HAKSIZLIK (ZULÜM
قال الله تعالى :
{ مَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ حَمِيمٍ وَلاَ شَفِيعٍ يُطَاعُ.
[
“... O gün haksızlık eden
zalimler ne bir dost bulacaklar ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.” (40 Mü’min
18)
قال الله تعالى :
{ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ نَصِيرٍ
[
“... haksızlık eden
zalimlere hiçbir yardımcıları yoktur.” (22 Hacc 71)
205- عَنْ
جَابِرِِ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
اتَّقُوا الظُّلْمَ فَإن الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ , وَاتَّقُوا
الشُّحَّ فَإن الشُّحَّ أَهْلَكَ مَنْ كان قَبْلَكُمْ, حَمَلَهُمْ عَلى أن سَفَكُوا
دِمَاءَهُمْ , وَاسْتَحَلُّوا مَحَارِمَهُمْ .
205: Cabir (Allah Ondan razı
olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle
buyurdu: “Zulümden kaçınınız. Çünkü zulüm kıyamet gününde karanlıklar gibi
karşınıza çıkar. Cimrilikten de sakınınız, çünkü cimrilik sizden önceki
ümmetleri helak etmiş onları birbirlerinin haksız yere kanlarını dökmeye,
haramlarını helal saymaya yöneltmiştir.” (Müslim; Bir 56)
206- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
لَتُؤَدُّنَّ الْحُقُوقَ إِلَى أَهْلِهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ, حَتَّى يُقَادَ
لِلشَّاةِ الْجَلْحَاءِ مِنَ الشَّاةِ الْقَرْنَاءِ .
206: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta
boynuzsuz koyun için boynuzlu koyun kısas edilip öcü alınacaktır.” (Müslim, Birr
60)
207- عَنِ ابْنِ
عُمَرَ رَضِي الله عَنْهُمَا قال : كُنَّا نَتَحَدَّثُ عَنْ حَجَّةِ الْوَدَاعِ
وَالنَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم بَيْنَ أَظْهُرِنَا , وَلاَ نَدْرِي
مَا حَجَّةُ الْوَدَاعِ , حَتَّى حَمِدَ اللَّهَ رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ ذَكَرَ الْمَسِيحَ الدَّجَّالَ فَأَطْنَبَ فِي
ذِكْرِهِ. وَقال : مَا بَعَثَ اللَّهُ مِنْ نَبِيٍّ إلا أنذَرَه أُمَّتَهُ : أنذره
نُوحٌ وَالنَّبِيُّونَ مِنْ بَعْدِهِ وَإنهُ يَخْرُجُ فِيكُمْ فَمَا خَفِيَ
عَلَيْكُمْ مِنْ شَأنهِ فَلَيْسَ يَخْفَى عَلَيْكُم , إن رَبَّكُمْ لَيْسَ
بِأَعْوَرَ , وَإنهُ أَعْوَرُ عَيْنِ الْيُمْنَى , كان عَيْنَهُ عِنَبَةٌ
طَافِيَةٌ. ألا إن اللَّهَ حَرَّمَ عَلَيْكُمْ دِمَاءَكُمْ , وَأَمْوَالَكُمْ
كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا , فِي بَلَدِكُمْ هَذا , فِي شَهْرِكُمْ هَذَا ألا
هَلْ بَلَّغْتُ؟ قالوا : نَعَمْ قال : اللَّهُمَّ اشْهَدْ - ثَلاَثًا - وَيْلَكُمْ
, أَوْ وَيْحَكُم , أنظُرُوا : لاَ تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ
بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ .
