HAYRA ARACILIK, HİDAYETE
ÇAĞRI
قال الله تعالى :
{ وَادْعُ اِلَى رَبِّكَ[
“... Rabbinin yoluna
çağırmaya devam et...” (28 Kasas 87)
قال الله تعالى :
{ اُدْعُ اِلَى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَة[ِ
“Rabbinin yoluna hikmetle ve
güzel öğütle çağır...” (16 Nahl 125)
قال الله تعالى :
{ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَى
[
“... İyi ve güzel olan
şeylerde ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulmada yardımlaşın...” (5 Maide 2)
قال الله تعالى :
{ وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ اُمَّةٌ يَدْعُونَ اِلَى الْخَيْرِ
[
“İçinizde iyi ve yararlı
olana davet eden doğru olanı emreden bir topluluk çıksın...” (3 Al-i İmran 104)
175- عَنْ اَبِى
مَسْعُودٍ عُقْبَةَ بْنِ عَمْرٍ الأنصارىِّ رَضِيَ اللَّه قال : قال رَسُولُ الله
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : مَنْ دَلَّ عَلَى خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ أجر
فَاعِلِهِ.
175: Bedire katılan ve
ensardan olan Ebu Mesud Ukbe İbn-i Amr (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet
edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Kim bir
hayra ve iyiliğe klavuzluk ederse ona hayrı işleyenin sevabı kadar sevap
vardır.” (Müslim, İmare 133)
176- عَنْ أبي
هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال :
مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كان لَهُ مِنَ الأجر مِثْلُ أُجُورِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ
يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا , وَمَنْ دَعَا إِلَى ضَلاَلَةٍ كان
عَلَيْهِ مِنَ الإثْمِ مِثْلُ آثَامِ مَنْ تَبِعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ
آثَامِهِمْ شَيْئًا.
176: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “İnsanları doğru yola çağıran kimseye kendisine uyanların sevabı
gibi sevap verilir. Ona uyanların sevablarından da hiçbir şey eksilmez.
Başkalarını sapıklığa çağıran kimseye de kendisine uyanların günahı gibi günah
yazılır, ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim 16)
177- عَنْ اَبِى
الْعَبَّاسِ سَهْلِ بْنُ سَعْدٍ رَضِيَ اللَّه أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم قال يَوْمَ خَيْبَرَ : لاَُعْطِيَنَّ هَذِهِ الرَّايَةَ غَدًا
رَجُلاً, يَفْتَحُ اللَّهُ عَلَى يَدَيْهِ, يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ,
وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ. قال: فَبَاتَ النَّاسُ يَدُوكُونَ لَيْلَتَهُمْ
أَيُّهُمْ يُعْطَاهَا. قال : فَلَمَّا أَصْبَحَ النَّاسُ, غَدَوْا عَلَى رَسُولِ
اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كُلُّهُمْ يَرْجُون َأن يُعْطَاهَا. فَقال :
أَيْنَ عَلِيُّ بْنُ أبي طَالِبٍ. فَقالوا : هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ, يَشْتَكِي
عَيْنَيْهِ. قال : فَأَرْسِلُوا إِلَيْهِ, فَأُتِيَ بِهِ فَبَصَقَ رَسُولُ اللَّهِ
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فِي عَيْنَيْهِ, وَدَعَا لَهُ فَبَرَأَ حَتَّى كان
لَمْ يَكُنْ بِهِ وَجَعٌ فَأَعْطَاهُ الرَّايَةَ. فَقال عَلِيٌّ : يَا رَسُولَ
اللَّهِ, أُقَاتِلُهُمْ حَتَّى يَكُونُوا مِثْلَنَا؟ فَقال : إنفُذْ عَلَى رِسْلِكَ
حَتَّى تَنْزِلَ بِسَاحَتِهِمْ, ثُمَّ ادْعُهُمْ إِلَى الإسلام, وَأَخْبِرْهُمْ
بِمَا يَجِبُ عَلَيْهِمْ مِنْ حَقِّ اللَّهِ فِيهِ, فَوَاللَّهِ لأن يَهْدِيَ
اللَّهُ بِكَ رَجُلاً وَاحِدًا, خَيْرٌ لَكَ مِنْ أن يَكُونَ لَكَ حُمْرُ النَّعَمِ
.
