TEVAZU VE ŞEFKAT
TEVAZU VE ŞEFKAT
قال الله تعالى
: { وَاخْفِضْ
جَنَاحَكَ
لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
[
“Ey peygamber senin yolunda
giden mü’minlere, kol kanat ger, alçak gönüllü ol.” (26 Şuara 215)
قال الله تعالى
: { يَا أيها
الَّذِينَ
آمَنُواْ مَن يَرْتَدَّ مِنكُمْ عَن دِينِهِ فَسَوْفَ يَأْتِي اللّهُ بِقَوْمٍ
يُحِبُّهُمْ
وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ
[
“Ey iman edenler! sizden kim
dininden dönerse bilsin ki, Allah yakında öyle bir toplum getirir ki O, onları
sever, onlar da O’nu severler. Mü’minlere karşı alçak gönüllü, Allah’tan gelen
gerçekleri örtbas edenlere karşı, onurlu ve şiddetlidirler.” (5 Maide 54)
قال الله تعالى
: { يَا أيها النَّاسُ أنا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ
شُعُوبًا
وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إن أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ أن اللَّهَ
عَلِيمٌ
خَبِيرٌ
[
“Ey insanlar! Bakın biz
sizi, bir erkekten ve kadından yarattık. Sizi birbirinizi tanıyasınız diye,
milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında şerefli ve itibarlı
olanınız; Allahtan en fazla korkanınızdır . Çünkü Allah, her şeyi bilendir, her
şeyden haberdar olandır.” (49 Hucurat 13)
قال الله تعالى :
{ فَلَا تُزَكُّوا أنفُسَكُمْ هُوَ أَعْلَمُ
بِمَنِ
اتَّقَى
[
“... O halde ey insanlar
siz, kendinizi temize çıkarmaya kalkışmayın O, kötülükten sakınanı daha iyi
bilir.” (53 Necm 32)
قال الله تعالى :
{ وَنَادَى أَصْحَابُ
الأعْرَافِ رِجَالا يَعْرِفُونَهُمْ بِسِيمَاهُمْ قالواْ مَا أَغْنَى عَنكُمْ
جَمْعُكُمْ
وَمَا
كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ أَهَـؤُلاء الَّذِينَ أَقْسَمْتُمْ لاَ يَنَالُهُمُ
اللّهُ
بِرَحْمَةٍ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ لاَ خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلاَ أنتمْ تَحْزَنُونَ
[
“Yine A’raf ehli(A’raf:
Cennetle cehennem arasında yüksek bir alandır ki,sevapları ile günahları eşit
olanlarAllahın dilediği bir zamana kadar burada kalacaklar, daha sonra Allahın
affına nail olarak da cennete gireceklerdir)yüzlerindeki işaretlerinden
tanıdıkları kimselere şöyle seslenecekler:, Mal mülk biriktirmeniz, çokluğunuz
ve büyüklük taslamanız size hiçbir yarar sağlamadı. Allah’ın rahmetine
erişemeyecekler diye yemin ettiğiniz, bu kişiler bunlar mı? Onlara: Girin
cennete size korku yok, hüzün de duymayacaksınız, diye sesleniliyor.” (7 Araf
48-49)
602-وعن عِيَاضِ
بن حِمَارٍ رَضِيَ اللَّه قال : قال رسولُ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم :أن
الله أَوحَى إليَّ أن تَوَاضَعُوا حتى لا يَفْخَرَ أَحَدٌ عَلى أَحَدٍ، وَلا
يَبغِيَ أَحَدٌ على أَحَدٍ.
602: Iyaz ibni Hımar (Allah
Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Allah bana alçak gönüllü olmamızı ve hiç kimse kimseye
karşı öğünüp böbürlenmesin ve hiçbir kimse de kimseye karşı zulmedip aşırı
gitmesin diye vahyederek bildirdi .” (Müslim, Cennet 64)
603- وعَنْ أبي
هريرة رَضِيَ اللَّه أن رسول الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : ما
نَقَصَتْ صَدَقَةٌ من مالٍ، وما زادَ الله عَبداً بِعَفْوٍ إلا عِزًّا ومَا
تَوَاضَعَ أَحَدٌ لله إلا رَفَعَهُ الله .
603: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
şöyle buyurdu: “Sadaka vermekle mal eksilmez. Allah affeden kulunun değerini
artırır. Allah kendisine karşı alçak gönüllü olanları yükseltir ve yüceltir.”
(Müslim, Birr 69)
604-وعن
أنس رَضِيَ اللَّه أنهُ مَرَّ عَلى صِبيان فَسَلَّمَ عَلَيْهِمْ وقال : كان
النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَفْعَلُهُ.
604: Enes (Allah Ondan razı
olsun) çocukların yanından geçerken onlara selam verdi ve Peygamber (sallallahu
aleyhi vesellem)’de çocuklara böyle selam verirdi, dedi. (Buhari, İstizan 15,
Müslim, Selam 1)
605-وعنه قال :إن
كانت الأمة مِن إمَاءِ أَهْلِ المَدينَةِ لتَأخذ بِيَدِ النبيِّ صَلّى اللهُ
عَلَيْهِ وسَلَّم ، فَتَنْطَلِقُ بِهِ حَيْثُ شَاءتْ.
605: Yine Enes (Allah Ondan
razı olsun) şöyle demiştir: Medineli bir kimsenin hizmetçisi olan bir cariye
Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in elinden tutar ve onu istediği yere
kadar götürür, işini gösterirdi. (Buhari, Edeb 61)
606-وعن ألاسوَدِ
بن يَزيدَ قال : سُئِلَتْ عَائِشَةُ رضي اللهُ عَنْهَا : ما كان النَّبيُّ صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَصنَعُ في بَيْتِهِ ؟ قالت : كان يَكونُ في مِهْنَةِ
أَهْلِهِ- يَعني: خِدمَةِ أَهلِهِ- فإذا حَضَرَتِ الصَّلاةُ، خَرَجَ إلى الصلاةِ.