207: İbni Ömer (Allah
Onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)
aramızda iken bizler veda haccından bahsediyor, fakat veda haccının neden böyle
isimlendirildiğini bilmiyorduk. Nihayet peygamberimiz (sallallahu aleyhi
vesellem) Allah’a hamd ve senada bulundu sonrada Deccal’den bahsederek onun
hakkında uzunca bilgi verdi ve şunları söyledi: “Allah hangi peygamberi
gönderdiyse o peygamberlerin hepsi yani Nuh ve ondan sonra gelenler ümmetlerini
deccal konusunda uyarmışlardır. Şüphesiz ki o sizin aranızda çıkarsa onun hali
size gizli kalmaz. Zira Rabbinizin kör olmadığı size gizli değildir. Deccalin
ise sağ gözü kördür. Onun gözü sanki salkımdan dışarıya çıkmış yaş üzüm tanesi
gibidir. Dikkat ediniz! Allah sizin üzerinize birbirinizin kanlarını, mallarını
şu ayınız(zülhücce ayı) gibi, şu günü gibi, şu şehri(Mekke) gibi haram
kılmıştır. Dikkat ediniz tebliğ ettim mi?
Ashab evet tebliğ ettin
dediler. Peygamberimiz: “Allahım şahid ol”, diye üç defa tekrarladı. Sonrada: “
Size yazık olur, dikkat ediniz benden sonra birbirinizin boynunu vurarak
kafirler gibi olmayınız.” (Buhari, Megazi 77)
208- عَنْ
عَائِشَةَ رضي اللهُ عَنْهَا أن رَسُولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
مَنْ ظَلَمَ قِيدَ شِبْرٍ مِنَ الأرض طُوِّقَهُ مِنْ سَبْعِ اَرَضِينَ.
208: Aişe (r. anha)’dan
rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Kim haksız yere başkasının bir karış yerine tecavüz edip oraya sahip olursa o
yerin yedi katı da (halka gibi) o kimsenin boynuna geçirilir.” (Buhari, Mezalim
13, Müslim, Müsakat 139)
209- عَنْ أبي
مُوسَى رَضِيَ اللَّه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :إن
اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يُمْلِي لِلظَّالِمِ , فَإذا أخذهُ لَمْ يُفْلِتْهُ ثُمَّ
قَرَأَ: { وَكَذَلِكَ أخذ رَبِّكَ إذا أخذ الْقُرَى وَهِيَ ظَالِمَةٌ إن أخذهُ
أَلِيمٌ شَدِيدٌ
[
209: Ebu Musa el Eşari (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Hiç şüphesiz Allah zalime imkan(mühlet) tanır, onu
yakalayınca da kaçmasına fırsat vermez.”, sonra şu ayeti okudu: “İşte senin
Rabbin haksızlık ve zulm eden kentlerin toplumlarını böylece kıskıvrak
yakalayıverir. Şüphesiz onun yakalaması çok zorlu ve şiddetlidir.“ (11 Hud
suresi 102,Buhari ve Müslim)
210- عَنْ
مُعَاذٍ رَضِيَ اللَّه قال : بَعَثَنِى رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم فَقال : إنكَ سَتَأْتِي قَوْمًا مِنْ أَهْلِ الْكِتَاب,ِ فَادْعُهُمْ
إِلَى شَهَادَةِ أن لاَ إِلَهَ إلا اللَّهُ وَأنى رَسُولُ اللَّهِ, فَإن هُمْ
اَطَاعُوا لِذلِكَ, فَاَعْلِمْهُمْ أن اللَّهَ قَدْ افتَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسَ
صَلَوَاتٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَة,ٍ فَإن اَطَاعُوا لِذلِكَ فَاَعْلِمْهُمْ أن
اللَّهَ قَدْ افتَرَضَ عَلَيْهِمْ صَدَقَةً تُؤْخَذُ مِنْ أَغْنِيَائِهِمْ
فَتُرَدُّ عَلَى فُقَرَائِهِمْ , فَإن هُمْ اَطَاعُوا لِذَلِكَ , فَإِيَّاكَ
وَكَرَائِمَ أَمْوَالِهِمْ , وَاتَّقِ دَعْوَةَ الْمَظْلُومِ فَإنهُ لَيْسَ
بَيْنَهُ وَبَيْنَ اللَّهِ حِجَابٌ.
