Vaaz Kategorileri
İman Konuları
İbadet Konuları
Sosyal Konular
Ramazan Vaazları
Dini Günler ve Geceler
DİB Örnek Vaazları
Kur'an'dan Öğütler
Genel Konular
islam ve Aile
Görev,Sorumluluk,Ahlak
Mevlid-i Nebi Vaazları
Ana Menü
Çocuklar İçin
Kur'an Öğreniyorm
Dinimi Öğreniyorum
Dini Bilgiler
Oyunlar
Ansiklopedi ve sözlük
Osmanlıca Sözlük
İslam Ansiklopedisi
Dini Sözlük
Dini Terimler
Küçük Lügat
Dini Kitaplar
P.Hayatı Salih Suruç
Kur'an ve Bilim
Günümüzde İslam
Kıssadan Hisse
Ehli Sünnet Yolu
İslam Tasavvufu
En Güzel Örnek
Gıybet Hastalığı
Adım Adım Kurtuluş
Mesneviden Öyküler
Riyâzüs-Salihîn-Metin ve Çeviri

ÖMRÜN SONLARINA DOĞRU HAYIR HASENÂTI ARTIRMAK

قال الله تعالى : { وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُم مَّا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَن تَذَكَّرَ وَجَاءكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ [

Onlar cehennemde: “Rabbimiz, bizi buradan çıkar, önce yaptığımızın yerine iyi işler yapalım” diye feryat ederler. (O zaman onlara şöyle cevap verilir): “Size düşünmek isteyen herkesin düşünebileceği kadar uzun bir ömür vermedik mi? Ve üstelik size uyarıcı da gelmişti, öyleyse yaptığınız kötülüklerin meyvelerini şimdi tadın bakalım. Zalimler hiçbir yardımcı bulamayacakladır.” (35 Fâtır 37)

 112- عَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّه   عَنِ النَّبِيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  قال : أَعْذَرَ اللَّهُ إِلَى امرئ أَخَّرَ أَجَلَهُ حَتَّى بَلَغَ سِتِّينَ سَنَةً .                    

112: Ebû Hureyre (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Allah altmış yıl ömür verdiği kişiye yapamadığı kulluk için mazeret beyan etmek isteyenlerin mazeretlerini red eder.” (Buhârî, Rikâk 5)

113- عَنْ اِبْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّه عَنْهمَا قال : كان عُمَرُ رَضِيَ اللَّه  يُدْخِلُنِي مَعَ أَشْيَاخِ بَدْرٍ, فَكان بَعْضَهُمْ وَجَدَ فِي نَفْسِهِ فَقال : لِمَ يَدْخُلُ هَذَا مَعَنَا وَلَنَا أَبْنَاءٌ مِثْلُهُ؟! فَقال عُمَرُ :  إنهُ مَنْ حَيْثُ عَلِمْتُمْ! فَدَعَاني ذَاتَ يَوْمٍ فَأَدْخَلَنِي مَعَهُمْ, فَمَا رَأَيْتُ أنهُ دَعَاني يَوْمَئِذٍ إلا لِيُرِيَهُمْ قال : مَا تَقُولُونَ فِي قَوْلِ اللَّهِ تعالى : {إذا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ [ فَقال بَعْضُهُمْ: أمرنَا نَحْمَدُ اللَّهَ وَنَسْتَغْفِرُهُ إذا نَصَرَنَا وَفَتَحَ عَلَيْنَا. وَسَكَتَ بَعْضُهُمْ فَلَمْ يَقُلْ شَيْئًا. فَقال لِي: أَكَذَاكَ تَقُولُ يَا ابْنَ عَبَّاسٍ؟  فَقُلْتُ لاَ, قال : فَمَا تَقُولُ؟ قُلْتُ : هُوَ أَجَلُ رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم , أَعْلَمَهُ لَهُ قال : {إذا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ[ وَذَلِكَ عَلاَمَةُ أَجَلِكَ { فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إنهُ كان تَوَّابًا[ فَقال عُمَرُ رَضِيَ اللَّه : مَا أَعْلَمُ مِنْهَا إلا مَا تَقُولُ .

