HAYIR YOLLARININ ÇOK OLUŞU
قال الله تعالى :
{ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإن اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
[
“Siz her ne iyilik
yaparsanız, mutlaka Allah onu çok iyi bilir.” (2 Bakara 215)
قال الله تعالى :
{ وَمَا تَفْعَلُواْ مِنْ خَيْرٍ يعلمه الله ِ
[
“Her ne iyilik yaparsanız,
Allah onun farkındadır.” (2 Bakara 197)
قال
الله تعالى : { فَمَن يَعْمَلْ مِثْقال ذَرَّةٍ خَيْرًا
يَرَهُ
[
“Artık kim zerre
kadar iyilik yapmışsa, karşılığını görecek.” (99 Zilzâl 7)
قال
الله تعالى : { مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ[
“Her kim doğru dürüst iyi
işler işlerse, kendi faydasınadır.” (45 Câsiye 15)
117- عَنْ أبي
ذَرٍّ جُنْدَبِ بْنِ جُناَدَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قُلْتُ : يَا رَسُولَ اللَّهِ
أَيُّ الأعْمَالِ أَفْضَلُ؟ قال : الإيمان بِاللَّهِ, وَالْجِهَادُ فِي سَبِيلِهِ.
قُلْتُ : أَيُّ الرِّقَابِ أَفْضَلُ؟ قال : أنفَسُهَا عِنْدَ أَهْلِهَا
وَأَكْثَرُهَا ثَمَنًا. قُلْتُ : فَإن لَمْ أَفْعَلْ؟ قال: تعِينُ صَانعًا أَوْ
تَصْنَعُ لأَخْرَق.َ قُلْت:ُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْت َإن ضَعُفْتُ عَنْ
بَعْضِ الْعَمَلِ؟ قال :تكُفُّ شَرَّكَ عَنِ النَّاسِ فَإنهَا صَدَقَةٌ مِنْكَ
عَلَى نَفْسِكَ.
117: Ebû Zerr Cündüb ibn
Cünâde (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Ey Allah’ın Rasûlü hangi amel
daha üstündür? dedim. “Allah’a iman ve Allah yolunda cihaddır” buyurdu. Bu sefer
ben: Hangi esir ve köleyi hürriyetine kavuşturmak daha faziletlidir? dedim.
“Sahipleri yanında en kıymetli ve değeri yüksek olanı” buyurdu. Cihadı ve köle
azadını yapamaz isem dedim. “İş bilene yardım edersin, iş bilmeyenin işini
yaparsın” buyurdu. Ey Allah’ın Rasûlü bunların hiçbirini yapamaz isem dedim.
“İnsanlara zarar vermekten sakınırsın bu da kendi şahsına verdiğin bir
sadakadır” buyurdu. (Buhârî, Itk 2; Müslim, İman 136)
118- عَنْ أبي
ذَرٍّ رَضِيَ اللَّه أن رَسوُلَ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
يُصْبِحُ عَلَى كُلِّ سُلاَمَىْ مِنْ أَحَدِكُمْ صَدَقَة ٌ, فَكُلُّ تَسْبِيحَةٍ
صَدَقَةٌ , وَكُلُّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةٌ , وَكُلُّ تَهْلِيلَةٍ صَدَقَةٌ, وَكُلُّ
تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةٌ , وَأمر بِالْمَعْرُوفِ صَدَقَةٌ, وَنَهْيٌ عَنِ الْمُنْكَرِ
صَدَقَةٌ , وَيُجْزِئُ مِنْ ذَلِكَ رَكْعَتَان يَرْكَعُهُمَا مِنَ الضُّحَى .
118: Ebû Zerr (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Herbirinizin herbir eklemi için bir sadaka gerekir. Öyle ise her
sübahnallah demek bir sadakadır. Her elhamdülillah demek bir sadakadır. Her lâ
ilâhe illallah demek sadakadır, her Allahüekber demek sadakadır, iyiliği tavsiye
etmek sadakadır, kötülükten sakındırmak sadakadır, bir kimsenin kuşluk vakti
kılacağı iki rekat kuşluk namazı da bunların yerine geçer.” (Müslim, Müsâfirîn
84)
119- عَنْ أبي
ذَرٍّ رَضِيَ اللَّه قال : قال النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
عُرِضَتْ عَلَيَّ أَعْمَالُ أُمَّتِي حَسَنُهَا وَسَيِّئُهَا, فَوَجَدْتُ فِي
مَحَاسِنِ أَعْمَالِهَا الأذَى يُمَاطُ عَنِ الطَّرِيقِ, وَوَجَدْتُ فِي مَسَاوِي
أَعْمَالِهَا النُّخَاعَةَ تَكُونُ فِي الْمَسْجِدِ لاَ تُدْفَنُ .
