HASTA ZİYARETİ VE CENAZE UĞURLAMAK
HASTA ZİYARETİ VE CENAZE
UĞURLAMAK
894- عن
البَرَاءِ بن عازِبٍ رَضِيَ اللَّه قال: أَمَرَنَا رسولُ الله صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم بعِيَادَةِ المَرِيض، وَاتِّبَاعِ الجَنَازَةِ، وَتَشْمِيتِ
الْعَاطِسِ، وإبْرَارِ المُقْسِمِ، وَنَصْرِ المَظْلُومِ، وَإجَابَةَ الدَّاعِي،
وَإفْشَاءِ السَلام
894: Bera ibni Azib (Allah Ondan razı olsun)’den rivayete göre şöyle demiştir:
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), bize hasta ziyaretini, cenazenin
arkasından gitmeyi, aksırana yerhamukallah demeyi, yemin edenin yeminini yerine
getirmesini temin etmeyi, haksızlığa uğrayana yardım etmeyi, davet edenin
davetini kabul etmeyi ve selamı yaygınlaştırmayı tavsiye etti. (Buhari, Cenaiz
2, Müslim, Libas 3)
895- وعن أبي
هريرة رَضِيَ اللَّه ، أن رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، قال: حَقُّ
المُسْلِمِ عَلى المُسْلِمِ خَمْسٌ: رَدُّ السَّلام، وَعِيَادَةُ المَريضِ،
وَاتِّباعُ الجَنَائِزِ، وإجَابَةُ الدَّعْوَةِ، وَتَشْمِيتُ الْعَاطِسِ .
895: Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Müslümanın müslüman üzerindeki
hakkı beştir. Selam almak, hasta ziyaret etmek, cenazenin arkasından yürümek,
davete icabet etmek, aksırana elhamdülillah derse yerhamukellah demek.” (Buhari,
Cenaiz 2, Müslim, Selam 4)
896- وعنه قال:
قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إنَّ الله عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ
يَوْمَ القِيَامَةِ: يَا ابْنَ آدَمَ مَرِضْتُ فَلَمْ تَعُدْني ! قال: يَا رَبِّ
كَيْفَ أَعُودُكَ وَأَنْتَ رَبُّ العَالَمِينَ ؟ قال: أَمَا عَلِمْتَ أَنَّ عَبْدِي
فُلاناً مَرِضَ فَلَمْ تَعُدْهُ ؟ أَمَا عَلِمْتَ أَنّكَ لَوْ عُدْتَهُ
لَوَجَدْتَني عِنْدَهُ ؟ يَا ابْنَ آدَمَ اسْتَطْعَمْتُكَ فَلَمْ تُطْعِمْني ! قال:
يَا رَبِّ كَيْفَ أُطْعِمُكَ وَأَنْتَ رَبّ الْعَالَمِينَ ؟! قال: أَمَّا عَلِمْتَ
أَنَّهُ اسْتَطْعَمَكَ عَبْدي فُلانٌ فلَمْ تُطْعِمْه ؟ أَمَا عَلِمْتَ أَنّكَ لَوْ
أَطْعَمْتَهُ لَوَجَدْتَ ذلِكَ عِنْدي ؟ يَا ابْنَ آدَمَ اسْتَسْقَيْتُكَ فَلَمْ
تَسْقِني ! قال: يَا رَبِّ كَيْفَ أَسْقِيكَ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَالَمِينَ ؟! قال:
اسْتَسْقَاكَ عَبْدِي فُلانٌ فَلَمْ تَسْقِه ! أَمَا عَلِمْتَ أنَّكَ لَوْ
سَقَيْتَهُ لَوَجَدْتَ ذلِكَ عِنْدِي ؟.