210: Muaz (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir. Resullullah (sallallahu aleyhi vesellem) beni Yemen’e
yönetici olarak gönderdi ve söyle buyurdu: “Sen ehli kitap olan bir topluma
gidiyorsun, onları Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın elçisi
olduğuma şehadet etmeye çağır. Şayet onlar buna itaat ederlerse onlara Allah’ın
her gün ve gecede kendilerine beş vakit namazı farz kıldığını haber ver onlar
buna da itaat ederlerse onlara Allah’ın zenginlerden alınıp fakirlere verilecek
olan zekatı da farz kıldığını bildir. Buna da uyup itaat ettikleri takdirde
onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun
bedduasından da sakın çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”
(Buhari, Zekat 41, Müslim, İman 29)
211- عَنْ أبي
حُمَيْدٍ عبد الرحمن بن السعد السَّاعِدِيِّ رَضِيَ اللَّه قال : اسْتَعْمَلَ
رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم رَجُلاً مِنَ الأزْدِ عَلَى
صَدَقَاتِ بَنِي سُلَيْمٍ يُدْعَى ابْنَ اللتْبِيَّةِ فَلَمَّا قَدِمَ قال : هَذَا
لَكُمْ , وَهَذَا اُهْدِىَ اِلَىَّ , فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم عَلَى الْمِنْبَرِ , فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ ثُمَّ قال:
أَمَّا بَعْدُ فَإني أَسْتَعْمِلُ الرَّجُلَ مِنْكُمْ عَلَى الْعَمَلِ مِمَّا
وَلاني اللَّهُ, فَيَأْتِي فَيَقُولُ : هَذَا لَكُمْ , وَهَذَا هَدِيَّةٌ
أُهْدِيَتْ إلِي , أَفَلاَ جَلَسَ فِي بَيْتِ أبيهِ أوَأُمِّهِ حَتَّى تَأْتِيَهُ
هَدِيَّتُهُ إن كان صَادِقًا , وَاللَّهِ لاَ يَأخذ أَحَدٌ مِنْكُمْ شَيْئًا
بِغَيْرِ حَقِّهِ إلا لَقِيَ اللَّهَ تَعَالَى يَحْمِلُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ,
فَلاَأعْرِفَنَّ أَحَدًا مِنْكُمْ لَقِيَ اللَّهَ يَحْمِلُ بَعِيرًا لَهُ رُغَاءٌ ,
أَوْ بَقَرَةً لَهَا خُوَارٌ , أَوْ شَاةً تَيْعَرُ . ثُمَّ رَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى
رُئِيَ بَيَاضُ إِبْطَيْهِ قال : اللَّهُمَّ هَلْ بَلَّغْتُ؟ ثلاثا.
211: Ebu Humeyd Abdurrahman
ibni Said es Saidi (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) Ezd kabilesinden ibni Lütbiyye denilen bir adamı
zekat toplamak üzere görevlendirmişti. Bu adam vazifeden dönüşünde: Şu mallar
sizindir, şunlarda bana hediye edilenlerdir, dedi. Bunun üzerine Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) minbere çıktı ve Allah’a hamdü senadan sonra şöyle
buyurdu: “Allah’ın benim idareme verdiği işlerden birine sizlerden birini
görevli tayin ediyorum sonra da o kişi dönüp geliyor ve bana diyor ki: Şunlar
size ait olanlar şunlar da bana hediye edilenler. Eğer o kişi sözünde doğru ise
babasının ve annesinin evinde oturduğu halde kendisine hediye gelseydi ya.
