْدأْ بِمَنْ تَعُولُ، واليَدُ
العُليَا خَيْرٌ مِنَ اليَدِ السُّفْلَى .
552: Ebu Umame Suday İbni
Aclan (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Ey Ademoğlu, ihtiyacından fazla olan malını
sadaka olarak vermen senin için hayırlıdır. Onu tutman da senin için şerli ve
kötüdür. İhtiyacına yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı kınanıp
ayıplanmazsın, harcamaya evvela geçimini üstlendiklerinden başla. Veren el alan
elden üstündür.” (Müslim, Zekat 97)
553- وعن أنس
رَضِيَ اللَّه قال : ما سُئِلَ رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم عَلى
الإسلام شَيْئاً إلا أَعْطاه، وَلَقَد جَاءه رجُلٌ، فَأَعطَاه غَنَماً بَينَ
جَبَلَينِ، فَرَجَعَ إلى قَومِهِ فَقال : يَا قَوْمِ أسلموا؟ فَإن مُحَمَّداً
يُعْطِي عَطَاءَ مَنْ لاَ يَخْشَى الفَقْرَ، وإن كان الرَّجُلُ لَيُسْلِمُ مَا
يُرِيدُ إلا الدُّنْيَا فَمَا يَلبَثُ إلا يَسِيراً حَتَى يَكُونَ الإسلام أحب
إلَيه منَ الدُّنْيَا وَمَا عَلَيْها .
553: Enes (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) islam için ne
istenirse mutlaka verirdi. Bir defasında yanına gelen bir adama iki dağ arasını
dolduracak kadar bir koyun sürüsü vermişti. Bu adam kabilesine döndüğü zaman: Ey
Kavmim koşun müslüman olun. Çünkü Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) fakirlik
ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikram ve ihsanlarda bulunup mal dağıtıyor,
dedi.
Hadisin ravisi Enes diyor ki:
Kimileri sadece dünyalık elde etmek için müslüman olurlardı. Fakat çok geçmeden
müslümanlık onların gözünde dünyadan ve dünya üzerindeki her şeydan daha değerli
daha sevimli hale geliyordu. (Müslim, Fezail 57-58)
554- وعن عُمَرَ
رَضِيَ اللَّه قال : قَسَمَ رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَسْما,
فَقُلْتُ: يا رسولَ الله لَغَيْر هؤُلاءِ كانوا أَحَقَّ بِهِ مِنْهُم؟ قال : إنهُمْ
خَيَّرُوني أن يَسْأَلُوني بالْفُحْشِ، أَوْ يُبَخِّلُوني، ولَسْتُ بِبَاخِلٍ .
554: Ömer (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ganimet malı
taksim ediyordu. –Ya Rasulallah kendilerine ganimet malı verilmeyenler
verilenlerden daha fazla o mala layıktır, dedim. Peygamber (sallallahu aleyhi
vesellem)’de: “Onlar beni iki durum arasında bıraktılar. Ya çirkin sözlerle
benden mal isteyecekler, vereceğim, ya da vermeyeceğim de onlar beni cimrilikle
suçlayacaklar. Halbuki ben cimri değilim.” (Müslim, Zekat 127)
555- وعن
جُبَيْرِ بنِ مُطعِمٍ رَضِيَ اللَّه أنه قال : بَيْنَما هُوَ يَسِيرُ مَعَ
النَبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم مَقْفَلَهُ مِن حُنيْنٍ، فَعَلِقَهُ
الأعْرَابُ يَسْأَلُونَهُ، حَتَّى اضْطَرُّوهُ إلى سَمُرَةٍ، فَخَطِفَتْ رِدَاءهُ،
فَوَقَفَ النَبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقال : أَعْطُوني رِدَائي،
فَلَوْ كان لي عَدَدُ هذِهِ العِضَاه نَعَما لَقَسَمْتُهُ بَيْنكُمْ، ثم لا
تَجِدُوني بَخِيلاً وَلا كَذَّاباً وَلا جَبَاناً .