113: İbn Abbâs (Allah Onlardan razı olsun) şöyle demiştir: Ömer (Allah Ondan razı olsun) Bedir harbine iştirak etmiş yaşlı sahabilerle beraber beni de istişare meclisine dahil etti. Bunlardan birisi kendi kendine içerledi ve Hz. Ömer’e: Bu çocuk neden bizimle beraber her meclise giriyor? Oysa bizim onun yaşında oğullarımız var dedi. Ömer (Allah Ondan razı olsun): Bildiğiniz bir sebepten dolayı diye cevap verdi. Sonunda günlerden bir gün Hz. Ömer beni çağırdı, onlarla beraber meclisine aldı, bana öyle geliyor ki; o gün beni onlara toplantılarda bulunmamın gerekliliğini ispat etmek istiyordu. Sahabilerin hepsine birden: “Allah’ın yardımı ve fethi geldiğinde” diye başlayan Nasr sûresi hakkında ne düşünüyorsunuz? diye sordu. Bir kısmı: Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah’a hamd ve istiğfâr etmekle emrolunduk dedi. Kimi de hiç yorum yapmadı. Hz. Ömer bana hitaben: Ey ibn Abbâs sen de mi böyle düşünüyorsun? dedi. Ben: Hayır dedim. Peki ne diyorsun? diye sordu. Ben de: Bu sûre Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in ecelinin kendisine bildirildiğini ifade etmektedir. “Allah’ın yardımı ve fethi sana gelince” ki bu senin ecelinin geldiğinin alametidir. “Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlanma dile. Çünkü O tevbeleri kabul edendir.” Buyuruluyor dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer: Ben de bu sûreden senin verdiğin anlamdan başka bir anlam bilmiyorum dedi. (Buhârî, Menâkıb 25)

114- عَنْ عَائِشَةَ رضي اللهُ عَنْهَا قالتْ : مَا صَلَّى رَسوُلُ اللهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  صَلاَةً بَعْدَ أن نَزَلَتْ عَلَيْهِ: {إذا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ [ إلا يَقُولُ فِيهَا: سبحانك رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ, اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي . و فِي رِواَيَةٍ كان رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  يُكْثِر ُأن يَقُولَ فِي رُكُوعِهِ وَسُجُودِهِ: سبحانك اللَّهُمَّ رَبَّنَا وَبِحَمْدِكَ, اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي. يَتَأَوَّلُ القرآن, مَعْنىَ يَتَأَوَّلُ القرآن أَيْ يَعْمَلُ ماَ أمر بِهِ فِي القرآن فِي قَوْلِهِ تَعاَلَي فَسَبِّحِ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ . وَ فِي رِواَيَةٍ كان رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  يُكْثِرُ أن يَقُولَ قَبْل َأن يَمُوتَ: سبحانك اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ, أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.قالتْ عَائِشَةَ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا هَذِهِ الْكَلِمَاتُ الَّتِي أَرَاكَ أَحْدَثْتَهَا تَقُولُهَا؟ قال : جُعِلَتْ لِي عَلاَمَةٌ فِي أُمَّتِي إذا رَأَيْتُهَا قُلْتُهَا {إذا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْح[إِلَى آخِرِ السُّورَةِ . وَ فِي رِواَيَةٍ كان رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  يُكْثِرُ مِنْ قَوْلِ: سُبْحَان اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ, أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ. قالتْ: قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَاكَ تُكْثِرُ مِنْ قَوْلِ: سُبْحَان اللَّهِ وَبِحَمْدِه,ِ أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْه؟ِ فَقال : أَخْبَرَنِي رَبِّي أني سَأَرَى عَلاَمَةً فِي أُمَّتِي فَإذا رَأَيْتُهَا أَكْثَرْتُ مِنْ قَوْلِ: سُبْحَان اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ, أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ وَأَتُوبُ إِلَيْهِ, فَقَدْ رَأَيْتُهَا: { إذا جَاءَ نَصْرُ اللَّهِ وَالْفَتْحُ [فَتْحُ مَكَّةَ, { وَرَأَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ فِي دِينِ اللَّهِ أَفْوَاجًا فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إنهُ كان تَوَّابًا[.

114: Aişe (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: “Allah’ın yardımı erişip fetih gerçekleşince” ayeti indikten sonra Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) kıldığı her namazın rüku’ ve secdelerinde: “Ey Rabbimiz seni tüm noksanlardan tenzih eder, sana hamdederim beni bağışla” derdi. (Buhârî, Ezan 123; Müslim, Salât 219)

Yine Buhârî ve Müslim’in Aişe (Allah Ondan razı olsun)dan bir rivayeti şöyledir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) rüku’ ve secdelerde: “Allah’ım seni noksanlardan tenzih eder, sana hamdederiz, bizi bağışla” bunu çok tekrarlamaya başladı.Kuranda emredilenleri yapardı. (Buhârî, Ezan 139; Müslim, Salât 217)

Müslim’in değişik bir rivayetinde şöyle denilmektedir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) vefatından önce “Allah’ım seni noksanlardan tenzih ederiz, Allah’ım sana hamdederiz, bağışlamanı diler, tevbe ederim” duasını sık sık tekrar ederdi. (Müslim, Salât 218)

Hz. Aişe (Allah Ondan razı olsun) diyor ki: Ey Allah’ın Rasûlü görüyorum ki yeni bir takım kelimelerle Allah’a dua ediyorsun, bunlar nedir? dedim. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) de: “Ümmetim ve benim için bir işaret tesbit ve tayin edilmiştir. Onu gördüğüm zaman bu kelimeleri söylemem emredilmiştir. Bu da Nasr sûresidir” buyurdu.