Allah’a yemin ederim ki sizden biriniz hakkı olmadan bir şey alırsa kıyamet
gününde o aldığı şeyi yüklenmiş vaziyette Allah’ın huzuruna çıkar. Sizden
birinizin bağıran bir deve, böğüren bir sığır, meleyen bir koyun yüklenerek
Allah’a kavuşmasını istemem.” Sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
koltuklarının altı görülünceye kadar ellerini kaldırdı ve Ya Rabbi tebliğ ettim
mi? Üç sefer tekrarlayıp buyurdu. (Buhari, Hıyel 15, Müslim, İmare 26)
212- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
مَنْ كانت لَهُ مَظْلَمَةٌ لأخيهِ مِنْ عِرْضِهِ أَوْ شَيْءٍ, فَلْيَتَحَلَّلْهُ
مِنْهُ الْيَوْمَ قَبْل َأن لاَ يَكُونَ دِينَارٌ وَلاَ دِرْهَمٌ, إن كان لَهُ
عَمَلٌ صَالِحٌ أخذ مِنْهُ بِقَدْرِ مَظْلَمَتِهِ , وَإن لَمْ تَكُنْ لَهُ
حَسَنَاتٌ أخذ مِنْ سَيِّئَاتِ صَاحبهِ فَحُمِلَ عَلَيْهِ .
212: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)den rivayet edildiğine göre peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı veya diğer bir hususla ilgili
haksızlık varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmezden önce o
kimseyle helallaşsın. Yoksa yaptığı zulüm oranında onun iyi amellerinin
sevabından alınıp hak sahibine verilir. Şayet iyiliği sevabı yoksa zulmettiği
kardeşinin günahından alınarak haksızlık eden kimse üzerine yüklenir.” (Buhari,
Mezalim 10)
213- عَنْ
عَبْدِاللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ رَضِي الله عَنْهُمَا عَنِ النَّبِيِّ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : الْمُسْلِمُ, مَنْ سَلِمَ الْمُسْلِمُونَ,
مِنْ لِسَانهِ, وَيَدِهِ, وَالْمُهَاجر مَنْ هَجَرَ مَا نَهَى اللَّهُ عَنْهُ.
213: Abdullah ibni Amr ibni
As (Allah Onlardan razı olsun)dan bildirildiğine göre peygamber (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Müslüman, elinden ve dilinden müslümanların
zarar görmediği kimsedir. Muhacir ise Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak durup
kaçan kimsedir.” (Buhari, İman 4, Müslim, İman 64)
214- عَنْ
عَبْدِاللَّهِ بْنِ عَمْرٍو رَضِي الله عَنْهُمَا قال : كان عَلَى ثَقَلِ
النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم رَجُلٌ يُقال لَهُ كِرْكِرَةُ , فَمَاتَ
, فَقال رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : هُوَ فِي النَّار.
فَذَهَبُوا يَنْظُرُونَ إِلَيْهِ فَوَجَدُوا عَبَاءَةً قَدْ غَلَّهَا.
214: Abdullah ibni Amr ibni
As (Allah Onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahu aleyhi
vesellem)’in yolculukta yükleme hizmetini gören ve kendisine Kirkire denilen bir
adam vardı, bu adam öldü. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) :”Bu adam
cehennemdedir”, buyurdu. Sahabe gelip o adamın evindeki eşyalara baktılar.