119: Ebû Zerr (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Ümmetimin iyi, kötü tüm amelleri bana arzolundu, iyi işlerinin
içinde gelip geçenlere eziyet veren şeylerin yollardan kaldırılması da vardı.
Sümük ve balgamla Mescitlerin kirletilmesi ve o haliyle bırakılması da çirkin
ameller arasında idi.” (Müslim, Mesâcid 57)
120- عن أبي ذَر
رَضِيَ اللَّه أن نَاسًا قالوا: يا رَسُولَ اللَّهِ ذَهَبَ أَهْلُ الدُّثُورِ
بِالأجُورِ, يُصَلُّونَ كَمَا نُصَلِّي, وَيَصُومُونَ كَمَا نَصُومُ,
وَيَتَصَدَّقُونَ بِفُضُولِ أَمْوَالِهِمْ قال : أَوَ لَيْسَ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ
لَكُمْ مَا تَصَّدَّقُونَ بِه: أن بِكُلِّ تَسْبِيحَةٍ صَدَقَةً, وَكُلِّ
تَكْبِيرَةٍ صَدَقَةً, وَكُلِّ تَحْمِيدَةٍ صَدَقَةً, وَكُلِّ تَهْلِيلَةٍ
صَدَقَةً, وَأمر بِالْمَعْرُوفِ صَدَقَةٌ, وَنَهْيٌ عَن المُنْكَرٍ صَدَقَةٌ, وَفِي
بُضْعِ أَحَدِكُمْ صَدَقَةٌ, قالوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيَأتِي أَحَدُنَا
شَهْوَتَه,ُ وَيَكُونُ لَهُ فِيهَا أجر؟! قال : أَرَأَيْتُمْ لَوْ وَضَعَهَا فِي
حَرَامٍ أَكان عَلَيْهِ وِزْرٌ؟ فَكَذَلِكَ إذا وَضَعَهَا فِي الْحَلاَلِ كان لَهُ
أجر .
120: Ebû Zerr (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre bazı insanlar: Ey Allah’ın Rasûlü
zenginler tüm sevapları alıp götürüyorlar, çünkü onlarda bizler gibi namaz
kılıyor, oruç tutuyor, ayrıca zenginliklerinden dolayı sadaka da veriyorlar
dediler. Rasûlüllah (sallallahu aleyhi vesellem): “Allah sizlere sadaka verme ve
bu yönde sevap kazanma imkanı vermedi mi sanıyorsunuz?
Her sübhanallah demek bir
sadakadır,
her Allahüekber demek bir
sadakadır,
her elhamdülillah demek bir
sadakadır,
her lâ ilâhe illallah demek
bir sadakadır, iyiliği emretmek sadaka, kötülükten sakındırmak sadakadır. Hatta
her birinizin hanımıyla birlikte yatması sadakadır” buyurdu. Bunun üzerine
sahâbîler: Ey Allah’ın Rasûlü hanımımızla şehvetimizi tatmin etmekle bize sevap
mı var? dediler. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem): “Kişi bu istek ve
ihtiyacını haram yoldan giderseydi, günah olmayacak mıydı? Helal yoldan
gidermesinde de elbette sevap vardır” buyurdular. (Müslim, Zekat 53)
121- عَنْ أبي
ذَرٍّ رَضِيَ اللَّه قال : قال لِيَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
لاَ تَحْقِرَنَّ مِنَ الْمَعْرُوفِ شَيْئًا وَلَو أن تَلْقَىأخاكَ بِوَجْهٍ
طَلِيقٍ.
121: Ebû Zerr (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) bana şöyle
dedi: “Kardeşini güler yüzle karşılamaktan ibaret bile olsa hiçbir iyiliği küçük
görme!” (Müslim, Birr 144)
6/122- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال: قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
كُلُّ سُلاَمَى مِنَ النَّاسِ عَلَيْهِ صَدَقَةٌ , كُلَّ يَوْمٍ تَطْلُعُ فِيهِ
الشَّمْسُ تَعْدِلُ بَيْنَ الاثْنَيْن صَدَقَةٌ, وَتُعِينُ الرَّجُلَ فَي
دَابَّتِهِ فَتَحْمِلُهُ عَلَيْهَا أَوْ تَرْفَعُ لَهُ عَلَيْهَا مَتَاعَهُ
صَدَقَةٌ , وَالْكَلِمَةُ الطَّيِّبَةُ صَدَقَةٌ , وَبِكُلِّ خَطْوَةٍ تَمْشِيهَا
إِلَى الصَّلاَةِ صَدَقَةٌ, وَتُمِيطُ الأذَى عَنِ الطَّرِيقِ صَدَقَةٌ .