555 : Cübeyr İbni Mutim
(Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir. Huneyn gazvesi dönüşünde Rasulullah ile
birlikte yürürken bedeviler ganimetin taksimini ısrarla istemeye başladılar ve
neticede peygamberimizi bir semüre ağacına sıkıştırdılar. Cübbesi ağaca takılıp
kaldı. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) devesini durdurup:
“Cübbemi verin bana! Şayet şu
gördüğünüz dikenli ağaçlar kadar hayvanım ve eşyam olsaydı tamamını aranızda
bölüştürürdüm. Siz de benim cimri, yalancı, korkak olmadığımı görürdünüz”,
buyurdu. (Buhari, Cihad 24)
556- وعن أبي
هُريرة رَضِيَ اللَّه أن رسولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : مَا
نَقَصَت صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ، وَما زَادَ الله عَبْداً بِعَفْوٍ إلا عِزًّا, وَما
تَوَاضَعَ أَحَدٌ للّه إلا رَفَعَهُ الله عَزَّ وَجَلَّ .
556: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Sadaka vermekle mal eksilmez. Allah affeden kulunun değerini
artırır. Allah alçak gönüllü olanları yükseltir ve yüceltir.” (Müslim, Birr 69)
557- وعن أبي
كَبشَةَ عُمرَ بنِ سَعدٍ ألإنمارِيِّ رَضِيَ اللَّه إنه سمعَ رسولَ الله صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقولُ: ثَلاَثَةٌ أُقْسِمُ عَلَيْهِنَّ وَأُحَدِّثُكُم
حَدِيثاً فَاحْفَظُوهُ: مَا نَقَصَ مَالُ عَبدٍ مِن صَدَقَةٍ، وَلا ظُلِمَ عَبدٌ
مَظْلمَةً صَبَرَعَلَيْهَا إلا زَادَهُ الله عِزًّا, وَلاَ فَتَحَ عَبْدٌ بَابَ
مَسْأَلَةٍ إلا فَتَحَ الله عَلَيهِ بَابَ فَقْرٍ، أَوْ كَلِمَةً نَحْوَها.
وَأُحَدَثُكُم حَدِيثاً فَاحْفَظُوهُ قال : إنما الدُّنْيَا لأَرْبَعَةِ نَفَرٍ:
عَبْد رَزَقَه الله مالا وَعِلْما, فَهُوَ يَتَّقِي فِيهِ رَبَّهُ، وَيَصِلُ فِيهِ
رَحِمَهُ، وَيَعْلَمُ لله فِيهِ حَقًّا فَهذَا بِأَفضلِ المَنَازِل. وَعَبْد
رَزَقَهُ الله عِلْم,ا وَلَمْ يَرْزُقْهُ مَالا فَهُوَ صَادِقُ النِّيَّةِ يَقُولُ
: لَوْأن لي مالا لَعَمِلْتُ بِعَمَل فُلان، فَهُوَ بِنيَّتِهِ، فَأجرهُمَا سَوَاءٌ
.وَعَبد رَزَقَهُ الله مَالا وَلَمْ يَرْزُقْهُ عِلْم,ا فَهُوَ يَخْبِطُ في مالِهِ
بِغَيرِ عِلمٍ، لا يَتَّقِي فِيهِ رَبَّهُ، وَلا يَصِلُ فِيهِ رَحِمَهُ، وَلا
يَعلَمُ لله فِيهِ حَقًّا فهذَا بأَخْبَثِ المَنَازِلِ.وَعَبْد لَمْ يَرْزُقْهُ
الله مالا وَلاَ عِلْما, فَهُوَ يَقُولُ : لَوْأن لِي مالا لَعَمِلْتُ فِيهِ
بِعَمَلِ فُلان، فَهُوَ نِيَّتُهُ، فَوِزْرُهُما سَوَاءٌ .
557: Ebu Kebşe Amr ibni Sa’d
el Enmarî (Allah Ondan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyururken dinlemiştir:
“Üç haslet vardır ki şimdi
onlar hakkında yemin ederek şunları söyleyeceğim. Bu sözlerimi iyi belleyiniz.
1-
Sadaka vermekle kulun malı eksilmez.
2-
Uğradığı haksızlığa sabreden kimsenin Allah şerefini artırır.
3-
Dilenme kapısına açan kimseye Allah fakirlik kapısını açar. Yada buna
benzer bir şey dedi.
Şu söyleyeceklerimi de iyi
belleyin. Dünyada dört çeşit insan vardır.