Ganimet dağıtılmadan önce çaldığı bir elbise buldular. (Buhari, Cihad 190)
215- عَنْ أبي
بَكْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم أنهُ قال :
إن الزَّمَان قَدِ اسْتَدَارَ كَهَيْئَتِهِ يَوْمَ خَلَقَ اللَّهُ السَّمَاوَاتِ
وَالأرض : السَّنَةُ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا مِنْهَا : أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ثَلاَثَةٌ
مُتَوَالِيَاتٌ , ذُو الْقَعْدَةِ وَذُو الْحِجَّةِ وَالْمُحَرَّمُ وَرَجَبٌ
مُضَرَ الَّذِي بَيْنَ جُمَادَى وَشَعْبَان أَيُّ شَهْرٍ هَذَا ؟ قُلْنَا اللَّهُ
وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قال : فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا أنهُ سَيُسَمِّيهِ بِغَيْرِ
اسْمِهِ قال : أَلَيْسَ ذَا الْحِجَّةِ ؟ قُلْنَا بَلَى . قال : فَأَيُّ بَلَدٍ
هَذَا ؟ قُلْنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ قال : فَسَكَتَ حَتَّى ظَنَنَّا إنهُ
سَيُسَمِّيهِ بِغَيْرِ اسْمِهِ. قال : أَلَيْسَ الْبَلْدَةَ ؟ قُلْنَا بَلَى. قال :
فَأَيُّ يَوْمٍ هَذَا؟ قُلْنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ. قال : فَسَكَتَ ,
حَتَّى ظَنَنَّا أنهُ سَيُسَمِّيهِ بِغَيْرِ اسْمِهِ. قال :
أَلَيْسَ يَوْمَ النَّحْرِ؟
قُلْنَا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ. قال : فَإن دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ
وَأَعْرَاضَكُمْ حَرَامٌ عَلَيْكُمْ كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا فِي بَلَدِكُمْ
هَذَا فِي شَهْرِكُمْ هَذَا. وَسَتَلْقَوْنَ رَبَّكُمْ فَيَسْأَلُكُمْ عَنْ
أَعْمَالِكُمْ فَلاَ تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا أَوْ كفارا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ
رِقَابَ بَعْضٍ. ألا لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ , فَلَعَلَّ بَعْضَ مَنْ
يُبَلِّغُهُ يَكُونُ أَوْعَى لَهُ مِنْ بَعْضِ مَنْ سَمِعَهُ. ثُمَّ قال : ألا هَلْ
بَلَّغْتُ؟ ألا هَلْ بَلَّغْتُ؟ قُلْنَا: نَعَمْ. قال : اَللَّهُمَّ اشْهَدْ .
215: Ebu Bekre Nüfey ibni
Haris (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre peygamber (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Zaman(yıl) Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı
günkü şekliyle devam edip gitmektedir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü
haram aylardır. Üçü birbiri ardınca gelen Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Biri
ise cemaziyel-ahir ile Şaban arasında bulunan ve Mudar kabilesinin fazla değer
verdiği Recep ayıdır.” Peygamberimiz içinde bulunduğumuz bu ay hangi aydır? Diye
sordu. Biz:
-Allah ve Rasulü daha iyi
bilir, dedik. Bunun üzerine peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) sustu. O
kadar ki biz o aya başka isim vereceğini zannettik.
-Bu ay zilhicce ayı değil mi?
dedi. Biz:
-Evet, dedik.
-Bu hangi beldedir? Diye
sordu. Biz:
-Allah ve Rasulü daha iyi
bilir, dedik. Bunun üzerine peygamber bir müddet sustu. Biz bu şehre başka bir
isim vereceğini zannettik.
-Burası belde-i Haram (Mekke)
değil mi? dedi, biz:
-Evet, dedik. Bu hangi gün
diye sordu. Biz de:
-Allah ve Rasulu daha iyi
bilir, dedik. Yine bir müddet sustu. Öyle ki biz o güne başka bir ad vereceğini
zannettik.
-Bugün Kurban günü değil mi?
dedi, biz de:
-Evet, diye cevap verdik.
Sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) sözüne şöyle devam etti:
-Şüphesiz sizin kanlarınız
mallarınız ırz ve namusunuz şeref ve haysiyetiniz şu gününüzün şu beldenizin ve
şu ayınızın haram olduğu gibi birbirinize haram kılınmıştır. Rabbinize
kavuşacaksınız o da size amellerinizden soracaktır. Dikkat edin benden sonra
birbirinizin boynunu vurarak kafirler gibi olmayınız. Dikkat edin burada
bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi ulaştırsın umulur ki sözlerim kendilerine
ulaştırılan bazı kimseler ulaştıranlardan daha anlayışlı ve kavrayışlı
olabilirler. Dikkat edin tebliğ ettim mi? Dikkat edin tebliğ ettim mi? diye
sordu. Biz de evet diye cevap verdik. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
Allah’ım şahid ol, buyurdular. (Buhari, Hac 132, Müslim Kasame 29)
216- عَنْ أبي
أُمَامَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
مَنِ اقْتَطَعَ حَقَّ أمرئٍ مُسْلِمٍ بِيَمِينِهِ , فَقَدْ أَوْجَبَ اللَّهُ لَهُ
النَّارَ وَحَرَّمَ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ. فَقال لَهُ رَجُلٌ : وَإن كان شَيْئًا
يَسِيرًا يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ فقال : وَإن قَضِيبًا مِنْ أَرَاك.ٍ
216: Ebu Umame İyas ibni
Sa’lebe el Harisi (Allah Ondan razı olsun)den rivayet edildiğine göre Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Yemin ederek bir müslümanın
hakkını gasbeden kimseye Allah cehennemi vacip kılar, cenneti haram eder.” Bir
kimse dedi ki:
-Ya Rasulallah şayet o küçük
ve değersiz bir şey ise, deyince peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) “İsterse
misvak ağacından bir dal parçası olsun yine böyledir”, buyurdular. (Müslim, iman
218)
217- عَنْ
عَدِيِّ بْنِ عَمِيرَةَ الْكِنْدِيِّ رَضِيَ اللَّه قال : سَمِعْتُ رَسُولَ
اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ مِنْكُمْ
عَلَى عَمَلٍ فَكَتَمْنَا مِخْيَطًا فَمَا فَوْقَهُ , كان غُلُولاً يَأْتِي بِهِ
يَوْمَ الْقِيَامَةِ قال : فَقَامَ إِلَيْهِ رَجُلٌ أَسْوَدُ مِنَ الأنصار كأني
أنظُرُ إِلَيْهِ فَقال : يَا رَسُولَ اللَّهِ اقْبَلْ عَنِّي عَمَلَكَ . قال :
وَمَا لَكَ؟ قال : سَمِعْتُكَ تَقُولُ كَذَا وَكَذَا . قال : وَأنا أَقُولُهُ الآن
: مَنِ اسْتَعْمَلْنَاهُ عَلَى عَمَلٍ فَلْيَجِئْ بِقَلِيلِهِ وَكَثِيرِهِ , فَمَا
أُوتِيَ مِنْهُ أخذ, وَمَا نُهِيَ عَنْهُ أنتهَى .
217: Adiy ibni Amire (Allah
Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in
şöyle buyurduğunu işittim: “Bir kimseye tahsildarlık görevi verdiğimizde bizden
bir iğneyi veya daha büyük bir şeyi gizlerse hıyanet etmiş olur. Kıyamet günü o
malı hırsızlık etmiş olarak getirir.” Bunun üzerine Ensardan siyah renkli bir
adam ayağa kalkıp sanki ona şimdi bakıyormuş gibiyim- Ya Rasulallah bana vermiş
olduğunuz tahsildarlık görevini geri alınız, deyince peygamberimiz (sallallahu
aleyhi vesellem) Sana ne oldu? Buyurdu. Adam da. Söylediklerinizi işittim, dedi.