606: Esved ibni Yezid şöyle
demiştir: Hz. Aişe’ye Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) evinde ne yapardı
diye soruldu da o da şu cevabı verdi:
-Ailesinin işleri olan ev
işleriyle uğraşırdı. Namaz vakti gelince de camiye çıkardı. (Buhari, Ezan 44)
607- وعن أبي
رِفَاعَةَ تَميمِ بن أُسَيدٍ رَضِيَ اللَّه قال : انتهَيْتُ إلى رسولِ الله صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وهو يَخْطُبُ، فقلتُ: يا رسولَ الله، رجُلٌ غَرِيبٌ جاءَ
يَسْأَلُ عن دِينِهِ لا يَدرِي مَا دِينُهُ ؟ فَأَقْبَلَ عَليً رسولُ الله صَلّى
اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وتَرَكَ خُطْبَتَهُ حتى انتهى إليَّ، فَأُتِيَ
بِكُرْسِيٍّ، فَقَعَدَ عَلَيهِ، وَجَعَلَ يُعَلِّمُني مِمَّا عَلَّمَه الله، ثم
أَتَى خُطْبَتَهُ، فَأَتَمَّ آخِرَهَا.
607: Ebu Rifaa Temim ibni
Üseyd (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Hutbede iken Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem)’in yanına geldim ve (kendimi kasdederek) Ya Rasulallah dinini
bilmeyen bir garib geldi, dini sorup öğrenmek istiyor, dedim.
Rasulullah bana döndü, baktı,
hutbeyi bırakıp yanıma geldi. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’e bir
sandalye getirdiler üzerine oturdu ve Allah’ın kendisine öğrettiği şeylerden
bana öğretmeye başladı. Sonra da hutbesine dönerek konuşmasını tamamladı.
(Müslim, Cuma 60)
608- وعن أنس أن
رسولَ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم كان إذا أكَلَ طَعَاماً لَعِقَ أصابعَهُ
الثّلاثَ قال : وقال : إذا سَقَطَتْ لُقْمَةُ أَحَدِكُمْ، فَلْيُمِطْ عَنْها ألاذى،
ولْيَأْكُلْها وَلا يَدَعْها للشيطان. وَأمرأن تُسْلتَ القَصعةُ, قال : فَإنكُمْ
لاَ تَدْرُونَ في أَيِّ طَعَامِكُمُ البَرَكَةُ .
608: Enes (Allah Ondan razı
olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) yemek
yediği zaman üç parmağıyla yer ve üç parmağını da yalayarak şöyle buyururdu:
“Herhangi birinizin lokması yere düştüğü zaman ona bulaşan şeyi temizleyip
lokmayı yesin onu şeytana bırakmasın.” Tabakların temizlenmesini emrederek:
“Zira bereketin yemeğin hangi parçasında bulunduğunu bilemezsiniz.” (Müslim,
Eşribe 136)
609-وعن أبي
هُريرة رَضِيَ اللَّه ، عن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : ما بَعَثَ
الله نَبِيًّا إلا رَعَى الغَنَمَ قال : أصحابُه وَأنت ؟ فقال : نَعَمْ كُنْتُ
أَرْعَاهَا عَلى قَرَارِيطَ لأَهْلِ مَكَّةَ.
609: Ebu Hüreyre (Allah Ondan
razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)
: “Allah’ın gönderdiği her peygamber mutlaka koyun gütmüştür”, buyurdu. Bunun
üzerine sahabileri: Sende mi güttün ya Rasulallah? Diye sordular. Rasulullah (sallallahu
aleyhi vesellem): “Evet Mekkelilerin koyunlarını Kararît denilen yerde
güderdim”, buyurdu. (Buhari, İcara 2)
610- وعنهُ، عن
النبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : لَو دُعِيْتُ إلى كُرَاعٍ أو ذِرَاعٍ
لأَجَبْتُ، وَلَوْ أُهْدِيَ إليَّ ذِراعٌ أو كُراعٌ لَقَبلْتُ .
610: Yine Ebu Hüreyre (Allah
Ondan razı olsun)'den rivayet edildiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu: “Eğer paça veya kürek kemiği eti yemeğine davet edilsem
derhal giderim. Şayet bana paça ve kürek kemiği eti hediye edilse onu da hemen
kabul ederim.” (Buhari, Hibe 2)
611- وعن أنس
رَضِيَ اللَّه قال : كانت نَاقَةُ رَسُولِ الله صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم
العَضْبَاءُ لاَ تُسْبَقُ، أَوْلا تكَادُ تُسْبَقُ، فَجَاءَ أعْرأبي عَلى قَعُودٍ
لَهُ، فَسَبَقَها فَشَقَّ ذلِكَ عَلى المُسْلِمِين حَتَّى عَرَفَهُ، فَقال : حَقّ
عَلى الله أن لاَ يَرْتَفعَ شَيْءٌ مِنَ الدُّنْيَا إلا وَضَعَهُ.
611: Enes (Allah Ondan razı
olsun) şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in devesi Adba
yarışta birinciliği başkasına devretmezdi veya diğer develer onu geçmeye
yaklaşamazlardı. Günün birinde devesiyle gelen bir bedevi Adbâ’yı geçti. Bu
durum müslümanlara ağır geldi. durumu anlayan Rasulullah (sallallahu aleyhi
vesellem) şöyle buyurdu:
“Dünyada yükselen bir şeyi
alçaltmak Allah’ın değişmez bir kanunudur.” (Buhari, Cihad 59)
|