HELÂL KAZANIP HELÂL YOLDA HARCAMAK
HELÂL KAZANIP HELÂL YOLDA
HARCAMAK
قال الله تعالى
: { فَأَمَّا مَن أَعْطَى وَاتَّقَى وَصَدَّقَ بِالْحُسْنَى فَسَنُيَسِّرُهُ
لِلْيُسْرَى
[
“Sizden her kim başkaları
için harcar ve Allahtan korkarsa ve o en güzel kelimeyi yani kelime-i tevhidi
tasdik eder ve doğrularsa artık ona en kolay yolu kolaylaştırıp o yolda başarılı
kılacağız.” (92 Leyl 5-7)
قال الله تعالى
: { وسيجنبها الأتقى الَّذِي يُؤْتِي مَالَهُ يَتَزَكَّى وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُ
مِن
نِّعْمَةٍ
تُجْزَى إلا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الأعْلَى وَلَسَوْفَ يَرضي
[
“Allahtan korkanları o
cehennem ateşinden uzak kalacaklardır. Onlar ki, mallarını ve öz benliklerini
arındırmak için başkalarına harcarlar. Böyleleri iyiliğine karşı hiçbir kimseden
karşılık beklemez. Verdiğini sadece yüce Rabbinin rızasına ermek için verir.
İşte böyleleri de zamanı geldiğinde, Allah’ın vereceği nimet ve ikramlara razı
olacaklardır veya Rabbi de onlardan razı olacaktır.” (92 Leyl 18-21)
قال الله تعالى
: { إن تُبْدُواْ
الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ وَإن تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاء
فَهُوَ
خَيْرٌ لُّكُمْ وَيُكَفِّرُ عَنكُم مِّن سَيِّئَاتِكُمْ
وَاللّهُ
بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
[
“Yardımları açıktan yapmanız
iyidir, güzeldir. Ama muhtaç kimseye gizlice vermeniz sizin için daha hayırlı
olur. Böylelikle Allah o sadaka ile günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah
yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.” (2 Bakara 271)
قال الله تعالى
: { لَن تَنَالُواْ الْبِرَّ حَتَّى تُنفِقُواْ مِمَّا تُحِبُّونَ وَمَا تُنفِقُواْ
مِن شَيْءٍ
فَإن
اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ
[
“Size gelince ey mü’minler!
sevdiğiniz şeylerden Allah rızası için başkalarına harcamadıkça, gerçek
erdemliliğe ve hayra ulaşamazsınız. Ve her ne harcamışsanız Allah mutlaka onu
bilir.” (3 Al-i İmran 92)
571- وعن عبدِ
الله بن مسعودٍ رَضِيَ اللَّه قال قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
لاَ حَسَدَ إلا فِي اثْنَتَينِ: رَجُلٌ آتاهُ الله مَالا فَسَلَّطَهُ عَلى
هَلَكَتِهِ في الحَقِّ، وَرَجُلٌ آتاهُ الله حِكْمَةً فَهُو يَقضِي بِها
ويُعَلِّمُهَا .
571: İbni Mes’ud (Allah Ondan
razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Yalnızca şu iki kimseye imrenilebilir, onlar gibi olmak
istenebilir veya bu iki kimseye hased edilir ve bunlardaki bu nimetin yok olması
istenir. Biri Allah’ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcamayı becerip
başarabilen kimse, ikincisi kendisine ilim ve hikmet verilip onunla hükmeden ve
onları öğreten kimse.” (Buhari, İlim 15, Müslim Müsafirin 268)
572- وعن ابْنِ
عُمَر رَضِيَ اللَّه ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : لا حَسَدَ
إلا في اثْنَتَيْنِ : رجُلٌ آتاهُ الله القرآن، فهو يَقُومُ بِهِ إناءَ اللَّيلِ
وإناءَ النَّهَارِ، وَرَجُلٌ آتاهُ الله مالا فهوَ يُنْفِقهُ إناءَ اللَّيْلِ
وإناءَ النَّهَارِ .