وَفِي رِواَيَةٍ
: عَنْ عَائِشَةَ رضي اللهُ عَنْهَا قالت : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم :إنهُ خُلِقَ كُلُّ إنسان مِنْ بَنِي آدَمَ عَلَى سِتِّينَ وَثَلاَثِ
مِائَةِ مَفْصِلٍ, فَمَنْ كَبَّرَ اللَّهَ, وَحَمِدَ اللَّهَ, وَهَلَّلَ اللَّه,َ
وَسَبَّحَ اللَّه,َ وَاسْتَغْفَرَ اللَّه,َ وَعَزَلَ حَجَرًا عَنْ طَرِيقِ النَّاسِ
أَوْ شَوْكَةً أَوْ عَظْمًا عَنْ طَرِيقِ النَّاسِ, أَوْأمر بِمَعْرُوفٍ أَوْ نَهَى
عَنْ مُنْكَرٍ, عَدَدَ السِّتِّينَ وَالثَّلاَثِمِائَةِ, فَإنهُ يَمْشِي يَوْمَئِذٍ
وَقَدْ زَحْزَحَ نَفْسَهُ عَنِ النَّارِ .
122: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdular: “İnsanın her bir eklemi için güneşin her çıkış gününde bir
sadaka gerekir. İki kişi arasında adâletle İki kişinin arasını bulmak bir
sadakadır. Bir kimsenin bineğine binmesine yardımcı olmak veya yükünün binitine
yüklenmesine yardımcı olmak da bir sadakadır. Güzel söz söylemek de bir
sadakadır. Namaza giderken attığın her adım da bir sadakadır. Gelip geçenleri
rahatsız eden şeyleri yoldan alıp atmakta bir sadakadır.” (Buhari, Sulh 11,
Müslim, Zekat 56)
Hz, Aişe (Allah Ondan razı
olsun)’nın değişik bir rivayetinde şöyle denmiştir: “Her insan üçyüzaltmış eklem
üzere yaratılmıştır. Şu halde bir kimse: Allahüekber derse elhamdülillah derse
lâ ilâhe illallah derse sübhanallah derse, Allah’tan bağışlanma dilerse,
insanların yollarından eziyet veren taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırırsa,
iyi olan şeyleri emreder, kötülüklerden sakındırırsa, bunların hepsi de
üçyüzaltmışı bulursa o gün cehennem ateşinden uzaklaşmış olarak akşamı eder.”
(Müslim, Zekat 54)
123- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
مَنْ غَدَا إِلَى الْمَسْجِدِ أَوْ رَاحَ, أَعَدَّ اللَّهُ لَهُ فِي الْجَنَّةِ
نُزُلاً كُلَّمَا غَدَا أَوْ رَاحَ .
123: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Her kimse namaz için camiye gidip gelirse Allah onun her geliş
ve gidişinde onun için cennette bir sofra hazırlar.” (Buhârî, Ezan 37; Müslim,
Mesâcid 285)
124- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
يَا نِسَاءَ الْمُسْلِمَاتِ لاَ تَحْقِرَنَّ جَارَةٌ لِجَارَتِهَا وَلَوْ فِرْسِنَ
شَاةٍ.
124: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Ey müslüman hanımlar hiçbir komşu kadın komşusunun verdiği koyun
paçası bile olsa yaptığı iyiliği almamazlık yapmasın ve küçümsemesin.” (Buhârî,
Hîbe 1; Müslim, Zekat 90)
125- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
الإيمان بِضْعٌ وَسَبْعُونَ, أَوْ بِضْعٌ وَسِتُّونَ شُعْبَةً فَأَفْضَلُهَا قَوْلُ
لاَ إِلَهَ إلا اللَّهُ, وَأَدْنَاهَا إِمَاطَةُ ألاذَى عَنِ الطَّرِيقِ,
وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ الإيمان .