177: Ebul Abbas Sehl İbn-i
Sa’d es-Saidî (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Hayber
gazvesi gününde Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Bu
sancağı yarın öyle bir kimseye vereceğim ki Allah, onun eliyle Hayberi fetheder.
Hem o kimse Allah’ı ve Rasulünü sever, Allah ve peygamberi de onu sever.” Bunun
üzerine insanlar sancak kime verilecek diye geceyi konuşarak geçirdiler. Sabah
olunca sancağın kendisine verileceği ümidi ile bütün sahabiler Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’in huzuruna koştular. Peygamber efendimiz: “Ali İbn-i Ebu Talib
nerede? Diye sordu. Sahabiler: -Ey Allah’ın Rasulü, o gözlerinden rahatsız,
dediler. Bunun üzerine peygamberimiz: “Ona haber gönderecek birini gönderiniz,
buyurdular. Ali derhal getirildi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) onun
gözlerini tükrüğüyle tedavi edip kendisine dua etti, hastalığın yeri iyileşti
sanki hiç ağrı görmemiş gibi oldu. Peygamber sancağı ona verdi. Ali:
-Ya Rasulallah! Onlar da
bizim gibi mü’min oluncaya kadar mı savaşacağım? dedi. Bunun üzerine Rasulullah
(sallallahu aleyhi vesellem):
“Yavaş ve sakin olarak
onların yanına var, onları İslam’a çağır. Uymaları gereken Allah’tan olan
yükümlülükleri kendilerine bildir. Allah’a yemin ederim ki senin vasıtanla
Allah’ın bir kimseye hidayet vermesi senin için kırmızı develere sahip olmaktan
daha hayırlıdır”, buyurdu. (Buhari, Fezailüs-Sahabe 9, Müslim, Fezailüs-Sahabe
34)
178- عَنْ أنس
رَضِيَ اللَّه أن فَتًى مِنْ أسلم قال : يَا رَسُولَ اللَّهِ, إني أُرِيدُ
الْغَزْوَ وَلَيْسَ مَعِي مَا أَتَجَهَّزُ بِهِ. قال : ائْتِ فُلانا, فَإنهُ قَدْ
كان تَجَهَّزَ فَمَرِض. َ فَأَتَاهُ, فَقال :أن رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم يُقْرِئُكَ السَّلاَمَ وَيَقُولُ : أَعْطِنِي الَّذِي
تَجَهَّزْتَ بِهِ فقال : يَا فُلانةُ أَعْطِيهِ الَّذِي تَجَهَّزْتُ بِهِ وَلاَ
تَحْبِسِي مِنْهُ شَيْئًا , فَوَاللَّهِ لاَ تَحْبِسِينَ مِنْهُ شَيْئًا
فَيُبَارَكَ لَنَا فِيهِ
178: Enes (Allah Ondan razı
olsun)’den rivayet edildiğine göre Eslem kabilesinden bir delikanlı şöyle dedi:
-Ey Allah’ın Rasulü, ben
savaşa katılmak istiyorum. Fakat harb için gereken techizatım yok. Bunun üzerine
peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem):
-Falan kişiye git. O harbe
gitmek üzere hazırlanmıştı, fakat hastalandı, buyurdu. Delikanlı o kişiye gitti
ve:
- Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem) sana selam ediyor. Harb için hazırladıklarınızı bana vermenizi
emretti, dedi. Bunun üzerine adam hanımına:
- Hanım, hazırladığım harb
malzemelerinin hepsini bu gence ver ve onlardan hiçbir şey bırakma, Allah hakkı
için onlardan hiçbir şey bırakma ki hakkımızda hayır ve bereketlere nâil
olabilelim. (Müslim, İmara 134)
|