1- Bir kul ki Allah kendisine
hem mal hem de ilim vermiştir. O da Allah korkusuyla hareket ederek hısım
akrabasını görüp gözetmiş, malında Allah’ın hakkı olduğunu bilmiş ve yerine
getirmiştir. Bu kimse en üst derecededir.
2- Bir kul da vardır ki Allah
kendisine ilim verip mal vermemiştir. İyi ve doğru niyetli kimsedir. O iyi
niyetle “Eğer malım olsaydı ben de falan adam gibi davranırdım”, diyor. Bu iyi
niyetinin karşılığını görür, böylece ikisinin sevabı da birbirine denk olur.
3- Bir kul daha vardır ki
Allah kendisine mal vermiş ilim vermemiştir. Bilgisizliği yüzünden malını gelişi
güzel yanlış yerlerde harcar. Allah’a karşı sorumluluk bilincinde olmaz, hısım
akrabasını görüp gözetmez, o malda Allah’ın hakkı olduğunu idrak etmez. Böylesi
kişi en kötü durumdadır.
4- Allah’ın ne mal ne de ilim
vermediği bir kuldur. Bu kişi der ki: “Eğer malım olsaydı ben de falan gibi
yaşar malımı öylece harcardım.” ona da niyetinin karşılığı yazılır. Böylece
ikisi de günah yönünden birbirine denk olurlar.” (Tirmizi , Zühd 17)
558- وعن عائشة
رضي اللهُ عَنْهَا: إنهُمْ ذَبَحُوا شَاةً، فقال النبيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : مَا بقِيَ مِنْها؟ قالت : ما بقي مِنها إلا كَتِفُها قال : بَقِيَ
كُلُّهَا غَيرَ كَتِفِهَا
558: Aişe (Allah Ondan razı
olsun)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Ondan ne
kaldı?” buyurdu. Ancak kürek kemiği kaldı hepsini dağıttık cevabını verdik.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Desene bir kürek kemiği
hariç hepsi duruyor”, buyurdu. (Tirmizi , Sıfat-ul kıyame 35)
559- وعن أسماءَ
بنتِ أبي بكرٍ الصديق رضي اللهُ عَنْهُما قالت : قال لي رسولُ الله صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم : لاَ تُوكِي, فَيُوكَى عَلَيكِ . وفي روايةٍ: أنفقي أَو
انفَحِي، أَوِ انضِحِي، وَلا تُحْصي فَيُحْصي الله عَلَيْك، وَلا تُوعِي, فَيُوعِي
الله عَلَيْكِ .
559: Esma Binti Ebu Bekir
(Allah Onlardan razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre Esma, Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) bana şöyle buyurdu demiştir:
“Malını mülkünü(Allah için
harcamayıp) bağlatma, bekletme senin de rızkın bağlanır, Allah’da sana sıkarak
verir.” (Buhari, Zekat 20)
Başka bir rivayette: “İnfak
et, sayıp durma, sana da sayı ile verilir, fazlalık malını ve paranı muhtaç
kimselerden esirgeme, senin de rızkın engelenir.” (Buhari, Zekat 21, Müslim,
Zekat 88)
560- وعن أبي
هريرة رَضِيَ اللَّه أنه سمع رسولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ :
مَثَلُ البَخِيلِ والمُنْفِقِ، كَمَثَلِ رَجُلَيْنِ عَلَيْهِما جُنَّتَان مِن
حَدِيدٍ مِن ثُدِيِّهِمَا إلى تَرَاقِيهِمَا, فَأَمَّا المُنْفِقُ، فَلا يُنْفِقُ
إلا سَبَغَتْ، أَوْ وَفَرَتْ عَلى جلدِهِ حتى تُخْفِيَ بَنَانهُ، وَتَعْفُوَ
أَثَرَهُ، وَأَمّا البَخِيلُ، فَلا يُرِيدُ أن يُنْفِقَ شَيئاً إلا لَزِقَتْ كُلُّ
حَلْقَةٍ مَكانها, فَهُوَ يُوَسِّعُهَا فَلا تَتَّسِعُ .
560: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den bildirildiğine göre o Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in
şöyle buyurduğunu işitmiştir:
“Cimri kişi ile cömert
kişinin durumu göğüslerinden köprücük kemiklerine kadar iki zırh giyinmiş
kişinin durumuna benzer.