125: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den aktarıldığına göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle
buyurdu: “İman yetmiş yahut altmış bu kadar şubedir. En yükseği
لاَ
إِلَهَ إلا اللهُ =
Allah’tan başka ibadet edilecek sözü dinlenecek gerçek ilah yoktur sözüdür. En
aşağısı ise eziyet verecek şeyleri yollardan kaldırmaktır, utanmak da imanın bir
parçasıdır.” (Buhârî, İman 3; Müslim, İman 58)
126- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسوُلَ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
بَيْنَماَ رَجُلٌ يَمْشِي بِطَرِيقٍ اِشْتَدَّ عَلَيْهِ الْعَطَشُ, فَوَجَدَ
بِئْرًا فَنَزَلَ فِيهَا فَشَرِبَ, ثُمَّ خَرَجَ فَإذا كَلْبٌ يَلْهَثُ يَأْكُلُ
الثَّرَى مِنَ الْعَطَشِ, فَقال : الرَّجُلُ لَقَدْ بَلَغَ هَذَا الْكَلْبَ مِنَ
الْعَطَشِ مِثْلُ الَّذِي كان قَدْ بَلَغَ مِنِّي, فَنَزَلَ الْبِئْرَ فَمَلأَ
خُفَّهُ مَاءً ثَمَّ أَمْسَكَهُ بِفِيهِ, حَتَّي رَقِيَ فَسَقَى الْكَلْبَ فَشَكَرَ
اللَّهُ لَهُ, فَغَفَرَ لَهُ, قالوا: يَا رَسُولَ اللَّه وَإن لَنَا فِي
الْبَهَائِمِ أجرا فَقال : فِي كُلِّ كَبِدٍ رَطْبَةٍ أجر .
وَفِي رِوايَةٍ :
بَيْنَمَا كَلْبٌ يُطِيفُ بِرَكِيَّةٍ قَدْ كَادَ يَقْتُلُهُ الْعَطَشُ إِذْ
رَأَتْهُ بَغِيٌّ مِنْ بَغَايَا بَنِي إِسْرَائِيلَ, فَنَزَعَتْ مُوقَهَا
فَاسْتَقَتْ لَهُ بِهِ, فَسَقَتْهُ فَغُفِرَ لَهَا بِهِ .
126: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Vaktiyle bir adam yolda giderken çok susadı, nihayet bir kuyu
bulup oraya indi, su içip çıktı, bir de ne görsün bir köpek dilini çıkarmış
soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Adama kendi kendine bu köpek te
tıpkı benim gibi susamış dedi ve hemen kuyuya indi, mestini su ile doldurdu ve
mesti ağzına alarak kuyudan çıktı, köpeği suladı. Bundan dolayı Allah o kimseye
teşekkür etti (razı oldu) ve onu bağışladı.” Sahabîler: Ey Allah’ın Rasûlü bizim
için hayvanlardan dolayı sevap var mıdır? dediler. Rasûlullah (sallallahu aleyhi
vesellem) de: “ (Evet! kendisinde hayat eseri olan canlının) her yaş
ciğer (i sulayan için) de mükafaat vardır, buyurdular.
Bir başka rivayette: “Allah
ona teşekkür etti (ondan memnun oldu) ve onu bağışlayıp cennetine koydu”
denilmektedir.
Bir diğer rivayette ise şöyle
buyurulmaktadır: “Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında
dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından ahlaksız bir kadın onu gördü hemen
çizmesini çıkardı, köpek için kuyudan su çekerek onu suladı, bu sebeble o kadın
bağışlandı.” (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selam 155)
127- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
لَقَدْ رَأَيْتُ رَجُلاً يَتَقَلَّبُ فِي الْجَنَّةِ فِي شَجَرَةٍ قَطَعَهَا مِنْ
ظَهْرِ الطَّرِيقِ كانت تُؤْذِي الْمُسْلِمِينَ . وَفِي رِوايَةٍ : مَرَّ رَجُلٌ
بِغُصْنِ شَجَرَةٍ عَلَى ظَهْرِ طَرِيقٍ فَقال : وَاللَّهِ لأنحِّيَنَّ هَذَا عَنِ
الْمُسْلِمِينَ لاَ يُؤْذِيهِمْ, فَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ . وَفِي رِوايَةٍ :
بَيْنَمَا رَجُلٌ يَمْشِي بِطَرِيقٍ وَجَدَ غُصْنَ شَوْكٍ عَلَى الطَّرِيقِ,
فَأَخَّرَهُ فَشَكَرَ اللَّهُ لَهُ, فَغَفَرَ لَهُ .