Yine Müslim’in değişik bir rivayetinde şöyle geçer: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem): “Allah’ım sana hamd eder ve seni noksanlardan tenzih ederiz, bağışlanma diler, tevbe ederim” sözlerini sık sık söyler olmuştu. Hz. Aişe: Bu sözleri çok sık söylüyorsun deyince Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Rabbim ümmetim içinde bir alamet göreceğimi bildirdi. Onu gördüğümden bu yana Sübhanallahi ve bihamdihi estağfirullahe ve etûbü ileyh sözünü çok söyleim dedi., Ben o alameti Mekke’nin fethine işaret eden “Allah’ın yardımı ulaşıp fetih gerçekleşince ve insanların gurup gurup Allah’ın dinine girdiklerini gördüğünde Rabbini Hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü Allah tevbeleri çok kabul edendir.” Meâlindeki Nasr sûresinde gördüm buyurdu. (Müslim, Salât 220)

115- عَنْ أنس رَضِيَ اللَّه  قال :إن اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ تَابَعَ الْوَحْيَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  قَبْلَ وَفَاتِهِ, حَتَّى تُوُفِّيَ أَكْثَرَ مَا كان الْوَحْيُ عَلَيْهِ .

115: Enes (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Allah vahyi Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in vefatından önceye kadar indirdi.. Öyle ki; vahyin çok geldiği bir anda Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) vefat etti. (Buhârî, Fedâil 1; Müslim, tefsir 2)

116- عَنْ جَابِرٍ رَضِيَ اللَّه  قال : قال النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  : يُبْعَثُ كُلُّ عَبْدٍ عَلَى مَا مَاتَ عَلَيْهِ .

116: Câbir ibn Abdillah (Allah Ondan razı olsun)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: “Her kul ölmeden önceki hali üzere diriltilir.” (Müslim, Cennet 83)

Online Bağış
Hediyen Dünyanın En Güzel Hediyesi Olsun
Haftanın Hutbesi
16.02.2024 Dünyayı Barış Ve İtidale Çağırıyoruz
09.02.2024 Hayatı Değerli Kılan Ölçü: İman
02.02.2024 Rabbimiz, Müminleri Yalnız Ve Yardımsız Bırakmaz
26.01.2024 Mülk Sûresinden Mesajlar
19.01.2024 Bizi Güçlü Kılan, Birlik Ve Beraberliğimizdir
12.01.2024 Allah’ın Rahmet Ve İnayetine Sığınmanın Adı: Eûzü-Besmele
Kur'an-ı Kerim Dinle
DİB Kur'an Portalı
Ramazan Pakdil Sureler
Bünyamin Topçuoğlu
Bünyamin T.oğlu Aşirler
İlhan Tok Hatim
Abdussamed Hatim
Abdul Rahman Al Sudais
Ahmed Al Ajmi Hatim
F.Çollak Görüntülü Hatim
İshak Daniş Hatim
5 Hafız OK takipli Hatim
Mehmet Emin Ay Hatim
İsmail Biçer Ok Takipli
İsmail Biçer Aşr-ı Şerifler
114 Sure 114 Hafız
S.Hafızlar Görüntülü
Kur'an International
Tefsir
Cüz Cüz Kur’an Özeti
Her Cüzden Üç Mesaj
Elmalı Tefsiri
Elmalı Meali
Fizilali Kur'an
DİB Kuran Meali
Kur'an-ı Nasıl Anlayalım
Fıkıh
K.İslam Fıkhı
R. Muhtar-İbn-i Abidin
Gurer Ve Dürer
Mülteka El Ebhur
Kuduri Tercümesi
Nûru'l-îzâh Tercümesi
Büyük Şafi Fıkhı
Detaylarıyla Namaz
Hadis
Kütübüs-Sitte
Sahihi Buhari
Riyazüs Salihin
Ellü'lüü vel-Mercan
Hadis El Kitabı
40 Hadis ve izahı
Uydurma Hadisler
Üye Adı
Parola

Şifremi unuttum -
Sayfa oluşturulma süresi: 0.01 saniye 14,828,314 Tekil Ziyaretçi
Copyright © 2012 islamda Hayat
Sitemizdeki Vaaz, Hutbe ve Yazılar kaynak göstermek şartı önceden izin Almadan Ticari Amaçlar Dışında Kullanmak Serbestir.

Tüm Bilgiler Ümmete Vakıftır copyright © 2002 - 2024