Peygamber efendimiz: “O sözü şu anda da söylüyorum. İçinizden birini herhangi
bir tahsildarlık görevine memur tayin edersek o malın büyük küçük hepsini
getirsin çalışması karşılığında ona verileni alsın, yasaklandığı şeyden de uzak
dursun.” (Müslim, İmara 30)
218- عَنْ عُمَرُ
بْنُ الْخَطَّابِ رَضِيَ اللَّه قال : لَمَّا كان يَوْمُ خَيْبَرَ أَقْبَلَ نَفَرٌ
مِنْ صَحَابَةِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَقالوا : فُلان شَهِيدٌ
, وفُلان شَهِيدٌ حَتَّى مَرُّوا عَلَى رَجُلٍ فَقالوا : فُلان شَهِيد .ٌ فَقال
رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : كَلاَّ إني رَأَيْتُهُ فِي
النَّارِ فِي بُرْدَةٍ غَلَّهَا -أَوْ عَبَاءَةٍ -
218: Ömer ibni Hattab (Allah
Ondan razı olsun) şöyle dedi: Hayber gazvesi günü idi. Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’in ashabından bir grup geldi ve: Falanca şehiddir, falanca da
şehiddir, dediler. Sonra bir adamın yanından da geçtiler ve filanca kimse de
şehiddir, dediler. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem): “Hayır ben onu
ganimetten çaldığı bir hırka veya cübbeye bürünmüş olduğu halde cehennem içinde
gördüm”, buyurdu. (Müslim, İmn 182)
219- عَنْ أبي
قَتَادَةَ الحارث بن ربعي رَضِيَ اللَّه عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم أنهُ قَامَ فِيهِمْ فَذَكَرَ لَهُمْ أن الْجِهَادَ فِي سَبِيلِ
اللَّهِ , وَالإيمان بِاللَّهِ أَفْضَلُ ألاعْمَالِ , فَقَامَ رَجُلٌ فَقال : يَا
رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ إن قُتِلْتُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ تُكَفَّرُ عَنِّي
خَطَايَايَ ؟ . فَقال لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : نَعَمْ
, إن قُتِلْتَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَأنت صَابِرٌ مُحْتَسِبٌ ,مُقْبِلٌ غَيْرُ
مُدْبِرٍ . ثُمَّ قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : كَيْفَ
قُلْتَ؟. قال : أَرَأَيْتَ إن قُتِلْتُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ , أَتُكَفَّرُ عَنِّي
خَطَايَايَ؟ فَقال رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : نَعَمْ , وَأنت
صَابِرٌ مُحْتَسِبٌ , مُقْبِلٌ غَيْرُ مُدْبِرٍ , إلاالدَّيْنَ فَإن جِبْرِيلَ
قال لِي ذَلِكَ
.
219: Ebu Katade Haris ibni
Rib’i (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem) ashabının arasında kalkarak onlara Allah yolunda
cihadın ve Allah’a iman etmenin amellerin üstünü olduğundan bahsetti. Bunun
üzerine bir kimse ayağa kalkıp: Ya Rasulallah eğer ben Allah yolunda
öldürülürsem bu şehitlik benim günahlarıma keffaret olur mu ne dersiniz ? diye
sordu. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
“Evet kaçmayıp sabrederek
karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Allah yolunda öldürülürsen günahlarına
keffaret olur”, buyurdu. Sonra Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem): “Nasıl
demiştin?” diye sordu. Adam: Eğer ben Allah yolunda şehid olursam bu benim
günahlarıma keffaret olur mu ne dersiniz? demiştim, dedi. Peygamberimiz de :
“Evet sen kaçmadan sabrederek ecrini sadece Allahtan bekleyerek Allah yolunda
öldürülürsen borçlarından başka bütün günahlarına keffaret olur. Bunu bana
Cibril söyledi”, buyurdu. (Müslim, İmara 117)
220- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
أَتَدْرُونَ مَا الْمُفْلِسُ ؟ قالوا : الْمُفْلِسُ فِينَا مَنْ لاَ دِرْهَمَ لَهُ
وَلاَ مَتَاعَ. فَقال : إنالْمُفْلِسَ مِنْ أُمَّتِي يَأْتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِ ,
بِصَلاَةٍ وَصِيَامٍ وَزَكَاةٍ , وَيَأْتِي قَدْ شَتَمَ هَذَا , وَقَذَفَ هَذَا ,
وَأَكَلَ مَالَ هَذَا , وَسَفَكَ دَمَ هَذَا , وَضَرَبَ هَذَا , فَيُعْطَى هَذَا
مِنْ حَسَنَاتِهِ , وَهَذَا مِنْ حَسَنَاتِهِ , فَإن فَنِيَتْ حَسَنَاتُهُ قَبْل أن
يُقْضَى مَا عَلَيْهِ , أخذ مِنْ خَطَايَاهُمْ فَطُرِحَتْ عَلَيْهِ , ثُمَّ طُرِحَ
فِي النَّارِ .