127: Ebû Hureyre (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamberimiz (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Müslümanları rahatsız eden yol üzerindeki bir ağacı
kesen bir kişiyi cennet nimetleri içinde yüzer gördüm.” (Müslim, Birr 129) Başka
bir rivayette ise şöyle buyurulur: “Adamın biri yol üzerinde bir ağaç dalı gördü
ve Allah’a yemin ederim ki; bunu müslümanları rahatsız etmemesi için buradan
kaldıracağım dedi ve o ağacı kaldırdı, bu yüzden cennetlik oldu.” (Müslim, Birr
128) Başka bir rivayette de şöyle denilir: “Bir adam yolda yürürken yol üzerinde
bir diken dalı buldu ve insanlara eziyet vermesin diye onu yoldan uzaklaştırdı.
Bu yüzden Allah ona teşekkür etti (ondan memnun oldu) ve onu bağışladı.” (Buhârî,
Ezan 32; Müslim, Birr 127)
128- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
مَنْ تَوَضَّأَ فَأَحْسَنَ الْوُضُوءَ, ثُمَّ أَتَى الْجُمُعَة, فَاسْتَمَعَ
وَأنصَتَ, غُفِرَ لَهُ مَا بَيْنَهُ وَبَيْنَ الْجُمُعَةِ وَزِيَادَةُ ثَلاَثَةِ
أَيَّامٍ وَمَنْ مَسَّ الْحَصَى فَقَدْ لَغَا .
128:
Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse güzelce abdest alır, cum’aya gelir,
hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse; iki cum’a arası ve üç gün de fazlasıyla
günahları bağışlanır. Her kim de cum’a hutbesi esnasında çakıl taşları (tesbih,
anahtarlık) gibi şeylerle meşgul olursa boş işle uğraşmış ve cum’anın sevabını
boşa götürmüş olur.” (Müslim, Cum’a 27) .
129- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
إذا تَوَضَّأَ الْعَبْدُ الْمُسْلِمُ, أَوِ الْمُؤْمِنُ فَغَسَلَ وَجْهَهُ خَرَجَ
مِنْ وَجْهِهِ كُلُّ خَطِيئَةٍ نَظَرَ إِلَيْهَا بِعَيْنَيْهِ مَعَ الْمَاءِ, أَوْ
مَعَ آخِرِ قَطْرِ الْمَاءِ, فَإذا غَسَلَ يَدَيْهِ خَرَجَ مِنْ يَدَيْهِ كُلُّ
خَطِيئَةٍ كان بَطَشَتْهَا يَدَاهُ مَعَ الْمَاءِ, أَوْ مَعَ آخِرِ قَطْرِ
الْمَاءِ, فَإذا غَسَلَ رِجْلَيْهِ خَرَجَتْ كُلُّ خَطِيئَةٍ مَشَتْهَا رِجْلاَهُ
مَعَ الْمَاء,ِ أَوْ مَعَ آخِرِ قَطْرِ الْمَاءِ حَتَّى يَخْرُجَ نَقِيًّا مِنَ
الذُّنُوبِ .
129: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den aktarıldığına göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle
buyurmuştur: “Bir müslüman veya mü’min kul abdest alırken yüzünü yıkadığı sırada
gözleriyle işlediği günahlar abdest suyu veya suyunun son damlasıyla dökülür
gider, ellerini yıkadığında elleriyle işlediği günahlar abdest suyu veya suyunun
son damlasıyla dökülür, öyle ki; kişi eliyle işlediği tüm günahlarından arınır
ve tertemiz olur, ayaklarını yıkadığı esnada da ayaklarıyla işlediği günahları
abdest suyu veya suyunun son damlasıyla çıkar gider böylece müslüman
günahlarından tamamıyle temizlenmiş olur.” (Müslim, tahâra 32)
130- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال
: الصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ, وَالْجُمُعَةُ إِلَى الْجُمُعَةِ, وَرمضان إِلَى رمضان
مُكَفِّرَاتٌ لِمَا بَيْنَهُنَّ إذا اجْتُنِبَتِ الْكَبَائِرُ .
130: Ebû Hureyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde günlük beş vakit namaz,
iki cum’a ve iki ramazan aralarında işlenecek küçük günahlara keffarettir.”