572: İbni Ömer (Allah
Onlardan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Yalnız şu iki kimseye imrenilir ve onlar gibi olmak
istenebilir. Veya bu iki kimseye hased edilir ve bunlardaki bu nimetin yok
olması istenir. Biri Allah’ın kendisine verdiği Kur’an ile gece ve gündüz meşgul
olan kimse, diğeri de Allah’ın kendisine verdiği malı gece gündüz harcayan
kimse.” (Buhari, temenni 5, Müslim, Misafirin 266)
573- وعَنَ أبي
هريرة رَضِيَ اللَّه أن فُقَرَاءَ المُهَاجرينَ أتَوْا رَسُولَ الله صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَقالوا: ذَهَبَ أَهْلُ الدُّثُورِ بالدَّرَجاتِ العُلَى،
والنَّعِيمِ المُقِيمِ، فَقال : وَمَا ذَاكَ؟ فقالوا : يُصَلُّونَ كَمَا نُصَلِّي،
ويَصُومُونَ كما نَصُومُ، وَيَتَصَدَّقُونَ ولا نتصَدَّقُ، ويَعتِقُونَ ولا
نَعتِقُ، فقال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : أَفَلا أُعَلِّمُكُمْ
شَيْئاً تُدرِكونَ بِهِ مَنْ سَبَقَكُمْ، وتَسْبِقُونَ بِهِ مَنْ بَعْدَكُمْ، وَلاَ
يَكُونُ أَحَدٌ أَفْضَلُ مِنكُمْ إلا مَنْ صَنَعَ مِثْلَ ما صَنَعْتُمْ؟. قالوا :
بَلَى يا رسولَ الله، قال : تسَبِّحُونَ، وتَحْمدونَ وتكَبِّرُونَ، دُبُرَ كُلَ
صَلاةٍ ثلاثا وثَلاثينَ مَرَّةً. فرَجَعَ فُقَرَاءُ المُهَاجرينَ إلى رسولِ الله
صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَقالو ا: سمعَ إخْوَاننَا أَهْلُ الأموال بِمَا
فَعَلْنَا فَفَعَلُوا مِثْلَهُ ؟ فَقال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :
ذلِكَ فَضْلُ الله يُؤْتِيهِ مَن يَشَاءُ .
573: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir: Muhacirlerin fakirleri bir gün Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’e gelerek: Varlık sahibi müslümanlar cennetin yüksek
derecelerini ve ebedi nimetlerini kazandılar gittiler, dediler. Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem): Hayrola onlar ne yaptılar ki, diye sordu. Fakir muhacirler de:
-Bizim kıldığımız gibi onlar
da namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar üstelik onlar sadaka veriyorlar,
biz veremiyoruz, onlar köleleri hürriyetlerine kavuşturuyorlar biz bunu da
yapamıyoruz, dediler. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) onlara:
“Size bir şey öğreteyim ki bu
sayede sizden önde gidenlere yetişirsiniz hatta ileride geçersiniz. Sizden sonra
sizin yaptıklarınız gibi yapmadıkça kimse sizden üstün olamaz”, buyurdu. Onlar
da: Evet söyle Ya Rasulallah, dediler. Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem)’de şöyle buyurdu:
“Her farz namazın arkasında
33 sefer Sübhanellah, 33 sefer Elhamdülillah, 33 sefer Allahü ekber, dersiniz.”
Birkaç gün sonra fakir
muhacirler tekrar Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)e gelerek: Zengin
kardeşlerimiz de bizim yaptığımız tesbihleri duymuşlar aynısını onlar da
yapıyorlar, deyince Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Ne yapalım. Artık bu
Allah’ın bir lütfu keremidir. Allah lütfunu dilediğine verir.” (Buhari, Ezan
155, Müslim, Mesacid 142)
|