Cömert kimse sadaka verdikçe
üzerindeki zırh genişler, uzar, ayak parmaklarını örtecek hale gelir ve ayak
izlerini bile siler.
Cimri ise bir şey vermek
istediğinde zırhın halkaları birbirine iyice geçer ve onu sıkıştırır.
Genişletmek için ne kadar çalışsa da başaramaz, infak etmek ister de bir türlü
infak edemez.” (Buhari, Cihad 89, Müslim, Zekat 76)
561- وعنه قال :
قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مَنْ تَصَدَقَ بِعَدْلِ تَمْرةٍ
مِن كَسْبٍ طَيِّبٍ، ولا يَقْبَلُ الله إلا الطَّيِّبَ، فَإن الله يَقْبَلُهَا
بِيَمِينِهِ، ثُمَّ يُرَبِّيها لصَاحبهَا كما يُرَبِّي أحَدُكمْ فَلُوَّهُ حتَّى
تكونَ مثلَ الجبلِ .
561: Yine Ebu Hüreyre (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
“Bir kimse helal kazancından
bir hurma kadar sadaka verirse -ki Allah helaldan başkasını kabul etmez- Allah o
sadakayı kabul eder. . Sonra onu sizden birinizin atının yavrusunu büyüttüğü
gibi ihtimamla sadaka sahibi için büyütür hatta onun sevabı dağ gibi kocaman
olur.”
562- وعنه، عنِ
النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمشِي بِفَلاةٍ مِن
الأرض، فَسَمعَ صَوتاً في سَحَابَةٍ : اسقِ حَدِيقَةَ فُلان، فَتَنَحَّى ذلِكَ
السَّحَابُ فَأَفْرَغَ مَاءهُ في حَرَّةٍ، فإذا شَرْجَةٌ مِن تلكَ الشِّراجِ قَدِ
اسْتَوعَبَتْ ذلِكَ الماءَ كُلَّهُ، فَتَتَبَّعَ المَاءَ، فإذا رَجُلٌ قَائمٌ في
حَدِيقَتِهِ يُحَوِّلُ الماءَ بمِسْحَاتِهِ، فقال له: يَا عَبْدَ الله ما اسْمُكَ؟
قال : فُلان للاسْمِ الَّذي سَمعَ في السَّحَابَةِ، فقال له: يا عَبْدَ الله لِمَ
تَسْأَلُني عَنِ اسْمِي؟ فَقال : إني سَمِعْتُ صَوتاً في السَّحَابِ الذِي هذَا
مَاؤُهُ يقُولُ : اسْقِ حَدِيقَةَ فُلان لاسمِكَ، فما تَصْنَعُ فِيها؟ فقال : أَما
إذْ قُلْتَ هذا فإني أنظُرُ إلى ما يخْرُجُ مِنْها, فَأَتَصَدَّقُ بثُلُثِه، وآكُلُ
أنا وعِيالي ثُلُثا وأَرُدُ فيهَا ثُلثهُ .
562: Yine Ebu Hüreyre (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
-Adamın biri çölde giderken
Filancanın bahçesini sula diye bir ses işitti. Bunun üzerine o bulut kara taşlık
bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı derken su yollarından biri o suyun
hepsini topladı, bu adam suyu takip etti. Bu sırada bahçesinde bulunan bir
adamın çapasıyla o suyu öteye beriye çevirdiğini gördü ve –Ey Allah’ın kulu
ismin nedir? Diye sordu. –İsmim filancadır, dedi ve buluttan işittiği ismi
söyledi. Bunun üzerine o adam: -Ey Allah’ın kulu adımı niçin soruyorsun? dedi. O
da:
-Ben şu suyu yağdıran
buluttan isminizi anarak filancanın bahçesini sula dediğini duydum. Onun için
soruyorum, sen ne yapıyorsun ki bu lütfa eriştin, dedi. Bahçe sahibi:
-Madem ki merak ediyorsun
söyleyeyim: “Ben bu bahçeden çıkan ürünü hesap ederim. Üçte birini sadaka olarak
dağıtırım. Üçte birini çoluk çocuğumla yerim, üçte birini de tohumluk olarak
ayırırım, dedi. (Müslim, Zühd 45)
|