896: Yine Ebu Hüreyre (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre
Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah kıyamet gününde
şöyle buyurur: - Ey Ademoğlu hastalandım, beni ziyaret etmedin. Ademoğlu diyecek
ki: Sen alemlerin rabbi iken ben seni nasıl ziyaret edebilirdim? Allah’ta:
- Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Onu ziyaret etseydin beni onun
yanında bulurdun, bunu bilmiyor musun? Ey Ademoğlu, beni doyurmanı istedim,
doyurmadın, buyurur. Ademoğlu: Sen alemlerin rabbi iken ben seni nasıl
doyurabilirdim? der. Allah’ta:
- Falan kulum senden yiyecek istedi vermedin. Eğer ona yiyecek verseydin,
verdiğini benim katımda mutlak bulacağını bilmez misin? Ey Ademoğlu, senden su
istedim vermedin, buyurur. Ademoğlu: Ya Rabbi sana nasıl su vereyim, sen
alemlerin rabbisin. Allah buyuracaktır:
- Falan kulum senden su istedi de vermedin, eğer ona istediğini verseydin
verdiğinin sevabını katımda bulurdun, bunu bilmez misin? buyurur. (Müslim, Birr
43)
897- وعن أبي
موسى رَضِيَ اللَّه قال: قالَ رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : عُودُوا
المَرِيضَ، وَأَطْعِمُوا الجَائعَ، وَفُكُّوا العَاني .
897: Ebu Musa (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Hastayı ziyaret edin, aç olanı doyurun, esiri
kurtarın.” (Buhari, Cihad 171)
898- وعن
ثَوْبَانَ رَضِيَ اللَّه ، عن النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، قال: إنَّ
المُسْلِمَ إذا عَادَ أخَاهُ المُسْلِمَ لَمْ يَزَلْ في خُرْفَةِ الجَنَّةِ حَتَّى
يَرْجِعَ. قِيلَ: يا رسولَ الله وَمَا خُرْفَةُ الجَنَّةِ ؟ قال: جَنَاهَا.
898: Sevban (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem)şöyle buyurdu: “Bir müslüman hasta bir müslüman kardeşini
ziyaret ettiğinde ziyaretinden dönünceye kadar cennet hurfesi içindedir. Ey
Allah’ın elçisi, cennet hurfesi nedir? dediler. Rasûlullah (sallallahu aleyhi
vesellem): “Zamanı geldiğinde toplanan cennet yemişidir.” (Müslim, Birr 40)
899- وعن عَليٍّ
رَضِيَ اللَّه ، قال: سَمِعْتُ رسولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ،
يقولُ: مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَعُودُ مُسْلِماً, غُدْوَةً إلاَّ صَلَّى عَلَيْهِ
سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ حَتَّى يُمْسِي، وَإنْ عَادَهُ عَشِيَّةً, إلاَّ صَلَّى
عَلَيْهِ سَبْعُونَ أَلْفَ مَلَكٍ حَتَّى يُصْبِحَ، وَكَانَ لَهُ خَرِيفٌ في
الجَنَّةِ .
899: Ali (Allah Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyururken işittim, demiştir. “Bir müslüman hasta olan
bir müslüman kardeşini sabahleyin ziyarete giderse, yetmiş bin melek akşama
kadar ona rahmet okurlar. Eğer akşamleyin ziyaret ederse, yetmiş bin melek onun
için sabaha kadar rahmet ederler. Aynı zamanda o kimse için cennette toplanmış
meyveler vardır.” (Tirmizi, Cenaiz 2)
900- وعن أنسٍ
رَضِيَ اللَّه ، قال: كَانَ غُلامٌ يَهُودِيٌّ يَخْدُمُ النَّبِيّ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَمَرِضَ، فَأَتَاهُ النَّبِيّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
يَعُودُهُ، فَقَعَدَ عِنْدَ رَأْسِهِ فَقالَ لَهُ: أَسْلِمْ. فَنَظَرَ إلى أَبِيهِ
وَهُوَ عِنْدَهُ فقال : أَطِعْ أَبَا الْقَاسِمِ، فَأَسْلَمَ، فَخَرَجَ النَّبِيُّ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، وَهُوَ يقولُ: الحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي أَنْقَذَهُ
مِنَ النَّارِ .
900: Enes (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in hizmetinde bulunan bir yahudi çocuk
vardı. Günün birinde hastalandı. Peygamber onu ziyaret edip başucunda oturdu ve
ona “Müslüman ol” buyurdu. Çocuk da babasının düşüncesini öğrenmek için onun
yüzüne baktı. Babası: - Ebul Kasım’ın çağrısına uy, dedi. Çocuk da müslüman
oldu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Bu genci
cehennemden kurtaran Allah’a hamdolsun” dedi ve dışarı çıktı. (Buhari, Cenaiz
80)
|