(Müslim, tahâra 16)
131- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
ألا أَدُلُّكُمْ عَلَى مَا يَمْحُو اللَّهُ بِهِ الْخَطَايَا وَيَرْفَعُ بِهِ
الدَّرَجَاتِ. قالوا: بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ قال : إِسْبَاغُ الْوُضُوءِ عَلَى
الْمَكَارِهِ وَكَثْرَةُ الْخُطَا إِلَى الْمَسَاجِدِ, وَانتظَارُ الصَّلاَةِ,
بَعْدَ الصَّلاَةِ فَذَلِكُمُ الرِّبَاطُ .
131: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den bildirildiğine göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurmuştur: “Allah’ın günahları ve dereceleri yükseltmesine sebep olacak
iyilik ve hayırları size açıklayayım mı? Diye sordu. Sahabiler ise evet açıkla
dediler. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): “Güç ve zor zamanlarda(aşırı
soğuk veya sıcak havalarda soğuk veya sıcak suyla)bile olsa abdesti tam ve
mükemmel almak, mescidlere gidişte adımları çoğaltmak, namazdan sonra ikinci bir
namazı beklemek. işte bağlanmanız gereken, rağbet etmeniz gereken şeyler
bunlardır ,” (Müslim, taharet 41)
132- عَنْ أبي
مُوسَى الأشعري رَضِيَ اللَّه قال : قال رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : مَنْ صَلَّى الْبَرْدَيْنِ دَخَلَ الْجَنَّةَ .
132: Ebu Musa el-Eş’ari
(Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kim ki iki serinlik zamana rastlayan sabah ve
ikindi namazlarını kılarsa cennete girer.” (Buhari Mevakit-us Salat 26, Müslim,
Mesacid 215)
133- عَنْ أبي
مُوسَى الأشعري رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم :إذا مَرِضَ الْعَبْدُ أَوْ سَافَرَ كُتِبَ لَهُ مِثْلُ مَا كان يَعْمَلُ
مُقِيمًا صَحِيحًا .
133: Yine Ebu Musa el-Eş’ari
(Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Bir kimse hastalanır veya yola çıkarsa evinde
olduğu ve sıhhatli olduğu zamanlarında yapmakta olduğu nafile ibadetlerinin
sevabı gibi kendisine sevap yazılır.” (Buhari Cihad 134)
134- عَنْ
جَابِرٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
كُلُّ مَعْرُوفٍ صَدَقَةٌ .
134: Cabir ibn-i Abdullah
(Allah Ondan razı olsun)’den rivayete göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Dine dayalı her güzel iş sadaka sevabı kazandırır.” (Buhari
Edeb 33)
135- عَنْ جَابِرٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ
وسَلَّم : مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا إلا كان مَا أُكِلَ مِنْهُ لَهُ
صَدَقَةً, وَمَا سُرِقَ مِنْهُ لَهُ صَدَقَةً, وَلاَ يَرْزَؤُهُ أَحَدٌ إلا كان
لَهُ صَدَقَةً . وَفِي رِوايَةٍ : فَلاَ يَغْرِسُ الْمُسْلِمُ غَرْسًا, فَيَأْكُلَ
مِنْهُ إنسان وَلاَ دَابَّةٌ وَلاَ طَيْرٌ إلا كان لَهُ صَدَقَةً إِلَى يَوْمِ
الْقِيَامَةِ . وَفِي رِوايَةٍ: لاَ يَغْرِسُ مُسْلِمٌ غَرْسًا, وَلاَ يَزْرَعُ
زَرْعًا, فَيَأْكُلَ مِنْهُ إنسان وَلاَ دَابَّةٌ وَلاَ شَيْءٌ إلا كانت لَهُ
صَدَقَةٌ .
135:
Cabir ibn-i Abdullah (Allah Ondan razı olsun)’den rivayete göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Herhangi bir müslümanın diktiği ağaçtan yenen
çalınan ve eksiltilen her şey o ağacı diken için sadakadır.” (Müslim Müsakat 7)
* Müslim’in diğer bir
rivayeti şöyledir: “Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya
kuş yerse bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır.” (Müslim Müsakat 10)
* Yine Müslim’in bir rivayeti
şöyledir: “Bir Müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insanın hayvanın
ve kuşların yedikleri şeyler o müslüman için sadaka olur.” (Müslim Müsakat 9)
136- عَنْ
جَابِرٍ رَضِيَ اللَّه قال : اَرَادَ بَنُو سَلِمَةَ أن يَنْتَقِلُوا قُرْبَ
الْمَسْجِدِ، فَبَلَغَ ذلِكَ رَسُولَ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فَقال
لَهُمْ: " إنهُ قَدْ بَلَغَنِى إنكُمْ تُرِيدُون َأن تَنْتَقِلُوا قُرْبَ
الْمَسْجِدِ ؟" فَقالوا: نَعَمْ يَا رَسُولَ اللهِ، قَدْ اَرَدْنَا ذلِكَ. فَقال :
"بَنِى سَلَمَةَ ديَارَكُمْ تُكْتبْ آثَارُكُمْ، دِيَارَكُمْ تُكْتَبْ آثَارُكُمْ "
رَوَاهُ مُسْلِمٌ. وَفِى رِوَايَةٍ : "إن بِكُلِّ خُطْوَةٍ دَرَجَةً.