220: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
“Müflis kimdir biliyor musunuz?”, diye sordu. Ashab: Bizce müflis parası ve malı
olmayan kimsedir,dediler. Bunun üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem):
“Şüphesiz ki ümmetimin
müflisi; kıyamet günü namaz, oruç ve zekat sevabıyla gelip fakat şuna sövmüş,
buna zina isnad ve iftirası yapmış, şunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve
şunu dövmüş olarak Allah’ın huzuruna gelir. Bundan dolayı onun sevaplarından
falanca ve filanca kimselere alınıp verilir. Eğer üzerindeki borç ödenmeden önce
sevapları tükenirse haksızlık ettiği o kimselerin günahlarından da alınarak o
kimseye yükletilir. Sonra da o kimse cehenneme atılır. İşte gerçekten iflas eden
bu kimsedir.” (Müslim, Birr 59)
221- عَنْ أُمِّ
سَلَمَةَ رَضِي الله عَنْهَا
أن
رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : إنما أنا بَشَرٌ, وَإنكُمْ
تَخْتَصِمُونَ إِلَيَّ , وَلَعَلَّ بَعْضَكُمْ أن يَكُونَ أَلْحَنَ بِحُجَّتِهِ
مِنْ بَعْضٍ , فَأَقْضِي لَهُ نَحْوِ مَا أَسْمَعُ , فَمَنْ قَضَيْتُ لَهُ بحَقِّ
أخيهِ , فَإنما أَقْطَعُ لَهُ قِطْعَةً مِنَ النَّارِ .
221: Ümmü Seleme (Allah Ondan
razı olsun)’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu:
“Ben ancak sizin gibi bir
insanım, sizler benim yanıma gelip birbirinizi dava ediyorsunuz. Bir kısmınız
haksız olduğu halde delil getirmekte diğerinizden daha inandırıcı olabilir. Ben
de dinlediğime göre onun lehine hükmedebilirim. Böylece kimin lehine kardeşinin
hakkını alıp hüküm vermişsem ona cehennemden bir parça ayırmış olurum.” (Buhari
Şehadet 27, Müslim Akdiye 4)
222- عَنِ بْنِ
عُمَرَ رضي اللهُ عَنْهُمَا قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
لَنْ يَزَالَ الْمُؤْمِنُ فِى فُسْحَةٍ مِنْ دِينِهِ , مَا لَمْ يُصِبْ دَمًا
حَرَامًا.
222: İbni Ömer (Allah
Onlardan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Haksız yere adam öldürüp haram kan akıtmadıkça, mü’min
kişi için dininde ümid sahası açık olup Allah’ın rahmetini umması devam eder.” (Buhari,
Diyet 1)
223- وعَنْ
خَوْلَةَ الأنصاريةِ , وهي امرأة حمزة رَضِيَ اللَّه وعَنْهَا , قالت : سَمِعْتُ
النَّبِيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ : إن رِجَالا يَتَخَوَّضُونَ فِي
مَالِ اللَّهِ بِغَيْرِ حَقٍّ فَلَهُمُ النَّارُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ .
223: Hamza’nın eşi Havle
binti Samir el-Ensariye (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’in şöyle buyurduğunu işittim: “Şüphesiz ki haksız olarak
Allah’ın malını yani İslam devletinin hazinesinden veya kamu yararına olan vakıf
mallardan herhangi birini kullanan veya tasarrufta bulunan kimseler kıyamet günü
cehennemi hak ederler.” (Buhari, Humus 7)
|