136: Cabir ibn-i Abdullah
(Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Selime oğulları Mescidi Nebevi’nin
yakınına taşınmak istediler. Durum Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e
ulaşınca:
-Camiye yakın bir yere
taşınmak istiyormuşsunuz öylemi? Diye sordu.
-Evet ey Allah’ın Rasulu!
Buna niyet ettik, dediler. Bunun üzerine peygamber (sallallahu aleyhi vesellem):
“Ey Selime oğulları! Yerinizde kalın ki adımlarınızın fazlalığından sevap
yazılsın. Yerinizde kalın ki adımlarınızın fazlalığından fazla sevap yazılsın.”
(Müslim Mesacid 280)
* Müslim’in değişik
rivayetinde : “Her adım karşılığında size bir derece vardır.” Buyurulmuştur.
(Müslim Mesacid 279)
137- عَنْ أبي
بْنِ كَعْبٍ رَضِيَ اللَّه قال : كان رَجُلٌ لاَ أَعْلَمُ رَجُلاً أَبْعَدَ مِنَ
الْمَسْجِدِ مِنْهُ, لاَ تُخْطِئُهُ صَلاَةٌ فَقِيلَ لَه,ُ أَوْ قُلْتُ لَه:ُ لَوِ
اشْتَرَيْتَ حِمَارًا تَرْكَبُهُ فِي الظَّلْمَاء؟ِ وَفِي الرَّمْضَاءِ ؟ قال : مَا
يَسُرُّنيِ أن مَنْزِلِي إِلَى جَنْبِ الْمَسْجِدِ, إني أُرِيدُ أن يُكْتَبَ لِي
مَمْشَايَ إِلَى الْمَسْجِدِ وَرُجُوعِي إذا رَجَعْتُ إِلَى أَهْلِي فَقال رَسُولُ
اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : قَدْ جَمَعَ اللَّهُ لَكَ ذَلِكَ كُلَّهُ.
رَوَاهُ مُسْلِمٌ. وَفِى رِوَايَةٍ "إن لَكَ مَا احْتَسَبْتَ"
137: Ebu’l Munzir Ubey İbn-i
Ka’b (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Bir adam vardı ki, Evi camiye
ondan daha uzak bir kimseyi bilmiyorum. Bu kimse cemaati hiç bırakmazdı.
Kendisine denildi ki veya ben kendisine söyledim : Bir merkep satın alsan da
karanlık ve aşırı sıcakta binsen olmaz mı? O’da şöyle cevap verdi: Evimin
mescidin yanında olmasını arzu etmem. Çünkü ben mescide gidişimde ve aileme geri
gelişlerimde adımlarıma sevabın yazılmasını istiyorum. Bunun üzerine Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem)’de o kimseye: “Bunların hepsinin sevabını Allah,
senin için derleyip topladı.” Buyurdular. Başka bir rivayette : Camiye
gidişindeki her fazla adımlarında sevap vardır. (Müslim Mesacid 278)
138- عن
عَبْدَاللَّهِ بْنَ عَمْرٍو رَضِي اللهُ عَنْهمَا قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :أَرْبَعُونَ خَصْلَةً أَعْلاَهُنَّ مَنِيحَةُ الْعَنْزِ
مَا مِنْ عَامِلٍ يَعْمَلُ بِخَصْلَةٍ مِنْهَا رَجَاءَ ثَوَابِهَا وَتَصْدِيقَ
مَوْعُودِهَا إلا أَدْخَلَهُ اللَّهُ بِهَا الْجَنَّةَ
138: Ebu Muhammed Abdullah
İbn-i Amr İbn-il Âs (Allah Onlardan razı olsun)’dan rivayete göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kırk çeşit sevap kazandıracak amel vardır ki
bunların en üstünü birisine sağıp ve sütünü içmesi için ödünç olarak bir keçi
vermektir. Kim de sevabını umarak ve va’dedilen sevapların gerçekleşeceğine
inanarak bu kırk hasletten birini işlerse Allah, onu cennete koyar.” (Buhari
Hibe 35)
139- عَنْ
عَدِيِّ بْنِ حَاتِمٍ رَضِيَ اللَّه قال : سَمِعْتُ النَّبِىَّ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُولُ: " اتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ "
مُتَّفَقٌ عَلَيْهِ. قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :مَا مِنْكُمْ
مِنْ أَحَدٍ إلا سَيُكَلِّمُهُ اللَّهُ لَيْسَ بَيْنَهُ وَبَيْنَهُ تُرْجُمَان,
فَيَنْظُرُ أَيْمَنَ مِنْهُ فَلاَ يَرَى إلا مَا قَدَّمَ, وَيَنْظُرُ أَشْأَمَ
مِنْهُ فَلاَ يَرَى إلا مَا قَدَّمَ, وَيَنْظُرُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَلاَ يَرَى إلا
النَّارَ تِلْقَاءَ وَجْهِهِ, فَاتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ ،
فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَبِكَلِمَةٍ طَيِّبَةٍ.
139: Adiy İbn-i Hatim (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyururken dinledim demiştir: “Yarım hurmayla da (sadaka vermek)
olsa cehennemden korunmaya çalışın.” (Buhari Edeb 34, Müslim Zekat 66)
Yine Buhari ve Müslim’in
diğer bir rivayetinde şöyle buyurulmuştur: “Rabbiniz aranızda tercüman
olmaksızın hepinizle konuşacaktır. Öyle ki kişi sağına bakacak dünyadayken
ahirete gönderdiklerinden başka bir şey göremeyecek, soluna bakacak yine aynı
şeyleri görecektir. Önüne bakacak karşısında cehennemden başka bir şey
göremeyecektir. O halde artık bir hurmanın yarısı ile de olsa (sadaka verip)
kendinizi cehennem ateşinden koruyun. Bunu da bulamayan tatlı sözle de olsa
kendisini ateşten korusun.” (Buhari Zekat 10, Müslim Zekat 97)
140- عَنْ أنس
بْنِ مَالِكٍ قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : إن اللَّهَ
لَيَرضي عَنِ الْعَبْد ِأن يَأْكُلَ الأكْلَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا, أَوْ
يَشْرَبَ الشَّرْبَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا .
140: Enes ibn-i Malik (Allah
Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Allah kulunun bir şey yiyip içmesinden dolayı
kendisine hamdetmesinden hoşnud olur.” (Müslim, Zikir 89)
141- عَنْ اَبِى
مُوسَى رَضِيَ اللَّه عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : عَلَى
كُلِّ مُسْلِمٍ صَدَقَةٌ. قال : اَرَاَيْت إن لَمْ يَجِدْ قال : يَعْمَلُ بِيَدِيهِ
فَيَنْفَعُ نَفْسَهُ وَيَتَصَدَّقُ. قال : اَرَاَيْتَ إن لَمْ يَسْتَطِعْ؟ قال :
يُعِينُ ذَا الْحَاجَةِ الْمَلْهُوفَ. قال : اَرَاَيْتَ إن لَمْ يَسْتَطِعْ؟ قال :
يَأمر بِالْمَعْرُوفِ اَوِ الْخَيْر.ِ قال : اَرَاَيْت إن لَمْ يَفْعَلْ؟ يُمْسِكْ
عَنِ الشَّرِّ فَإنهَا صَدَقَةٌ .
141: Ebu Musa el-Eş’ari
(Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) : “Her müslümanın sadaka vermesi gerekir.” Buyurdu.
-Sadaka verecek bir şey
bulamazsa? dediler.
-Eliyle çalışır, kazanır,
hem kendisine faydalı olur hem de sadaka verir.” buyurdu.
-Buna gücü yetmez veya iş
bulamaz ise, denildi.
-Sıkıntıya düşmüş ihtiyaç
sahibine yardım eder, buyurdu.
-Bu da elinden gelmezse
dediler.
-İyiliği ve hayırlı işler
yapmayı emreder.
-Bu da elinden gelmezse
dediler.
-Kötülük yapmaktan uzak
durur, bu da onun için sadakadır, buyurdu. (Buhari Zekat 30, Müslim Zekat 55)
|